İzmirde Fethullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuzdaki darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fethullah Gülenin bir numaralı sanık olduğu, 147si tutuklu 280 kişinin yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsündeki salonda görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, meslekten ihraç edilen cumhuriyet savcısı Engin Keskin, tanık olarak verdiği ifadede, bu davanın tutuklu sanıkları eski askeri savcılar Mesut Kayuntu ile Mustafa Şahin hakkında Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı ve Tokat Emniyet Müdürlüğünde verdiği beyanlarının doğru olduğunu belirterek, 15 Temmuz 2016daki darbe girişimi sonrası gözaltına alınmasının ardından etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığını söyledi. Üniversite sınavlarına hazırlandığı sırada FETÖyle bağlantılı dershaneye gittiğini anlatan Keskin, 2007de Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığında örgütle bağlantılı bir evde Kayuntuyla bir dönem kaldığını, 2008de Kayuntu ile örgütten ayrılmaya karar verdiklerini ancak FETÖde abi olarak tabir edilen kişilerce ikna edildiklerini, örgütten kopamadıklarını dile getirdi. Keskin, Kayuntunun üniversiteyi bitirmesinin ardından hakim ve savcı sınavlarına hazırlanmak için Ankaraya gittiğini, askeri savcı olarak göreve başladığını sonradan öğrendiğini belirterek, Kayuntuyla cep telefonu aracılığıyla irtibat kurmaya devam ettiğini aktardı. Ankarada hakim ve savcılık stajı yaptığı sırada bir örgüt evinde murakıp olarak görev yaptığını, alt dönemdeki örgüt mensuplarından sorumlu olduğunu beyan eden Keskin, askeri savcı olduğunu 15 Temmuz 2016dan sonra öğrendiği Mustafa Şahinin de o dönemde aynı evde kaldığını ileri sürdü. Mahkeme başkanının, Ankarada hakim ve savcılık sınavlarına hazırlanan örgüt evlerinden detaylı bir şekilde bahsedebilir misin? şeklindeki sorusu üzerine Keskin, şu bilgileri verdi: Bu evler genel olarak Keçiören ilçesindeydi. Bu evlere gelecekler iki ya da üç mülakatın ardından çağrılırdı. Benim de üstümde sermurakıp diye tabir edilen sorumlular vardı. Murakıplar, bu evleri haftada bir, sermurakıplar ise 15 günde bir denetlerdi. Örgüt, tedbir amacıyla, etraftakiler bilmesin diye, bu evlerde hakim ve savcı olmak için ders çalışanlara kendilerini stajyer avukat olarak tanıtması yönünde talimat verirdi. Buraya gelenlerin, SIM kartları ve bataryaları çıkartılarak cep telefonlarına el konulurdu.
KİMSEYE SÖYLEMEYECEKSİNİZ
Keskin, mahkeme başkanının, Hakim ve savcılık sınavlarına hazırlananlara, örgüt sorumlularınca bir yemin ettirilir miydi? sorusu üzerine ise eve ilk gelenlerden yemin istendiğine şahit olmadığını ancak sınav sorularıyla ilgili Kuran-ı Kerimin de kullanıldığı yeminlerin ettirildiğine dikkati çekti. Tanık Keskin, ifadesini şöyle sürdürdü: Bir sermurakıp (FETÖnün sözde sorumlularından) bir gün 2011deki askeri hakimlik ve savcılık sınavlarında çıkacak soruları getirip abdestli bir şekilde Kuran-ı Kerime el bastırılarak yemin ettirdi. Sermurakıp, Sınav sorularının verildiğini kimseye, ailenize bile söylemeyeceksiniz. Söylerseniz perişan olursunuz. Allah sizi çarpar. dedi. Kul hakkına girerim düşüncesiyle sınav sorularını almadım. Sonrasında yazılı sınavı da kazanamamıştım zaten. Böyle bir yemine şahitlik ettim. Ama diğer örgüt mensuplarına bu soruların verilip verilmediğini bilmiyorum.
HAZIRLIKSIZ YAKALANDIM
Savcının, tutuklu sanık Kayuntuya Keskinin ifadelerine ilişkin soru sorması üzerine söz alan Kayuntu, Keskin ile aynı üniversitede okuduğum doğrudur ancak aynı evde kalmadım. Keskinin ifadeleri karşısında hazırlıksız yakalandım. Adil yargılanmanın ihlal edildiğini düşünüyorum. Elimde Keskinin bu söylediklerine ilişkin beyanları bulunmamaktadır. Tanığın mesnetsiz ve soyuta dayalı ifadelerini kabul etmiyorum. Üniversite yıllarında nerelerde kaldığıma ilişkin bilgileri, savunmam sırasında vermiştim dedi. Duruşmada, tutuklu sanıklardan eski Edremit 19. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Nihayet Ünlünün talebi doğrultusunda tanık olarak dinlenilen U.B. ise darbe girişiminin yaşandığı dönemde er olarak görev yaptığını belirterek, Ünlünün o gece sürekli Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep ve emir subayıyla cep telefonuyla konuşarak bilgilendirme yaptığını anlattı. Ünlünün FETÖnün darbe teşebbüsünü destek verecek bir sözünü duymadığını öne süren U.B, sanığın o dönem Bergamada görev yapan Garnizon Komutanı Tankçı Albay Ahmet Ömercikliyi telefonla arayarak, tankların akülerinin sökülmesi, emri olmadan hiçbir tankın hareket etmeyeceğine ilişkin bir emrinin olduğunu duyduğunu aktardı. AA/İZMİR