En fazla CHP değişecek

E. ÇAĞLA GENİŞ

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için seçmen sandığa gitmeye hazırlanırken partiler de kampanya süreçlerine hız verdi.

16 Nisan’da yapılacak referandum çalışmaları kapsamında İzmir’e gelen AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Kalkınma eski Bakanı Cevdet Yılmaz, vatandaşlarla bir araya geldi. Balçova İlçesi’ndeki İnciraltı Bahçe Kafe’de gerçekleşen buluşmaya çok sayıda hemşeri derneği ve vatandaşlar katıldı.

BU KADAR YATIRIM YAPILMADI

Doğu illerinde yapılan yatırımlar ile ilgili vatandaşlara bilgi veren Yılmaz, “Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi önemli bir coğrafya. Birçok insan metropollere göç etmek durumunda kaldı. Bunun temelinde ekonomik faktörler var. Yeterince üretim ve istihdam sağlanmıyor. Son 14 yılda önemli projeler yaptık. Güneydoğu Anadolu Projesi’ne (GAP) yeni bir ivme kazandırdık. GAP’a ilave olarak Doğu Anadolu Projesi (DAP) dediğimiz programı da başlattık. Kamu yatırımları olarak GAP’a 50 milyar lira, DAP’a 40 milyar olmak üzere 90 milyar liralık yatırım yaptık. Hiçbir dönemde doğuya bu kadar yatırım yapılmadı. Bingöl’de bir üniversite yoktu, şu an 15 bin öğrenci var. Havalimanı yoktu şu an artık var. Kentsel dönüşüm projelerimiz devam ediyor. Bingöl artık çok daha büyük ve nitelikli bir şehir haline geldi. İkinci önceliğimiz istihdam imkanlarını artırmak. Gençler daha fazla iş bulabilsin diye gayret ediyoruz. Özel sektör yatırımlarını destekliyoruz. AB’den belirli hibeler alarak genç girişimcilere destek oluyoruz. Cazibe merkezi dediğimiz program ile binayı biz verelim diyoruz. Sıfır kredi ile makine teçhizatı sağlayalım diyoruz. Gerekirse alım garantisi verelim yeter ki üretim yap diyoruz. 100 milyar lira civarında bir teklif geldi. Önümüzdeki dönem hayata geçiriyoruz. Ulaşıma da çok büyük yatırımlar yaptık” diye konuştu.

BU REJİM TARTIŞMASI DEĞİL

16 Nisan’da yapılacak halk oylamasının Türkiye’nin geleceği açısından önemine vurgu yapan Yılmaz,  “Bu bir halk oylaması, genel seçim değil. Partiler yarışmıyor. Bu bir yerel seçim veya adayların yarıştığı bir seçim değil. Burada biz bir sistem tercihini oyluyoruz. Bu bir rejim tartışması değildir. Ana muhalefet partisi, bunu rejim tartışmasına çekmeye çalışıyor. Lütfen tek tek 18 maddeyi okuyun. Hiçbirinin rejimle ilgisi yok. Diyoruz ki şu an çok başlı bir yapı var. Dolayısıyla diyoruz ki cumhurbaşkanının yetkileri ile başbakanın yetkilerini birleştirelim idare daha derli toplu bir yapı oluşsun. 100 bin kişi bir araya gelip imza toplarsa bu salondan birini aday gösterebilir. Yeni sistem de hem yetkili hem sorumlu cumhurbaşkanı olacak. Yeni sistemde cumhurbaşkanları her konuda sorgulanabilir hale geliyor. Yüzde 75’le değil yüzde 66 ile yüce divana gönderilebilecek. Bunlara rejim tartışması deyip üstünü örtmeye çalışıyorlar. Yaptığımız şey 12 Eylül’ün yarattığı vesayetçi bir yapıyı halkın seçtiği yargının ve meclisin kontrol ettiği bir makama dönüştürmek. Vesayetçi bir yapıyı demokratik bir yapıya dönüştürmek” dedi.

YASAĞI KALDIRIYORUZ

Yeni siteme yönelik muhalefetten gelen eleştirilere yanıt veren Yılmaz, şunları söyledi: “Sandıkta millet zaten hükümete güvenoyu veriyor. Milletin doğrudan seçtiği hükümet modeline geçtiğimiz için güvenoyu aramıyoruz. Sistemin yapısı gereği bunu kaldırıyoruz. Cumhuriyet tarihinde 500’e yakın gensoru verilmiş. Meclis’in vaktini boş yere harcayan bir mekanizma olarak çalışmış şimdiye kadar. Milletvekili sayısını 600’e çıkarıyoruz. Temsilci sayısının artması demek milletin güçlenmesi demektir. Aslında temsilci sayısının artması temsilde adalet anlamında önemli bir gelişmedir. Artık diyoruz ki 18-25 yaş arası gençlerde seçilsin. Yasağı kaldırıyoruz yaptığımız bu. 8 milyondan fazla gencimiz var. Bunlar reşit insanlar. Evleniyorlar, askere gidiyorlar. Avrupa’da birçok ülke bunu kabul etmiş, ilkesel olarak seçme hakkına sahip olan seçilme hakkına da sahip olmalı diyoruz. Bu sadece AK Partili gençler için yapılmıyor. Böyle bir değişiklik yapıldığın da CHP’li, MHP’li ve HDP’li gençler de bu hakka sahip olacak. Gençlerin siyasetteki ağırlığı artacak. Bunun çok faydalı olacağına inanıyoruz. Biz bir yasağı ortadan kaldırmış oluyoruz.”

GÜVEN VEREN BİR YARGI

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yargıda getirilen değişiklikleri anlatan Yılmaz, “Yargının bağımsız olması yetmez tarafsız da olması lazım. Bunun ilerde kanunlara yansıması olacak. Bizde sivil ve askeri yargı var. Şimdi askeri mahkemeleri kaldırıyoruz. Sadece askeri disiplin mahkemeleri olabilecek. Yargıyı sivilleştiriyoruz, birlik sağlıyoruz. Hiçbir demokratik ülkede bizimki gibi bir sistem yok. HSYK’yı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na dönüştürüyoruz. Meclis’e de ilk defa bu yapıya üye seçme hakkı veriyoruz. 13 üyeden 4’ünü Cumhurbaşkanı, 7’sini meclis seçecek diyoruz. Salt bir çoğunlukla değil nitelikli çoğunlukla seçecek diyoruz. Bunu ancak bir başka parti ile uzlaşma ile yapacağız. Bu çok daha demokratik bir yöntem. Çok daha güven veren bir yargıyı oluşturacak. Yargı içinde çeteleşme olmasın istiyoruz. Yargı her şeyi denetleyebilecek hale gelecek. HSK, bir mahkeme değil aynı zamanda. Bu bir idari yapıdır” ifadelerini kullandı.

EN FAZLA CHP DEĞİŞECEK

Yeni sistemin dört temel fayda sağlayacağına vurgu yapan Yılmaz,  “Birincisi; vesayeti ortadan kaldırıp demokrasiyi güçlendirecek. Bu bir kişi veya parti için değil bu ülkenin istikrarı için yapılmış bir iştir. İkincisi; istikrar kalıcı hale geleceği için ekonomiyi hızlandıracak. 2023 hedeflerine çok daha hızlı yürüme imkanı sağlayacağız. Üçüncü fayda; toplumsal birliğe ve huzura katkısı olacak. En az yüzde 50 oy almak zorunda cumhurbaşkanlığı. Bu değişik toplumsal kesimlerle bağ kurma imkanı getirecek. İşbirliği ve diyalog kanalları daha çok açılacak. Uçlardaki söylemler törpülenecek. Ana muhalefet şimdiden halka dönük politikalar izlemeye başladı. Bu sistem kurumsallaşınca en fazla CHP değişecek. Şimdi rahatlar. Yüzde 25 oy alıp sistemi devam ettiriyorlar. Yeni yapıda bu politikalarla gidemezler. Kendini yenilemek zorunda hissedecekler. Bu bizim işimizi biraz zorlaştıracak. Biz bu hallerinden memnunuz. Ama vatanımız için muhalefetin daha iyi politika yapması iyi bir şey. Dördüncüsü ise uluslararası ilişkiler ile ilgili. Dünyada güç mücadeleleri yoğunlaştı. Böyle bir dünyada sağlam kalmak istiyorsak güçlü bir yönetim sistemine ihtiyacınız var. Türkiye güçlü bir şekilde yoluna devam edecekse yönetim sistemi güçlü olmalı. 15 Temmuz’da cumhurbaşkanı ve başbakan farklı bir politika izlese bu ülke ne hale gelirdi? Bunu düşündüğümüz zaman güçlü bir sistemin önemini kavramış oluruz” açıklamasında bulundu.