TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hem vatandaş hem eczacı mağdur

Bakanlığın ilaçlara zam veya indirim kararını alırken 45 gün öncesinden kamuoyuna paylaşılmasıyla gereksiz yere kaotik ortam oluşturduğunu belirten Başkan Tuncay Sayılkan, “En çok vatandaş ve eczacı zarar görüyor” dedi

Haber Giriş Tarihi: 13.12.2017 07:29
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Hem vatandaş hem eczacı mağdur

KENAN YEŞİL - ÖZEL HABER

Sağlık Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde 19 Aralık’tan itibaren geçerli olmak üzere ile 945 ilaca zam uygulaması yapılırken 917 ilacın da fiyatında düşüş gerçekleşeceğini yönünde bir açıklama yapılmıştı. İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan ile bakanlığın aldığı zam kararını ve vatandaşlarda oluşabilecek telaşlar üzerinde konuştuk. Tuncay Sayılkan, Sağlık Bakanlığının Türkiye’deki yasa ve kararnamelerden dolayı ilaçlara zam kararını alırken 45 gün öncesinden kamuoyuna paylaşılmasını doğru bulmadığını söyledi. 45 gün öncesinden ilaçlara zam geleceği veya düşürüleceği konusunda kamuoyuna bildirilmesiyle gereksiz yere kaotik bir ortam oluşturulduğunu belirten Sayılkan, bu durumdan en çok vatandaşın ve eczacının zarar gördüğünü dile getirdi. Öneride de bulunan Tuncay Sayılkan, “Euro kuruna bağlı bir zam yöntemi vardı. Orada 45 günlük süre 5 güne çekildi. Bu düzenli zamlarda da aynı yöntemi yapmak lazım. Yani 45 gün önceden değil 5 gün önceden zam veya indirim olacağı açıklanmalı” diye konuştu.

45 GÜN ÖNCEDEN AÇIKLAMA YAPILMAMALI

915 ilaca yeni yılda zam geldiğini belirten Sayılkan, “Aslında hep zam gelen ilaçlar konuşuluyor. Ancak bir de 900 küsur ilaca da yüzde 14.6 indirim var. Bin 200 kalemde fiyat değişmiyor. Bu kısmi bir zam. Ama bine yakın ilaca zam geleceği için zam gelme kısmını bakıyoruz. Bir de Türkiye’deki yasa ve kararname ilgili 45 gün önce açıklanıyor. Bu 45 gün önce zam olacağının açıklanması doğru bir durum değil. 45 gün önce siz birine her gün kullandığı veya sattığı bir ürünü işaret edip bunun fiyatını 45 gün önceden artıracağım ya da bir grup ilacın fiyatını düşüreceğim demek yanlış. Önceden bu tarihi verdiğinizde fiyatı düşecek ürünleri insanlar tüketmeyi çalışır. Çünkü o tarihten itibaren ilaçları indirimli alacaksınız. Zam gelecek olanlara da ihtiyaç fazlası olarak bulundurmaya çalışır ki zam geldiğinde elindekiler hiç olmazsa bir miktar zararını kurtarsın. İşin içinde konu ilaç olunca gereksiz yere kaotik bir ortam oluşuyor. Bunun nedeni ise İlk olarak 45 gün öncede bu bilgi kamu ile paylaşıldığında bu ilaçları üretenler, depolayanlar, saklayanlar, satanlar herkeste bir tedirginlik oluşuyor. Buna vatandaşlar da dahil. Vatandaş zam gelecek diye alayım kenara koyayım derdine düşüyor. Halbuki Türkiye yokluk yıllarını çok geride bıraktı, o yılları geçti. Ama belli bir yaşın üzerinde insanlar hala ‘Ya ilacımı bulamazsam, ya tedavim aksarsa’ kaygısıyla elinde o ilaç olduğu halde birkaç kutu da fazladan alıp kenara koyma telaşına kapılıyor. Geçmişte de bunu yaşadık. Burada tabi işin en mağduru ilk önce vatandaş daha sonrada eczacı oluyor. Eczaneler ilacı bulamadığı için satamıyor. Eczanelerin ilacı satması lazım ki yasal olan yüzde 22 karlılıkla para kazansın, kirasını, vergisini ödeyebilsin. İlaçlar piyasadan kayboldukça eczacıların cirosu da düşüyor. Eczacının bu durumda ayakta kalması zor oluyor. Bu ilaçlar nerede diye sorulduğunda ise ya üretim aşamasında fabrikadan çıkmıyor ya da fabrikadan çıkıyor deponun kayıtlarına bir türlü girmiyor” ifadelerini kullandı.

5 GÜN ÖNCEDEN AÇIKLAMA YAPILSIN

Türkiye’de özel bir sistemin var olduğunu söyleyen Sayılkan, “İlacın kutusunun üzerinde bir kare kod diye tabir edilen bir sistem var. Dünyada da ilk defa Türkiye’de uygulanan bir sistemdir. Bu bir takip sistemidir. Hangi ilaçtan kaç tane var, hangi tarihte üretilmiş hangi depoya gelmiş ve hangi depodan hangi eczaneye geçmiş ve vatandaşa ne zaman satılmış bunların hepsini kaydeden bir sistem. Dolayısıyla bunu izleme ve takip etme şansı var. Burada bazen işin kolayını kaçıp eczaneleri zan altında tutacak açıklamalar yapılıyor. Eczanelerin stok yaptığı söyleniyor. Bu sistemle stok yapma ihtimali olmayan yer olarak birinci sırada eczaneler vardır. İlaç olsa eczane neden satmasın. Zaten olup olmadığı sistemde kayıtlı. İkinci olarak yıllardır eczanesine gelen hastasını mağdur etmek eczacıları etmiş oldukları yeminle bağdaşmaz. Üçüncü olarak eczacı ilaçları satmalı ki para kazansın. Ayın 19’una kadar hiç mi ilaç satmasın? Yüzde 16 zamdan yararlanmak için bütün bir ayı boş mu geçirsin? Bu doğru bir hesap değil. Ama Euro kuruna bağlı bir zam yöntemi vardı. Orada 45 günlük süre 5 güne çekildi. Bu düzenli zamlarda da aynı yöntemi yapmak lazım. Yani 45 gün önceden değil 5 gün önceden zam veya indirim olacağı açıklamalı. O 5 günlük arada bazı durum tolere edilebilir. Ama 45 gün önceden açıklama yapılırsa tolere edilemez” dedi.

DEVLET ELİYLE YOKLUK YAŞANIR

Zam gelmesi veya indirim olması bunlar siyasi karar olduğunu dile getiren Sayılkan, “Muhakkak bunlar için bir hesap vardır. Firmaların haklı olduğu, haksız olduğu yerler vardır. Ama bir gerçek var. Türkiye’de 5 liraya yaklaşmış Euro kurunu belirlerken 2 liraya sabitlerseniz, ilaç zam fiyatlarını 45 gün önceden açıklarsanız devlet eliyle vatandaşa bir ilaç yokluğu yaşatırsınız. Başka bir sektörde bunu yapabilirsiniz. Ama söz konusu ilaç olunca milyonlarca insanı mağdur edersiniz. Tedaviler aksar, bugüne kadar yapılan tedaviler boşa döner ve tekrar başa dönersiniz. Bunlar doğru işler değil. Eczacı elinde ilaç olsa satacak. Çünkü ilaç takip sistemi ile yakından takip ediliyor. Vatandaşlar fazla panik yapmasın. Ayın 19’undan sonra geçmişte olduğu ilaçlar yine rahatlıkla ulaşılacaktır. Zam olduktan sonra bir gün sonra piyasaya ilaçlar ortaya çıkıveriyor” şeklinde konuştu.

POLİTİKALAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

4.50 liralık Euro kurunu hiç gerçekçi olmayacak bir şekilde sırf tasarruf edebilmek için 2 liraya sabitlenmesi nedeniyle ilaç üreticilerinin Türkiye’ye gelmediğini belirten Tuncay Sayılkan, şöyle konuştu: “Zaten bir sürü ilaç Türkiye’de yok, gelmiyor. Hiç kimse de bunu kabul etmez. Almanya’dan 5 liraya mal ettiği bir ürünü Türkiye’de 2 liraya nasıl satacak? Bu durumda devlet eliyle yokluk yaşatılmış oluyor. Bu politikanın gözden geçirilmesi gerekiyor. Euro kurunda biz şöyle mağduruz. İthal ilaçların çoğu, önemli olan ilaçlar belli durumlarda bulunmuyor. Mesela bir kanser ilaçları belli aralıkla ortadan kayboluyor. Çünkü Türkiye’de satılan ilaçların yüzde 60’ı ithaldir. İthal ilaçlarda Euro 4.50 lira iken sen ‘2 liradan bunu kabul ediyorum yoksa ben fiyat vermiyorum. Türkiye’de satmak istiyorsan 2 liraya çarpın gelin derseniz’ gelmiyorlar. Üretici milyonlarca kutu üretim yapıyor. Neredeyse yarı fiyatından altında ilacı satmak istemiyor. Burada ilaca ihtiyaç olanlar cezalandırılıyor. Peki burada amaç ne? Belli bir amaç olabilir. Devletin ilaç harcamalarını azaltmak, sağlık harcamalarını düşürmek gibi çok radikal bir finans uzmanı yaklaşımız olabilir. Söz konusu ilaç, sağlık olunca bu iş böyle yönetilmez. Bu doğru bir politika değil. Meşhur akıllı telefonlarda, lüks araçlarda Euro kuru 2 lira yapılsa hiç kimse araç getirmez. Sağlıkta tasarruf olmaz.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.