TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Blogger anneler tehlike saçıyor

İnternet çağı olarak adlandırılan günümüz dünyasında gün geçmiyor ki yeni bir oluşum hayatımıza katılmasın. Bu oluşumlardan bu ara sıkça söz edilenlerden biri de ‘blogger anneler’

Haber Giriş Tarihi: 16.06.2018 11:40
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Blogger anneler tehlike saçıyor

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Bloggerlik, son yılların en gözde mesleklerinden biri. Binlerce takipçisi olan bloggerlar, paylaşım yaparak para kazanıyorlar. Spordan yemeğe, gezi fotoğrafçılığından dekorasyona kadar birçok alanda blogger var, ama tartışmalar en çok ‘blogger anneler’ üzerinde yoğunlaşıyor. Onlar, çocuklarının her anını sosyal medyada paylaşmakla suçlanıyor. Çocukları üzerinden para kazanmak, örtülü reklam yapmak, şahıs şirketleri kurarak Instagram’da paylaştıkları gönderilere fatura kesmek, psikolog gibi uzman tavsiyeleri vermek ve çocukları teşhir etmek onlara gelen eleştiriler arasında. Evet, ‘Anı biriktirmek, takipçileri yönlendirmek ve bilinmeyenleri açıklamak’ için kullanılan bu yöntem, kimi zaman insanların hoşuna gitse de, kimi zaman da çok sert tepkilere neden olabiliyor. Son zamanlarda ‘blogger anneler’e yönelik artan, ‘İstismara davet ediyorsunuz’ suçlaması gündemi meşgul etmeye başladı. Konuyla ilgili konuşan Uzman Psikoterapist Öznur Ulaş Köseoğlu, “Annelerin oyuncak bebek gibi kız çocuklarını süsleyip sürekli fotoğraflarını çekmeleri ve bunları yayınlamaları, maalesef ki ruh sağlığı bozuk ve bu konulara yatkın insanların dikkatlerini daha çok üzerlerine çekiyor” dedi.

PEDOFİLİ OLGULARINDA BÜYÜK ARTIŞ

Çocukların fotoğraflarının sürekli sosyal mecralarda paylaşılmasını doğru bulmadıklarını belirten Köseoğlu, şu uyarılarda bulundu: “Normalde de çocukların fotoğraflarının sürekli tekrar eden bir düzende internet ortamında paylaşılmasını çok sağlıklı bulmuyoruz. Bu bir güven meselesi, aslında bir kısır döngü. İnsanlar çocuklarını paylaşabilirler ama dünyada da ülkemizde de çocuk pornografi ve pedofili olgularında büyük bir artış var. Özellikle anneler de oyuncak bebek gibi kız çocuklarını süsleyip sürekli fotoğraflarını çekmeleri maalesef ki ruh sağlığı bozuk ve bu konulara yatkın insanların dikkatlerini daha çok üzerlerine çekiyor. Çocukları bir kadın gibi giydirip, süsleyip, onları herkese gösterdiğimiz zaman bu ciddi sıkıntıyı artırıyor. Biz her zaman çocukların çocuk kalması taraftarıyız. Bunlara bir de şu açıdan bakmak gerekiyor. Orada koyduğunuz bir fotoğraftan çocuğunuz ileride rahatsız olabilir. O türde bir görüntü sergilemek istemiyor olabilir. Bu da ileride çocuğunuzun ruhsal dengesine kötü etki etmesine yol açar.”

ŞOV DÜNYASININ MİNİMALİZE HALİ

“Bir kişinin elinde sürekli telefon, bilgisayar, tablet gibi teknolojik aletler varsa tabi ki de bu ortamda sağlıklı bir iletişim söz konusu olmaz” diyen Köseoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizin tek derdiniz çocuğunuzun fotoğraflarını çekmek, ne kadar iyi bir anne olduğunuzu kanıtlamaksa, bu sadece kendinizi kandırmak olur. Bunlar şov dünyasının minimalize hali gibi. Birbirimizin ne kadar hangi konuda iyi olduğunu gösterme çabası. Bu tavırlar iletişimi olumsuz etkiliyor. Bizler, çocuklarla iletişim kurarken telefon kullanımı istemiyoruz, televizyonun açık olmasını istemiyoruz. İnternete bu kadar zaman ayıracak kadar vakti olan biri önce çocuğuyla sağlıklı iletişimi öğrenmelidir.”

ÖNLENEMEYECEK BİR GİDİŞAT

“Her blogger anne çocuklarını ihmal ediyor” ifadesinin de yanlış olduğunu belirten Köseoğlu, “Şu an sosyal medya kullanımı ile ilgili dünyada önlenemeyecek bir gidişat var. Keyifli bu mecrayı takip eden ve yararlı içerikler paylaşan insanlara kimsenin bir şey söyleme hakkı yok. Ancak işin dozunu aştıkları zaman herkes rahatsız olmaya başlıyor. Uzmanlık gerektiren durumlarda da çok fazla kişisel görüş belirtmemeye dikkat edilmeli. Annelik kavramını sorgulatacak şekilde tutumlardan da uzak durulmalı” dedi.

DEĞERSİZ VE YOKSUN HİSSETMEK

Uzman Psikolog Köseoğlu, “Her şeye bütünsel olarak baktığımızda onlarla geçirmemiz gereken zamanı harcıyoruz. Diğeri ise istemeden de olsa internet ortamında kötü amaçlı kullanılabilecek içerikler üretmiş oluyoruz. Toplumsal olarak baktığımızda, sizin yaşadığınız iyi ve güzel bir şey başka annenin ömrü boyunca kendi çocuğu ile yaşayamayacağı bir şey de olabilir. Herkesin yaşantısını birbirlerinin gözünün içine sokması insanlarda memnuniyetsizlik de yaratabilir. İnsanlarda doyumsuzluk ve daha iyi bir hayat için iç geçirmesine neden oluyor. Kendinizi daha değersiz ve yoksun hissetmeniz olası bir şey” değerlendirmesinde bulundu.

BLOGGER’LIK UZMANLIK DEĞİL!

“Blogger olmak aslında herhangi bir konuda uzman olmak demek değil, deneyimleri paylaşmak demektir” diyen Köseoğlu, “Çocuğuyla ilgili sorun yaşamış bir anne bu sorunu nasıl aştığını kendisini takip edenlere aktararak diğer annelere yaşadıkları sorunda yalnız olmadıklarını ve sorunların çözümleri olduğunu hissettirebilir. Bu anlamda blogger olmak çok da yararlı bir etkinlik olarak görülebilir. Ancak son zamanlarda blogger olmanın bu amacı ve alanı aştığını gözlemliyoruz. Özellikle yaşı çok küçük çocukların neredeyse her anını paylaşmak birçok açıdan sakıncalar içeriyor. Öncelikle pedofili olarak bildiğimiz çocuk tacizlerinin en önemli kaynaklarından birisi sosyal paylaşım alanları. Küçük çocukların en özel anlarının paylaşılması onlar için bulunmaz fırsat! Ek olarak gelecekte bu çocuklar büyüyüp yetişkin olduklarında kendilerine ait bu görüntülerin paylaşılması nedeniyle sorun yaşayabilirler. Geçtiğimiz yıl Fransa bu paylaşımlar nedeniyle aileleriyle çatışma yaşayan bireylere hukuki destek verilmesi yönünde bir yasayı yürürlüğe soktu. Ayrıca yapılan araştırmalara göre, sosyal medyada abartılı biçimde yer almanın bireyleri bir tür kişilik bozukluğu olan Narsizm’e kadar götürebildiği ortaya çıktı” dedi.

ANNELİĞİN REKLAMI OLMAZ!

Anneliğin bir meslek olmadığını kaydeden Köseoğlu, “Halbuki bazı blogger annelerin kendi annelikleri üzerinden diğer anneleri yargıladıklarını, yönlendirdiklerini hatta, ‘En iyi anne benim’ tutumları sergilediklerini, ayrıca açık ya da gizli ürün reklamları yaptıklarını görüyoruz. Deneyim paylaşmak artık ürün tanıtımı yapmaya, üstelik bunu da çocukları üzerinden yapmaya dönüştü! Birçok blogger annenin; psikolog, diyetisyen, doktor gibi paylaşımlar yapması, hem onlar hem de onları takip edenler açısından son derece sakıncalı. Çocuklar büyüyünce onlara neden reklam ve tanıtım malzemesi haline geldiklerini, neden onlar üzerinden para kazanıldığını anlatmak mümkün olmayacak” diye aktardı.

ÇOCUĞUN SIRTINDAN PARA İDDİASI

‘Blogger anneler’ takipçilerine kimi zaman çocuklarının nasıl yemek yediğini, kimi zaman nerede uyuduklarını, hangi kıyafetleri giydiklerini ve hangi oyunları oynamaktan hoşlandıkları hakkında detaylı bilgiler sunuyor. Çok takipçisi bulunan ‘fenomen’ adı altında birleşen blogger anneler ise adeta takipçilerine örnek teşkil etmek için oradan oraya koşturarak farklı olmak için büyük bir çaba gösteriyor. Tanınan bir çok blogger kullanıcısı gibi blogger anneler de çoğunlukla yaptıkları paylaşımlarda kullandıkları ürünler ve katıldıkları davetlerde yaptıkları reklamları iş imkanına çevirerek para kazanıyor. 

DİKKAT!

Köseoğlu, bloggerlara ve onları takip edenlere uyarılarda bulunarak şunları ekledi:

*Uzman kimliğiyle yapılmamış, size yol göstermeyen paylaşımların sadece deneyimlere dayandığını ve kişilerin kendi görüşleri olduğunu unutmayın.

*Sosyal medyada herkesin her görüşü paylaşma özgürlüğü olduğunu, ama bunun sorunların çözümünde anahtar olmadığını göz önünde bulundurun.

*Sosyal medya çok fazla bilgi kirliliği içeriyor. Okuduğunuz bilgi size doğruymuş gibi görünse de alanında uzman insanlardan teyit almadan doğru kabul etmeyin. Özellikle çocukları, sağlığı, beslenmeyi ilgilendiren paylaşımlara ‘kesinkes doğrudur’ şeklinde yaklaşmayın.

*Paylaşımın kendisinden çok, bir ürün dikkatinizi çekiyorsa, o paylaşımdaki önceliğin o ürünün reklamı olduğunu ve bilgi vermekten daha çok reklam ve tanıtım amacı taşıdığını unutmayın.

* Sosyal medyada çocukların mahremiyetini ihlal eden, özel anları kesinlikle paylaşılmamalı. Bezini değiştirirken, mayoyla, çıplak, poposunu gösteren fotoğraflar vb.

*Reklam yapan bloggerlar yaptıkları paylaşımın üzerine, tıpkı televizyonda ve görsel reklamlarda olduğu gibi ‘Bu paylaşım reklam içermektedir’ yazısı yazmalı. Ancak bu durumda takipçileriyle olan etkileşimleri samimiyet kazanabilir. Böylece onları takip eden kişiler de hangi paylaşımın samimi bir deneyim, hangisinin karşılığı alınarak ücretli yapılan bir paylaşım olduğunu anlayabilir. Birçok blogger, ‘Deneyimledim’ deyip, aslında hiç kullanmadığı bir ürünü ‘deneyim paylaşma’ adına paylaşıyor. Halbuki bu durum, bir markayı, samimi bir duygunun altına gizleyerek örtülü reklam yapmaktır. Bu da duygu istismarı anlamına gelir. 

Sosyal medyada iki çocuğunun fotoğraflarını paylaşan blogger Nihan Kayalıoğlu’nun eşi ‘Çocuklarımı reklam malzemesi yapıp para kazanıyor, istismara davetiye çıkarıyor’ diyerek dava açtı ve mahkeme babayı haklı buldu. Bunun üzerine, ‘blogger anneler’ ile ilgili tartışmalar alevlendi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.