TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Değişimin diğer yüzü!

Yıllardır müstakil bahçeli bir evde yaşamını sürdüren, mahalle kültürüne alışmış olan halk yeni bir şehircilik anlayışı getirecek kentsel değişimden-dönüşümden nasıl etkilenecek? Değişime hazır mıyız?

Haber Giriş Tarihi: 24.03.2018 07:56
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Değişimin diğer yüzü!

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN - ÖZEL HABER

Kentsel dönüşüm çerçevesinde inşaat alanındaki faaliyetlerin hatırı sayılır miktarda arttığına tanık oluyoruz. Yeni deprem yönetmeliğine göre şehirlerimizden sağlam zemine oturtulmuş yapılar yükseliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teşvikleri ile büyük alanları kapsayan Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılan çok güzel kentsel dönüşüm projeleri olduğu gibi bina bazlı projelerde oldukça fazla ve bu projeler çok hızlı ilerliyor. Şehirlerimiz farklılaşmaya başlıyor. Fakat bu farklılaşmanın şehirlerimize ve halka getirdiği sorumluluklar neler? Biz bu değişime hazır mıyız?

KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ

Öncelikle belediyeden binaya ait projeler alınıyor. Riskli yapı tespit raporu çıkarılıyor. Dönüşüm için karar verilip bir inşaat firması ile anlaşılıyor. Dönüştürülecek olan evde oturan hak sahipleri kira yardımı veya kredi faiz desteği alıyor. Deprem ülkesiyiz ve deprem çok can aldı. Devlet kentsel dönüşümün gerekliliğini yineleyerek biran önce sağlıksız yapılardan kurtulmak istiyor. Kentsel dönüşüm kapsamındaki ana hedef depreme dayanıklı yeni yerleşim yerleri. Bu amaçla 2012 yılında 6306 sayılı Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun ile devlet desteği ön plana çıkarak kentsel dönüşüm yeni bir ivme kazandı. Bu konuda birçok kanun ve yönetmeliklerden oluşan yasal düzenlemeler bulunmakta. Fakat 6306 sayılı kanunun bazı boşluklarından faydalanmak isteyen kişiler dava açıp kentsel dönüşüm projelerini durdurabiliyor ve yasal süreç bitene kadar bu projeler askıya alınabiliyor. Bu konuda yeni bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılıyor.

OTOPARK YÜKÜMLÜLÜĞÜ GETİRİLDİ

En son 1 Ekim 2017’de yürürlüğe giren yeni imar yönetmeliği ile bazı düzenlemeler getirildi. Bu düzenlemelerden bazıları şunlar: “Yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ile 1+0 olarak nitelendirilen stüdyo daireler yapılamayacak, binaların dışı istenen renge boyanamayacaktır. Binaların kat yükseklikleri 3,60 metre, ticari ofislerin ise 4 metre olacaktır. Taban alanı sınırı yüzde 40’dan yüzde 60’a çıkarılıp kat yoğunluğu azaltılacaktır.Yeni yönetmeliğe göre binalar yoldan 5’er metre komşulardan 3’er metrelik mesafede olacak şekilde 720 metrekarelik bir taban alanına sahip olacaktır. Dar alana 5 kat yapılabilen arsaya, yeni düzenleme ile 3 katlı bina yapılabilecektir. Otopark sıkıntısını ortadan kaldıran şu madde oldukça önemli; Planlı alanlar yol boyu ticaretin teşekkül ettiği konut alanlarında, zemin katlarda otopark yükünün karşılanması şartıyla ticari kullanımlara izin verilecek.”

KENTSEL VE ÇEVRESEL DÖNÜŞÜM

Belediyeler tarafından desteklenen kentsel dönüşüm projelerinde depreme dayanıklı sağlıklı ve konforlu yaşam alanlarının oluşturulması planlanıyor ve bu projeler büyük alanları kapsıyor. Bu projelerde depreme dayanıklı sağlıklı ve konforlu yaşam alanlarının oluşturulması planlanıyor. Rekreasyon, park ve yeşil alan çalışmaları yapılıyor. Ana yollar üzerinde ticari alanlar oluşturuluyor. Geniş ve planlı yollar ile ulaşım rahatlığı sunuluyor. Peyzaj düzenlemeleri ile ortak kullanım alanları, spor alanları, çarşı, amfi tiyatro, semt meydanları, kafeler tasarlanıyor. Bunun için kentsel dönüşüm proje alanında ikamet eden halk ile uzlaşma sağlanıyor. Hak sahipleri ile konut sözleşmesi yapılıyor ve toplu konutlar için kura çekiliyor.

DÖNÜŞÜM TOPLU OLARAK YAPILMALI

Bina bazlı dönüşümlerde mahalle içindeki halkın mağduriyeti dikkat çekiyor. Oturulan evin, yanında, çaprazında, sokak sonunda, sokak başında ve arkasında kentsel dönüşüm yasası ile evler yıkılıyor. Sokak içi şantiye alanına dönüp güvenlik önlemlerinin neredeyse hiç alınmadığı bir hal alıyor. Özellikle inşaat tabelası olmayan ve 19.00‘dan sonra inşaat çalışmalarına devam edilen örnekler hayli arttı. Bina bazlı dönüşümlerde çoğunlukla amaç çok para kazanmak oluyor. Çünkü eskiler yıkılıp yerine sadece daha yüksek katlı binalar yapılıyor. Bazı yerlerde metro istasyonu ile yeni yapılan binalar neredeyse iç içe.

Belediyeler tarafından mahallelerdekibina bazlıkentsel dönüşüm projeleri destekleniyor. Fakat denetim var mı? Müteahhitler hak sahipleri ile kat karşılığı anlaşıyor ve depreme elverişsiz evi yıkıp yerine yüksek katlı altyapısız, yeşil alansız ve otoparkı olmayan binalar yapıyor.

MÜTEAHHİT OLMAK ÇOK KOLAY

Endişe verici kısım; kentsel dönüşüm adı altında birçok projenin hak sahibi ikna edilerek işin ehli olmayan müteahhitler tarafından yapılıyor olması. Çünkü mevcut duruma göre ticaret odasına kayıt olunduğu ve birkaç basit prosedüryerine getirildiğinde hemen müteahhit olunabiliyor.

PEKİ, HALK BU DEĞİŞİME HAZIR MI?

Yıllardır müstakil bahçeli bir evde yaşamını sürdüren, mahalle kültürüne alışmış olan halk yeni bir şehircilik anlayışı getirecek bu köklü değişimden-dönüşümden nasıl etkilenecek? Yaşanan mağduriyetler ve inşaat sektöründeki bazı denetim eksiklikleri görmezden gelinmemeli, bina bazlı projelere yeni yönetmelikler getirilmelidir.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE UZMAN GÖRÜŞÜ

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Genel Sosyoloji ve Metodoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Talimciler, “Kentsel dönüşümü, şehirlerimizin dokularını ortadan kaldırmadan ve içinde yaşayanlarla yeniden bütünleşebilecekleri mekanlar haline getirmek amacıyla kullanmalıyız” dedi.

MEKANLAR TARİHSEL DEPO ALANLARIDIR

Doç. Dr. Talimciler, şu değerlendirmede bulundu: “Kentsel dönüşüm uygulaması ülkemizin deprem kuşağında yer alması hasebiyle çok önemli bir sorununu çözümleyebilecek potansiyeli bünyesinde barındırmaktaydı. Maalesef bu fırsatı binaların yerinde dönüşümü şeklinde hayata geçirmek suretiyle heba etmiş bulunuyoruz. Çünkü daha kolay olan bir yolu seçtik ve kentleri hızla gelişen teknolojinin yaratmış olduğu dinamiklerle dönüşen gelişmelere uyarlayabilme şansını elimizden kaçırdık. Deprem yönetmeliği öncesinde yapılan binaların bulunduğu mahalleler bazında(ada-parsel) hayata geçirilecek bir dönüşüm uygulaması ile hem binalar yenilenebilirdi hem de kentlerimiz başta otopark ve yeşil alan sorunları olmak üzere çok daha yaşanabilir bir yapıya kavuşturulmuş olurlardı.Öte yandan başta gecekondu bölgeleri olmak üzere hayata geçirilmeye çalışılan dönüşüm uygulamaları üzerindeki tartışmaların ortadan kaldırılamamış olması da bir diğer sorun kaynağı olarak görülmektedir. Ekonomik anlamda daha dar gelirli grupların söz konusu olan yenileme uygulamalarını karşılayabilecek gelirlere sahip olmamaları, çok uzun süreler boyunca yaşadıkları yerlerden uzaklaşmalarına yol açabilmektedir. Kentsel dönüşümün rantsal dönüşüm olarak adlandırılmasının önüne geçebilmenin yollarından bir tanesi bu bölgelerde yaşayan insanların, mağdur edilmelerinin önüne geçebilecek uygulamaların devreye sokulabilmesidir. İçinde yaşanılan mekanlar tarihsel hafızanın depolandığı yerlerdir ve kimliğimizin göstergeleri olarak şehirler vazgeçilmez birer öneme sahiptirler. Bu açıdan kentsel dönüşümü, şehirlerimizin dokularını ortadan kaldırmadan ve içinde yaşayanlarla yeniden bütünleşebilecekleri mekanlar haline getirmek amacıyla kullanmalıyız.” 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.