TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Babasının hayali hedefi oldu

19 yaşındayken suya balıklama atlarken boynu kırılarak felç kalan Cem Şen, 28 yıldır tekerlekli sandalyede hayatını sürdürüyor. 7 yaşındaki minik Akın, babasının hayali gerçekleştirebilmek için pilot olmak istiyor

Haber Giriş Tarihi: 03.12.2017 08:49
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Babasının hayali hedefi oldu

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Cem Şen, 47 yaşında. İzmir’in Bayraklı İlçesi’nde yaşıyor. Onun hayatı her insanın bir engelli adayı olduğunu yeniden hatırlatıyor. Yıl 1989. O zamanlar henüz 19 yaşındaydı ve hayali pilot olmaktı. Hava Harp Okulu sınavına hazırlanıyordu. Paraşüt, dalış, dağcılık… Neredeyse tüm ekstrem sporları yapıyordu. Ağustos ayında tatilini geçirmek için Özdere’deki akrabaların yanına gitti. Bulunduğu iskeleden suya balıklama atladı. Hayatını değiştiren ve pilot olabilme hayalini elinden alan o kazada dibe çakılması sonucu boynu kırıldı. Uzun süre suyun içerisinde hareketsiz kalan Cem, çevredekilerin yardımıyla hemen Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı. 1 ay boyunca hiç kıpırdamadan hastanede yattı. Omuriliğinden bir ameliyat geçirdi, ardından GATA’da 6 ay fizik tedavi gördü. Pilot olmaya hazırlandığı yıllarda tekerlekli sandalyeye mahkum olan Cem, her şeye rağmen yaşama küsmedi.

HER ŞEY BİTTİ DERKEN…

“Ağlayıp, sızlanmanın ya da bir kenara çekilmenin kimseye faydası yok” diyerek ailesinin de desteğiyle hayata daha sıkı sarıldı. Yarım kalan eğitimine devam edebilmek için üniversite sınavına girdi; Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nü kazandı. 4 yıl boyunca babası, Cem’e okul arkadaşlığı yaptı. Engelli oğlunun hayata yeniden tutunabilmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan baba; her gün ders bitene kadar bahçede bekledi. 4 yılın sonunda Cem, bölümünden birincilikle mezun oldu ve mali müşavir olduktan sonra kendi işyerini açtı. Bir gün kapıdan muhasebe işlerini yürüttüğü firmanın satış müdürü Yeliz girdi. Görür görmez, ‘İşte bu kadın’ dedi ama engelsiz bir kadın engelli bir adamla birlikte olmak ister mi diye düşündü. Fakat onların aşkı engel tanımadı. 11 yıldır süren mutlu evlilikleri, 2011 yılında oğulları Akın’ın dünyaya gelmesiyle daha da arttı. “Hayalim hep gökyüzüydü. 28 yıldır hala kendimi rüyalarımda uçarken görüyorum” diyen Cem’in çocukluk hayali olan pilotluk ise içinde hep bir ukde olarak kaldı. 7 yaşındaki minik Akın’ın hedefi, pilot olup engelli babasının yarım kalan hayalini gerçekleştirmek.

“GÜN DEĞİL YIL HESABI YAP”

Çok hareketli bir çocukluk dönemi geçirdiğini söyleyen Cem, başına gelen acı olayı şöyle anlattı: “31 Ağustos 1989 tarihi hayatımın dönüm noktası oldu. Babam emekli astsubaydı. Tatil amaçlı Gümüldür Askeri Kampı’na gitmiştik o yaz. Hemen deniz kenarına indim. Yüzme konusunda çok iyiydim. İskeleden her zamanki gibi havaya sıçrayıp denize balıklama atladım. Kuma çakıldım. Kütür kütür kemiklerin kırılma sesini duydum. Hareketsiz kaldım. Bilincim açıktı; o an sadece öleceğimi düşündüm. Sonra birileri yardıma geldi. Beni çıkarıp kuma çektiler. 21 gün hastanede kaldım, omuriliğimden bir ameliyat geçirdim. Doktora, ‘Hastaneden kaç güne çıkarım’ diye sorduğumda, ‘Gün değil yıl hesabı yap’ dedi. Bunu duymak benim için çok zordu çünkü önceden ok hareketli bir insandım. GATA’da 6 ay fizik tedavi aldım. Bizim yapacağımız bu kadar deyip GATA’dan ambulansla İzmir’e gönderdiler. 28 yıldır tekerlekli sandalyede hayatımı sürdürüyorum.”

“AŞKA ENGEL OLMAK ZOR”

Gencecik aşında tekerlekli sandalyeye mahkum olan Cem, o an hissettiklerini şöyle aktardı: “Paraşütle atlama, dalma… Neredeyse tüm ekstrem sporları yapıyordum. Ben engelin, e’sini kendime konduramazdım. 19 yaşında tekerlekli sandalyeye mahkum kaldım ama asla hayat küsmedim. Ağlayıp, sızlanmanın ya da bir kenara çekilmenin kimseye faydası yoktu. Herkese, ‘Bilmediğin suya atlama, benim gibi olursun’ diyorum. Yaşam, her şeye rağmen benim durumumda olan biri için bile şahane bir hediye. Benim en büyük şansım, ailemin ve yakın arkadaşlarımın çok destek olmasıydı. Ben hayata küsmedim. Tabii ki çok büyük bir şok, kızgınlık, isyan, her duyguyu aynı anda yaşıyorsunuz ama ne fayda... Geri dönüşü yok, bunu kabul etmek ve hayata devam etmek gerekiyor. Üniversite sınavına girdim ve Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nü kazandım. O zamanki tekerlekli sandalyeler çok kullanışsızdı. Her gün babam beni okula götürür, arabayı merdivenlerden çeke çeke yukarı taşırdı. Dersten çıkana kadar da dışarıda beklerdi. 1999 yılında mali müşavir oldum ve kendi işyerimi açtım. Eşim Yeliz, bir kitap firmasında satış müdürüydü ve firmanın muhasebe işlerini ben yapıyordum. Onu görür görmez, ‘İşte bu kadın’ dedim. Aşık oldum. Ama zor bir durumdu. Ben tekerlekli sandalyedeydim, o ise gayet sağlıklıydı. Aşk duygusal bir durum, buna engel olmak zor. Nitekim 2006 yılında evlendik.”

“HAYALİM HEP GÖKYÜZÜYDܔ

Mutlu giden evliliklerinin 2011 yılında oğulları Akın’ın doğumuyla daha da arttığını söyleyen Cem, “Babalık bambaşka bir şey. Birlikte her şeyi yapıyoruz. Önceleri uykusu geldiğinde tekerlekli sandalyeye çıkar göğsüme yatıp uyurdu. Ama artık büyüdü. Bacaklarım taşımaz olunca tekerlekli sandalyenin arasına bir mekanizma yaptım. Dışarı çıkarken hemen orayı açıp, oturuyor. Birlikte sokaklarda geziyoruz. ‘Ah, şunları ya da bunları yapamadık’ diye asla üzülmüyorum. İlk adımından, ilk konuşmasına kadar her şeyi çok şükür gördüm. Bunlara şükrediyorum” dedi. Çocukluk hayali pilot olmanın ise içinde bir ukde olarak kaldığını belirten Şen, şöyle konuştu. “Hayalim hep gökyüzüydü. 28 yıldır tekerlekli sandalyedeyim ama rüyalarımda hala uçtuğumu görüyorum. Oğlum Akın inşallah benim bu yarım kalan hayalimi tamamlayacak.”

“BİR AN BİLE DÜŞÜNMEDİM”

39 yaşındaki Yeliz Şen ise, eşini hiçbir zaman engelli olarak görmediğini ve evlenme teklifi ettiğinde bir an bile düşünmeden evet dediğini dile getirerek, “Cem’le ilk tanıştığımızda uzun uzun sohbet ediyorduk. Benimle ilgilendiğini hissetmiştim. Önceleri engelliliğin nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum. Çünkü etrafımda hiç engelli yoktu. Cem’i de hep masa başında çalışırken görüyordum. Ona engelli gözüyle hiç bakmamıştım. İşini çok iyi yapan biriydi, herkes ona çok büyük saygı duyuyordu. Bu bile benim için büyük bir referanstı. Duygularını anlattığında bir an bile düşünmeden ‘evet’ dedim. Onda huzuru buluyorum” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.