Ulaşım planını değerlendiren Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, Ulaşım bir kültür meselesidir. Uygulamalar sırasında katılımcı bir sürecin dizayn edilmesi ve halktan gelecek önerilerin plana yansıtılması gerekiyor dedi
Haber Giriş Tarihi: 18.01.2018 08:43
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
E. ÇAĞLA GENİŞ / ÖZEL HABER
İzmiri 2030 yılına hazırlamak ve yaklaşık 6 milyon kişinin yaşayacağı bir şehrin ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulan İzmir Ulaşım Ana Planı geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaşıldı. Çalışmanın her aşamasında ilgili kurum ve kuruluşların dışında sivil toplum temsilcileri, meslek odaları gibi paydaşların katılımı sağlandı. Tespit edilen sorunlar üzerinden hem mevcut imar planları hem de mevcut 2009 Ulaşım Ana Planı kararları yeniden değerlendirildi. Ayrıca ulusal ölçekli diğer kurum yatırımları da dikkate alınarak yeni senaryolar ve öneriler geliştirildi. Bu öneriler 10 farklı çalıştay ile değerlendirildi, 16 farklı senaryo geliştirildi. Bu senaryolar 4 temel senaryoya indirgenerek sonuçları da sivil toplum kuruluşları ile ve diğer paydaşlara sunuldu. Alternatifler arasından seçimler yapılarak plan oluşturuldu.Bundan sonraki süreçte meclis üyelerine de bilgi verildikten sonra plan, görüş almak üzere Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğüne (AYGM) sunulacak. Sonrasında da onay için Meclis ve UKOME Genel Kuruluna getirilecek.
SÜRECE DAHİL OLMAYA ÇALIŞTIK
2030 yılını hedef gösteren Ulaşım Master Planını, Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer değerlendirdi. Bir önceki ulaşım master planının 2009 yılında yapıldığını anımsatan Kocaer, Geçen hafta açıklanan plan, 2009 yılında yapılanın güncellenmiş olanı ve yeni elde edilen verilerle 2030 yılına yönelik kararların geliştirilmesi yönünde. Biz bu sürecin içerisine dahil olmaya çalıştık. Belirli periyotlarla meslek odalarının ve çeşitli kurumların bir arada olduğu toplantılar yapıldı. O toplantılarda aşama aşama planın gidişatı hakkında bize bilgi paylaşıldı. Bizler de görüşlerimizi hem yazılı hem de sözlü olarak bildirmeye çalıştık. Dikkate alınan noktalar var. Ulaşım Master Planı, kentlerin planlı gelişimi açısından önemli bir çalışma. 2009 yılında yapılan ulaşım planlarının güncel verilerle yeniden ele alınması oda olarak her zaman önerdiğimiz ve desteklediğimiz bir süreç. Çünkü planlı bir süreç öncelikli hedef olmalı. Bu da ona hizmete den bir çalışma dedi.
TOPLU ULAŞIM KULLANMAYA TEŞVİK
Plan içerisinde birçok konuya ilişkin kararların üretilmiş olduğunu vurgulayan Kocaer, Önümüzde çok kapsamlı bir çalışma var. Bu planın asıl sahibi İzmir Büyükşehir Belediyesi. Konuyla ilgili kararların halkla paylaşılması gerekiyor. Planın olumlu yönleri açısından baktığımızda; kentin trafik sorununun çözümünü toplu ulaşımla çözmeye yönelik bir anlayış olması önemli. Çünkü artık bireysel araç kullanımından olabildiğince uzaklaşılması gerektiğini savunuyoruz. Bugün yaşadığımız trafik sorununun diğer nedenleri de bireysel araç sayısının artmış olması ve kent merkezinde bu yönde yeterli altyapı olmamasından kaynaklanıyor. Planın genel yaklaşımı toplu ulaşım kullanımını öncelikli hale getiren ve dolayısıyla bu yöndeki kararların geliştirilmesi yönünde. Bunu nereden anlıyoruz? Plan içerisinde mevcut raylı sistem geliştirilmiş ve yeni güzergahlar belirlenmiş durumda. Deniz ulaşımının artırılmasına yönelik olarak yeni iskeleler ve hatlar da belirlenmiş durumda. Plan, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından projelendirilmiş yatırımlar dışında yeni bir karayolunu önermiyor. Tamamıyla toplu ulaşım üzerinden giden bir yaklaşım ve bu yönde alınan kararlar mevcut ifadelerini kullandı.
KATILIMCI SÜRECE İHTİYAÇ VAR
2009 yılında hazırlanan Ulaşım Master Planındaki çoğu yatırımın bugün büyük kısmının hayata geçirilmediğine dikkat çeken Kocaer, şunları söyledi: Bu önemli bir saptama. Geçtiğimiz süreçte demek ki bazı konularda iyi kararlar alınamamış ve süreçler iyi yönetilememiş. Bu kadar kapsamlı bir çalışma ile önerilmiş yeni planda da aynı süreçlerin yaşanmaması adına İzmir Büyükşehir Belediyesine önemli bir görev düşüyor. Halkın katılımının da sürece dahil edilebileceği bir organizasyon şemasına ihtiyaç var. Çünkü ulaşım, insanların hayatına birebir dokunan bir konu. Bugün trafikte yaşadığımız problemler, sağlığımızdan yaşam kalitemize kadar her şeyi etkiliyor. Ulaşıma yönelik yapılacak projelerin hayata geçirilmesi aynı zamanda bir kültürdür. Bu anlamda uygulamalar sırasında katılımcı bir sürecin dizayn edilmesi ve halktan gelecek önerilerin plana yansıtılması gerekiyor.
HAYAL YOLUNDA İLERLEYECEKTİR
2009 yılında hazırlanan Ulaşım Master Planında öngörülen projelerin hayata geçirilmesini engelleyen eksikliklerin saptanarak önlem amaçlı değerlendirilmesi gerektiğini belirten Kocaer, Yeni planda; öncelikli yatırımların neler olacağına yönelik bir etaplama çalışmasının yapıldığını görüyoruz. Bu çalışma yapılan planın uygulamaya geçmesi açısından öncelikli yatırımların nasıl ve neler olması gerektiğini tarif ediyor. Bu plana uymak için siyasi iradelerin öncelikli amaçlarının olması gerekir. Uygulama aşamasında öncelikleri hayata geçirmeden başka projelere yönelmeye kalkılırsa sistem tamamen bozulacaktır ve 2030 yılında kentin trafik sorununun olmayacağını söylemek hayal yolunda ilerleyecektir. Yerel yönetim dışında merkezi idarenin altyapı kararlarının da tepeden inme bir karar şeklinde olmaması gerekiyor. Bu plana entegre olacak bir yaklaşımla hareket edilmesi gerekiyor. Çünkü önümüzde artık bilimsel bir çalışma var. Bu çalışma şunları öngörüyor: araç kullanımının azaltılması, toplu ulaşımın artırılması ve çevreci bir kent, yaşam kalitesinin artırılması... İdarelerin ve kurumların da başlıca hedeflerinin bunlar olması lazım şeklinde konuştu.
TARTIŞMALI PROJE
Planda yer almadığı için tartışmalara neden olan Körfez Tüp Geçiş Projesi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kocaer, En önemli konulardan birisi Körfez Tüp Geçiş Projesi. Bu proje Ulaşım Master Planında mevcut değil. Aslında Karayolları Genel Müdürlüğünün ya da idarelerin ulaşım yatırımları raporu içerisinde bahsediliyor. Ancak yapılan güncel verilerle hazırlanan planda, İzmir kentinin 2030 yılına kadar böyle bir ulaşım altyapısına ihtiyacı olmadığı ortaya çıkmış durumda. Dolayısıyla plan içerisinde de yer almıyor. Bu çerçevede bakıldığında kamu yatırımlarının dengeli dağıtılmasını ve ihtiyaçlar doğrultusunda harcanması gerektiğini düşünüyoruz. Sonuç itibariyle Karayolları Genel Müdürlüğü de bir devlet kurumudur. Kamunun yatırımlarını, ihtiyaçlar doğrultusunda harcaması ve yönlendirmesi gerekir. 3 milyar 600 milyonluk bir yatırımdan bahsediyoruz ki bu ilk aşamada bizimle paylaşılan maliyetler. Bu maliyetin üstünde olacağı yaptığımız teknik araştırmalarla da ortaya çıkmıştır. Bu yatırımın kentin trafik sorununu çözebilecek toplu ulaşım yatırımlarına harcanması, raylı sistemlerin geliştirilmesi ya da bisiklet altyapısının geliştirilmesine yönelik aktarılması gerekmediği bu planla da ortaya çıkmıştır dedi.
KATILIMCI SÜREÇ ÖNEMLİ
Bu noktada İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından net bir tavrın ortaya konulması gerektiğini kaydeden Kocaer, Kentin yaşam kalitesinin artırılması, çevreye duyarlı ve trafik sorununu ortadan kaldıracak bir proje ise önümüzde duran ve öngörüleri bu yöndeyse bunun da yerel yönetimler tarafından sahiplenilmesine ihtiyaç var. Detay uygulamalarına yönelik eleştirilerimiz olabilir ama bu aşamada yalnızca ilkesel kararları ancak inceleyebiliyoruz. Ama bu planın alt uygulamalarında daha katılımcı bir sürecin tariflendirilmesine ihtiyaç var. Çünkü 4 milyona aşkın bir nüfustan bahsediyoruz ve sürekli göç alan bir kentteyiz. Hızlıca nüfus artışımız var. Ama aynı zamanda da trafik sorununu çözeceğiz diyoruz Ulaşım bir kültür meselesidir. Kentlilerin de sürece dahil edilmesi ve planı sahiplenmesini sağlamak önemli. Kamu kurumlarının başlıca görevlerinden biri bu olmalı. Aksi takdirde toplu ulaşım kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlayarak trafik sorununu çözmek pek mümkün olmaz. Planın öngörülerinden bir tanesi de kent merkezinde özel araç kullanımını azaltıcı önlemlerin alınması yönünde. Bunu da projeler detaylandırıldıkça tartışmaya ihtiyacımız var. Biz meslek odası olarak bu süreci takip edeceğiz. Ama bu yönde katılımcı sürece ve organizasyon şemasına ihtiyaç var. Alt ölçeklerde muhtarlıklar, kent konseyleri ya da yerelde bu konuları mücadele alanları içerisine almış sivil toplum örgütleri var. Meslek odalarının da katılacağı yeni bir koordinasyon ile bu süreçlerin takip edilmesi ve hayata geçirilmesi önemli açıklamasında bulundu.
PLAN NELERİ ÖNGÖRÜYOR?
Kenti 2030 yılına hazır hale getirmeyi hedefleyen Ulaşım Ana Planı, 2030 yılında İzmir'in ulaşım açısından karşılaşacağı sorunları ve önlemleri ortaya koyuyor. İmar planları üzerinde yapılan detaylı projeksiyon hesapları sonrasında kentin nüfusunun 2030 yılında 6.2 milyon olması bekleniyor. Bu nüfusun ortaya çıkaracağı yolculuk talebi miktarı da 10 milyonun üzerinde hesaplanıyor. Buna paralel en önemli değişimin otomobil sayısı ve otomobil sahibi olma oranında görüleceği, bugün 642 bin civarında olan kentteki otomobil sayısının hedef yılında 1.4 milyon olacağı vurgulanıyor. Otomobil sayısındaki artış hızı, böylece nüfus artış hızının da üzerine çıkıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ulaşım planını değerlendiren Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, Ulaşım bir kültür meselesidir. Uygulamalar sırasında katılımcı bir sürecin dizayn edilmesi ve halktan gelecek önerilerin plana yansıtılması gerekiyor dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ / ÖZEL HABER
İzmiri 2030 yılına hazırlamak ve yaklaşık 6 milyon kişinin yaşayacağı bir şehrin ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulan İzmir Ulaşım Ana Planı geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaşıldı. Çalışmanın her aşamasında ilgili kurum ve kuruluşların dışında sivil toplum temsilcileri, meslek odaları gibi paydaşların katılımı sağlandı. Tespit edilen sorunlar üzerinden hem mevcut imar planları hem de mevcut 2009 Ulaşım Ana Planı kararları yeniden değerlendirildi. Ayrıca ulusal ölçekli diğer kurum yatırımları da dikkate alınarak yeni senaryolar ve öneriler geliştirildi. Bu öneriler 10 farklı çalıştay ile değerlendirildi, 16 farklı senaryo geliştirildi. Bu senaryolar 4 temel senaryoya indirgenerek sonuçları da sivil toplum kuruluşları ile ve diğer paydaşlara sunuldu. Alternatifler arasından seçimler yapılarak plan oluşturuldu.Bundan sonraki süreçte meclis üyelerine de bilgi verildikten sonra plan, görüş almak üzere Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğüne (AYGM) sunulacak. Sonrasında da onay için Meclis ve UKOME Genel Kuruluna getirilecek.
SÜRECE DAHİL OLMAYA ÇALIŞTIK
2030 yılını hedef gösteren Ulaşım Master Planını, Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer değerlendirdi. Bir önceki ulaşım master planının 2009 yılında yapıldığını anımsatan Kocaer, Geçen hafta açıklanan plan, 2009 yılında yapılanın güncellenmiş olanı ve yeni elde edilen verilerle 2030 yılına yönelik kararların geliştirilmesi yönünde. Biz bu sürecin içerisine dahil olmaya çalıştık. Belirli periyotlarla meslek odalarının ve çeşitli kurumların bir arada olduğu toplantılar yapıldı. O toplantılarda aşama aşama planın gidişatı hakkında bize bilgi paylaşıldı. Bizler de görüşlerimizi hem yazılı hem de sözlü olarak bildirmeye çalıştık. Dikkate alınan noktalar var. Ulaşım Master Planı, kentlerin planlı gelişimi açısından önemli bir çalışma. 2009 yılında yapılan ulaşım planlarının güncel verilerle yeniden ele alınması oda olarak her zaman önerdiğimiz ve desteklediğimiz bir süreç. Çünkü planlı bir süreç öncelikli hedef olmalı. Bu da ona hizmete den bir çalışma dedi.
TOPLU ULAŞIM KULLANMAYA TEŞVİK
Plan içerisinde birçok konuya ilişkin kararların üretilmiş olduğunu vurgulayan Kocaer, Önümüzde çok kapsamlı bir çalışma var. Bu planın asıl sahibi İzmir Büyükşehir Belediyesi. Konuyla ilgili kararların halkla paylaşılması gerekiyor. Planın olumlu yönleri açısından baktığımızda; kentin trafik sorununun çözümünü toplu ulaşımla çözmeye yönelik bir anlayış olması önemli. Çünkü artık bireysel araç kullanımından olabildiğince uzaklaşılması gerektiğini savunuyoruz. Bugün yaşadığımız trafik sorununun diğer nedenleri de bireysel araç sayısının artmış olması ve kent merkezinde bu yönde yeterli altyapı olmamasından kaynaklanıyor. Planın genel yaklaşımı toplu ulaşım kullanımını öncelikli hale getiren ve dolayısıyla bu yöndeki kararların geliştirilmesi yönünde. Bunu nereden anlıyoruz? Plan içerisinde mevcut raylı sistem geliştirilmiş ve yeni güzergahlar belirlenmiş durumda. Deniz ulaşımının artırılmasına yönelik olarak yeni iskeleler ve hatlar da belirlenmiş durumda. Plan, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından projelendirilmiş yatırımlar dışında yeni bir karayolunu önermiyor. Tamamıyla toplu ulaşım üzerinden giden bir yaklaşım ve bu yönde alınan kararlar mevcut ifadelerini kullandı.
KATILIMCI SÜRECE İHTİYAÇ VAR
2009 yılında hazırlanan Ulaşım Master Planındaki çoğu yatırımın bugün büyük kısmının hayata geçirilmediğine dikkat çeken Kocaer, şunları söyledi: Bu önemli bir saptama. Geçtiğimiz süreçte demek ki bazı konularda iyi kararlar alınamamış ve süreçler iyi yönetilememiş. Bu kadar kapsamlı bir çalışma ile önerilmiş yeni planda da aynı süreçlerin yaşanmaması adına İzmir Büyükşehir Belediyesine önemli bir görev düşüyor. Halkın katılımının da sürece dahil edilebileceği bir organizasyon şemasına ihtiyaç var. Çünkü ulaşım, insanların hayatına birebir dokunan bir konu. Bugün trafikte yaşadığımız problemler, sağlığımızdan yaşam kalitemize kadar her şeyi etkiliyor. Ulaşıma yönelik yapılacak projelerin hayata geçirilmesi aynı zamanda bir kültürdür. Bu anlamda uygulamalar sırasında katılımcı bir sürecin dizayn edilmesi ve halktan gelecek önerilerin plana yansıtılması gerekiyor.
HAYAL YOLUNDA İLERLEYECEKTİR
2009 yılında hazırlanan Ulaşım Master Planında öngörülen projelerin hayata geçirilmesini engelleyen eksikliklerin saptanarak önlem amaçlı değerlendirilmesi gerektiğini belirten Kocaer, Yeni planda; öncelikli yatırımların neler olacağına yönelik bir etaplama çalışmasının yapıldığını görüyoruz. Bu çalışma yapılan planın uygulamaya geçmesi açısından öncelikli yatırımların nasıl ve neler olması gerektiğini tarif ediyor. Bu plana uymak için siyasi iradelerin öncelikli amaçlarının olması gerekir. Uygulama aşamasında öncelikleri hayata geçirmeden başka projelere yönelmeye kalkılırsa sistem tamamen bozulacaktır ve 2030 yılında kentin trafik sorununun olmayacağını söylemek hayal yolunda ilerleyecektir. Yerel yönetim dışında merkezi idarenin altyapı kararlarının da tepeden inme bir karar şeklinde olmaması gerekiyor. Bu plana entegre olacak bir yaklaşımla hareket edilmesi gerekiyor. Çünkü önümüzde artık bilimsel bir çalışma var. Bu çalışma şunları öngörüyor: araç kullanımının azaltılması, toplu ulaşımın artırılması ve çevreci bir kent, yaşam kalitesinin artırılması... İdarelerin ve kurumların da başlıca hedeflerinin bunlar olması lazım şeklinde konuştu.
TARTIŞMALI PROJE
Planda yer almadığı için tartışmalara neden olan Körfez Tüp Geçiş Projesi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kocaer, En önemli konulardan birisi Körfez Tüp Geçiş Projesi. Bu proje Ulaşım Master Planında mevcut değil. Aslında Karayolları Genel Müdürlüğünün ya da idarelerin ulaşım yatırımları raporu içerisinde bahsediliyor. Ancak yapılan güncel verilerle hazırlanan planda, İzmir kentinin 2030 yılına kadar böyle bir ulaşım altyapısına ihtiyacı olmadığı ortaya çıkmış durumda. Dolayısıyla plan içerisinde de yer almıyor. Bu çerçevede bakıldığında kamu yatırımlarının dengeli dağıtılmasını ve ihtiyaçlar doğrultusunda harcanması gerektiğini düşünüyoruz. Sonuç itibariyle Karayolları Genel Müdürlüğü de bir devlet kurumudur. Kamunun yatırımlarını, ihtiyaçlar doğrultusunda harcaması ve yönlendirmesi gerekir. 3 milyar 600 milyonluk bir yatırımdan bahsediyoruz ki bu ilk aşamada bizimle paylaşılan maliyetler. Bu maliyetin üstünde olacağı yaptığımız teknik araştırmalarla da ortaya çıkmıştır. Bu yatırımın kentin trafik sorununu çözebilecek toplu ulaşım yatırımlarına harcanması, raylı sistemlerin geliştirilmesi ya da bisiklet altyapısının geliştirilmesine yönelik aktarılması gerekmediği bu planla da ortaya çıkmıştır dedi.
KATILIMCI SÜREÇ ÖNEMLİ
Bu noktada İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından net bir tavrın ortaya konulması gerektiğini kaydeden Kocaer, Kentin yaşam kalitesinin artırılması, çevreye duyarlı ve trafik sorununu ortadan kaldıracak bir proje ise önümüzde duran ve öngörüleri bu yöndeyse bunun da yerel yönetimler tarafından sahiplenilmesine ihtiyaç var. Detay uygulamalarına yönelik eleştirilerimiz olabilir ama bu aşamada yalnızca ilkesel kararları ancak inceleyebiliyoruz. Ama bu planın alt uygulamalarında daha katılımcı bir sürecin tariflendirilmesine ihtiyaç var. Çünkü 4 milyona aşkın bir nüfustan bahsediyoruz ve sürekli göç alan bir kentteyiz. Hızlıca nüfus artışımız var. Ama aynı zamanda da trafik sorununu çözeceğiz diyoruz Ulaşım bir kültür meselesidir. Kentlilerin de sürece dahil edilmesi ve planı sahiplenmesini sağlamak önemli. Kamu kurumlarının başlıca görevlerinden biri bu olmalı. Aksi takdirde toplu ulaşım kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlayarak trafik sorununu çözmek pek mümkün olmaz. Planın öngörülerinden bir tanesi de kent merkezinde özel araç kullanımını azaltıcı önlemlerin alınması yönünde. Bunu da projeler detaylandırıldıkça tartışmaya ihtiyacımız var. Biz meslek odası olarak bu süreci takip edeceğiz. Ama bu yönde katılımcı sürece ve organizasyon şemasına ihtiyaç var. Alt ölçeklerde muhtarlıklar, kent konseyleri ya da yerelde bu konuları mücadele alanları içerisine almış sivil toplum örgütleri var. Meslek odalarının da katılacağı yeni bir koordinasyon ile bu süreçlerin takip edilmesi ve hayata geçirilmesi önemli açıklamasında bulundu.
PLAN NELERİ ÖNGÖRÜYOR?
Kenti 2030 yılına hazır hale getirmeyi hedefleyen Ulaşım Ana Planı, 2030 yılında İzmir'in ulaşım açısından karşılaşacağı sorunları ve önlemleri ortaya koyuyor. İmar planları üzerinde yapılan detaylı projeksiyon hesapları sonrasında kentin nüfusunun 2030 yılında 6.2 milyon olması bekleniyor. Bu nüfusun ortaya çıkaracağı yolculuk talebi miktarı da 10 milyonun üzerinde hesaplanıyor. Buna paralel en önemli değişimin otomobil sayısı ve otomobil sahibi olma oranında görüleceği, bugün 642 bin civarında olan kentteki otomobil sayısının hedef yılında 1.4 milyon olacağı vurgulanıyor. Otomobil sayısındaki artış hızı, böylece nüfus artış hızının da üzerine çıkıyor.
Son Girilen Haberler
İzmir'de toz taşınımı devam ediyor
Kuzey Afrika kaynaklı toz taşınımı nedeniyle birçok şehirde görüş mesafesi düştü, hava kalitesi azaldı.
Kıbrıs’ın sokaklarında depremde hayatını kaybeden 35 çocuk anıldı
Türkiye’de geçen yıl meydana gelen 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden Kıbrıslı 35 sporcu çocuk için Şampiyon Melekler'e adanmış bir klip çekildi
Konut sektöründe temelden alım satım trendi zayıflıyor
MÜFED Başkanı İsmail Kahraman, geçmişte temelden alım ve satımın sıkça tercih edildiğini ancak şimdi hem müteahhitlerin hem de vatandaşların bu yönteme mesafeli yaklaştığını belirtti