TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Depresyonun söylemek istediği bir şey var!

Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu Fatma Nur İbaoğlu Zahnd, Türkiye’de ve dünyada son derece yaygın olan depresyonun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ifade ederek, kişinin yaşadığı depresyondan çok şey öğrenebileceğini söyledi

Haber Giriş Tarihi: 07.12.2016 09:31
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Depresyonun söylemek istediği bir şey var!

NİLGÜN TAZE - ÖZEL HABER

Türkiye’de ve dünyada en yaygın kullanılan kelimelerden bir tanesi olan ‘depresyon’un en basit tanımı, uyaranlara karşı duyarlığın azalması, girişim gücünün ve kendine güvenin yitirilerek umutsuzluğun, karamsarlığın güçlenmesi biçiminde beliren ruhsal bozukluk şeklinde yapılıyor. “Çöküntü” kelimesi ise Türkçe’de depresyonun eş anlamlısı olarak kullanılan bir sözcük.

Amerikan Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olan Fatma Nur İbaoğlu Zahnd, Türkiye’de ve dünyada depresyonu bir yaşam biçimi haline getiren sayısız insanın bulunduğunu belirtti. Zahnd, kişinin geçirdiği depresyondan da birçok şey öğrenebileceğini söyleyerek, “Depresyon kötü bir şey, bana ne söyleyebilir ve ne getirebilir ki diyenlerinizi duyabiliyorum. İnanın eğer onu dinlersek çok ama çok şey öğrenebiliriz. Burada size bilimsel olarak depresyonu anlatmayacağım. Bunun için son derece iyi hazırlanmış bilimsel makaleler kitaplar var. Bir uzman tarafından klinik bir depresyon tanısı almamış ama depresyonu bir yaşam biçimi haline getirmiş toplumumuzda sayısız insan var. Bu nedenle günlük yaşamın içinde ki depresif duygu durumundan bahsedeceğim. 8 yaşındaki bir çocuk bile ‘Anne ben bu aralar depresyondayım’ diyebiliyorsa, bu kelimeyi ve yaşamımızdaki kullanımını biraz deşmek gerek” dedi.

“ANTİDEPRESANLAR ŞEKER GİBİ KULLANILIYOR”

Çoğu insanın yaşamında üzgün, yorgun, başarısız, umutsuz, keyifsiz hatta rahatsız hissettiği dönemler olduğunu ifade eden Zahnd, şunları söyledi: “Hatta normal ve sağlıklı bir insanda, bir yaşam boyunca birden fazla olur böyle dönemler. Bu dönem uzadığı ve süreklilik gösterdiği zaman klinik anlamda depresyon tanımına uygun hale gelebilir. Bunun için mutlaka bir uzman yardımı gerekmektedir. Halbuki bugün artık 7den 77’ye depresyon kelimesini en ufak bir rahatsızlık veya mutsuzluk halinde kullanıyor hale geldik. Antidepresanları çaya koyduğumuz şeker gibi reçetesiz bir şekilde kendi başımıza alıp kullanıp kafamıza göre bırakıyoruz. Yani mutsuz duygu durumları ile yüzleşmeye tahammülümüz yok ve kendi kafamıza göre depresyonumuzu tedavi ediyoruz.”

“SEÇİMLERİNİZİ SORGULAYABİLİRSİNİZ”

Yol ayrımlarının yaşandığı büyük değişimler sonrası geçirilen depresif dönemlerin insanın kendi kendisini sorgulayarak, yaşamı ve seçimleri yeniden gözden geçirmesine yaradığını açıklayan Zahnd, “Aslında yaşamında anlam arayan, yaşamının manevi yönünü zenginleştirmek isteyen kişiler için depresyon süreçleri son derece zenginleştirici süreçler olabilir. Ben şahsen yaşamımda en çok mutsuz olduğum zamanlarda geliştim, kendimle ve yaşamla ilgili en çok şeyi böyle dönemlerde öğrendim. Toplumsal olarak mutlu olmak zorundaymışız gibi sürekli dayatılan ve bazen bize çok yapay gelen olumlamalarla her şeye pozitif bakmaya şartlanıyoruz. Tabi ki olaylarda pozitif yönü görmek çok büyük bir beceri ve ruh sağlığımızı korumak için gerekli. Pozitif psikoterapi eğitimi almış biri olarak bundan farklısını söyleyemem” açıklamasını yaptı.

“KORKULARDAN KAÇMAK ÖZGÜRLEŞTİRMEZ”

Olumsuzu veya en derinde bireyi üzeni örtmek pahasına, olumluyu yüzeysel olarak güçlendirmenin uzun vadede huzur vermeyeceğini hatırlatan Zahnd, “Bunun yerine ne kadar korksak da üzerine gidip örtüyü açıp en derindeki ile yüzleşmek, yaşam direncimizi artırır. Dolayısı ile depresif duygular içine girdiğimizde eğer klinik bir depresyon tanısı almadıysak, en güzeli onun içinde kalmak ve 24 saat o depresyona ‘Hoş geldin, senin farkındayım, biliyorum belli bir amaç için buradasın ve bana vermek istediğin bir mesaj var. 24 saat benimle kalmana izin vereceğim ki mesajını duyabileyim ama 24 saat sonra beni bırakıp gideceksin’ diyebilmektir. 24 saat içinde de tüm farkındalığınızla, bu olumsuz duygu ne anlatmaya çalışıyor anlamaya çalışın. Mümkünse bu süre içinde yalnız ve sessiz kalmak en iyi çözüm” şeklinde konuştu.

“DEPRESYONUNUZA SAHİP ÇIKIN”

Gerçekte olumsuz duyguların amacının insanın kendi yaptığı yanlışlar konusunda uyarı vermek olduğunu açıklayan Zahnd, depresyonun temel hedefinin bireyi daha büyük tehlikeden korumak olduğunu belirtti. Duygular sayesinde doğru ortamda, doğru kişilerle, doğru ilişkilerde ve doğru işleri yapıp yapmadığımızı anlayabileceğimizi açıklayan Zahnd, “Dışarıdan karanlık görünen süreçler bazen olmamız gereken kişi olmamız için son derece derin ve gerekli dönüşüm olanağını bize sağlayan çok değerli vakitler olabilir. Kişisel gelişim kurslarına o kadar para döküp kendimizi tanıyacağız diye uğraşacağımıza, çözümü gurularda arayacağımıza aslında cevapları kendi yaşantımızda kendi depresyonumuzda bulabiliriz. Bu nedenle depresyonunuza sahip çıkın ve onun dilini çözün. Ondan öğreneceklerinizi yeryüzündeki hiçbir kurs, hiçbir eğitmen, hiçbir terapist size veremez. Yaşamda mutlu olmaya değil huzurlu olmaya çabalayın. Çünkü mutluluk anlık ve geçici, huzur ise zaman ve yer boyutu olmayan, tüm benliğimizi kaplayan bir duygudur. Mutluluk kişisel, huzur ise evrenseldir ve evrensel olan her zaman iyileştirir” ifadelerini kullandı.

FATMA NUR İBAOĞLU ZAHND KİMDİR?

Fatma Nur İbaoğlu, 1973 İzmir doğumludur. 1991 yılında İzmir Amerikan Kolejinden, 1995 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmuştur. 1995-1997 yılları arasında Uluslararası Rotary Georgia Öğrenci Programı ile Türkiye’nin Kültür Elçisi görevi ile tam burs alıp İşletme Organizasyon Geliştirme üzerine yüksek lisans yapmıştır. 15 yıla yakın bir süre Amerika, Türkiye ve en uzun olarak İsviçre’de insan kaynakları yönetimi, gelişimi ve eğitimi konularında çalışmış, dünyanın değişik ülkelerinde kişiler ve ekiplerin eğitimini ve koçluğunu yapmıştır. 2004 yılında şirket ve endüstriden daha çok, bireysel destek tarafına geçerek kendi danışmanlık aktivitesini kurmuştur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.