TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Buca'nın Saklı Tarihi

Buca’nın doğusunda bulunan ormanlık arazideki kanyonda Osmanlı döneminden kaldığı tahmin edilen iki adet köprü bulundu. Araştırmacı yazar Abdülkadir Hazman bölgenin milli park olarak ilan edilmesi gerektiğini söyledi

Haber Giriş Tarihi: 07.11.2017 08:33
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Buca'nın Saklı Tarihi

YUSUF ÇAĞIRTEKİN / ÖZEL HABER

İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden bir tanesi olan Buca’da bir alanda araştırmacı yazar Abdülkadir Hazman ile birlikte iki adet tarihi köprü keşfettik. Bu köprülerin Buca’nın ve İzmir’in yerleşim ve su tarihine ışık tutacak nitelikte olduğu anlaşıldı. Buca Koop Mahallesi’nin karşısında bulunan çevre yolunun arka tarafındaki ormanlık alanın içinde bulunan bu köprülerin Osmanlı döneminden kaldığı tahmin ediliyor. Köprülerin çok önemli tarihi bilgiler elde edilebilecek birer kaynak olduğu düşünülürken, yetkililerin bu alan hakkında detaylı araştırmalar yapması gerektiği görüldü. Define avcılarının tahrip ettiği köprülerin de bir an önce koruma altına alınması gözlemlenirken, araştırmacı yazar Abdülkadir Hazman da bölgenin bir an önce koruma altına alınması gerektiğini vurguladı. Öte yandan köprülerin bulunduğu alanın bir kanyon olduğu anlaşıldı. Kireç taşlarının çok yoğun olduğu alanda, köprünün yapıldığı malzemenin kireç taşları olduğu gözlemlendi. Eski çağlarda yaşayan insanların suyun seviyesine göre geçitler oluşturduğu kanyonda akan bir dere, yüzlerce çeşit ağaç, kuş ve bitki örtüsü mevcut. Abdülkadir Hazman bölgenin acilen bir milli park ilan olarak edilmesi gerektiğini söyledi.

“OSMANLI DÖNEMİNE AİT OLABİLİRLER”

Vadide bulunan iki köprünün de mimari yapısının Osmanlı dönemine ait özellikleri barındırdığını ifade eden Abdülkadir Hazman, “Tespit ettiğimiz iki köprü de Osmanlı dönemine ait olduğunu tahmin ediyoruz. Bu köprülerden bir tanesi dört gözlü bir köprü, ciddi anlamda büyük bir köprü olduğu anlaşılıyor. Diğeri ise üç gözlü bir köprü. Geçmişte buralardan şehre içme suyunun getirildiğini düşünüyoruz. Aynı zamanda yakın tarihe kadar bu suyun kullanıldığını da anladık, çünkü çeşitli çelik borular gördük. Buca’ya buradan içme suyu getirildiğini tespit ettik” ifadelerini kullandı. Kanyonda çok eski patika yollar gördüğünü de ifade eden Abdülkadir Hazman, “Bu patika yolları çok bu bölgede çok eski yerleşim bölgelerinin bulunduğunu işaret etmektedir. Üç kademeli patika yolları mevcut, su seviyesine göre kademe kademe patika yollar oluşturulmuş. Bunlardan anladığımız kadarıyla; buranın çok eski bir yerleşim bölgesine gidilip, gelinen bir vadi olduğunu düşünüyoruz. Bu vadide de iki tane Osmanlı döneminden kalma köprü var. Bu köprüler çok basit bir onarımla, turizme de kazandırılabilir. Köprülerin çevredeki taşlardan yapıldığını da tespit ettik” dedi.

“MİLLİ PARK İLAN EDİLMELİ”

Kanyonun korunması gerektiğini fakat çevrenin kirletildiğini de söyleyen Abdülkadir Hazman, “Bu kanyona gelirken yol kenarlarında kaçak dökülmüş molozları gördük ve bu da bizi biraz korkuttu. Umarım bu kanyonun güzelliğinin farkına varılır çünkü bu gidişle zarar görebileceğini düşünüyoruz. Köprü ve civarlarında yapılan yasadışı yapılan kazıların çok fazla olduğunu gözlemledik Define avcıları tarafından yapılan kazıların da köprülere zarar verildiğini tespit ettik. Buranın bir an önce koruma altına alınıp, milli park ilan edilmesi ve İzmir halkı için bir oksijen deposu, nefes alınabilecek bir yer olmasının sağlanmasını talep ediyoruz. Asırlık çınarlar ve çam ağaçları inanın insanın gözlerini kamaştırıyor. Bir kökten beş tane asırlık çınar ağacı gövdesi oluştuğuna şahit olduk. Bu kadar doğa güzelliğine sahip bu kanyonun koruma altına alınmasını bir zorunluluk olarak düşünüyorum çünkü şehre bu kadar yakın olan bu kanyonun yerleşime açılması durumunda, bu doğa güzelliğinin ve tarihinin yok olması çok büyük bir kayıp olacaktır. Bir de malum ülkemizde orman yangınlarının sonu gelmiyor. Allah korusun bir yangın çıkarsa, bu güzellikler kaybolup gidebilir. Yine kalyonun bir miktar uzağında kaçak gecekondu yapılaşmalarının olduğunu da gözlemledik. Bu da bize tehlikenin hangi boyutlarda olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

RUMLARA AİT İDDİASI

Bölgenin yakınındaki yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlar ise, köprülerin Rumlara ait olduğunu söyledi. Küçük yaşlardan beridir piknik yapmak için bu alana geldiğini söyleyen Osman Durmaz isimli bir vatandaş, babasının duyduğu bir rivayete göre, bu bölgede eski Rum yerleşimleri olduğunu ve bu köprülerin o döneme ait çok kıymetli eserler olduğunu söyledi. Define avcılarının bu bölgede eski Rum yerleşmeleri olduğunu bildiğini de ifade eden Osman Durmaz, “Köprüler, define avcılarının iştahını kabartıyor. Civarda eski Rum yerleşim alanları olduğu söylentileri dolaşıyor. Çok fazla kazı yapan oldu ama define bulan oldu mu bilmiyorum. Köprülerin taş duvarlarının içlerini kazanlar bile oldu. Köprülere verilen tahribatlar dolayısıyla, bu nadide iki köprü de ayakta durmakta zorlanıyor. Halbuki bu eserler, çok kıymetli eserlerdir. Restore edilebilirler. Bu bölge ayrıca doğa güzelliği ile de dikkat çekiyor. Biz ailecek her zaman bu alana piknik yapmak için geliyoruz” diye konuştu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.