TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hak var uygulama yok

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi Şube Müdürü Servet Kankaya, kadınların büyük mücadeleler sonucu elde ettikleri hakların büyük çoğunluğunun uygulamada eksik kaldığını ifade etti

Haber Giriş Tarihi: 20.06.2018 06:59
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Hak var uygulama yok

NİLGÜN TAZE

Türkiye’de Cumhuriyetinin kuruluş yıllarından itibaren kadının siyasi ve toplumsal hayattaki konumunun güçlendirilmesine yönelik olarak gerek BM gerekse AB’nin kabul ettiği normlara uygun önemli adımlar atılmıştır. Başta Anayasa olmak üzere, medeni hukuk, ceza hukuku gibi ana hukuk metinleri ile kadını ilgilendiren birincil ve ikincil mevzuatta, kadının eşitliğini önleyici hükümler temizlenmiştir. Ancak tüm bu iyileştirmelere rağmen kadınlar gerçek yaşamda hakları konusunda büyük sorunlar yaşamaktadır. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi Şube Müdürü Servet Kankaya, yalnız ebeveyn ve çocuklardan oluşan hane halkı sayısının en fazla İzmir’de görüldüğünü açıklayarak, “Yapılan araştırmalara göre yüzde 10 İzmir, yüzde 9.8 Adana, yüzde 9.7 Malatya ile İzmir’in çekirdek aile sırasında ilk sırada yer aldığını görüyoruz. Ülkemizde eşi ile akraba olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise yüzde 23.2. Yine ülkemizde ata erkil yapıda yetiştirilen erkeklerin aile bireylerini mülkleri olarak gördüklerini, ekonomiyi denetim altında tuttuklarını ve karar verme yetkisine sahip olduklarını görüyoruz. Bu sistemde erkeğin her türlü davranışı meşrudur ve davranışları doğruda yanlışta olsa sorgulanamaz” dedi.

NAMUS CİNAYETLERLERİ

Namus cinayetleri ve ev içi şiddetin Türk toplumunda özel alan sorunları olarak görüldüğünü ifade eden Kankaya şunları söyledi: “Kadınların yaptıkları üretim aile gelirine sadece katkıda bulunmak içindir. Bu toplumsal sistem, erkeğin kadından üstün olduğundan hareketle kadınları denetleyen ve erkeğin mülkü, namusu sayan bir düşüncedir. Evdeki otoriteyi kaybetmemek için namus cinayetleri, ev içi şiddet gibi her türlü davranışı meşru sayan bir sistemdir.Bu bakış açısına göre, kadınların yaptıkları üretim aile gelirine sadece katkıda bulunmak içindir. Bu nedenle erkekle eşit iş yapsa bile erkekten daha az ücret alması doğaldır. Kadınlar bu yapılanmanın doğal değil erkek egemenliğinin kurgusu olduğunu fark ettiklerinde mücadeleye etmeye başlayabildiler.”

ÇALIŞMA HAYATI

Türkiye’de çalışmanın anayasal bir hak olduğunu ve İş Kanunu’na göre eşit işe eşit ücret ödenmesi gerektiğini hatırlatan Kankaya,“Ancak ülkemizde kadınların iş gücüne katılımı yüzde 20-30 arasındadır. Kadınlar çalıştıklarında erkeklerden daha az ücret kazanırlar, kadın işi görülen işlerde ücretler daha düşüktür ve kadınlar sadece belirli mesleklerde yoğunlaştırılır. Kadınlar ve erkekler olarak aynı dünyaya geliriz peki bu dünyayı aynı biçimde mi yaşarız? Bir toplumda cinsiyetleri nedeniyle kadına ve erkeğe yüklenen birbirinden farklı özellikler yüklenir. Yüklenen bu özellikler toplumsal cinsiyet rollerini oluşturur. Bu rolle, toplumda kadından ve erkekten farklı bir o kadar birbirine zıt beklentileri doğurur” ifadelerini kullandı.

İSTATİSTİK RAKAMLAR

Özel alan olarak kabul edilen ev içinde eşitsizliklerinde Türkiye’de ev işlerinin yüzde 90’dan fazlasını kadınların yaptığını açıklayan Kankaya, Türkiye’de mülklerin sadece yüzde 2’sinin kadınların, yüzde 92’sinin ise erkeklerin üzerine kayıtlı olduğunu belirtti. Türkiye’de kadınların yüzde 78’inin aile içinde fiziksel şiddete maruz kaldığını ifade eden Kankaya, “Yapılan bir araştırmaya göre ‘erkekler kadından üstündür ve erkeğin sözü geçer’ inancına kadınların yüzde 79.2 katılmıyor, yüzde 17.7 katılıyor. Erkeklerin ise yüzde 59.9’u bu inanışa katılmıyorken yüzde 34.7’si katılıyor. Kadınlar ve erkekler ev işlerinin sadece kadınlara özgü olmadığını, erkeklerin de sorumluluk alması ve kadınlara yardımcı olması gerektiğini düşünmektedir. Rakamlar bu inanışı kadınların yüzde 87.2 katılıyor, yüzde 10.4 katılmıyor, erkekler yüzde 74.5 katılıyor, yüzde 20.7 katılmıyor şeklinde gösteriyor” şeklinde konuştu.

HAK FARKINDALIĞI

Kankaya, kadın ve erkeğin rolleri arasında mesafelerin azalarak benzerlik arz etmeye başladığını açıklayarak, “Kadınların hak talebinde, toplumun yarısını oluşturan kadınlar, kadının yok sayıldığı bu sistemi eleştirerek, erkeklere tanınan hakların kendilerine de verilmesi yolunda mücadeleye başladılar. Oy hakkının mülksüzlere ve kadınlara da tanınması için, uzun bir mücadele gerekti. Kadınlar çok geçmeden yeni toplumun eşitlik, özgürlük, adalet gibi ideallerinin dışında tutulduklarını, bu kavramlar üzerinde gelişen çeşitli haklardan mahrum edildiklerini fark ettiler. Dünya da bu mücadele verilirken cumhuriyet öncesinde Osmanlı’da da bu hareket varlığını gösteriyordu. Bu farkındalığın bir harekete dönüşmesi ise 19. yüzyılda gerçekleşti ve feminizm bu yüzyılda kitlesel bir nitelik kazanarak toplumsal bir harekete dönüştü” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.