Çözüm bütüncül plan

EMİRCAN IŞILDAK - ÖZEL HABER

Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, İzmir’de giderek artan trafik yükünün neden ve sonuçlarını yorumladı. Kent tarihinin en yüksek araç yoğunluğunun ve trafik yükünün yaşandığını bu günlerin, bütüncül planların görmezden gelinmesi ve düzensiz yoğunluk artışları nedeniyle meydana geldiğini ifade eden Kocaer, İzmir Büyükşehir Belediyesine de eleştirilerde bulundu. Kocaer, ulaşım master planlarına olumlu yaklaşırken, Körfez Geçiş Projesi için de uyarı yaptı.

“FELAKETE ZEMİN HAZIRLAMAYALIM”

Kent trafiğinin giderek içinden çıkılmaz bir hal almasının nedenlerine değinen Kocaer, şehrin bütüncül planlara ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti. Adeta “günü kurtaran” yoğunluk artışlarıyla devam edilmesi durumunda İzmir’in de İstanbul’daki sel felaketine benzer senaryolarla karşı karşıya gelebileceğini ifade eden Kocaer, “Bu konunun planlama konusu olarak ele alınması gerektiğini meslek odası olarak her zaman dile getirdik. Ne yazık ki parsel bazında plan değişiklikleri ve yoğunluk artışlarıyla kentleşmenin plansız bir şekilde, yıllar boyunca bu hale gelmesi çok da şaşırılacak bir durum değil. Plan değişiklikleri kimi zaman büyük AVM’ler ve ticari alanların yer seçimleri oldu, kimi zaman büyük kamusal yatırımlar oldu, kimi zaman da ciddi anlamda rant artışıyla konut, ticaret, rezidans gibi kullanımlarla meydana geldi. İzmir’de son bir buçuk yılda Körfez’den de görebileceğimiz şekliyle kent siluetinin ciddi anlamda değişmesi, bir yapılaşma-betonlaşma talebinin arttığını görüyoruz. Bu talep artışı bizim planlı bir kentleşme anlayışımızı etkilemediği takdirde sıkıntı yaşanmayabilir ama uzun yıllardır ülkemizde de süregelen plan bozulması ve bütüncül planlardan uzaklaşılmasıyla kent altyapısının bozulması ve ihtiyaçların analiz edilmesi gibi durumlar ortadan kalkıyor. İdareler buna önlem almazsa ve değişiklikler bu hızıyla sürerse, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşadığımız sel felaketi İzmir’de de yarın bir gün yaşanabilir. Bunun meydana gelmemesinin garantisi yok” dedi.

“KIYIYA ULAŞIM İMKANSIZLAŞIYOR”

“Tramvay Projesi’nde de halkın katılımının olmadığı, bilimsel ve hukuki olmayan bir zemin üzerinde şuanda İzmir’in kazılmadık yeri kalmadı. Tahrip olmayan yeşil alan ve bitki örtüsü kalmadı. Projede çok çelişkili durumlarla karşı karşıya kaldık. Bir yandan Kıyı Tasarım Projesi devam ederken diğer yandan tramvayın o projeden geçeceği gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Koordinesiz ve plansız şekilde ilerlemenin bedelini yine halk ödüyor, bizler ödüyoruz. Ödemeye de devam edeceğiz ki ilerleyen günlerde altyapı ile ilgili sorunlar da peyderpey önümüze gelecek. Örneğin, Karşıyaka’daki vapur iskelesi önü yayaların yoğun olarak kullandığı bir alan. Oradan artık iki yönlü tramvay geçiyor. Yaya önce tramvay hattını geçecek, orayı atladıktan sonra dört şeritli otoyoldan karşıya geçecek. Ne yazık ki üst geçitle karşı karşıya kalma durumumuz olacak. Hali hazırda zaten sahil bulvarını geçmek için karşıdan karşıya atlıyorken, bir de 8 metrelik tramvay hattını geçmek durumunda kalacağız. Kısacası kıyıya ulaşım ciddi anlamda imkansız hale geliyor” diyerek kentin en yoğun gündemi ve dillerden düşmeyen tartışma konusu olan Tramvay Projesi’ne de değinen Kocaer, yaya trafiğinin giderek daha da zor bir hale geldiğini söyledi. Gazi Bulvarı’nda devam eden çalışmaların imar planlarının da olmadığını söyleyen Kocaer, “Son bir yıldır neredeyse ağaca ve yeşile düşman bir anlayışla kentimiz tahrip ediliyor. Bu tahribat da birçok noktada farklı boyutlarda kendini gösteriyor. 70-80 yıllık çınar ağaçlarının arasından, ağaç köklerini betonu dökerek tramvay geçirmeyi öngörebilen, bu hakkı kendinde görebilen bir yerel yönetim var. Ne yazık ki Gazi Bulvarı’nda çınar ağaçlarının arasından tramvay geçen bölgede de imar planı yok” dedi.

TÜP GEÇİT BİLİNMEZLİĞİ

İzmir’de halen üzerinde çalışılan ve 5 yılda bir yenilenen ulaşım master planlarına da olumlu yaklaşan Kocaer, bu konuyla ilgili de uyarılarını sözlerine ekledi. Yapımının önümüzdeki aylarda başlaması planlanan Körfez Tüp Geçiş Projesi’nin kentin kuzey-güney aksı için bir ihtiyaç olmadığını vurgulayan Kocaer, “Ulaşım planları toplantılarına meslek odası olarak katılım sağlıyoruz. Bu konuyu önemsiyoruz. Planlı bir ulaşım öngörülüyor. Ancak bu süreç devam ediyor. Henüz kararlar çıkmış değil. Etüt çalışmaları yapıldı ve ihtiyaçlar önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Bu ihtiyaçlar politik anlamda da kente sahip çıkan bir karşılık bulursa olumlu olacaktır. Ulaşım planları kentleşmeye ayak uydurulması ve planlı bir büyüme için olmazsa olmazımızdır. Dolayısıyla çalışmalara olumlu bakıyoruz ancak merak ettiğimiz çok önemli bir konu var; Körfez Tüp Geçidi. Bir yandan bakıyoruz ulaşım master planı çalışmaları devam ediyor. Bir yandan da bunun dışında yürüyen, ulaşım altyapısı konusunda yatırım maliyeti yüksek olan bir karar alınmaya çalışılıyor. ÇED raporu da verildi. Bu iş böyle giderse ne yazık ki biz başa döneriz. Geçidin getirdiği ekstra altyapı ihtiyaçlarının ötesine geçemeyiz. Kente çevresel anlamda getireceği olumsuz tablo dışında getirisinin olmayacağını düşünüyorum. Ulaşım master planı ile halkı kandırmaktan öteye geçemeyiz. Çünkü kentin kuzey ve güney aksındaki araç talebi bu yönde değildir. Bu kentin Körfez’inin birbirine bağlanması gibi bir ihtiyacı da yok. Ayrıca alanın Kuş Cenneti, Ramsar Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme), 1, 2 ve 3. dereceye kadar doğal sitler var. İnciraltı’nda zaten yıllardır bir mücadele var. Dolayısıyla iki tarafta da korunması gereken alanlar kullanıma açılacak. Biz bunları kaybetmeyi göze alıyor muyuz?” diye konuştu.