TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Her insan bir kitaptır

Kendisine hedef koyan ve genç yaşta hedefine ulaşıp ilk şiir kitabını yayımlayan Yazar Yusuf Kılıçlı, “Aslında herkes içinde bir kitap saklıyor. Edebiyata herkes bir kelime kazandırıp, bir eser ortaya çıkarabilir” dedi

Haber Giriş Tarihi: 21.01.2018 07:36
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Her insan bir kitaptır

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER

İnsanın bu hayatta hedefleri olmalı ve ne olursa olsun bu hedeflerinden asla vazgeçmemesi gerekir. Hedefler ve hayaller insanı ayakta tutan en büyük güçtür. Edirne Trakya Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği 3. sınıf öğrencisi Yusuf Kılıçlı, kendisine bir hedef koydu ve bu hedefini gerçekleştirdi. 8 yaşında annesini kaybeden ve insanlarla çok fazla iletişim kurmayan Kılıçlı, kendisini edebiyata verdi. Yazdığı şiirler onun her şeyi oldu. Hayattaki teselliyi yazdığı şiirlerde buldu. İlk şiir kitabını ‘Yarım Kalmış Hikaye’ ile çıkartan Yazar Yusuf Kılıçlı ile edebiyat dünyasındaki serüvenini, hayallerini ve hedeflerini konuştuk.

HEDEFİME ULAŞTIM

Öncelikle şiir yazmaya 6 yaşında başladığını belirten Kılıçlı, şiir yazmaya başladığı süreci şöyle aktardı: “8 yaşına kadar içine kapalı biriydim. 8 yaşında annem vefat edince daha da içime kapandım. Bunu insanlara anlatmak da kolay olmadı. Çünkü sizin durumunuzda olmayan insanlar sizi anlamakta zorlanıyor. Bu sebepten içime kapandım ve duygularımı içimde yaşamaya başladım. Şiir yazmaya başlayınca kendimi daha iyi ifade etmeye ve duygularımı daha iyi anlatmaya başladım. Benim temel şiir yazma nedenim bu. Lise 2’nci sınıfa geçtiğim zaman arkadaşlarımın vesilesi ile futbol maçında bir kız ile tanıştım. Onu ilk gördüğüm yer bir maçtı ve daha sonrasında içimde ona karşı bir şeyler hissetmeye başladım. Hissettiklerimi kağıda döktüm ve bir defter dolusu yazdığım şiirleri daha sonra o kıza hediye ettim. İnsan ne kadar doldukça o kadar taşıyor ve hissettiklerini kağıda dökme ihtiyacı hissediyor. Üniversiteye başladığımda yayınevleri ile görüşmeye başladım. Kendime üniversite üçüncü sınıfta kitap çıkaracağım diye hedef koymuştum. Şu anda üçüncü sınıftayım ve bu hedefime ulaştım. Yazdıklarımı ve içimdeki şiir aşkını yaşamaya devam ediyorum. Bırakmaya da niyetim yok. Şiir yazmaya devam edeceğim. Burada da kalmayıp kendimi daha da ilerletmeyi düşünüyorum.”

GELİRİ HAYIR KURUMLARINA

Ailesinin ilk zamanlarda yaşının daha genç olmasından dolayı kendi kitabını çıkartma fikrine sıcak bakmadığının altını çizen Kılıçlı, “Bende onlara hedeflerim var ve bu hedeflerin dışına çıkmak istemiyorum dedim. Bendeki kararlılığı görünce ailem de bana destek oldu. Babamın maddi ve manevi desteğini hep yanımda hissettim. Öğrenci olduğum için maddi durumum fazla yoktu ancak babamın yardımı ile bunu yapabilirdim ve babamın yardımıyla bunu başardım. Mesleğimden gelecek olan kazancımın yarısını babama vermeyi düşünüyorum. Bir de çıkardığım kitaplardan elde ettiğim gelirleri hayır kurumlarına bağışlamayı düşünüyorum. Kitap satışlarından elde ettiğim parayı kullanmayı düşünmüyorum, kendi mesleğimden kazandığım parayı kullanacağım, kitaplardan kazandığım parayı hayır kurumlarına vermeyi düşünüyorum” diye konuştu.

AĞABEY-KARDEŞ İLİŞKİSİ

Şiirlerimi bastırmak için yayınevi ararken zorlu bir süreçten geçtiğine değinen Kılıçlı, kitabın basılma sürecini şöyle aktardı: “Şiirlerimi kitap haline getirmek için kendime yayınevi aramaya başladım. Sıfır Yayınevi’nin kurucusu Gökhan Yıldırım’ın Proje Kitap serisi vardı. Sosyal medya üzerinden onlarla temasa geçtim. Gökhan Ağabey ile sürekli kitabım hakkında konuşuyorduk. Gökhan Ağabey ile çalışırken kendisini daha samimi buldum ve bana bir şeyler katabileceğini düşündüm. Yavaş yavaş kitabımı oluşturmaya başladık, editörlük kısmında Gökhan Ağabey bana çok yardımcı oldu. Grafikerimiz Samet Ağabey de benim kitabımın kapak tasarımı için benimle çok uğraştı. Benim istediğim kapak bizim yayınevinin anlaştığı listede yoktu ve Samet Ağabey de bana yardımcı olarak benim istediğim kapağı alıp yapacağını söyledi. Gökhan Ağabey’in yardımları olmasaydı kimse bana dayanamazdı. Kitabın çıkma sürecinde Gökhan Ağabey’in sabrı kitabın çıkmasında etkili oldu. Aramızdaki ilişki yayınevi-yazar ilişkisinden çok ağabey-kardeş ilişkisi gibidir.”

HAYAL VE ÖZLEM ÜZERİNE

Kılıçlı, yazdığı şiirleri oturayım da yazayım diye yazmadığını, ilham perisi denilen kaynak gelince yazmaya başladığını belirterek, şiir yazma sürecine şöyle değindi: “İlham perisi gelince o an yazmaya başlıyorum. Daha sonra yazdıklarım üzerinde çeşitli düzenlemeler de yapıyorum. Kafiyeli yapmak istiyorsam kafiyeli yapıyorum, istediğim gibi düzenliyorum. O an insan duyguları hissetmeye başladığında artık yavaş yavaş bir şeylere yönelmeye çalışıyor. Aslında herkes içinde bir kitap saklıyor. İnsanlar o kitabı çıkartırken ve yahut da kağıda dökerken, çevresindeki insanların da değişmesini sağlıyor. Şiirlerimi tekrar tekrar okuduğumda gerçekten o anı tekrar yaşıyorum. Şiirlerim olacak ve bitecek üzerine değil, hayal ve özlem üzerinedir. Ondan dolayı insanların hayatında hep olmamışlık olduğu için insanlar sonrasında bu şiirleri tekrardan okuduklarında hayallerine tekrar dönmemek mümkün değil. İnsanların kendi hayalleri kendi kafasında canlanıyor. Hayalinizi aştığınızda karşı tarafın hayallerine giriyorsunuz ve o insanların neler yaşadıklarını kendinizde görüyorsunuz.”

BİLİNMEYEN SOKAKLARDAKİ HAYALLER

Yaptığı işin en iyisini yapmaya çalıştığını, eğitim hayatı ve yazın hayatının birbirini kötü yönde etkileyeceğini düşünmediğini belirten Kılıçlı, “Üniversitede akademisyenlik kariyerinize başladıktan sonra daha da bilgi kazanmaya devam ediyorsunuz. Araştırma için yabancı bir ülkeye gittiğinizde hem işinizi yapmış oluyorsunuz hem de yazın hayatınıza daha da renk katıyorsunuz. Farklı kültürler ve farklı insanlarla tanışma fırsatınız oluyor. İstanbul sokakları değil de bilinmeyen sokaklardaki hayalleri yazmayı düşünüyorum. O yüzden eğitim hayatım ve yazın hayatımın birbirini kötü yönde etkileyeceğini değil de birbirini pekiştireceğini düşünüyorum” şekline konuştu.

EĞİTİM ÜZERİNE ELEŞTİREL KİTAP

İlk şiir kitabı olan ‘Yarım Kalmış Hikaye’de 165 tane şiirinin yayınlandığını, ikinci şiir kitabının da hazır olduğunu ancak üniversiteden sonra çıkarmayı düşündüğünü belirten Kılıçlı, “Üniversitede eğitim üzerine ne kadar iyiyiz ne kadar kötüyüz onu tartışmak üzere bir roman çıkarmayı düşünüyordum. Ancak o fikri bıraktım. Bu kitabı deneme tarzında çıkarmayı düşünüyorum. Bizim insanımız suratına vurulmayı çok seviyor. Bazı şeyleri insanların suratına vurduğunuzda Aa ne olmuş, gerçekten de böyle miydi diyor. Roman şeklinde verdiğimizde ise insanlar daha çok duyguya yöneliyor. İnsanlar romanın içinde anlatılan konu yerine karakterlerin özelliklerini alıyor. Bu da konunun özüne inilmesine engel oluyor ve sonuçta buradan bir ders alınamıyor. Bende bu sebepten dolayı eğitim hayatı üzerine yazacağım deneme kitabında insanların yüzüne vuracak eleştirel bir kitap yazacağım. Eğitim alanında roman veya şiir yazmayı düşünmüyorum. Şiirlerimde aşk konusunu işlemeye devam etmeyi düşünüyorum. Genelde şiirlerimde aşk, özlem ve hayali işleyeceğim” ifadelerini kullandı.

KİTAPLARLA YARDIM EDİYORUM

Kendisine hedef koyduğunda etrafındaki bazı insanların, sen mi olacaksın yazar diye kendisini kötü yönde etkilemeye çalıştığına vurgu yapan Kılıçlı, “Bunun üzerine ben daha da hırslandım. Kitabımı çıkartıp hedefime ulaştıktan sonra da yaşadığım mahallede ve etrafımda ‘Yazar Yusuf’ olarak anılmaya başlandım. Çevremde kitaplarımı alan insanlar, arkadaşlarına tavsiye eden insanlar olmaya başladı. Beni eleştirenlere her zaman söylüyorum beni eleştirin bana eleştirel bakın ama kalp kırmadan dedikodu yapmadan bunu yapın diyorum. Şimdi etrafımda kime sorsam şiirler güzel, devam etmeni dilerim tarzında geri dönüşler alıyorum. Ben beni eleştiren ve başaramayacağımı düşünen kişilere de kırgın değilim. Ben yine onlarla birlikteyim. Çünkü bu ülkede neyi başaracaksak hep beraber başaracağız. Teker teker birey olarak bu ülkeye bir şey kazandıramayız. Birlik olmamız gerekir. Tekil olarak kazandıran varsa o zaman neden millet kavramını kullanıyoruz. Sonuçta edebiyata herkes bir kelime kazandırabilir. Bir eser ortaya çıkarabilir. Her insan bir kitaptır. Bu sebepten ötürü kitaplarla insanlara yardım etmeye çalışıyorum. Ancak insanlar önyargılarını kıramadıkları için o işi başaramadıktan sonra sen o işi yapamamışsın anlamına geliyor. Bu işin öncesinde ne kadar zorluklar çektiğin, ne kadar emek sarf ettiğin ya da ne kadar mücadele verdiğin insanların umurunda olmuyor. Ben insanlara okumayı çok sevdiğimi ve hayatım boyunca da okumayı sürdüreceğimi söylüyorum. Edebiyatı bırakmayı düşünmüyorum içimden gelenleri her zaman kağıda dökmeye devam edeceğim. İnsanlar artık başarıya odaklı oldukları için öncesinde yaşananları bilmiyorlar ve bilmedikleri şeyler hakkında da yorum yapıyorlar. Onlar ne kadar bana yapamazsın edemezsin dedilerse de ben kendimi hayalime, hedefime ve yapacağım işe daha çok odakladım. İnsanların sözüne kanıp mücadeleyi bırakanlar vardır elbet ama sevgisi olan, birikimi olan ve o işe saygısı olan insanlar; ben bu işi yapacağım diyerek, kendini motive edip yaptığı işi daha da güzel hale getirebiliyor” dedi.

KONUŞMANIZ VE DÜŞÜNMENİZ GELİŞİYOR

Normalde tanımadığı biriyle muhabbet ettiğinde telaşlanıp yüzü kızaran biri olduğuna dikkat çeken Kılıçlı, “Hala daha öyleyim. Şimdi de utanarak konuşuyorum ama bu sefer kelimelerimi seçerek konuşuyorum. Rastgele bir cümle kurup insanların kalbini kırmak yerine düzgün bir cümle kurup konuşmamı bitirebiliyorum. Edebiyatın içine girip, yazarlar ve yayınevi yönetmenleri ile konuştuğunuzda, muhabbet ettiğinizde özgüveninizin geliştiğini görebiliyorsunuz. Edebiyatın içine girdikçe edebiyat size konuşmayı ve daha fazla düşünmeyi kazandırıyor. Konuşmak benim için gerçekten çok önemliydi. Çünkü ben konuşamıyordum, konuşmamı daha fazla geliştirmek için bir işe girmiştim. Girdiğim işte en kısa sürede, en güzel konuşmayı yapıp insanlara bir şeyler satmam gerekiyordu. İşe girdikten 1 ay sonra gerçekten kendimdeki gelişimi fark ettim. İşte yaptıklarımı normal hayatıma yansıtmaya çalıştım. Gerçekten de insanlar bir dakika içinde ne kadar çok düşünürse o kadar kendine özgüveni yüksek bir şekilde konuşabiliyor” diye konuştu.

EDEBİYATLA İNSANLARA BİR ŞEY KATIYORUZ

Son olarak insanların hayalleri ile var olduğunu ve hayal ettikçe yaşadığını söyleyen Kılıçlı, sözlerini şöyle bitirdi: “İnsanlar kendilerine her zaman bir hedef belirlemelidir. Hedefinizi seçerken de gerçekten kendime ne katarım diyebilmelidir. Herkes bir gün ölecek orası muhakkaktır. Doğanın kanununa karşı duramayız. Doğduk, büyüdük ve bir gün zamanı gelince de öleceğiz. Öldükten sonra eğer insanlar sizin şiirlerinizi ve kitaplarınızı okudukları zaman gerçekten bu insan bize bir şeyler kattı ufkumuzu genişletti diyebilmelidir. Eğer insan öldükten sonra da insanlara edebiyat yolu ile yol gösterip yardımı olabiliyorsa bu kişi her kim olursa olsun bu bir başarıdır zaten. Bu yüzden genç yazarlara ve benim yaş grubumdaki ağabeylerim ve ablalarıma hayallerinden vazgeçmemelerini tavsiye ediyorum. İçlerinde gerçekten bir his varsa bu işi yapmalarını istiyorum. Her işin zorluğu kolaylığı vardır ama her zor işin ardından başarmanın getireceği mutluluk edebiyatla uğraşmanın getirdiği mutluluk gibi olmayacaktır. Çünkü insanlara edebiyat ile bir şeyler katıyoruz. Bir işi yaptığımızda zanaatkarlık yapıyoruz ve para kazanıyoruz. Edebiyatla uğraşırken sanat yapıyoruz ve insanları düşünerek ne yapacakları konusunda yönlendiriyoruz.”

 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.