TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Epilepsiye meydan oku!

Epilepsi, yani sara hastası mısınız? Veya bir yakınınız bu hastalığa mı yakalandı? Epilepsi hastalığı hakkında bilmeniz gereken birçok konuyu Nöroloji Uzmanı Dr. Zeynep Elmas anlattı. Elmas, adeta korkulu bir rüya olan epilepsi hastalığının ameliyatta başarı şansının yüzde 80 olduğunu aktardı

Haber Giriş Tarihi: 20.01.2018 07:22
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Epilepsiye meydan oku!

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Sokakta yürürken ya da bir kafede otururken veyahut evinizde çay içip televizyon izlerken yanınızda ansızın yere düşüp nöbet geçiren insanlar oldu mu? Soruyu kişiselleştirirsek eğer sizler hiç nöbet geçirdiniz mi? Bir anda gelen nöbetler, titremeler ve nefes almakta güçlük çekmeler nedensiz değil elbet. Toplum arasında sara hastalığı olarak bilinen epilepsi bizlere hiçte uzak değil aslında. Neredeyse birçok kişinin ağzından duymuşuzdur. Peki, genellikle doğuştan ve genetik olduğu saptanan bu hastalık daha çok nedir, ne değildir? Yaptığı seminerlerle de epilepsi hakkında paylaşımlarda bulunan Nöroloji Uzmanı Dr. Zeynep Elmas, kafanızdaki birçok soru işaretini cevaplamaya çalıştı. İşte epilepsiye dair birçok konuyu ele aldığımız o haberimiz…

DOĞUŞTAN VE GENETİK OLABİLİYOR!

Hastalığın çalışma sistemindeki bir bozukluk olduğunu ifade eden ve epilepsinin nedenlerine değinen Dr. Zeynep Elmas, konuşmasına şöyle başladı: “Beyin hücreleri (nöronlar) vücudu yönetmek için elektrik devreleri gibi çalışırlar. Bunu bir elektrik ağı gibi düşünürsek, epilepsi hastalığını da bu ağın çalışma sisteminde bir bozukluk olarak tarif edebiliriz. Epilepsinin bazı türleri doğuştan veya genetik olabilir. Bunun dışında beynin etkilenmesine yol açan travma, tümör, beyin ameliyatları veya damarsal hastalıklar da epilepsiye yol açabilir. Hatta sonradan ortaya çıkan bazı epileptik atakların sebebi tam olarak tespit edilemeyebilir.” Epilepsi teşhisinin nasıl konduğuna dikkati çeken Elmas, “Teşhiste hastanın geçirdiği olay bir epilepsi atağı mı onu saptamamız gerekir. Mesela hastanın kendinden geçmesine sebep olabilecek hadise belki kardiyak aritmi veya hipoglisemidir. Bunun için muayeneyi takiben gerekli kan tahlili ve acil diğer testlerden sonra epileptik atak düşünülüyorsa EEG ve beyin görüntülemesi (BT veya MR) yapılarak durum aydınlatılmaya çalışılır” dedi.

KRİZ SIRASINDA…

Her epilepsi nöbetinin aynı şekilde gerçekleşmediğini kaydeden ve başka reaksiyonlarında yaşandığını söyleyen Elmas, “Beyinde her bölgenin görevi farklı olduğundan epilepsi nöbetleri beynin etkilenen yerine göre farklı görünümlerde olabilir. Yani tüm epilepsi nöbetlerinde hasta yere düşüp büyük kasılmalar geçirecek anlamına gelmez. Sadece yüzde kasılma veya kolda uyuşma, hatta sadece dalma atakları şeklinde ortaya çıkabilir. Yalnız beynin bir bölgesinde başlayan aktivite diğer bölgelerine de yayılabileceğinden örneğin sadece kolda başlayan nöbet tüm vücuda da yayılabilir” diye konuştu. Elmasa göre, hastanın nöbet geçirmesi esnasında hava yolunun açık tutulması en önemli noktadır, yan çevrilerek dişleri arasına sert olmayan tahta kaşık gibi bir cisim konarak dilini ısırması engellenir.

ANA TEDAVİ İLAÇLAR!

Tedavi yöntemini merak edenler için Elmas şu aktarımlarda bulundu: “Epilepsinin ana tedavisi ilaçlardır. Tabii nöbete neden olan beyinde bir tümör ise öncelikle onun çıkarılması gereklidir. Ancak ameliyattan sonra epilepsi bazen devam edebilir veya bazen tümör önceden nöbet yapmazken ameliyat sonrası nöbetler başlayabilir. Epilepsinin sebebine göre ilaca zor yanıt veren tipleri olacaktır. Bazı epilepsi tiplerinde bir süre ilaç kullanımı sonrası hasta nöbetsiz olarak hayatına devam edebilir. Bazılarında ise ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalacaktır. Epilepsi ilaç ile kontrol altına alınamazsa ve kaynaklandığı beyin odağı kesin tespit edilebilirse epilepsi cerrahisi ile buraya müdahale edilebilir. Bu müdahale sonrası hasta yine de genellikle ilaç kullanmaya devam etmek zorunda kalacaktır, ama aldığı ilaç ve geçirdiği nöbet sayısı azalacaktır.

TAMAMEN BİR TEDAVİ MÜMKÜN MÜ?

Elmas konuşmasına şöyle devam etti: “Genellikle çok dirençli değilse primer tip epilepsiler doğru teşhis ve doğru ilaçla 2 – 5 yıl arasında tamamen ortadan kayboluyor. Fakat herhangi sebebe bağlı olarak meydana gelen epilepsilerde ilacı maalesef ömür boyu kullanmak gerekiyor. Çünkü beynin o bölgesinde hasar olduğu için uyarısı daima bozuk kalıyor. Epilepsi tedavisinde mutlak bir şey var ki o da sürekli ilaç kullanmak. Hastaların doktor kontrolünde nöbetin bittiğine dair bulgular kanıtlanıncaya kadar her gün ilaç almaları gerekiyor, çünkü düzensiz ilaç kullanımı epilepsi tedavisinde başarısızlık yaratıyor. Epilepsiden şüphelenilen hastaya öncelikle bir beyin MR’ı ya da beyin tomografisi çekip epilepsiye neden olan bir etkenin olup olmadığını araştırmak gerekiyor. Epilepsi tanısı EEG ya da beyin elektrosuyla konuluyor ve bununla takip ediliyor. Beynin hangi bölgesinde uyarı varsa elektro bunu gösteriyor, hastalığın derecesi ve şiddetini doktorun tespit etmesini sağlıyor. EEG, günümüzde bunu sağlayan tek teşhis cihazı. Ayrıca hasta ilacı kullanırken ilaç dozunun kandaki seviyesinin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor.

EPİLEPSİ OLAN HAMİLELER…

Gebelik planlayan epilepsi hastalarının da dikkat etmesi gereken önemli noktalar var. Elmas o noktaları şöyle ifade etti: “En az 6 ay öncesinde doktoruyla konuşmalıdır ve asla ilaçlarını bırakmamalıdır. Birden bırakılan ilaçlar anne adayının yoğun bakıma yatmasına bile neden olabilecek büyüklükte nöbetlere yol açabilir, ki bu durumda karnındaki bebek de çok büyük zarar görecektir. Aynı durum diğer epilepsi hastaları için de geçerlidir. İlaçlarını yanlarında taşımaları önerilir. İlaç saatleri atlanmamalıdır. Her geçirilen nöbetin beyindeki hücreler üzerinde toksik etki yaratacağı unutulmamalıdır. Toplumda epilepsi hastalarına yönelik ön yargıların olduğuna değinen Elmas, bu önyargıların kırılması gerektiğini vurguladı: “Epilepsi de diyabet veya hipertansiyon gibi herhangi bir hastalıktır. Çoğu epilepsi hastası günlük hayatta hiçbir belirti vermeksizin ve zorlanmaksızın hayatını yaşayabilir.”

AMAN DİKKAT!

Epilepsi hastalarının dikkat etmesi gerekenleri sıralayan Uzman Doktor Elmas, “İlacınızın dozunu unuttuğunuzda doktorunuza mutlaka danışın. İlacı aniden bırakmayın. Bu durmayan nöbetler sizi hastaneye hapsedebilir ve belki de hayatınızı tehdit edebilir. İlaç kullanırken herhangi olağandışı bir davranış, duygu hissederseniz veya sağlığınızla ilgili farklı bir durum olduğunu düşünürseniz acilen doktorunuza danışmanız gerekmektedir. Alkol konusunda dikkatli olun. Hangi içeceklerin ilaç ile karıştırıldığında zarar vereceği hakkında doktorunuza danışın. Uykunuzu aldığınızdan emin olun. Doktorunuzu görmeden önce ona sormak istediğiniz şeyleri düşünün. Unutmamanız önemli, bu yüzden onları bir kenara yazın. Randevuları sıkı bir şekilde takip edin. Zaman zaman özel testler yaptırarak aldığınız ilaçların vücudunuza herhangi bir zararı olup olmadığını öğrenin. Eğer doktorunuz ilaç değişikliği yaparsa, araba kullanmayın, öncelikle sizi nasıl etkilediğini bilmeniz gerekiyor” dedi.

SANILDIĞINDAN ÇOK DAHA FAZLA

Epilepsi hastalığı maalesef sanıldığından çok daha fazla görülen ve insanların kusur olarak gördükleri, bu nedenle çevreden sakladıkları bir hastalık. Klinik deneyimlere göre, saklanma oranları çok yüksek olduğu için gerçek epilepsi hastasının ancak yüzde 20’sinin doktora başvurduğu düşünülüyor. Epilepsinin bebeklik döneminden itibaren kendini gösteren bir hastalık olduğunu paylaşan Elmas, “Bebeklikte, çocuklukta, gençlikte görülen birçok tipi var. Genellikle bu yaşlarda ortaya çıkıyor. Ergenlikten sonra gelişen epilepsi nöbetlerinin altında ise başka bir hastalık aramak gerekiyor. Birçok görüş öne sürülse de, primer denilen ve erken dönemde açığa çıkan epilepsinin nedeni tam olarak belli değil. Fakat sekonder denilen epileptik nöbetlerin nedenleri belli; genellik yani kafa travmaların ve felç sonrası, beyin kanamaları ve beyin tümörü operasyonlarına bağlı olarak ortaya çıkıyor” diye kaydetti.

AMELİYATTA YÜZDE 80 BAŞARI

Nöbet esnasında dışarıdan bir müdahalenin nasıl olması gerektiğini de anlatan Elmas, “Nöbette şuuru kaybolmuşsa hasta nöbeti hatırlamıyor. Ayrıca nöbetlerin bir iki saniyeden saatlerce uzadığı durumlar söz konusu olabiliyor. Nöbetler sürekli bir hal alabiliyor, hayati bir tehlike bile olabiliyor. Bunun için nöbet geçiren kişiyi görünce zarar vermeyecek bir pozisyona getirmek, kendi haline bırakmak, zarar verecek davranışlarda bulunmamak lazım. Nöbet başladıktan sonra bir sağlık kuruluşundan yardım almak gerekiyor” cümlelerini kurdu. Ameliyatta başarı şansının yüzde 80 olduğunu kaydeden Elmas, “Ciddi bir ekip çalışması gerektiren epilepsi ameliyatları çok az merkezde gerçekleştirilmektedir. Ameliyatlar için deneyimli, eğitimli bir ekibin ve teknolojik alt yapı en önemli unsuru oluşturur. Epilepsi ameliyatlarında başarı şansı oldukça yüksektir. Temporal lob epilepsi ameliyatlarının yüzde 80’inde nöbetler tamamen sona erdirilebiliyor. Kalan yüzde 20’sinde ise nöbetler azalıyor ve kontrol altına alınıyor. Beynin diğer bölgelerinde başarı şansı biraz daha düşüyor fakat bu şans her zaman yüzde 50 daha yüksek. Özetle söylemek gerekirse ameliyattan sonra hastaların yaşam kalitesi artmaktadır. Epileptik odak noktasının riskli bölgede yer alması nedeniyle ameliyat edilemeyen kişilere uygulanan alternatif bir yöntem de “Vagal Sinir Stilümatörü”. Kalp pili gibi küçük bir operasyonla göğüs duvarına yerleştirilen cihaz ile vagus siniri uyarılıyor. Şiddeti ve frekansı hekim tarafından ayarlanan uyarı sinire iletiliyor. Vagal sinir stimülatörü yöntemi sonucu nöbetler sona eriyor ya da anlamlı bir şekilde azalabiliyor. Bu, özellikle çocuklar için çok uygun bir yöntem” dedi.

AKRABA EVLİLİKLERİ ETKEN Mİ?

Özellikle akraba evliliklerinin yaygın olduğu toplumumuzda zihinsel engelli doğan ve aynı zamanda epilepsi hastası olan çocuk sayısı da oldukça fazla. Çünkü beynin özürlü olması nöbete zemin hazırlıyor. Konuya dair konuşan Elmas, şöyle ekledi: “Bu çocukların ev içinde bakımı sırasında sık sık nöbet gelmesi aileleri ruhsal açıdan çok olumsuz etkiliyor. Nöbetler sadece dalgınlık şeklinde gerçekleşebildiği için çoğu zaman aileleri tarafından fark edilmiyor. Şiddetli nöbetler olduğunda hekime başvuruluyor. Bu çocukların nöbetleri basit ameliyatlarla kontrol altına alınabiliyor. Çözüm arayan bir başka kitleyi de bu aileler oluşturuyor. Bilgisayar oyunlarının da hastalığı tetiklediğini belirten Elmas, “Açlık, susuzluk, uykusuzluk, aşırı fiziksel aktivite ve duygusal değişikliklerin de nöbetleri hızlandırıyor. Bazı çocuklarda bilgisayar oyunları da çok önemli uyarıcılar olabiliyor. Bu durum bazı epilepsi türlerinin yanıp sönen ışıklarla uyarılması sonucu oluşuyor” ifadelerini kullandı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.