TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dahilerin hastalığı: Disleksi

Karşıyaka Belediyesi tarafından önceki gün düzenlenen disleksi semineri yoğun ilgi gördü. Öğrenme güçlüğü olarak adlandırılan disleksi yapılan seminerle aileler ve eğitimcilere bilgiler verildi

Haber Giriş Tarihi: 18.11.2017 07:48
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Dahilerin hastalığı: Disleksi

SULTAN GÜMÜŞ

Karşıyaka Belediyesi Hizmet Binası’nda gerçekleştirilen disleksi semineri, önceki gün katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. Düzenlenen etkinlikte Dr. Deniz Tirit Karaca, Dr. Olcay Karaca ve Özel Eğitim Uzmanı Selvi Çalış sunumlarını yaptı. Konuşmacılar tarafından disleksi rahatsızlığı olan çocukların iyi eğitim görülürse dahi olabilecekleri de örnekler verilerek belirtildi. Etkinlik sonunda disleksi rahatsızlığı olan çocukların aileleri ve çocuklarının disleksi olacağından endişe duyan ebeveynler sorularını yöneltti. Sunumunu ilk olarak gerçekleştiren Dr. Deniz Tirit Karaca, disleksi rahatsızlığının tanımına değindi. Karaca, “Disleksi, ‘kelime kullanımında yaşanan zorluk’ anlamına gelir. Doğuştan gelen bir öğrenme bozukluğu olan disleksi, okuma ve yazma çağında dikkat çeker ve ortaya çıkar. Dislektik çocuklar, yaşıtlarına göre daha geç okur ve yazarlar. Kelimeleri doğru telaffuz edemezler ve kelime kapasiteleri de düşüktür. Nörolojik kökenli bir bozukluk olan disleksi, doğuştan beynin sol yarım küresindeki dil kullanımıyla ilgili bölümlerdeki farklılaşmayla kendini gösteriyor. Okuma, yazma ve telaffuz edebilme yeteneklerinde görülen bozulmayla ortaya çıkıyor. Dislektik kişilerin beyni, bilgiyi farklı olarak işliyor. Bu durum, okuma, yazma, sıralama yapma ve bilgiyi organize etme konularında çeşitli sorunları beraberinde getiriyor” dedi.

ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ YAŞARLAR

Disleksi rahatsızlığı olan çocukların özgüven eksikliği yaşadığını dile getiren ve onların sıkıntılarına değinen Karaca, “Tüm bu güçlükler sebebiyle dislektik çocuklar, diğer çocuklardan farklı görüldüğü için özgüven eksikliği yaşamaktadır. Bazen bilinçsiz öğretmenler veya ebeveynler nedeniyle IQ seviyesi düşük oldukları düşünülür. Bu durumda da çocuk, içinden çıkamayacağı bir öğrenme korkusuyla baş başa kalır” diye konuştu.

Sunumunu gerçekleştiren diğer bir isim Dr. Olcay Karaca ise öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların odaklanmada zorluk çektiklerine dikkati çekti. Olcay Karaca, “Dislektikler, odaklanmada zorluk çekerler, kelimeleri hafızalarında tutamazlar, ritm uyumsuzluğu yaşarlar, dikkat güçlüğü yaşarlar, el yazıları da düzgün değildir, yavaş hareket ederler, gruplandırma ve sıralamada zorluk çekerler, hecelerin seslerini karıştırırlar, okurken kelime atlarlar ve kelimeleri karıştırırlar. Örneğin ‘bayram’ yerine ‘baryam’ derler. Bazı harfler ve sayılar arasındaki farkı ya da benzerlikleri algılayamazlar. Örneğin ‘36’ sayısını ‘63’ olarak görür ve okurlar. Tüm bu okuma, algılama sorunları nedeniyle yabancı dil öğrenmede de zorluk yaşarlar” cümlelerini kullandı.

Bir öğrenme bozukluğu çeşidi olan disleksinin en temel belirtilerine de yer veren Doktor Karaca şunları da ekledi: “Kelimelerin ve harflerin tersten algılanması başlıca belirtilerden. Disleksiyle ilgili ilk çalışmalar, kendi çocuğunun öğrenme zorluğu yaşadığını fark eden bir doktor tarafından yapılmıştır. Çocuğunun zekasında bir problem olmadığını bilen doktor, onun neden yazıları okuyamadığını fark etmiş ve çalışmalar yapmıştır. İlk zamanlarda görme bozukluğuyla ilgili bir sorun olduğu düşünülen disleksi, günümüzde dil ile ilgili bir bozukluk olarak tanımlanıyor.”

HATTA BİR DAHİLER

Dr. Olcay Karaca’dan sonra söz hakkı alan Özel Eğitim Uzmanı Selvi Çalış ise disleksi rahatsızlığının tedavisi olmadığını anlattı. Çalış, “Disleksi bir hastalık olmadığı için ilaç tedavisi yoktur. Dislektik çocuklar özel eğitime ihtiyaç duyarlar. Fakat ülkemizde bu eğitimi veren kurumlar bulunmamaktadır. Yaş ilerledikçe okuma problemleri düzelebilir ancak yazım hataları genellikle kalıcıdır. Dislektiklere yaklaşırken, onları aşağılayıcı tavırlardan uzak durmalı, onların zekasında bir problem varmış gibi davranmamalıyız. Onlar da, biraz yoğun bir eğitimle okuma ve yazmayı öğrenebilir. Bunun yanı sıra, diğer birçok eğitimi de alabilirler. Dislektik bireyler sabır ile yetiştirilmelidir, anlamadıkları noktalar tekrar tekrar anlatılmalıdır” dedi.

Albert Einstein, Mozart, Leonardo da Vinci gibi isimlerin de disleksi olduğunun altını çizen Çalış, öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların aslında bir dahi olduğunu, çok farklı yeteneklere sahip olduklarını ve bunun ancak iyi bir eğitimle geliştirilip sağlanacağını vurguladı. Çalış, “Dislektik bireyler, yetenekleri doğrultusunda meslek edinmelidir. Çok güzel enstrüman çalabilir, resim yapabilir veya bilim insanı olabilirler. Dislektik olmaları, yapabildiklerinin önüne geçmez. Sanılanın aksine, dislektik insanların zekalarında herhangi bir düşüklük yoktur. Hatta aksine çok fazla zekilerdir. Yalnızca beyinleri biraz farklı çalışır. Dislektik çocuklar yaşıtlarına oranla daha meraklıdır. Olayları farklı açılardan ele alırlar, çok boyutlu düşünürler, dünyayı bizim gördüğümüzden farklı algılarlar, kelimelerle değil görsellerle düşünürler” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.