TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Aşk-ı fotoroman

61 yaşındaki Üzeyir Çilengir, çocukluk yıllarından beri biriktirdiği fotoromanları, Kemeraltı sokaklarında sergiliyor. Sanata olan aşkıyla tanınan Üzeyir amca, fotoromanlar dışında, topladığı antika eşyaları da satıyor

Haber Giriş Tarihi: 25.10.2017 07:34
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Aşk-ı fotoroman

SULTAN GÜMÜŞ- YUSUF ÇAĞIRTEKİN / ÖZEL HABER

Üzeyir Çilengir 61 yaşında. 3 çocuk babası Çilengir hafta sonları Kemeraltı sokaklarında deyim yerindeyse tarihi sergiliyor. Çocukluk yıllarından itibaren okumaya başladığı fotoromanları ve çizgi romanları geçen seneden bu yana halka açan Üzeyir amca, aynı zamanda dizi, film, kısa film ve reklamlarda oyunculuk da yapıyor.

“Sanat benim en büyük aşkım” diyen fotoroman sevdalısı Üzeyir amcanın hikayesine yer verdik. Gazetemize konuşan Üzeyir amca, sözlerine şöyle başladı: “Emekliyim aynı zamanda dizilerde, tiyatrolarda oyuncu olarak çalışıyorum. Kavak yelleri dizisinde 9 bölüm oynadım, Hadi İnşallah, İzzet Kaptan ve Oğlu, Anadolu Kartalları, Unutursam Fısılda, Mutlu Aile Defteri gibi sinema filmlerinde yer aldım. 5 tane de kısa filmde oynadım. Kısa Film çalışmalarım; Dedemin Tatlı Belası, Bugün Ayın Kaçı, Görücü Usulü. Halen de kısa filmlerde oynamaktayım. Yakın zamanda bir kısa film çalışmam olacak. ‘Bir Kumarbazın Hazin Sonu’ adıyla. Bir kumarbaz kazandıkça ailesinden bir kişi yaşamını kaybediyor. Kumarın kötü bir alışkanlık olduğuna değinen bir film. Geçen hafta da bir reklam filminde oynadım.”

SANAT HER ŞEYDEN ÖNCE GELİYOR

Set ortamlarına olan bağlılığını da anlatan Üzeyir Çilengir, sanatın her şeyden önce geldiğini belirterek, “Televizyon camiası içerisinde yer alan bir arkadaş ile tanıştım. ‘Nasıl oyuncu olabilirim’ diye sorunca ajanslara yazılmam gerektiğini söyledi. Tabi ajans nedir bilmiyordum o dönem. Araştırdım biraz ve Alsancak’taki bir ajansa yazıldım. Daha sonra hep takip etmeye başladım. Set içerisinde hep neşe kaynağıydım. Birde göbekli falan olunca daha komik durumlar ortaya çıkıyordu. Set ortamını çok seviyorum. Benim için inanın maddiyat arka planda. Sanat her şeyden önce geliyor” dedi.

Çocukluk yıllarından beri okuyup, biriktirdiği fotoromanlara dair konuşan Çilengir, “Sanatı çok seviyorum, aynı şekilde kitapları da seviyorum. Çocukluğumdan beri kitap aşkı var. Özellikle de böylesine eski kitaplar, dergiler, filmler. Foto romanları, çizgi romanları, kitapları, filmleri, eski otantik eşyaları biriktirip koleksiyon yapıyorum. Kitapların çoğunu da okumuşumdur. Okuduktan sonra zaten saklıyorum. Bir iş hanında kapıcılık yapıyorum. Foto roman satma işini ise ekstra yapıyorum. Baktım çok birikti, artık satayım dedim. Bertaraf olacağına, kültür olarak insanlara bir faydam dokunsun istedim. Eskiye dönük bir hatıra bırakmak istedim insanlara. Eskiyi sevenlere. Ve bu sergiyi açma kararı aldım. Geçen sene Haziran ayından bu yana foto romanları satıyorum. 10-15 yaşlarında da çizgi romanları toplayıp satmaya başlamıştım. Kız kardeşim de tıpkı benim gibi foto romanları, çizgi romanları okuyup topluyordu. Onları etrafta çarçur edeceğine getir birlikte sergileyelim dedim. Ondan da zorla aldım açıkçası” diye konuştu.

GENÇ KESİM İLGİ DUYMUYOR

“Umduğumu bulamasam dahi en azından burada vaktimi geçiriyorum” diyerek fotoroman satmaktan pişmanlık duymadığını, beklediği ilgiyi görmese dahi üzülmediğini açıkladı Üzeyir Çilengir.

Fotoroman sergisi açarak zamanını değerlendirdiğini vurgulayan Çilengir, “Evde oturacağıma ya da kahve köşelerinde vakit öldüreceğime burada zamanı değerlendiriyorum. Dostlar var, onlarla sohbet ediyorum. Hatta burada benimle tanıştıktan sonra oyuncu olmaya karar verip ajansa yazılan arkadaşlarım da var. Amaç vakit geçirmek aynı zamanda kültür hizmeti yapmak” cümlelerine yer verdi.

Genç kesimin pek ilgi göstermediğini söyleyen Çilengir, sosyal medyanın yaygınlaşmasını neden olarak gösterdi. Çilengir, “Genç kesim pek fazla sergide yer alan eserlere ilgi duymuyor. Ancak benim yaşlarımdaki orta kesim meraklı fotoromanlara. Çünkü biraz da onların dönemi. Hasret gideriyorlar bir nevi. İnternet yaygınlaştı, sosyal medya hayatımızın bir parçası oldu. Bunlardan ötürü gençler her şeyi oradan karşılıyor ve bunlara merak duymuyor. Ayrıca koleksiyoncular da uğruyor yanıma. Onlara toptan veriyorum kimi zaman. Daha ucuza geliyor. Foto romanların tanesini 10 TL’ye satıyorum ama bu her zaman sabit değil. Yeri geliyor 5 ila 7 TL’ye de satıyorum” dedi.

DEPOSU ADETA BİR TARİH

Fotoromanlar dışında farklı antika eşyalarında deposunda yer bulduğunu söyleyen Üzeyir amca, eskiye merak duyan okurları deposuna davet etti: “Bende antika şeylerde var. Onlar 3. bölgedeki depomda duruyor. Örneğin gümüş eşyalar, avizeler, siyah beyaz filmler. Aynı şekilde bu romanların ciltleri de bende mevcut. Eski kameralar, radyolarda var. Artist adında dergilerim var. Bu dergilerde Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit gibi Yeşilçam aktörlerinin fotoğrafları yer alıyor. Eski İzmir’in kitapları da mevcut. Tiyatro eserleri de var. 60’lı ve 70’li yılların tiyatro eserlerini saklıyordum. 1930-1940 yıllarında oynanmış tiyatro eserlerinin orijinalleri bulunuyor” ifadelerini kullanarak geçmişe olan sevgisini bir kez daha vurguladı.

Sergide Hayat Dergilerinin neden ağırlıkta olduğunu da açıklayan Çilengir, “Bunun sebebi; o yıllarda piyasada çok çeşit dergi yoktu. Onları toplayabiliyordum. Bir de Hayat ve Ses Dergileri popülerdi o yıllarda” dedi.

YA BEN YA FOTOROMAN

“Ruh olarak 18, biyolojik olarak da 61 yaşındayım” diyen Üzeyir amca, “Eşim istemiyordu foto roman biriktirmemi. ‘Ya ben ya foto roman’ deyince çoğunu toptancıya sattım. Ev biraz boşalmıştı. Hatta çoğu kez dalga geçerlerdi, ‘seni bunlarla gömeceğiz’ diye. Ama zamanla eşim ve çocuklarım da alıştı bu sevdama” cümlelerini kullandı.

Oyunculuk yaptığı için hiçbir pişmanlık duymadığını anlatan Çilengir, çobanlık yaptığı döneme ve çıkarmak istediği kitabına da değindi: “Esasen oyunculuğu ben çok seviyorum, istekle yapıyorum. Çekimler gece yarısı da olsa, Kars’ta da yapılsa yine de giderim. Öyle ki sinemaya, televizyona, sanata dair büyük bir aşkım var. Oyunculuğa başlamadan önce 7-8 yaşlarındayken köyümde çobanlık yapmıştım. Ortaokul mezunuyum. Okuyup oyuncu olmak istediğim için babam okumama izin vermedi. ‘Ne yapacaksın oyunculuğu’ deyip beni inşaatlara sürükledi. 22 sene inşaatlarda çalıştım. İnşaatı bir meslek olarak görmedim. Aksine babamın istemediği sanatı bir meslek olarak gördüm. ‘Sanat karın mı doyuruyor’ diyordu sürekli. Karnı mı doyurmuyor belki ama ruhumu öylesine doyuruyor ki. Roman yazdım, ciltledim ancak sponsorum olmadığı için basımı hala yapılmadı. 1974 yılındaki ilk gençlik aşkımı yazmıştım. Kavuşamamıştık onunla. Çok sevmiştim ama bir araya gelememiştik. Kitabım da aşkımı, sevgimi ve çobanlık dönemimi ele aldım.”

Basımını yapmak istediği kitabı için okurlara seslenen Üzeyir amca, “Gücü olan okurlara sesleniyorum. Sanata önem veren insanlara destek versinler. Gençlere de sesleniyorum bu noktada. Kitap okuyun lütfen. Kitap iyi bir yol göstericidir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.