TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

1300 senedir İslam’ı anlamadık

Araştırmacı yazar Hakkı Yılmaz, “İslam dini cenneti dünyada yaşatmak için gelmiştir. Ama şimdi gördüğümüzde birileri İslam adına cehennemi dünyada yaşatıyor” dedi

Haber Giriş Tarihi: 02.04.2017 07:16
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
1300 senedir İslam’ı anlamadık

TANER UYANIKER - ÖZEL HABER

İslam dini ve Kuran hakkında yazdığı onlarca kitap ile bu alanda adından sıkça bahsedilen araştırmacı yazar Hakkı Yılmaz ile bir araya geldik.

Özellikle Tebyinü’l-Kur’an adlı sıra dışı çalışmasıyla Kur’an’ın anlaşılmasına büyük katkılar sunan ve geniş kitleler tarafından beğeni ile takip edilen Hakkı Yılmaz'ın bu eseri ise Kur’an’ın, iniş sırasına göre necm necm mealini vermektedir. Hakkı Yılmaz, İslam’ın yozlaştırıldığını ifade ederek bin 300 yıldır dinin uygulanamadığını söyledi. İslam dininin en iyi uygulandığı ülkeyi sorduğumuzda ise cevabı, İskandinav ülkeleri ve Japonya oldu.

Kur’an’ın dünyada doğru anlaşılmadığı söyleyen Yılmaz, bunun en önemli nedeninin Kur’an’daki ayetlerin bir düzen içinde olmamasına bağladı. Yılmaz, “Bizim çalışmalarımız diğerlerinden farklı. Klasik musaf anlayışına aykırı. Kur’an necm necm indi. Halife Osman döneminde tabiri caizse karambole bir düzenleme yapıldı. Onun içinde Kur’an doğru düzgün anlaşılamıyor. Biz buna bir düzenleme yaptık ve bunu dünyada ilk kez ben gerçekleştirdim. Bir olayı düşünün bir paragrafı bir yerde bir paragrafı başka bir yerde. Biz onu düzenledik yerini değiştirerek olması gereken yere koyduk. Bir puzzle düşünün yüzde 50’si yerine konmuş. Geri kalanı da alelade serpiştirilmiş. Biz onları teknik açıdan yerlerine koyduk. Böylece herkes Kur’an’ı daha iyi anlıyor” dedi.

YAPBOZU TAMAMLADIK!

Konuyla ilgili açıklamalarını örneklerle sürdüren Yılmaz, şunları söyledi: “Allah bir konuyla ilgili peygambere 10 ayet gönderdi. O konu orada bitti. Bir ay sonra 20 ayet gönderdi. O da başka yerde duruyor. O ayetlerin hepsini sırasına, inişine, konusuna göre bakılmaksızın hepsi arka arkaya dizilecek olursa bazı cümlelerdeki ifadelerin birbirine girmesi farklı anlaşılmalara neden oldu. Örnek verecek olursak; Lokman Suresi ‘Ey oğlum’ diye nasihat ediyor. 10 cümlelik bir nasihati var diyelim. 3. cümlesi bitiyor. Araya aile hukukuna ait bir pasaj konuluyor sonra yine ey oğlum diye devam ediyor. Bu açıkça gösterir bunların birbirleriyle alakası yok. O aile hukukuyla ilgili pasaj oradan çıkacak ve Lokman’ın oğluna nasihati bir bütün olarak devam edecek. Biz işte bunu gerçekleştirdik. Kur’an en ileri derecede dil bilgisi kurallarına uygun ve edebiyat kurallarına uygun olarak indi. İşte bunlara uygun değil. Daha iyi anlaşılması için gayret gösterdik. Bunu iman borcu olarak gördük. Biz bazı sözcüklerin o günkü anlamına göre bugüne çevirdik.”

DİNDEN PARA KAZANILMAZ

Dini konularda dinden para kazanmanın yasak olduğunu ifade eden Yılmaz, Allah’ın peygambere dinden kesinlikle ücret aldırmadığını söyledi. Geçmiş peygamberlerin de dinden kazanç sağlamadığını belirten Yılmaz, “Allah, dedi ki ‘Sizin ücretinizi ben vereceğim kesinlikle dinden faydalanmayacaksınız.’ Ben bu yolda giderek kitaplarımın hiçbirinden telif almadım, kitaplarımdan bir çay içmişliğim yoktur. Din, bir elmas vadisidir. O kadar sömürülmeye müsaittir. Bu dinin orijinali Kur’an’ın içindedir. Onu anlamak için Kur’an dışında başka herhangi bir kitaba ihtiyaç yoktur. Ama zaman içerisinde bu sömürü düzeni kuruldu. Bu durum İslam’a düşman olan kesim tarafından bu hale getirildi. İslam geldiği zaman çapulculuğu, köleliği kaldırdı. Bu birilerinin işine gelmedi. O birileri bir faaliyette bulundu. ‘Rant elden gidiyor, kullarımız ellerimizden kaçıyor, bankadaki paralarımız uçup gidiyor. Böyle olmaz bizim efendiliğimiz, patronluğumuz var’ dediler. Buna çözüm olarak dini yozlaştırdılar. Kur’an beyinsel zihinsel hastalıkların hepsine ilaçtır. O ilacın dozajını değiştirirsek ona başka şeyler sokarsak o ilaç etkisini gösterir mi? Göstermez” dedi.

İslam’da da tek kaynağın Kur’an olduğunu ifade eden Yılmaz, buna rağmen bunun yanına sünnet gibi kıyas gibi şeyleri de eklediklerini söyledi. Yılmaz, “Din sadece Allah’ın Kur’an’daki ilkeleri olmasına rağmen bu defa çeşitli yorumlarla, falan hazret şunu dedi, falan bilgin şunu dedi diyerek onun bunun görüşleri dine sokuldu ve zamanla din olarak kabul edildi. Bu defa İslam dini amacından çıktı ve bin 300 senedir bu dini anlamadık. Müslümanlar ilk etapta Kur’an’a dayandığında bir köle bile valilik yapacak düzeye gelmişti. Ondan sonrada Müslüman alimleri eski bilgileri tekrar ede ede yerinde saydılar. Askeri, ekonomi, ilim, bilim alanında hepsi çöktü ve yabancılarda Müslüman aleminin önüne geçti. Mezhep dediğimiz, cemaat dediğimiz şeyler İslam’a aykırı şeylerdir. Bunlar olmaması gereken şeyler. Allah bir ayetinde, ‘Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin’ der. Her cemaat kendi değerleriyle övünür. Kur’an’dakini dikkate almazlar. Biz Kur’an’daki İslam’ı tekrar milletin önüne serdik. Bu cemaatçilerin hepsi bizim dedikodularımızı yapar. Ama bir Allah’ın kulu çıkıp da Hakkı Yılmaz şurasını yanlış dedi diye bir şey söyleyemez. Biz bu Kur’an’ı doğru anlattığımızdan dolayı da zamanında ben ateistim, deisttim diyen, dine karşı soğuk bakan kesim böylece Kur’an’ı en iyi anlayan en iyi anlatan kesim oldu. Çünkü kendisiyle buluştu. Bizim Kur’an’ımız akıllı insanları muhatap alır, akılsız insanların üzerine pislik yağacağını, söyler. O yüzden biz Kur’an’da olmayıp da çıkarları için müritlerini kandırmaya çalışanları dikkate almıyoruz” dedi.

İSLAM’DA AÇ DOYURMA YOK!

İslam’ın ne sosyalizm ne kapitalizm olduğunu belirten Yılmaz, İslam’ın kendine özgü bir yapısı olduğunu söyledi. Yılmaz, şu ifadelerde bulundu: “İslam’da kazanç hürriyeti vardır. Nereye kadar özgürsün ama benim sınırıma zarar vermeyecek kadar. Sınırsız değil. Büyük balık, küçük balığı yutamaz yani... Eşitlik de tam anlamıyla adalet değildir. İslam’ın herkes hakkına alacak der. Eşit bir şekilde demez. Örnek olarak bir babanın iki oğlu var biri üniversitede biri ilkokulda okuyor. Bu çocuklarına aynı parayı veremez. Üniversite de okuyana fazla vermesi gerekir. Kur’an’da Necim Suresi’nin de bir ayeti var, ‘İnsana çalışıp kazandığından başkası olamaz’ der. Mesela Marx bunu 2 bin sayfa kapital olarak yazdı ama bunun özünü getiremedi. İslam’da kesinlikle refah olan şey eşit olacak. Belli bir kesimde olmayacak. Bu sosyalizm ve kapitalizmde yoktur. Adil bir paylaşım olacak. Adil paylaşımda şimdiki gibi sadaka kültürüyle vererek değil. Herkes kendi kazanacak. İslam’da aç beslemek yok. Aç adama iş vermek var. Adam aç mı gel şurada çalış. İstihdam yaratacaksın o kişi kendi ekmeğini yiyecek. İslam kesinlikle bir kişinin başka bir kişinin sadakasını yemesine izin vermez. Araplarda bir deyim var, ‘İnsan, insanın kölesidir’ diye. Bir insana yemek verirsin kölen olur. Yeri gelir seni eleştirmesi gerekir, eleştiremez. İslam’da bu yoktur. Kur’an’da açı doyuracaksın diye bir ayet yok. Aça iş vereceksin. Şimdi kapitalizmde millet birbirini sömürür. Sosyalizmde milleti milletten birileri sömüremez bu kez devlet sömürür. İslam ise bunun ikisine de izin vermez ne insana ne de devlete sömürtür. Bugün dinci dediğimiz kişiler peygamber döneminin ebu cehilleridir. Sarığıyla, cüppesiyle, gururuyla, kibriyle küçük dağları ben yarattım edasında gezerler.”

DEVLET TÜM İNANIŞLARIN ŞEMSİYESİDİR

Türkiye’de laikliğin tanımının doğru yapılamadığını belirten Yılmaz, laiklik nedir dendiği zaman herkesin yorumunun farklı olduğunu söyledi. Yılmaz, “Laikliği bir din hürriyeti olarak ve devletin dine karışmaması noktasında ele alacak olursak Allah kişilere özgürlük vermiştir, dileyen Müslüman, kafir, münafık olur. İslam’da birisine kesinlikle benim gibi düşüneceksin denilemez. İslam’da yanlış yapan kişilerin sorumluluğu aydınlardadır. Aydınlar toplumun karşısına geçecek, iyiyi, güzeli, doğruyu hep anlatacak. Duvara birbirinden farklı tabloları astığınızı ve halka bunlardan istediğinizi seç dediğinizi düşünün. Halk orada istediğini seçer. Onlara sen benim gibi neden düşünmüyorsun deme hakkımız yoktur. İslam’ın öngördüğü bu. Dinin devlete müdahalesi noktasına gelince burası da doğru anlaşılmadı. Hangi dini devlete müdahale ettireceksin. Kur’an’dakini bir kenara atıp ta yok onun elini keseceksin, yok bunu recm edeceksin dediklerini sen din olarak ele alıp devlete empoze etmeye kalkarsan, o millet onu reddeder. Olmaması da lazım. Dünyanın değişik yerlerinde laiklik uygulanıyor. Devletin dini olur mu? Din kişilerde olur. Devlet dedi ki ben Müslümanım, Hıristiyanları, Musevileri ne yapacaksın o zaman? Devlet olarak onlara kol kanat germeyecek misin? Onun için devlet tüm inanışların şemsiyesidir. Onları korur. IŞİD’çiler bilmem neler ortaya çıkıyor. Onların din dedikleri dinde yok. Bunlar İslam dinini yozlaştırmak için bir projeydi o da uygulandı. İslam’da insana zarar verecek hiçbir şey yok. İslam insanoğlunun mutluluğu için gelmiş bir dindir. İslam dini cenneti dünyada yaşatmak için gelmiştir. Ama şimdi gördüğümüzde birileri İslam adına cehennemi dünyada yaşatıyor. İslam dinine en uygun yaşayan ülkeler ise Japonya ve İskandinav ülkeleridir” diye konuştu.

AYDINLANMA DEVAM ETSEYDİ…

Atatürk’ün İslam’a çok büyük katkıları olduğunun altını çizen Yılmaz, Atatürk’ün İslam coğrafyasını gezerek, İslam aleminin sefilliğini gördüğünü ve bunun da bu dinin yozlaşmasından kaynaklandığını fark ettiğini söyledi. Yılmaz, şu ifadelerle konuşmasını sürdürdü: “Allah kölelikten kurtarmış ama zaman içerisinde halk ağalara, şeyhlere, tarikatlara köle olmuştur. Atatürk, o gün çok iyi şeyler yaparak halkın Kur’an’la tanışmasını sağlamıştır. Atatürk’e kadar din hacıların, hocaların elindeydi. Halk hocaya gidip, ‘Şu kara kitaba bak, ne diyor’ diyorlardı. Onların bazıları da ‘Bir kuzu getir de bakalım’ diyordu. Halk Kur’an’da ne yazıyor bilmiyordu. Atatürk, halka Allah ne demiş bunu öğrensinler diye Elmalılı’ya Kur’an’ı Türkçeye çevirtmiştir. Atatürk, kendi parasıyla o kitabı bastırmış ve onun Anadolu’nun her yerine yayılmasını sağlamıştır. Atatürk dine çok büyük hizmet etmiş birisidir. Cumhuriyet kurulduğunda da ağalık, şeyhlik eski ihtişamını kaybedince Atatürk’e karşı antipati başladı. El altından Cumhuriyet düşmanlığı, Atatürk düşmanlığı başlatıldı. Atatürk’ün derdi muasır olabilmek. ‘Hakiki mürşit ilimdir’ sözü bu Kur’an’ın tabiridir. Atatürk döneminde başlayan aydınlanma devam edebilseydi. Tüm dünya ülkelerinden önde olabilirdik.”

Hakkı Yılmaz Kimdir?

Arapça ve Kuran’ı ilkokula başlamadan önce öğrendi. 1961 yılında ilkokulu bitirdi. 1963 yılında Arapça ve hafızlık eğitimi almaya başladı. 1965 yılında Arapça bilenler arasından seçilerek tekâmül eğitimi için Alanya’ya gönderildi. 1969 yılında İstanbul’da Arapça Tekâmül Kursu’nda hocalık yaptı. Bu arada dışarıdan imam hatip lisesini bitirdi. Askerlik dönüşü ticaretle uğraşmaya başladı. Bu süreçte fahri vaizlik, Arapça öğretmenliği ve muhtelif araştırmalarla uğraştı. 1987 yılında ticareti tamamen bırakıp Kur’an İlimleriyle uğraşmaya başladı. Kuran ve ilmi çalışmalarla uğraşan Hakkı Yılmaz evli ve çocuk babasıdır.

Kitapları: Kur'an Işığında Halis Din ve Dinde Elçilerin Yeri, Nüzul Sırasına Göre Tebyinü'l Kur'an - İşte Kur'an (8 Kitap Takım) İslam ve Kapitalizm, Mecelle, Kur’an Işığında Siyasetname, İslam Dininin Temel Direkleri

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.