TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kalplerindeki kenti bıraktılar

İzmir’deki sayıları geçmişte 18 bini bulan ancak bugün sadece bin kişi kalan Levantenlerin sayısı gün geçtikçe azalıyor. İzmir’e sosyal, ekonomik ve mimari alanda katkı sunan Levantenler şimdi ise mücadele veriyor

Haber Giriş Tarihi: 24.02.2018 07:17
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Kalplerindeki kenti bıraktılar

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Bir kültürün yok olmak üzere olması çoğu toplumlar için oldukça ürkütücü. Bu kültürü yaşatmak için mücadele verenlerden biri de Levanten kökenli kişiler. Ugo Braggiotti’nin kız kardeşi ile birlikte 10 yıl önce kurduğu Amatör Levanten Tiyatrosu, bu mücadelenin örnekleri arasında. Çünkü tiyatronun en büyük özelliklerinden ve kriterlerinden biri de oyuncuların Levanten kökenli olması. Böyle bir kriteri koyarak Levanten kültürüne sahip çıkmak isteyen tiyatro üyelerinden Braggiotti, geçmiş yıllara oranla İzmir’deki Levantenlerin yok olmaya yüz tuttuğunu belirtti. Levantenlerin kültürlerinden, İzmir’e sunmuş oldukları katkılardan ve İzmir’de yer alan Levanten yapılarından da bahseden Braggiotti, gazetemize özel konuştu.

“TÜRKİYE’DE DOĞAN DÖRDÜNCÜ NESİLİM”

Öncelikle okurlarımız için kendini tanıtan Ugo, Türkiye’de doğan dördüncü nesil olduğunu belirterek şunlara yer verdi: “64 yaşındayım. İzmir’in çok köklü, eski Levanten ailelerinden birinin torununun torunuyum. Anne ve babam da burada doğdu. Ben çok eski bir İzmirliyim. İzmir’in nüfusunun 200-300 binlerde olduğu zamanlarda biz buradaydık. Hala daha burada yaşıyoruz. Ben Türkiye’de doğan dördüncü nesilim benim çocuklarım ise Türkiye’de doğan beşinci nesil oluyor. Türk İlkokulunu bitirdim. O zamanlar böyle bir mecburiyet vardı. Tahsilimi daha sonra İstanbul’da Fransızca olarak devam ettirdim. Ardından Ege Üniversitesinde Endüstri Mühendisliği’ne başlayıp oradan mezun oldum. Üniversiteyi bitirdikten sonra, aşağı yukarı emekli oluncaya kadar babamla birlikte babamın kurmuş olduğu bir traktör dağıtım şirketinde çalıştım. 2001’e kadar bu şekilde çalıştım. 2001’de emekli oldum. Emekli olduktan sonra bu bitkisel ürünler ile ilgilenmeye başladım. Bir iş olarak bunları yapıyorum. Sosyal faaliyetlerim oldukça fazla. Müzikle ilgileniyorum, koro şefliği yapıyorum, 10 senedir de kız kardeşim ile birlikte kurduğumuz Amatör Levanten Tiyatrosu’nu yaşatıyoruz.”

ŞİMDİ İSE BİN KİŞİ KALDILAR

İzmir’deki sayıları geçmişte 18 bini bulan ancak bugün sadece bin kişi kalan Levantenlerin tam olarak tanımını yapan ve Türkiye’ye nasıl geldiklerini kaydeden Ugo, “Osmanlılara göre Batılı, Avrupalılara göre Doğulular. Batı Avrupa’dan yola çıkıp Levant’a yani Doğu’ya yerleşmişlerdi. Bu yüzden onlara Doğulu anlamında Levanten adı takıldı. Genellikle İtalyan, Fransız ve İngiliz kökenli, kozmopolit bir tüccar sınıfıydılar. Birçok dil biliyorlardı. Günlük hayatta kullanılan Rumca, okullarda öğrenilen İtalyanca veya Fransızca, özel ders alıp söktükleri İngilizce ve yaşadıkları ülkenin dili Türkçe. Esas işleri ticaret ve sanayicilikti. Ama içlerinde sanatla, zanaatla, mimariyle uğraşanlar da vardı. Osmanlı Devleti’nin onlara verdiği ticari ayrıcalıklar (kapitülasyonlar) sayesinde huzurlu bir şekilde yaşadılar. Lozan Anlaşması’ndan sonra ayrıcalıkları ellerinden alınan Levantenlerin büyük bölümü ülkelerine geri döndü. Ama içlerinde kuşaklar boyu yaşadıkları Türkiye’de kalmayı tercih edenler de vardı. Aradan 80 yıl geçti. Levantenlerin sayıları hızla azalıyor. Son Levantenler İstanbul Pangaltı, İzmir Alsancak, Bornova ve Buca’da kendi hallerinde yaşıyor. Oysa onları kendi hallerine bırakmamak gerekiyor. Yaşlılara tanık oldukları tarihi, gençlere dedelerinden, büyükannelerinden dinlediklerini anlattırmak, kayda geçirmek gerekiyor. Biz de anlamak ve anlattırmak için yola çıktık” dedi.

ARTIK TARİH OLUYORLAR

Osmanlı döneminde Avrupa’dan gelerek İzmir’e yerleşen Levantenlerin pek çoğunun ‘istemeye istemeye de olsa’ İzmir’den ayrıldığını söyleyen Ugo, “Levantenler Türkiye’de İstanbul, İskenderun ve İzmir’de yaşadı. Bunların büyük bir kısmı İtalyan idi. İtalyanların dışında Fransız, İngiliz ve Almanlar da vardı. Levantenler artık tarih oluyor. Yeni kuşaklar Türkiye’de kalmaktansa babalarının, atalarının memleketine dönüyor. Buradan ayrılmak ihtiyacını zaman zaman duymadım değil. Ama insan bütün hayatını bir yerde geçiriyorsa, oraya entegre olur” diye konuştu. Aldığımız bilgiye göre İzmir’in azınlık tarihi 1620’de Sakız Adası’ndan konsolosların İzmir’e gelmesiyle başlıyor” diye konuştu.

İZMİR’DE İLKLERİN SAHİBİ

İzmir’e yerleşen Levantenler genelde halı, incir, üzüm ve pamuk ticaretiyle uğraşmışlar, daha sonraları ise sanayi ile ilgilenmeye başlamışlar. Bugün sayıları 100’lerle ifade edilecek kadar azalan İzmirli Levantenlerin İzmir’e sayısız katkısı da olmuş. Levantenlerin yapmış olduğu işlere de değinen Ugo, “İzmir’de ilk belediye Levantenlerin ve azınlıkların bir araya gelmesiyle kuruldu. İlk meclis üyeleri ise bu ailelerin mensuplarından oluşmuştur. İzmir’deki ilk bankayı da Levantenler kurdu. (İzmir Bankası- 1847) İzmirli Levantenler ayrıca ilk hava gazı ile elektrik şirketlerini kurmuş, yine İzmir’de ilk demiryolu sistemini de onlar oluşturmuştur. Madenlerin büyük bir kısmını Levantenler işletti. Levantenler İzmir’de kalsaydı şehir çok farklı olurdu. Avrupa Birliği’ne girme yolunda çok büyük mesafeler kaydedebilirdik. Kalsalardı uygar yaşama, çağdaş olma konusunda çok şey öğretilecekti. Levantenler gittiği zaman insanlar uzun süre elbisesini diktirecek terzi, ayakkabısını tamir ettirecek ayakkabıcı bulamadı” şeklinde aktardı.

BİR MİMARİ SERVET YATIYOR

Size de olur mu bilmiyorum ama ben ne zaman eski bir bina görsem gözümün önünde siyah beyaz bir film canlanıverir ve orada bir zamanlar yaşamış insanların hayatları belirir. İzmir’de belki hiç dikkat etmediniz ama yüzyıllar boyunca İzmir’i İzmir yapan farklı diyarlardan gelen kişilerin bıraktığı bir mimari servet yatıyor. Belki de çoğumuz Frenk Sokağı neredeydi, şimdi o sokakta neler var bilmiyoruz. Frenk Sokağı adını Ugo Braggiotti’den duyduk. Böylesine güzel bir kültürün tamamen yok olmadan sahip çıkılması gerektiğinin altını çizen Ugo, mimari yapılarına da yer verdi. Ugo’nun sıraladığı o mimari yapıları sizler için derledik.

ÜNİVERSİTE’DEN, FRENK SOKAĞINA

Ege Üniversitesi’nin pek çok binası gibi Rektörlük binası bir Levanten konağıdır misal. Epey büyük konaklarda ikamet eden Levantenlerin, ticaretle uğraşmalarından olsa gerek, varlıklı olduklarını ve geniş aile şeklinde yaşadıklarını söyleyebiliriz belki de. Levanten konaklarına o dönemde şehrin merkezine uzak sayılabilecek yerlerde daha çok rastlayabiliyoruz, bunun nedeni ticaret için kolay ulaşım hattında yer alması. Şehir içinde ise Karşıyaka ve Alsancak’ta, fakat genelde sıra evler şeklinde. Hemen başta bahsettiğimiz Frenk sokağına geri dönelim o halde; Frenk Sokağı Alsancak’ta sahilin hemen arka paralelinde yer alan sokak. Sıra evlerin yoğunlukta olduğu bu sokak aslında İzmir’in sosyal hayatının kalbinin attığı yermiş. Bütün gümrük ve konsolosluk binalarının burada konumlandığı bilgilerine de dayanarak ticaretin en yoğun yapıldığı bu bölgede, Levantenlerin evlerine tekneleriyle ulaşabilmeleri de söz konusu. Tabii o zamanlar Kordon boyu için yapılan sahil dolgusu yok. Bu sıra evlerin cumbalı Rum evlerine benzemesine karşın, asıl dikkati çeken şehir dışındaki tekil büyük konakların Levantenlerin geldikleri ülkelerdeki dönem mimarisine benziyor olması. Rönesans döneminde İtalya’da yine ticaretle uğraşan ya da devletin önemli kademelerinde yer alan aileler şehrin dışındaki konaklarda yaşamaya başladılar. Her ne kadar şehir merkezinde devam ettirseler de yaşamlarını, şehir dışına taşınmak popüler olmuştu. 17. ve 18. yüzyıllarda İzmir’e gelen Levantenler de bu akımı beraberlerinde getirmiş, benzer stil ve geometriye sahip konaklar inşa etmeye başlamışlar.

NESİLLERE AKTARMAK İÇİN MÜCADELE

Levantenlerin İzmir’deki tiyatro geleneği 1600’lü yıllara kadar uzanır. Asırlar boyunca devam eden, savaşlardan dolayı ara verilmesine karşın hiç bir zaman vazgeçilmeyen tiyatro geleneği, kurulan amatör toplulukların, Frenk ve Fassula mahallelerinde, deniz kenarlarında, konsolosluklarda kendi dillerinde sergiledikleri oyunlar ile yaşatılır. İzmir’deki sayıları geçmişte 18 bini bulan ancak bugün sadece bin kişi kalan Levantenlerin dedelerinin başlattığı bu tiyatro geleneği, şimdi onların torunları tarafından sürdürülüyor. Dedelerinden kalan mirası yaşatıp gelecek nesillere aktarmak isteyen Levantenlerin kurduğu Amatör Levanten Tiyatrosu, 10 yıldır ‘perde’ diyor ve elde ettiği gelirin hepsini kurumlara bağışlıyor. Amatör Levanten Tiyatrosu oyuncularının ikisi dışında hepsi Levanten, bu iki oyuncu ise Türk. Braggiotti, Türk oyuncuların gruba katılma hikayesini şöyle anlatıyor; “Bir kural koyulduğunda onun açığı da bulunur. Biz de öyle yaptık. Grubumuzdaki iki Türk’ü eş durumundan dahil ettik. Arkadaşlarımız çok istekliydiler onları kırmadık. Bu şartı koymamızın sebebi ise Levantenleri unutturmamak. Düşünsenize yıllar sonra bir bakıyoruz ki 9 Türk bir Levanten kalmış. O zaman tiyatromuzun amacı gider.”

İzmir’e hem ekonomik hem sosyal birçok yenilikler getiren Levantenlerin, mimari olarak da yeni akımlar getirdiğini söyleyebiliriz. Ancak nüfusları şu an neredeyse bine yakın olan Levantenler bu katkılarını artık sunamıyor ve tamamen yok olmamak için mücadele veriyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.