Bağımlı yakınlarının bağımlılık mücadelesi

NİLGÜN TAZE / ÖZEL HABER

 1951 yılında Lois Wilson ve Anne B. tarafından ABD’nin Virginia eyaletinde kurulan ve dünyanın hemen hemen her ülkesinde gönüllü olarak faaliyetlerini devam ettiren Bağımlı Yakınları Grubu (AL-ANON) İzmir Şubesi üyeleri, Ege Üniversitesi ve Katip Çelebi Araştırma hastanelerinde bağımlı ve bağımlı yakınlarına mesaj taşımaya başladı.

Grup içerisinde uygulanan adsızlık ilkesi nedeniyle kimlik belirtmeden açıklama yapan üye, bugün dünyada 15-64 yaşları arasında yaklaşık 250 milyon kişinin en az bir uyuşturucu madde kullandığını söyledi.

İnternet üzerinden uyuşturucu ticaretinin gün geçtikçe yaygınlaştığını ve anne babaların korkulu rüyası haline geldiğini ifade eden adsız üye, “Elimizdeki tüm veriler bağımlılık yapan maddelerin kullanımının gün geçtikçe arttığını gösteriyor. Bu nedenle İzmir AL-ANON Grubu üyeleri olarak bizler en az bağımlıların kendisi kadar acı çeken bağımlı yakınlarına yardımcı olmak amacıyla Ege ve Katip Çelebi Araştırma hastaneleri yetkililerinden izin alarak bir bağımlı ile yaşayan insanların yaşadıkları çıkmazlardan nasıl kurtulabileceklerini anlatmaya başladık. Refakatçi olarak hastalarının yanında kalan ya da ziyaretçi olarak gelen ailelere ister eş, ister kardeş isterse arkadaş olsunlar bağımlı yakınlarının çektikleri çaresizlikten kurtulmanın artık mümkün olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Evet bundan en fazla 100 yıl öncesine kadar aileler gerçekten çaresizdi ancak günümüzde değil” dedi.

29 MİLYON BAĞIMLI

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin hazırladığı 2016 Dünya Uyuşturucu Raporuna göre dünyada 29 milyon uyuşturucu bağımlısı olduğunu söyleyen Bağımlı Yakınları Grubu (AL-ANON)  üyesi, “Madde kullanan kişilerin sayısı altı yıldan beri ilk defa artarak 27 milyondan 29 milyona ulaşmış bulunuyor. Rapora göre, 29 milyon kişi arasından yüzde 14’ü HIV’li olmak üzere, yaklaşık 12 milyon kişi damar içi uyuşturucu kullanıyor. 6 milyon kişi de Hepatit C virüsü taşıyor. Madde kullanım bozukluğu olan her 6 kişiden ancak 1’inin tedavi olmayı seçmesi ise durumun vehametini gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.

ÖLÜM ORANI YÜKSEK

Raporda, uyuşturucuya bağlı ölüm oranının önceki yıllara göre sabit kalarak 207 bin olarak kaydedildiğini açıklayan adsız üye, bağımlıların cezaevinden çıktıktan sonraki zaman aralığında uyuşturucuya bağlı ölüm riskinin arttığını söyleyerek, “Bu durum genel nüfus içinde diğer tüm ölüm sebeplerinden daha yüksek bir orana sahip. Dünya çapında en yaygın kullanılan uyuşturucu olma özelliğini sürdüren esrarın kullanıcı sayısı 183 milyon olarak belirlenirken özellikle batı ülkelerinde uyuşturucunun kabul edilebilirliğinin artmasına paralel olarak esrar kullanımında da tırmanış görülüyor. Geçtiğimiz on yıl içinde birçok bölgede esrar kullanımı için tedavi olmaya başlayan kişi sayısında ise artış olduğu belirtiliyor” açıklamasını yaptı.

SEÇİMLERİNİZE DİKKAT

Opiat gibi vücutta morfin etkisi veren kimyasal maddelerin daha az yaygın olmakla birlikte, opioidlerin olası zararı en yüksek olan uyuşturucu grubunda yer aldığı bilgisini veren üye, “Geçtiğimiz yıllarda azalma eğilimi gösteren eroin kullanımının son iki yılda Kuzey Amerika ve Batı ve Orta Avrupa’da hızla arttığı görülüyor. Rapor, erkeklerin esrar, kokain veya amfetamin kullanma olasılıklarının kadınlara oranla 3 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra kadınlar, opioid ya da sakinleştiricileri tıbbi amaçlar dışında kullanılmaya daha eğilimliler. 2016 raporunda uyuşturucuya bağlı ölümler Asya’da 85 bin 900, Amerika’da 52 bin 500, Afrika’da ise 39 bin 200 olarak kaydedildi” şeklinde konuştu.

KULLANIM ARTIYOR

Son yıllarda çok dikkat çeken bir konu olan sentetik uyuşturucuların amfetamin türü uyarıcılardan 2014 yılında 170 tondan fazla ele geçirildiğini söyleyen üye, şu açıklamaları yaptı: “Tüm dünyada 2009 yılından bu yana 20-46 ton arasında amfetamin ele geçirildi. Ele geçirilen ekstazi miktarı 4-5 ton arasında iken, 9 tona ulaştı. Genel olarak artışa dikkat çeken Birleşmiş Milletler, ülkelere uyuşturucu politikalarını cinsiyet farklılıklarını dikkate alınarak belirlemelerini öneriyor. Ülkelerin ve STK’larının politikalarını belirlerken, bilimsel verilere dayandırmaları ve uyuşturucu kullanıcılarının damgalanmasının önlenmesi uyarısında bulunuyor.”