TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hayvanları hayvanseverlerden kuruyorlar!

HAYTAP’a bağlı, hayvanları hayvanseverlerden korumak adına oluşturulan Sincap Derneği, “Bir doğruya en büyük zararı veren; o doğrunun savunuculuğunu üstlenmiş, yanlış insanlardır” diyerek projelerini sürdürüyor

Haber Giriş Tarihi: 09.09.2017 07:29
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Hayvanları hayvanseverlerden kuruyorlar!

SULTAN GÜMÜŞ - ÖZEL HABER

Hayvan Hakları Federasyonu’yla (HAYTAP) işbirliği halinde çalışmalarını sürdüren Sincap Derneği, hayvanları hayvanseverlerden korumak, hayvanların haklarını aramak adına oluşturuldu. Birçok ilde şubesi bulunan derneği, hayvan haklarını arayan diğer derneklerden ayıran farkı ise hayvanları hayvanseverlerden koruyor oluşu. Sincap Derneği, özellikle de hayvan istifçiliğine neden olan sözde hayvanseverlerin, hayvanlara zulüm etmesine karşı çıkıyor, bu insanlara yönelik caydırıcı yasalar çıkarılmasını ön görüyor.

Gazetemize konuşan HAYTAP üyesi Sevgi Ekmekçiler, “Biz kimiz” diyerek derneği şu sözlerle anlattı: “Derneğin amacı toplumun gündeminde olan veya olması gereken konularda toplumu aydınlatıcı bilimsel verilere dayanan çalışmalar yapmak, raporlar sunmak, yürüyüş ve etkinlik düzenlemek, hayvan haklarının da layık olduğu yere kavuşması için yasa teklifleri hazırlamak, kamuoyu oluşturmak, lobi çalışmaları yapmak, hukuki girişimlerde bulunmak, mahkemelerde dava açmak, savcılara suç duyurusunda bulunmak, açılmış ya da açılacak davalara müdahil olarak katılmak, bunları ilgili mercilere sunmak, bu konularda görüş bildirmek, hayvan haklarının korunması ve savunulmasında, yasa değişiklik çalışmalarının gerekçesine hayvanların hayvan severlerden bile korunması gerektiğine dair gerekçenin olması ve ilgili maddenin olması için çaba harcamak. Derneğimiz hayvan sever olduğunu iddia eden ama bu konuda hiçbir bilgi birikimi olmayan, hayvanları istifleyen, hayvanları türüne göre ayırt edip ona göre sevgi belirtisi gösterip yasalara aykırı bir şekilde çalışan, hayvanlara en az zehirleme yapan belediyeler kadar zarar veren hayvan severlerin de olduğuna inanan kişilerden oluşmuştur.”

FARKINDALIK YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR

Farkındalık çalışmalarını desteklemek amacıyla kurulduklarını belirten Ekmekçiler, “Derneğimiz, isminde de açık olduğu üzere bu konuda yapılacak farkındalık çalışmalarını desteklemek misyonuyla kurulmuştur. Hayvan üzerinde tahakküm kurup onlara daha fazla zarar verenleri, hayvan dövüştürüp ama sevenleri, Türkçe bilmeyip hayvanların hakkını savunmada kendini peygamber ilan edenleri, istifçileri, hayvanları kartvizit olarak görenleri, internetle yaşayıp hayvanları savunmayı numaratör sayısına bağlayanları, kendi vizyonu olmadığı için olanları değersizleştirenleri, hayvanlarla ilgili kariyer hırsından hayvanlarla ilgili kitap dergi yazı çıkartılmasını engellemek için uğraşanları, hayvan seçenleri, hayvan bakımevlerinde ayı hapsedilsin diye sanal imza toplayıp demir kafes ardında hayvan tutukluğuna karar verenleri, tehdit ve şantaj ile yayın yaparım deyip Facebook sayfası üzerinden para sızdıranları, iş yapanları küçümseyenleri, telefonda saatlerce konuşup deşarj olanları ama karşı tarafı şarj ettiğinin farkında olmayanları, kendi başarısız kaldıkça başarı öyküsü yaratan STK’lara saldıranları ve bilumum benzeri hastalıklardan muzdarip olup da teşhisi hala konamayan gizli hastaların önce ifşa, sonra da tedavi olmasına yardım için kurulmuştur” dedi.

Ekmekçiler, sözlerine şöyle devam etti: “Kaç haftadır HAYTAP Facebook sayfasındaki hayvan hakkı savunucusu olduğunu iddia eden insanların yorumlarına bakıyorum, öncelikle kendi şartlandırılmış beynin ürettiği bahaneler, cümleler; daha sonra ise hayvanın hakkı ile ilgili iyi cümleleri geliyor. Bazı hayvansever olduğunu iddia eden arkadaşlar, fanatikçe belediyesine ve siyasi partisine o derece bağlı ki sırf belediyesi zarar görmesin, hayvan bakımevi kontrolü elinden gitmesin diye (hayvanların zarar gördüğünü bile bile) inadına belediyesine tutunuyor. Somut ihlale rağmen somut soruna öncelikle ideolojik olarak yaklaşıyor, takım tutar gibi belediyesine yapışıyor. Sanki sana imardan belediyen pay verecek ya da başkanla aynı kareye girdiğinde seni mebus yapacaklar. Hayvan hakkı bir kıdemli barınakçının bile yine ideolojisinden sonra geliyor.”

KEDİ KÖPEKTEN BAŞKASINA EL SÜRMEZLER

Ekmekçiler, bazı insanların sadece kedi ve köpeklere önem verdiğini diğer hayvanları umursamadığını ifade ederek; “Şöyle bir örnek vereyim. KKSD. Yani kedi köpekten başkasına el sürmezler derneği. Konu kedi köpek olunca ayağa kalkarlar ama ben bir tane bile ne yunuslarla, ne sirklerle, ne hayvanat bahçeleri ya da adalardaki atlarla ilgili bu arkadaşların yorumlarını, yazışmalarını, dava dilekçelerini, kısa film çalışmalarını bunca yıldır görmedim. Bu örnekler sıradan birisi için çok önemli değil ama yukarıda verdiğim tüm örnekler hep hayvansever olduğunu iddia eden kişiler için geçerli. Yani onlar için bile aslında önce şartlanmışlıkları, klasik alışkanlıkları, dini vecibeleri, töreleri, ideolojileri sonra da hayvan hakları geliyor. Sadece kendi hayvanını sevenler, bunun için kulüp kuranlar, annelik dürtüsünü tatsın diye çiftleştirenler, hatta çok sevdiğinden kendi hayvanı ile bile çiftleşenler. Onları hemen geçiyorum zaten bir kalem. Önce şartlanmışlıklar. Önce klasik beyin bıngıldağının öğrendikleri. Sonra da hayvan hakları. O da medyatik kısmı varsa. Aksini söyleseler de bu iki kere iki dört. Görüldüğü üzere hayvan hakları ve çevre hakları, hayvan severlerin hayatlarında bile her ne kadar aksini iddia etseler de öncelikli gelmiyor. Öyle olduklarını söyleseler bile verdiğim örnekler, tecrübeler, yazılanlar, delil çokluğu ve yaşadıklarımız, zavallı hayvanlar için çok da parlak bir ülkede olmadığımızı tekrar tekrar kanıtlıyor” dedi.

NASIL DESTEK OLABİLİRİM?

Hayvanlara yaşatılan bu zulme karşı nasıl dur denileceğini merak edenler için Ekmekçiler, şu önerilerde bulundu: “HAYTAP Çocuk Tiyatromuza destek olun ki çocukken eğitelim. Sosrooms.com üzerinden otel rezervasyonu yapın ki ana çatımızı maddi açıdan kimseye muhtaç bırakmayalım. ‘Mutlu Gün’ kartlarımızı alın ki farkındalığı artıralım. Kurumsal bazda destek veren şirketlerden birisi olun ki daha çok muhtaç hayvana ana komuta gemimiz HAYTAP vasıtasıyla ulaşmış olalım. Kitap alımını artıralım ki bilginin güç olduğunu, yanlış insanların bilgisizlikten, kitapsızlıktan hayvanlara daha çok zarar verdiğini anlatabilelim.”

Sözde hayvanseverlerin basına ne şekilde yansıdığını da anlatan Ekmekçiler, “Hayvanseverlere ilişkin olumsuz birçok olay yaşandı. İki tanesini örnek göstereyim. İkisi de Antalya’da gerçekleşti. İlki hortumlama kavgası. İki hayvan koruma derneği arasından anlaşmazlık çıkıyor. Birbirini dolandırıcılıkla suçlayan bu hayvansever gruplar hortum ve sopalarla kavga etmeye başlıyor. Ayrıca bahsettiğim dernekle alakalı hayvanları aç ve susuz bıraktıklarına dair haberlerde yapıldı. İkinci haber ise Antalya ‘ya yerleşen Mehmet-Müjgan Orhan çifti Antalya Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği’ni kurup kiraladıkları araziyi kedi köyüne çevirmişti” ifadelerine yer verdi.

KİTAP VE FİLMLERE KONU OLUYORLAR

Ekmekçiler, kitaplara ve filmlere konu olan hayvanlardan da bahsederek birkaç kitap ve film örneği de verdi:

Hayvan Haklarına Hukuki Yaklaşım Kitabı: İstanbul Barosu öncülüğünde Türkiye’de ilk defa hayvan hakları ile ilgili özel bir sayı adı altında böyle bir kitap çıkıyor, okuyucularla buluşuyor. Bu kitabın içinde geçtiğimiz aylarda hayvan hakları ile ilgili düzenlemiş olduğumuz panelin tam ses kayıt çözümlerinden, hayvan haklarını ilgilendirecek mahkeme kararlarına, Bekir Coşkun’un bu konudaki yazılarından, Aziz Nesin’e, Hürriyet Gazetesi yazı işleri müdürü Doğaner Gönen’e, komisyonumuzun değerli hukukçu arkadaşlarının görüşlerinden, Adli tıp profesörü Sevil Atasoy’un hayvana eziyet konusundaki bilimsel görüşlerine, Psikiyatr Dr. Özcan Köknel’e, Yalçın Ergündoğan’dan Leman Sam’a kadar, hatta HAYTAP sitesinde de yayınlanan Mustafa Kemal’in fotoğraflı anılarına kadar çok kapsamlı yaklaşık 300 sayfalık bir kitap oldu. Baro komisyonumuzun kurulmasındaki imza toplama günlerimizin fotoğrafları bile konulmuş durumda. Hepsinden önemlisi bu kitap en yakın zamanda tüm Yargıtay üyelerine, bakanlıklara, müsteşarlıklara, TBMM’nin ilgili üyelerine, hakimlere savcılara, üniversitelerin hukuk fakültelerine, ceza kürsülerine, başta medya mensupları olmak üzere kamuoyunu yakından etkileyebilecek her birime yollanacak. Hayvan hakları konusunda yapılan böyle bir çalışmada emeği geçen başta yönetim kurulumuz olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Aylarca, çok ama çok emek harcadık üzerinde. Almanya’da bir kedinin öldürülmesi nedeniyle çıkan 7 aylık hapis cezasının gerekçeli mahkeme kararı da birilerine örnek olsun diye kitabın içine girdi. Benzer çalışmaların da Türkiye’de hayvan haklarının sınıf atlamasında çok önemli olacağını düşünüyoruz.

SİSTEKİ GORİLLER: Ara ara Türkiye’de CBNC-E kanalında gösterilen yaşanmış bir öykü. Goriller hakkında hiçbir şey bilmeyen bir öğrencinin sıfırdan başlayıp Afrika’nın derinliklerinde Goril avcıları ile yaşadığı derin kavga ve mücadelenin öyküsü. İnançlarından ödün vermeyen, bir anda büyük bir hayvan korumacısı olarak çıkan Dorrian Fossey’in sonu acıklı biten müthiş öyküsü. Bu filmi izledikten sonra bu davaya inanan insanların ne kadar doğru bir yolda gittiğini gösteren, kendi inancının ne kadar haklı olduğunu ispatlayan enfes bir gerçek hayat öyküsü. Hiçbir şey bilmeden yola çıkan Dorian Fossey’in goriller için, kaçak avcılar için bir ömrünü adamış olduğu idealist bir hayvan hakları mücadelesi.

İÇGÜDÜ: Bütün bunları düşününce akla şu soru geliyor. Acaba şiddeti yaratan, vahşi dediğimiz, doğada en saf halleriyle yaşayan hayvanlar mı? Yoksa ormanları keyif için yok edip, teknoloji uğruna kirleten ve rahat elbiseler için hayvanların derisini, dişlerini alıp nesillerini tüketen bizler miyiz? İçgüdü filmiyle işte bu sorulara yanıt arıyor yönetmen John Turteltaub. Bir hayvanbilimci, gorilleri araştırırken yaşadıklarını daha iyi anlamak için onların içine katılır. Başta insanlara olan güvensizlikleri nedeniyle profesörü aralarına almazlar. Profesörün hiç durmadan onları takip etmesi sonucunda ona güvenerek aralarına katılması onları da bu grubun üyesi yapar ve korunup kollanmaya başlar. Bir arada olmanın verdiği şaşırtıcı güzelliği fark eden profesör hayatın anlamına ulaşır ve gerçek duyguları görür.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.