TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ege pamuğunda kalite düşüyor

Ege Bölgesi’nde pamuk ekili alanların yüzde 20 artmasına rağmen verimin düşük kalmasının tohum çeşitliliğinden kaynaklandığını belirten İTB Meclis Üyesi Bülent Uçak, “Çok üreteceğiz diye kalitesizleşiyoruz” diye konuştu

Haber Giriş Tarihi: 21.11.2017 07:38
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Ege pamuğunda kalite düşüyor

KENAN YEŞİL / ÖZEL HABER

Ege Bölgesi, bu yıl pamuk rekoltesinde artış yaşamasına ve 187 bin ton ürün elde etmesine rağmen sektör temsilcileri, elde edilen ürünün veriminden ve kalitesinden memnun değil. Öyle ki 2017 yılında Ege Bölgesi’nde pamuğa küskün olanların pamuk ekimine geri dönerek pamuk ekili alanlarda yüzde 20’lik artış yaşatmasına rağmen, verimdeki artış sadece yüzde 13’te kaldı. Bu durum pek çok nedene bağlanırken, nedenlerin başını çok farklı tohum kullanılması ve tohum kirliliği çekti. Miktar olarak fazla pamuk üretilmesine rağmen, sektör temsilcileri kaliteli pamuk üretilememesinden dem vurdu. Ege pamuğu özelliğinin kaybedilmemesi gerektiğini vurgulayan İzmir Ticaret Borsası (İTB) Meclis Üyesi ve Pamuk Ajanı Bülent Uçak, pamuk veriminde ve kalitesindeki düşüş sebeplerini gazetemize anlattı.

KALİTESİZLEŞMEYELİM

Türkiye’de pamuk üretiminin artması, ithalatın azaltılması, dövizin içeride kalması noktasında çok hassasiyetleri olduğunu dile getiren Bülent Uçak, “Bu konuda aynı noktadayız. Fakat bizim rahatsız olduğumuz nokta bir şeyi çok üreteceğiz diye, niteliksiz ve kalitesiz bir pamukla dünya ile rekabet edemeyecek tekstil ve konfeksiyon sektörünün önüne çıkaracağımız bir hammadde ile uzun yol alamayız. Bunu yapmak için de tohum ıslah çalışmalarının, daha nitelikli ve özellikli tohumlar üzerinde yoğunlaşması gerekiyor. Daha sıradan olan tohum çeşitleri mümkünse top yapıları kriterleri baz alınarak ziraat fakülteleri ile beraber koordineli bir şekilde hangi havzada hangi tohum ekilmesi konusunda bir tasvip yapılması gerekiyor” diye konuştu.

TOHUM ÇEŞİTLİLİĞİ SORUNU

Tohum çeşitliliğinin pamuk üretiminde bir sorun olduğunu belirten Bülent Uçak, tohum çeşitliliğinin yoğun olduğu bölgelerde kalitede düşüşler olduğunu vurguladı. Ege’de pamuk üretiminde 25-30 çeşit tohum var olduğunu söyleyen Uçak, “Bu tohumların özellikle yoğunlaştığı bölgelerde pamuk kalitelerinde maalesef düşüş var. Bu bölgelerde kalite olarak geçen senenin de altına doğru inen bir kalite performansı var. Tohum çeşidinin azaldığı bölgelerde de standart bir mal çıkışı var. Bu çok önemli. Ege Bölgesi’nde yeni Çinliler yaratmamıza gerek yok. Bu ürün bize lazım. Bir ürünün 8 lira, 7 lira satılmasıyla 6.5 satılması veya aralarındaki fiyat farklarının meydana gelmesi tekstilcinin istediği veya bizim beklediğimiz bir durum değil. Biz ürünün belli standart ve kalitede üretilmesini istiyoruz ve karşılığı ne ise onu ödemek istiyoruz. Dünya fiyatları ortada. Biz dünya fiyatlarının 20 cent altında pamuk alalım dersek savunduğumuz tezle birebir ters düşeriz” diye konuştu.

PİYASADA DÜŞÜK KALİTEDE PAMUK VAR

Tekstil ve konfeksiyon sektörüne hitap etmeyen düşük kalitede pamukların piyasada olduğunu söyleyen Uçak, “Şu an piyasada gezen tekstil ve konfeksiyon sektörüne hitap etmeyecek kalitede pamuk var. Fiyatlar da dövize endeksli hareket ettiği için dolar kuru yükseldikçe pamuk fiyatları da yükseliyor. Mesela mevsim başında 6.30 gibi fiyatlarda başlamış bir Ege pamuğu vardı. Şu anda Ege pamuğu 6.90-7 liraları zorlayan bir noktaya kadar geldi. Bu yükselişin esas nedeni sadece pamuğa olan çok kuvvetli talepten değil. Dövizin bu işi desteklemesinden dolayı dışarıdan ithal etmek isteyen insanların şüpheyle yaklaşması ve tedirgin olmalarından dolayı bir iş dönüyor. Bugün dolar kuru 3.40’larda kalmış olsaydı iddia ediyorum şu an Türkiye 500 bin ton pamuk ithalatı yapmış olurdu. Şu anda 250-300 bin ton civarında ithalat yapıldı ve hala daha almak zorundayız. Çünkü nihai üretilen miktarının yüzde 45 kadarını yurt dışında almak gibi bir durumumuz var” dedi.

PAMUK ALICI SAYISI DÜŞTÜ

Pamuk alıcılarının da düştüğünü dile getiren Uçak, “Piyasayı piyasa yapan özellikler arz ve taleptir. Arz olacak, karşısında da nispi olarak onu karşılayacak bir talep olması lazım. Biz geçen yıl İzmir Ticaret Borsası’nda alıcı sayısı olarak en az 15-20 tane Türkiye’nin değişik yerlerinden büyük montanlı çalışan tekstil fabrikalarının alımlarını gerçekleştirdik. Bu çok önemliydi. Burada alıcısının sayısı ne kadar aşağıya gelirse buradaki fiyat yapıcılığı ve çeşitliliği o kadar azalır. Alıcının çok olması rekabeti getirir. Rekabet de fiyat avantajını beraber getirir. Bunu yapamazsak ilerideki süreçte karşımıza çıkacak olan tablo sadece kalite ile kalmaz. Bu sefer de alıcının yokluğu ile meydana gelen fiyat aralıklarının çok açılması gibi bir sorunla karşı karşıya kalırız. Alıcının düşmesinde kalitenin yanında fiyat da var. Alıcıların çoğu Doğu ve G      üneydoğu’da alım yapmakla meşgul. Buradan pamuk alanlar ise daha butik, özel ve fantezi iş yapanlar. Çok kuvvetli montanda da almıyorlar. Pamuk için eğer ki geçen seneki alıcı potansiyeli burada korunabilmiş olsa piyasa, üretim ve kalite anlamında pamuk fiyatı şu anda 7.20-7 lira 30 kuruş olurdu” ifadelerini kullandı.

“EGE PAMUĞU TARTIŞILIR HALE GELİR”

 “Ege pamuğunun kalitesini koruyamamasından dolayı mı Güneydoğu’ya yönelim var?” sorumuza cevap veren Uçak, “Güneydoğu’da çok çeşitli pamuk tohumları ekilmiş. Ancak ağırlık belli bir tohum üzerinde yoğunlaşma. O tohumda iyi bir tohum olduğu için orada aranan özellikler yapılacak ürüne avantaj sağlıyor. Orada da bir karışıklık var ama alan çok büyük. O alana göre ekilen pamuk cinsi çok az. Zaten oradaki insanlarda kendi aralarında fiyat farkını oluşturmuşlar. Doğu ve Güneydoğu’da 6 liraya da 6.55 liraya da pamuk alınabiliyor. Yani kalite o kadar kendini belirlemiş durumda. Ege’de ise yeteri kadar mal satmayan, müstahsil (yetiştirici) ayağından kaynaklı sıkıntılar yaşanıyor. Sezondan sezona pamuk fiyatlarında değişkenlik her zaman olmuştur. Müstahsil bunu tutsun ama yarın burada talebin darlığı arzın çoğalması ile birlikte karşı taraftan muhatap bulamazsa ortaya çıkacak olan o fiyatları burada insanları adapte etmek çok zor olur. Orada 6 ila 6.50 arasında olan muameleyi burada 7 lira, 6.20 lira gibi bir fiyat yaptığınız zaman Ege’nin Ege olma özelliği tartışılır hale gelir” diye konuştu.

SIRADAN DEĞİL ÖZEL OLALIM

Tohum çeşitliliğinin belli sınırlar içerisine alınmasından ziyade belli havzaların da pamuk üretim ihtisas sahası diye belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Bülent Uçak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mesela Mısır’da ve İskenderiye’de üretilen pamuk cinsi giza 86-87 dünyada her zaman kilogramı 3.20 dolar civarında fiyat bulur. Bakırçay Havzası toprak yapısı bakımından buna çok uygun. Burada çok özel çalışılmış tohumların denenmesi, uygulanan prim sisteminin haricinde daha pozitif ayrımcılığa tutularak Bakırçay’ın çok farklı bir pamuk üretim sahası olarak belirlenmesi aslında ülkede yapılacak olan fantezi ürünlerde ve yapılacak olan ihracattaki rekabette bizi çok ileriye taşır. Ege pamuğu sıradan değil özel olmalı. Çok üretirken önümüze ne gelirse değil, kaliteli ve nitelikli üretelim. Dünya ile başa baş rekabet ederek ihracatımızı daha da artıralım. Pamuk hepimiz için, bu sektörün paydaşları için çok önemli bir ürün. Burada yapılacak olan bir yanlış hepimizi etkiler. Çok geç kalmadan nasıl daha doğru tespitte bulunuruz, problemi nasıl aşarız konusunda çözüm üretelim. Bir birimizi eleştirerek, kavga ederek bir sonuç elde edemeyiz. Fikirleri tartışalım hangisi mantıklı ise o yolda ilerleyelim.”

EGE PAMUĞU ÜST SEGMENT OLMALI

Ege pamuğunun orta seviyeden çıkması gerektiğini ifade eden Bülent Uçak, “Ege pamuğu üst segment olması gerekiyor. Bizim Ege Bölgesi’nde konuşmamız gereken minimum pamuk kalitesi 1-5-32 diye tabir ettiğimiz yani 1/8’in üstü olan segmentle ilgilidir. Biz neden geriye doğru geliyoruz? Biz ileriye doğru gitmemiz lazım, geriye doğru çekiliyoruz. O tohum cinslerinin tescil edilmesine taraf değilim. Tohum Islah Daire Başkanlığına borsayı temsilen giden arkadaşlarımız da genelde o tip tohumlara şerh düşüyor. Fakat sonuçta bu tohumlar tescil ediliyor. İşte sorun burada. Kural koyucu, yasa yapıcının burada aktif görevde olması lazım. Tarım Bakanlığı nezdinde kurulacak bir komitenin, iyi hesap edilerek, iyi etüt ederek bunu ortaya çıkarıp kriterleri belirlemesi lazım” diye konuştu.

DEĞERDE PAHALI FİYATTA İYİ

Türkiye’de pamuğun üretilmesi lazım düşüncesi hakim olduğunu belirten Uçak, “Pamuk üretilecekse bu işi yapan insanların öncelikle para kazanması lazım. Öncellikle üretim yapan korunmalı ve kollanmalı. Ama bunu yaparken de ‘nasıl olursa olsun çok üret de nasıl ürettiğin önemli değil’ noktasında hareket edersek, yaptığımız ihracatın da çok olması ve fiyatının da düşük olmasının getirdiği bir kazanç olmaz. Değerde pahalı fiyatta iyi ihracat yapabilecek ürünlerle dünyada rekabet edelim. Çünkü günümüzde çok önemli tehditlerimiz var. Çin’i bir kenara bırakalım Pakistan, Bangladeş, Vietnam, Kore gibi ciddi tehditlerimiz var. Çin kendi mecrasında akıp gidiyor ama alternatifleri de var. Bizim birçok avantaj noktamız var. Ama bu avantajların içerisinden kaliteyi çıkarırsanız, avantajlarım hep sıfır olur. Kalite olmazsa avantajın bir anlamı yok” dedi.

“KESTİRMEDEN GİTMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Üreticinin tez canlı olduğunu ve yağmur yağacak telaşından defolant uygulaması ile yaprak döktürücü attığını ancak defoland pahalı diye defolandı düşük oranlarda kullanıldığını belirten Uçak, “Üretici, yaprak döktürücüyü atması gereken ölçülerde atmıyor. Bir ilaç makinesine koyması gereken diyelim ki 800 gram üretici 400 gram koyuyor. Bunu neden yapıyorlar anlamıyorum. Az koyuyor, çünkü pahalıymış. Pahalıysa gelin hep beraber Tarım Bakanlığı’na gidelim. Defolant uygulamasıyla ilgili CKS’lerde ne kadar alanı varsa bu insanlara Tarım Bakanlığı defolant desteği versin. Mazot desteği istemeyi biliyoruz, prim desteği istemeyi biliyoruz, teçhizatı istemeyi biliyoruz. Defolant desteği de isteriz. Bakanlığın hayır diyeceğini düşünmüyorum. İşin hep bir tarafından eksikliğimiz var. Kestirmeden gitmeye çalışıyoruz. Daha pamuk tarlada toplanırken, iş yanlış başlıyor, yanlış devam ediyor. Çırçır da yanlış olarak çıkıyor ve yanlış olarak tekstil fabrikasına gidiyor. O fabrikadan doğru iş çıkmaz. Sektör her anlamda baştan sona düz ve doğru iş yapacak. Prim sisteminde haksız kazanç kazananların önüne geçilecek. Devlet yapacak bunu. Doğru ilaçlama, doğru tohumlama, doğru toplama yapılacak ve doğru mal çıkacak. Doğru çıkan mal her zaman İzmir Ticaret Borsası’na geldiğinde değerini, fiyatını bulur” şeklinde konuştu.

TEDBİRLİ DAVRANMALILAR

Tekstil ve konfeksiyon sektörü, teçhizat, yenilik, yatırım, inovasyon gibi her alanda çok yatırım yaptığını dile getiren Uçak, “Yenilikleri çok yakın takip ediyorlar. Yatırıma başlayan her fabrikacı, kazandığı parayı bir daha bir daha bir daha yatırarak gidiyor. Türkiye’de bu üretilen miktar zaten yetersiz. Pamuk temizdi, pisti, tohum şuydu buydudan ziyade bunda da olduğu gibi her malın alıcısı çıkacak fakat fiyatlarda farklılıklar olacak. Tekstil sektörü bu malları alıp almama konusunda tercih yaparken şüpheci davranacak. Tedbirli davranacak. Onların temizlemesi gereken şeyi ‘ben niye temizliyorum’ diye bakacak. Hem zaman kaybı, hem üretim kaybı, hem kalitede ekstrem bir sorun da getirebilir. İhtiyatlı yaklaşacak” ifadelerini kullandı.

TEK BALYA SİSTEMİ

Yıllarca tek balya sistemine geçilmesinin kavgasını verdiklerini belirten Bülent Uçak, “Tek balya sistemine geçilemiyor. Çünkü kapalı saha lazım. Kapalı saha için zemin, imkan, şart lazım. Bunu tarladan başlatmak gerek. Tohum cinsini azaltırsan, aldığın 5 tane tohum cinsini 10 bin metrekarelik bir alan içerisinde tasnif edebilirsin. A tohumu, B tohumu, C tohumu, D tohumu diye ayırıp, ona göre işleyebilirsin. İşte bunu da tek balya sistemine geçişin bir adımı olarak görülebilir. Biz onu bile yapamıyoruz” dedi.

PAMUK BAKANLIĞI TALEBİ

Sıkıntılarından bir tanesi de bakanlık sorunu olduğunu vurgulayan Bülent Uçak, daha önce de Pamuk Bakanlığı teklifinde bulunduklarını yineleyerek şöyle konuştu: “Ankara’da teknoloji, ekonomi, tarım ve ticaret bakanlığı olmak üzere 4 tane bakanlığa bağlıyız. Hepsi kendi noktasından bakarak hareket ediyor. Bu noktada biz daha hızlı yol alamıyoruz. Daha önce Pamuk Bakanlığı önerisini getirmiştik. Yine bu önerimizi yineliyoruz. Türkiye’de ihracatın lokomotif sektörü tekstil olduğunu düşünüyorum. Pamuk stratejik üründür. Araba ihracatı ile yapılan sadece korelasyon ciro olarak bakılıyor. Yüzde 98 ithal, yüzde 2’si yerli katkı ile üretilmiş bir arabanın satışından elde edilen ciro üstünden ‘araba ihracatımız şu kadar’ deniliyor. Doğru olan bu değil. Doğru olan şey tohumundan başlayan, kendi tarlandan katma değer yaratarak devam eden süreçte önümüze hammadde, lif, hayvan yemi gibi ürünler ortaya çıkartan korkunç derecede dağılarak devam eden ve Türk ekonomisine son derece faydalı olan bir sektörden bahsediyoruz. O yüzden burası çok önemlidir. Bunu gözden kaçıramayız. Stratejik ürün olduğunun bakanlık da farkında. Öyle olduğu için de desteklemeler son derece devam ediyor. Bizim beklentimiz desteklemelerin yanında daha orta uzun projeksiyonda bu işi yapanların önünü görmeleri açısından 3-4 yıllık periyotlar halinde önceden primlerin açıklanmasını istiyoruz. Bu da bu işi yapan tüm paydaşların önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izleyeceğini daha net görmesi açısından çok önemli.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.