TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cumhuriyet’e değer katanlar: Halil Arslan

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze büyüyüp gelişmesi için çalışan ve emek veren önemli şahısların hayat hikayesini ele aldığımız röportaj dizisinin bugünkü konuğu Arslan Güneydoğu Gazetecilik Matbaacılık ve Kağıtçılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve gazetemiz İLKSES’in İmtiyaz Sahibi Halil Arslan

Haber Giriş Tarihi: 03.12.2016 09:15
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Cumhuriyet’e değer katanlar: Halil Arslan

ADNAN AVUKA/MARDİN

Hem Türkiye’nin gelişiminde hem de Mardin’in kalkınmasında rol oynayan önemli şahıslardan olan Halil Arslan’dan, karşılaştıkları zorlukları, projelerini ve yaptığı çalışmaları; kısacası sizler adına merak edilenleri öğrenmeye çalıştım.

Benim gazetecilik hayatım, 50 yıla yakın bir zamanı bulmaktadır. Ben Halil Arslan Bey’i 20 yıldır tanırım. Gerçi daha evvel Hürriyet ve Günaydın gazetelerinde çalışırken de tanıyordum.

Mardin ve Mardin halkının gazetesi olarak uzun zamandan beri yayında olan “Güney Hakimiyet ve İlkhaber” gazetelerinin sahibi Sayın Halil Arslan’ın, Güney Hakimiyet Gazetesi sadece Mardin haberleri içerir. İlkhaber Gazetesi ise bölge gazetesidir. Güneydoğu Bölgesi’ndeki tüm haberleri yayınlar, Güney Hakimiyet Gazetesi ise Türkiye ile Avrupa’nın birçok ülkesine gönderilir.

Bu külfetli ve parasal sorumluluğu içeren bu hizmetin tüm giderlerini Halil Arslan üstlenerek omuzlarında taşımaktadır. Burada hiçbir çıkar ve menfaat olmaksızın Mardinlilere gazete ulaştırılıyor ve memleket hasreti ile yanan hemşerilerimize Mardin’de ne var, ne yok, kim hakkın rahmetine kavuşmuş, kim evlenmiş, milletin milletvekilleri ne yapıyor, bir hizmetleri var mı, yok mu, Mardin’in meşhur kaburgasını kim yemektedir, kim hasreti ile iştahlanıyor, ikbebet ve sembusek ile kitelraha gibi yemekleri kimler özlemiş, iş adamlarımız ve para babaları Mardin’de ne gibi hizmetler üretiliyor, kimler yatırım yapıyor, kimler Mardin’den yükünü alıp kaçıyor, devletin ihalelerini kim alıyor, kim alamıyor. Siyasi parti hizmet çalışması nedir, neyin nesidir, kim başkan, kim başkan değildir yani kısacası her türlü bilgileri içeren bu muhteşem Güney Hakimiyet ve İlkhaber ile İzmir’deki İLKSES Gazetesi haberleri görebiliyor ve Halil Arslan, muhterem hemşehrilerimize gazeteleri gönderiyor. Halil Arslan bir gazeteciden ziyade, geçmişi çok renkli ve sportmen bir kişiliği vardı. Özellikle gençlik ve askerliği döneminde sportmen bir kişiliği vardı. Halil Arslan memleket sevdası taşıdığı kadar, ‘Bu ülkeme daha ne yapabilirim’ diyerek kendi evlatlarını en iyi okullarda okutup topluma yararlı evlatlar yetiştirmiştir. Bugün çocukları çok önemli kademelerde görev almaktadır. Aşağıdaki röportajımızda tüm bunları okuyacaksınız.

BORÇ SUYU YUDUM SAYISI İLE İÇERDİK

Sayın Arslan, biz sizi tanıyoruz. Ama elbette bilmediğimiz pek çok yönünüz var. Okuyucularımızın da sizi tanıyabilmesi için bize biyografinizden bahsedebilir misiniz?

Mardin’in Midyat İlçesi’ne bağlı eski adı ‘Keferhuvar’, yeni adıyla ‘Gelinkaya’ Köyü’nde doğdum. Evli ve 6 çocuk babasıyım. Eğitimin önemine inanarak çocuklarımın hepsini okuttum. İki eczacı, bir doktor, bir avukat, bir işletmeci ve diğer birisi de ilahiyatçı olarak yaşamını sürdürüyor.

İlkokulu Gelinkaya Köyü’nde okudum. Sosyal dayanışmayı ilkokul çağındayken öğrendim ve o zaman uyguladım. Biz çocukken herkes kendi hayvanlarını otlatmaya götürürdü. Yemeğimizi ve suyumuzu akşama yetecek kadar kırsal alanlarda otlattığımız koyunlarımızla suyumuzu beraberimizde götürürdük. Okuduğumuz zaman en büyük isteğim insanlarla, toplumla STK’larla ile bir arada olup bilgi, istişare, yakınlaşma yapıp öyle çalışmaktı. İşte gerçek dayanışma orada başladı. Orada en büyük sermayemiz su idi. Herkes birer matara su götürürdü suyu biten kişi diğerinden su borç alırdı. Aldığımız borç suyu yudum sayısı ile içerdik, ertesi gün borçlu olan, yine hayvanlarımızı otlatma sırasında, o kadar yudum suyu ötekine verirdi. İlk sosyal dayanışmayı ve borçlarımıza olan sadakati, dostluğu bu şekilde, o yaşlarda öğrendik, hayata uyguladık.

Askere gidene kadar Gelinkaya’da yaşadım. Bu sürede, yani 20 yaşıma kadar öküzlerle çift sürdüm, orakla buğday biçtim, köyde rençber (çiftçi) olarak gereken her işte babama yardım ettim. İlkokulu bitirdiğim zaman babam beni ortaokula yollamadı. Çünkü çiftçilik yapıyordu ve en büyük yardımcısı bendim. Ancak benim de tek hayalim okumaktı. Bir dilekçe yazdırıp babamı beni okutmadığı için mahkemeye vermek istediysem de başarılı olamadım. Mahkeme kapısından çevrilip elimdeki dilekçe yırtılıp yok edildi, okul hayallerim de o dilekçeyle birlikte yok oldu.

4 KİŞİ ARASINDAN SEÇİLDİM

Askere gittiğimde 14 günlük evliydim. Askerliğimi paraşütçü komando olarak 24 ay yaptım. Askerden dönünce belirli imtihanlara girdim. Postanede mektup tevziatçısı sınavını kazandığım halde gitmedim.

Kısmet beni Adana’ya getirdi. Adana’da Günaydın Gazetesi matbaasına işçi olarak girdim. Bir müddet çalıştıktan sonra Hürriyet Gazetesi’ne geçtim. Hürriyet Gazetesi’nde 4 yıl çalıştım ayrıldım. Bossa basma fabrikasında hambez ambarında çalıştım. 1980 yılında 12 Eylül darbesi olunca ayrıldım. Kebap ve lahmacun fırını salonu açtım, 1 yıl çalıştırdım. Bir yıldan sonra başkasına devrettim. Günaydın Gazetesi’ne girdim. Günaydın Gazetesi’nde bir müddet çalıştıktan sonra, gazete Adana’da kendi matbaasına müdürü atayacaktı. Adana’dan dört kişi sınava gittik biri üniversite, biri lise, biri sanat okulu mezunu idi. Ben ilkokul mezunu olmama rağmen sınava çağrıldım. Sınavı ben kazandım ve görevimi Günaydın Gazetesi Adana Matbaa Müdürü olarak yürüttüm. 1985 yılında Sabah Gazetesi kurulduğunda Sabah’a geçtim. Sabah’ın Adana matbaasının ilk kadrosunu ben oluşturdum ve idare müdürü olarak Sabah’ta çalıştım.

Geriye dönüp baktığımda 6 çocuk babası olmuştum. Düşündüm taşındım maaşla 6 çocuk okutamayacağımı anladım. Ayrıca diş hekimliğinde okuyan bir kardeşim vardı ve onu da ben okutuyordum. Ayrılıp iş hayatına atıldım ve kağıtçılık kesimhanesi kurdum. O zaman bütün Güneydoğu’ya teksir ve fotokopi kağıdı satmaya başladım. İşler devam ederken daha önce basında olduğum için basın çevresi beni tanıyordu. Ulusal ve günlük bir gazetenin bölge müdürü bir teklif getirdi. “Matbaa alırsan gazetemizi senin matbaanda basabiliriz” dedi. Tamamen bildiğim bir alan olduğu için çok düşünmedim hemen gittim matbaa aldım ve ulusal bir gazete baskısıyla matbaacılığa başladım. 1992’de Güney Hakimiyet Gazetesi’ni günlük olarak çıkardım. Hayat şartları zor, bu şartlar altında gazetenin ömrü uzun olmadı. Günlükten vazgeçip Güney Hakimiyet’i haftalık yaptım.

1995’te Adana’da yaşayan Mardinlilerin dayanışmasını sağlamak için bir vakıf kurma girişimde bulunduk. Seçici kurulda yer alan 9 kişiden biri de bendim. Kurucu üyesi olduğum MARDAV’ın kuruluşunda, tüzüğünün hazırlanmasında önemli katkılarım oldu. MARDAV 1995’ten beri binlerce ihtiyaç sahibi Mardinli öğrenciye eğitim bursu verdi. Adı burslarla anılan vakıf öğrencilere destek olmaya, burs vermeye devam ediyor. Vakıfla ilgili olarak daha sonra konuşmaya devam edeceğim.

Biz matbaayı 4 ortak ile birlikte kurduk. Daha sonra arkadaşlar ortaklıktan ayrılınca hisselerini satın almak zorunda kaldım. Tek bölgede zorlandığımdan 2. matbaayı Trabzon’a kurdum. Çalıştıkça mecbur kaldım matbaaları çoğaltmaya. Matbaalar zinciri olarak Trabzon’dan sonra İzmir’e kurdum. İzmir’den sonra Antalya’ya daha sonra Ankara ve en son İstanbul’a kurdum. Tabi bunlar birden olmadı. Çok uzun yıllar çalışarak yaptım bu işleri. Dolayısıyla Türkiye’nin gazete basılan 6 bölgesinde de matbaalarımız oluştu. Matbaaları kurarken tabi 1 Mart 2004’te Adana’da İlkhaber Gazetesi’ni çıkardım. Merkezi Adana’da bulunan gazete, Mardin dahil olmak üzere tüm Güney ve Güneydoğu Bölgesi’ni içine alarak yayın hayatına bölge gazetesi olarak devam etmektedir. 15 Ağustos 2010’da İzmir’de Ege’de Bugün isimli günlük bir gazete çıkardım. Daha sonra ismini İLKSES Gazetesi olarak değiştirdiğimiz gazete İzmir’de yayın hayatına devam etmektedir.

DÜRÜSTÇE GAZETECİLİK YAPTIĞIMA İNANIYORUM

Sayın Arslan, çok uzun yıllardır basın işkolu içerisinde uğraş veriyorsunuz. Alın teri döküp emek vererek bugün bu noktaya geldiniz. Bütün bunlar bizzat sizin başarınız. Medya alanında çok önemli bir hizmet veriyorsunuz. Ticari bir zeka ve dürüstlüğünüz sizi bu noktaya taşıdı. Maşallahınız var, Allah sizi ve ailenizi nazarlardan korusun. Biliyoruz ki başka bir alanda da çalışmış olsaydınız çok ünlü bir iş adamı olabilirdiniz. Bu mesleği neden seçtiniz? Bizi bu konuda aydınlatır mısınız?

Eğer ben matbaacılık ve gazeteciliği seçmeseydim Bossa’da çalıştığım için tekstil ile ilgili bir dal seçebilirdim. Ama kısmet gazetecilikteymiş. Elimizden geldiği kadar ülkemize iyi hizmet vermeye çalışıyoruz. Çalıştırdığımız elemanlarla ülke ekonomisine katkı sunmaya çalışıyoruz. İşsizliğe çare olmaya çalışıyoruz. Birçok elemanımız evli, çocuklarını okutuyor, evlerine ekmek götürüyor, bu bizi mutlu ediyor. Ayrıca gazetemizle kamuoyunu dürüstçe bilgilendirmeye ve kamuoyuna hizmet vermeye devam ediyoruz. Dürüstçe gazetecilik yaptığıma inanıyorum, huzur içindeyim.

MARDAV TOPLANTISINI TBMM’DE YAPTIRDIM

Mardin’den ayrılalı uzun yıllardan oldu. Adana’da yaşıyorsunuz. Ancak Mardin’den hiç kopmadınız. Hem Adana’da hem de Mardin’de çok önemli bir çevreniz var. Bunlara işiniz gereği İzmir, Ankara, İstanbul, Antalya hatta Trabzon bile eklendi ama doğduğunuz memleketinizi hiç unutmadınız, hiç kopmadınız. Mardin il ve ilçelerindeki insanlara yararlı olabilmek için çeşitli sivil toplum kuruluşlarında, derneklerde aktif görevler aldınız. Vakıf kurdunuz. Hiç yorulmuyorsunuz. Bizlere yaptığınız hizmetleri sayabilir misiniz?

Biyografimde de bahsettiğim nedenlerle sadece ilkokulu okuyabildim. Çok istememe rağmen, tahsilimi devam ettiremedim. Okuma isteği hep içimde kalmıştır, bu yüzden çok kitap okudum, okuyorum. Ancak benim okuduklarım ve edindiğim bilgiler hiçbir zaman diploma almak için olmadı. Almak için de herhangi bir girişimde bulunmadığım için etiketsiz kaldı. Hem okuyorum hem de okutuyorum dedim. Yıllardır sosyal alanlarda vakıf ve derneklerde burs vererek ihtiyaç sahibi olup da okumak isteyen öğrenciler için elimden geleni yapmaya çalıştım. Ben vakıf başkanıyken Mardinliler Çalışma Platformu kurduk. Platformun dört kurucusundan biri benim. Her 3 ayda bir ilde çalışma platformu yapıyorduk. Benim başkanlığımda sıra Adana MARDAV’a geldiğinde ben arkadaşlarıma toplantıyı Adana’da değil Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapmak istediğimi söyledim. Arkadaşlarım ve yönetim kurulundan onay aldım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gittim, o dönemin milletvekili Sayın Beşir Hamidi’nin meclisteki makam odasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na dilekçemi yazdım. 20 gün bekledim. Bana cevap gelmedi. Tekrar meclise gittim bu kez Sayın Nihat Eri’yi makam odasında ziyaret ettim. Sayın Eri’ye mecliste bir toplantı yapmak istediğimizi ve bunun için bir dilekçe yazdığım halde cevap alamadığımı, Türkiye’nin bütün sorunlarının TBMM’de çözüldüğünü, biz de Mardin’in sorunlarını bu yüzden mecliste dile getirmek istediğimizi söyledim. Sayın Eri TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği’ne sordu. Oradan aldığı cevapla Meclis Başkan Yardımcıları’na dilekçemizi sundu. Dilekçimiz imzadan geçti. O zaman Meclis Başkanı Sayın Bülent Arınç’tı ve Romanya gezisindeydi. Arınç’ın bir gün sonra Romanya’dan döneceğini, toplantının TBMM’de yapılmasını kabul etmesi halinde bana bildireceklerini söylediler.

Ertesi gün TBMM sekreteri beni aradı, ‘Toplantıyı hangi gün yapmak istersiniz’ diye sordu. Ben de cumartesi pazar hariç herhangi bir gün mesai gününde olabileceğini söyledim. Toplantıyı pazartesi günü yapmaya kararlaştırdık. Mardin’de bir fakültemiz yoktu. Biz o zaman Mardin’in sorunlarını 13 madde halinde bir brifingde dosyadaki maddeleri sıraladık. Ayrıca güzel tasarımla bir davetiye hazırladım.

Günlerden 20 Haziran 2005. Mardin’in iş adamlarına, bürokratlarına, sivil toplum kuruluşlarına davetiye gönderdik. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde toplanmak üzere herkes Ankara’ya akın etti. O günün Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Sayın Kemal Nehrozoğlu için de davetiye göndermiştim. Ancak sekreteri Vesile Hanım’a telefonla davetiyenin ellerine ulaşıp ulaşmadığını sorup teyit ettim. Davetiyeyi almışlar. Vesile Hanım’a, ‘Sayın Genel Sekreteri’me Mardinliler olarak diyoruz ki; Sayın Genel Sekreter’imiz aramızda bir güldür. O gülün aramızda olması gerekmektedir’ dedim. Sayın Nehrozoğlu, toplantımıza katıldı, sorunlarımızı dinledi, kendisi de bir konuşma yaptı.

Nehrozoğlu konuşmasında, ‘Bugün hakikaten Mardinlilerin günüdür. Eskiden Mardinli denildiği zaman ‘İşte Mardinli’ diyorlardı. Ama şimdi Mardinliler kendini yetiştirmiş, Mardinlilere gıpta ile bakılıyor’ diyerek mutluluğunu dile getirdi. Değerli Mardin eski Valimiz M. Temel Koçaklar, meclisteki mola sırasında yanımıza gelip sohbet etti. Sayın Koçaklar’a, ‘Sayın Valim şimdi biz buradaki toplantımızla Mardin üniversitemizin temelini atmış bulunuyoruz’ dediğimde sayın valimiz onayladı. Hakikaten o gün Mardin sorunlarından birisi beyaz su projesi idi, daha önce de zaman zaman dile getirilmişse bile meclisteki toplantımızla ağırlık kazandı. Daha buna benzer Yeşilli’de lise eğitimi sorunu vardı. 1955’te ilkokul olarak kullanılan ve o zamandan bu yana hizmette olan binada ‘eğitim yapılamaz’ raporu verildiği halde lise eğitimi yapılıyordu. Toplantımız çok etkili oldu. O günkü toplantının hemen akabinde Yeşilli’ye yeni bir lise yapıldı. Mardin için önemli isteklerden birisi fakültelerdi. Ve hemen iki fakülte tahakkuk edilip Diyarbakır Dicle Üniversitesinden Mardin adına Mühendislik-Mimarlık ve Güzel Sanatlar Fakültesi eğitimi başlatıldı. Böylece iki fakülteyi hak etmiştik. Daha sonra Mardin Artuklu Üniversitesi kurulması için çalışmalar sürdü. Bu üniversitenin kurulmasında MAREV ve MARSEV en çok emeği olan iki vakıftır. Çok mücadele vererek Mardin’e üniversiteyi kazandırdılar. Ben de gazete sahibi olarak gazetelerimle elimden geleni yapmaya çalıştım. Şimdi bizler de Adana MARDAV’da eğitim bursu verdik vermeye devam etmekteyiz. Çok fazla öğrenci burs için müracaat ediyor.

Ancak tüzüğümüz gereği Mardinli olup da Adana’daki fakültelerden birini kazananlar, ya da Adana’da ikamet eden Mardinlilerden diğer illerimizde bulunan üniversitelerde okuma hakkı kazananlara eğitim bursu verebiliyoruz. Halen MARDAV burs vermeye devam etmektedir. Her yıl üniversitede okuyan Mardinli ihtiyaç sahibi bin 300 ile bin 500 arasında değişen kardeşimize burs vermekteyiz. Bu yıl ben vakıf yönetiminde görev almadım. İşim gereği sürekli il dışında bulunuyorum. İl il gezip işlerimi kovalamaktan vakit bulamadığım için yönetimdeki yerimi genç kardeşlerime bıraktım. Halen MARDAV’ın Onur Kurulu’ndayım. Vakfa maddi ve manevi desteğim devam ediyor. Ayrıca gazetelerimle de destek veriyorum. Yönetimde bulunan arkadaşlara başarılar dilerim.

MAREV VE MARSEV’e gelince; MAREV Türkiye’de ilk kurulan, Mardinlilerin en başarılı vakfıdır. Bizler vakıf ve dernek kuracağımız zaman hep MAREV’i örnek almışızdır. Çok başarılı bir vakıftır. Şu anda Vakıf Başkanı olan Sayın Avukat Haluk Eldem’e ve yönetimine başarılar diliyorum. MAREV’inde şu anda mevcut onur üyesiyim. Kendilerine bu onurdan dolayı teşekkür ederim. MAREV’in Mardin’e çok büyük hizmetleri olmuştur. Talebelere okullara bilgisayarlar, anaokulu açılması, okullar açılması gibi eğitim hizmetlerinin yanında Mardin Artuklu Üniversitesi MARSEV ile işbirliği yaparak kendi bütçelerinden öğretim üyelerini dışarıya yüksek lisans yapmaya gönderip giderlerini karşılamaktalar. Bu da büyük ve önemli bir hizmettir. Mardin Artuklu Üniversitesinin kurulmasında büyük emek verdiler. Çok zaman harcadılar maddi manevi her türlü katkıları olmuştur. MARSEV, Mardin Artuklu Üniversitesi için Mardin sevenler vakfıdır. En büyük katkıyı üniversitemize MARSEV sağladı ve sağlıyor. Değerli Başkanımız Kemal Nehrozoğlu ve Genel Sekreterimiz Emekli Tuğgeneral Dr. Yavuz Ölçen ve yönetim kurulu üyeleri üniversitemiz için çok şeyler yaptılar. Bana sorulursa ne yaptılar diye, ‘neler yapmadılar ki’ derim kısacası.

SABRETMEK ZORDUR MEYVESİ BOLDUR

İşleriniz bunca başınızdan aşkınken yer aldığınız STK’larda çalışmalarınızı nasıl sürdürüyorsunuz?

Davetli olduğum tüm STK toplantılarına katılmak için ne pahasına olursa olsun önceden programımı ayarlıyorum. STK’ları zaman zaman eleştirdik. Ama bu görevleri yapanlar çoğu zaman konuşulanları ve dedikoduları duymayacaktır. Yani MARSEV kurulacağı zaman bir ara toplantıda ‘kurulsun mu kurulmasın mı?’ lafı edilirken ben konuşmamda ‘şakanın yarısı essahtır’ demiştim. Bırakın şakayı bu vakfın kurulması hemen hemen gerçeğe dönüştü. Ve demiştim ki ‘sabretmek zordur meyvesi boldur’ bu konuşmam üzerine Sayın Av. Bülent Ensari demişti ki; ‘Kayıtlara geçeğim. Bu da Halil Arslan’ın sözü’ diye. Sabrettik uğraş verdik hep beraber. Mardinliler arasında ben yoktur biz vardır. Biz hep beraber uğraştık ama Mardin’e üniversite hayalimiz gerçekleşti ve şimdi meyvesi boldur. Nedeni orada binlerce talebe okurken, insanlar çocuklarının ziyaretine giderken ve talebeler gelip giderken otobüsçüsü kazanıyor, marketi kazanıyor, berberi kazanıyor, oğlu kazanıyor işte meyve bol.

Benim işimin gereği işi bilen kişi olarak işimin başındayım. Telefonumu 24 saat daima açık tutmaktayım. İşlerim gazetecilik ve matbaacılık. Gazetecilikte genelde sorumlu yazı işleri müdürlerimle daima irtibat halindeyim. Gazeteye haber akışı, gelen haberlerde müşkül bir haber varsa incelemeden yayınlatmayız. Doğru olan haberi kullanırız ve haberin arkasındayız. Ne olursa olsun vazgeçmeyiz. Yanlış olacak haberi de mutlaka inceleriz. Haber değeri yoksa kullanmamaktayız. Gazetede bir de tasarım kısmı var eski adıyla mizanpaj o bölümlere dikkat ediyoruz. Gazetenin tasarımı iyi olmadığı zaman gazete gazete olmaktan çıkar her şeye benzer. Matbaa bölümüne gelince bizim her matbaada mekanik kısım var, basım kısmı var ve idari bölüm var. Hepsiyle ilgilenmek zorundayız. Matbaa makinelerimizi İsveç’ten aldığımız olmuştur. Personelim ile birlikte makinelerimizi kendimiz getirip montörlüğünü de biz yapıyoruz. İşi bilmezsek işin çekirdeğinden gelmezsek bu iş zor yürürdü. Bütün personellerimle her yerde herkesle hem toplu hem bire bir görüşmekteyim. Herkesin hepsinin sorunlarını da dinlemekteyim.

Bunca yıldır çıkardığınız ve hiçbir menfaat gözetmediğiniz bir gazete var. Güney Hakimiyet Gazetesi. Büyük bir fedakarlıkla yıllardır sırf Mardinlilere hizmet olsun diye bu gazeteyi çıkarıyorsunuz. Hem ülke genelinde hem de Avrupa, Amerika, dünyanın dört bir yanına nerede bir Mardinli varsa oraya bu gazeteyi gönderiyorsunuz. Çok büyük maliyeti olmasına rağmen bu gazeteyi çıkarıyorsunuz. Hiç yorulmadınız mı? Zarar etmiyor musunuz?

Güney Hakimiyet Gazetesi, Mardinliler için çıkarıldı ve malumunuz Mardinliler arasında bir köprüdür. Bundan vazgeçmeyeceğim. Ben öldükten sonra da devam edecek. Avrupa, Amerika, Lübnan ve birçok ülkede hemşehrilerimize yolluyoruz. Bir de Türkiye içindeki gurbetçi Mardinli kardeşlerimize yolluyoruz. Mardin haberleriyle Mardin’i adreslerine taşıyoruz.

ONLARA MARDİN İÇİN HİZMET YAKIŞIR

MAREV’in çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeterli mi? Yetersiz mi sizce?

MAREV’in çalışmalarını takdir ediyorum, beğeniyorum. İnsanlar geçici eserler kalıcıdır. Çok değerli işlere imza attılar. MAREV İstanbul’da Mardinlilere çok güzel bir eser kazandırdı. MAREV binası yaptı. Mardin’in çeşitli okullarını onardılar, hizmetler verdiler, talebelere daima araç-gereç yolladılar ve çok uğraştılar. Yeterli de olsa devamını ve daha daha fazlasını değerli yönetimden ve değerli Başkan Sayın Av. Haluk Eldem’den bekliyoruz.

Çok değerli Ulaştırma eski Bakanımız, MAREV Ankara Başkanı Sayın İbrahim Aysoy’da, Ankara’da çok güzel bir bina yaparak başkentimizdeki bu eseri Mardinlilere kazandırdı. Bu eser kendisinin de eseridir. Aysoy ve diğer vakıf yöneticilerine teşekkür ediyorum. Onlara Mardin için hizmet yakışır.

Yukarıda da saydığınız gibi Türkiye’nin birçok ilinde matbaalarınız var ve çok sayıda gazete baskısını yapıyorsunuz. Mardin’de de bir matbaa açmayı ve bir gazete çıkarmayı hiç düşündünüz mü?

Benim matbaalarımın bulunduğu yerler dağıtım bölgeleridir. Yani her bulunan yerden çıkıp bölgeye dağılıyor. Ben bu işe ticaret gözüyle bakıyorum. Mardin’de matbaa kurarsam, farz edin ki Güney Hakimiyet’i basacağım. Güney Hakimiyet Adana bölgedir, Mardin’e de aynı günde varıyor ve okuyucumuzun eline ulaşıyor. Onun için Mardin’de matbaa düşünemem. Zaten Mardin’e gazetemizi yolluyoruz. Mardinlilere de yolluyoruz. Yurt içinde bulunan Mardinlilere de yolluyoruz. Mühim olan Mardin’de temsilciliğimizin bulunması. Temsilcilik oldu mu haber akışı geldikçe gazetelerimizde zaten yayınlanıyor ve aynı gün hemşehrilerimize ulaşıyor. Temsilcilik bulunması matbaadan da önemlidir. Şimdi bilgisayar devridir. Anında haberi gönderip yayınlayabiliyoruz. Bu konuda değerli temsilcimiz siz Adnan Avuka’ya çok çok teşekkür ediyorum. Her zaman Mardin için yüz akısınız. Mardin’e büyük hizmetler vermektedir. Haberi anında kamuoyuna duyurmaktadır. Size, ailenize ve aile efratlarına teşekkürümü bir borç biliyorum.

Yaptığınız işlerle kaç kişiye ekmek yediriyorsunuz?

Matbaalarımızda ve gazetelerimizde toplam 134 kişi çalışmaktadır. Bu 134 kişi içerisinde gazetede olanlar çoğu sarı basın kartı sahibidir. Almayanlar da günleri dolunca alacaklardır. Adana’da İlkhaber Gazetemizde 22 kişi, İzmir İLKSES Gazetemizde 26 kişi, matbaada ise 86 personel çalışmaktadır.

MİLLETVEKİLLERİMİZE TEŞEKKÜR EDİYORUZ

Siyasete girmeyi hiç düşündünüz mü? Şu anda ülke genelinde siyaseti nasıl buluyorsunuz?

Geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisi’nden iki kere Adana’dan milletvekili aday adayı oldum. Nasip olmadı. Adaylığım gerçekleşmedi. Bir daha düşünmedim. Şu anda da düşünmüyorum. Fakat iyi ki gerçekleşmemiş, nedeni işimin başındayım ancak işim yürüyor. İşimin başında olmasaydım belki de iflas edecektik. Nedeni budur.

Gazetecilik hayatınızda birçok milletvekili ve belediye başkanı tanıdınız, gördünüz. Bunlarla ilgili olarak gazetelerinizde özel haberler yayınlandı. Milletvekillerimizin Mardin’e hizmetleri, çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne gibi yararları oldu, sizce yeterli mi?

Mardin’den daima seçkin insanlar milletvekilliği yapmışlardır. Burada belirtiyorum seçkin insanlar diyorum, ama tabi ki iktidarda olanlar bir şey yapabilir. Muhalefettekiler ister, çok ister, her şeyi ister, ama iktidarda bulunanlar hizmet edebilir, yatırım getirebilir, iş yaptırabilir yaptırabildiği kadar ve ilimize ayrılan bütçe kadar yaptırtmaktadırlar. Fakat eski milletvekillerimizden olan iş adamı Sayın Süleyman Bölünmez hakikaten Mardin’e çok ama çok şeyler yaptı. Fakülteler yaptı, Anadolu lisesi yaptı, anaokulu yaptı. Mardin’in belirli yerlerinde su kuyuları açtırdı. Çalışmalarına bütün Mardinliler hayran kaldı. Onun döneminde Mardinspor birinci ligde bulunuyordu. Süleyman Bölünmez elini çekti Mardinspor liglerde gözükmez oldu. Diğer milletvekillerimizde uğraş içerisinde olmuşlardır. Şu anda da Sayın Ceyda Bölünmez Çankırı, Sayın Orhan Miroğlu; ikisi de Mardin için gerekeni yapma uğraşı veriyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz.

Mardin’in en büyük sorunlarından bir kaçını sayabilir misiniz?

1-Olmazsa olmazlardan tıp fakültesi istiyoruz, 2-Sanayi bakımından iyice ele alınmalı, 3- Eğitimde öğretmen açığı giderilmeli, 4- Mardin’in belirli ilçelerindeki yıkılan ve harabeye dönen yerlerin inşası en kısa zamanda yapılmalı, 5-Tarımda devlet gereken desteği vermeli tohumda mazotta mutlaka katkı yapmalı, 6-Liselerde dershaneleri aratmayacak şekilde eğitim verilmeli.

MARDİN HALKI KENDİSİNE YAKIŞANI YAPTI

15 Temmuz darbe girişiminde Mardin halkının dik duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

15 Temmuz darbe girişiminde Mardin halkı vatan sevgisini, yürekliliğini bir kez daha ortaya koymuş, kendine yakışanı yapmış ve dimdik durmuştur. Bunu takdirle karşılıyorum. Darbe girişimcilerine gereken cevabı vermiştir. Birliği ve beraberliği sağlamışlardır. Zaten Sayın Valimizi makamında ziyaret ettim, kendisine dik duruşu nedeniyle teşekkür ettim. Hakikaten Mardin’imiz için gurur verici, nöbeti sonuna kadar devam ettirdiler. Mardin’imizi kutluyorum. Temsilcimiz siz Adnan Avuka’da o günler için resimler hazırlamıştı.

Mardinli hemşehrilerinize buradan vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Birlik beraberlik her zaman dile getirdiğim, ülkemizin vazgeçilmezidir. Tüm Türkiye olarak daima birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekiyor. Birlikten kuvvet doğar. Bütün dünya Türkiye’yle uğraşır ama bizdeki birlik beraberlik duygusu onları hep alt etmiştir. Onun için hamdolsun bölünmeyeceğiz, bölemeyecekler, bölmeye güçleri yetmeyecek. Allah birlik beraberliğimizi daim etsin. Türkiye Cumhuriyeti’ni de güçlü kılsın. Mardinliler olarak zaten dini, dili, rengi, ırkı ne olursa olsun kardeşçe yaşadık, yaşıyoruz, yaşamaya devam ediyoruz. Mardin demek birleşmiş milletler demektir.

Halil Arslan’ın başarı dolu hayat hikayesinden bahsederken, ömrünün her döneminde yanında olan her konuda desteklerini esirgemeyen eşi Halisa Arslan’dan bahsetmemek haksızlık olur. Halil Arslan’ın eşi Halisa Arslan, Mardin’in Midyat İlçesi’ne bağlı Gelinkaya Köyü’nde inşa edilen ilkokulun, ilk eğitim ve öğretim yılında diploma alan öğrencilerindendir. Halisa Arslan, özellikle yıllar önce devletin başlatmış olduğu, ‘Haydi kızlar okula’ kampanyasına öncülük etti. Midyat ve çevresindeki köylerde yaşan kız çocuklarının okuma yazma öğrenmeleri için çalışmalar yaptı. Bununla beraber Halisa Arslan, kendi çocuklarını eğitimini de yakından takip etti. Çocuklarının; doktor, avukat, eczacı ve işletmeci olmalarını sağlayarak topluma kazandırdı.

                                        

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.