TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Karaot Köyü, Belediye’ye karşı!

Karaot Köyü, Kemalpaşa-Torbalı sınırındaki son köy. Birkaç yıl önce yaşanan susuzluk sıkıntısına çözüm bulmak için dağlara düşen köylüler şifalı suyu buldu. Ancak sorunlar suyla çözülmedi. “Köye resmen bomba atılmış” diyen vatandaşlar, ulaşım, internet ve engebeli yollardan da muzdarip

Haber Giriş Tarihi: 16.01.2018 10:27
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Karaot Köyü, Belediye’ye karşı!

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Hafta sonu, Torbalı’nın dağdaki köylerinden biri olan Karaot Köyü’nü ziyaret ettik. Karaot, Kemalpaşa-Torbalı sınırındaki son köy. Şehir merkezinde yaşayan insanların köylere olan merakı ve beğenisi bu köyde yaşayanlar için hiçte ilgi çekici değil. Çünkü Karaot Köyü diğer köylere kıyasla şuan çok kötü durumda. Kimi vatandaş, “Belediye burada bir köyün olduğunu unuttu” diyor kimi ise, “Adeta bomba atılmış gibi” ifadelerine yer veriyor. Birkaç yıl önce su sıkıntısı yaşayıp, omuzlarında su taşıyan vatandaş, “Şifalı suyu bulduk” derken şimdi ulaşım, internet ve yol sorunuyla karşı karşıya.

SORUNLAR DİZ BOYU

Köye ne yazık ki sadece sabah 7 ve akşam 5 saatlerinde iki kez otobüs gidebiliyor, öğlen saatlerinde okuldan çıkan öğrenciler akşam otobüsünü erken çıkmalarına rağmen saatlerce beklemek zorunda kalıyor. Merkezde işi olanlar ise eşlerinin müsait olduğu bir zamanı yani hafta sonunu beklemek zorunda kalıyor. Köye ulaşırken köstebek yuvasına dönen yolları da fark etmemek mümkün değildi. Haziran ayında başlatılan yol çalışması halen devam etmekte. Yağan yağmurla birlikte çamura dönüşen yol araçla ulaşımı oldukça kötü etkiliyor. İnternetin de çok nadir çektiği bu köyde insanlar çiftçilik yaparak geçimini sağlıyor. Bin bir türlü emekle tarlalarda çalışan köy halkı, pazarlara kurduğu tezgahlarda emeklerinin karşılığını alamayınca geçim sıkıntısı da yaşamaya başladı. Türkiye’nin çiftçiler tarafından kurulan ilk derneği Karaot Tohum Derneği’ne de destek veren vatandaşlar, ürettikleri mahsullerin dernek tarafından düzenlenen Takas Şenliği’nde yer bulmamasına da sitem ediyor.

GENÇ NÜFUS YOK

Edindiğimiz bilgilere göre köyde genç nüfus neredeyse yok. “Köyümüz eskiden çok güzeldi, şimdi ise yaşanılacak gibi değil. Sadece emekliler var. Kim yaşar ki burada” diyen vatandaş yok olduklarını söylüyor. Öyle görünüyor ki şifalı su köylüye pek de şifa olamadı. Köy kahvehanesinde sohbet ettiğimiz Erkan Uçar o bahsettiğimiz emeklilerden biri. Köy hakkında bilgiler veren Uçar şöyle konuştu: “Köyde yaklaşık 120 hane, 430 nüfus yaşıyor. Köylü genel olarak zeytincilikle geçiniyor, sofralık ve az miktarda pazara verecek kadar da incir ve üzüm var. Sebzecilik yok. Köyde susuzluk son elli yılın en büyük problemi. Bunun yanında ulaşım ve iletişim hizmetleri en düşük seviyede. Okulların açık olduğu zamanlarda sabah saat 07.00’de Torbalı’ya bir minibüs kalkıyor ve akşam geri geliyor. Okullar kapalıyken bu imkandan söz etmek imkansız. Her perşembe Torbalı’daki pazar için bir araba sabah gidip akşam geliyor. İnternet yakın zamanda gelecek gibi görünmüyor. Kısaca Ege’de, Torbalı-Kemalpaşa-Buca üçgenindeki bu orman köyü susuzluk, ulaşım, iletişim konularındaki problemlerle yıllardır boğuşuyor.” Genç nüfusun kalmadığını aktaran Uçar, “Karaot köyünde büyük çoğunluğu son 10 yılda olmak üzere büyük bir göç yaşanmaktadır. Köyün yerlileri, kendilerine göre birçok sorundan dolayı ilçeye göç etmişlerdir ve bu göç devam etmektedir. 1955-1960’lı yıllarda 412 civarlarında olan köy nüfusu, şu anda aynı şekilde yerinde saymaktadır. Ülke nüfusunun 1960’lı yıllara oranla ne kadar büyüdüğünü düşünürsek, köydeki göçün ne denli büyük olduğunu anlayabiliriz. Bizim düşüncemiz, böylesine önemli bir doğa harikasını kaybetmemek için, bütün köylülerin köyü kalkındırmak ve ekonomik seviyeyi yükseltmek için çaba harcaması gerekmektedir” dedi.

MADİGAN SAVAŞÇILARIYIZ

“Madigan Savaşçılarına” döndük diyen Şerafettin Atar ise, “Kızlarımı bu sıkıntılardan kurtarmak için yılmadan okuttum. Hadi benim durumum az çok var okutabiliyorum. Peki ya diğerleri. Geçim sıkıntısı çok fazla. Köylü millettin efendisidir der Atatürk. Şimdi bu lafa kızıyorlar, köylüyle dalga geçiyorlar. Sizin asıl çiftçiyi yüceltip, saygı göstermeniz lazım. Biz olmazsak, üretmezsek olmazsınız. Ama belediye hala daha sahip çıkmamakta inatçı. En büyük sorunumuz ulaşım. Ek sefer koysalar ölürler mi? ESHOT diyor ki köyde herkesin arabası var. Tamam var da araba suyla mı çalışıyor. Köyün tek bir tane sütçüsü var. Başka da süt getirenimiz yok” diye konuştu. Köy kadınlarının önemine de dikkat çeken Atar, “Kadınlar bizim için çok değerli. Her zaman onlar ön plandadır. Onlar olmazsa biz yokuz. Kadınlarımızı asla ezmeyiz. Hatta onar bizden daha fazla mücadele verir” diye aktardı.

ULAŞIMSIZLIK ARABA KULLANMAYI ÖĞRETTİ

Köy kadınlarından Sevim teyze ise hem tarlada çalışıyor hem de evin de. Yeri geliyor traktöre biniyor yeri geliyor sırtında mahsulleriyle tezgahlarda yer buluyor. Ve Sevim teyzenin en büyük sıkıntısı bunca emeğinin karşılığını alamamak. Pazar tezgahlarında iyi gelir elde edemeyen Sevim teyze, çiftçinin değerinin anlaşılmasını diliyor. Köy de mücadele veren sadece Sevim teyze değil. Yeliz Uyar da ulaşım sıkıntısından dolayı araba kullanmayı öğrenen, ehliyetini alan bir kadın. Uyar, “Çocuklarım okulları erken bittiği zaman saatlerce Torbalı’da beklemek zorunda kalıyor. Akşam otobüsü gelene kadar orada bulunan akrabalara gidiyorlar. Çocuğum köyde hastalansa eşim de yoksa o kadar zor durumda kalıyorum ki. Bir ara başıma geldi zaten. Otobüs yok araba kapıda ama gidemiyorum. Ben de araba kullanmaya başladım. Ek sefer koymak çok mu zor. Bu çocukların başına bir şey gelse kim hesap verecek. Gezmeye gideceğiz hafta sonunu, eşimizin olduğu günü bekliyoruz. Böyle bir rezillik olabilir mi?” dedi.

SUSUZ KÖYÜN ŞİFALI SUYU

Gelelim giriş yazımızdaki şifalı su meselesine. Bundan yaklaşık on yıl önce köyün üst kısmındaki ormanlık alanda yine bir su arama çabası başlamış. Yine diyoruz, çünkü köyün dört tarafı tabiri caizse köstebek yuvası gibi kazılmış vaziyette. Ya su miktarı az çıkıyor, ya da suda zararlı maddeler bulunuyor. Velhasıl yine böyle bir çalışmada bir su bulunuyor. Su, köyün içme suyu deposuna gelmeye başladıktan sonra bir dizi olay yaşanıyor. Hatlar tıkanıyor, su olduğu halde evlere su gelmiyor, suyun gelip içildiği zamanlarda bazı insanlarda birtakım ağrı ve sızılar peyda oluyor. Bunun sonucunda köylüler bir aksilik olduğunu düşünerek suyu tahlil ettirmeye karar veriyorlar. Tahlil sonucunda suyun böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği, kum ve taş ağrılarını kesebilecek kadar temiz olduğu ortaya çıkıyor. Sonrasında su kendi kuyusu kazılarak gelenlerin faydalanması için köy meydanına taşınıyor. Suyla ilgili çeşitli rivayetler var. Kimisi suyun çok iyi geldiğini söyleyip hayır duası ediyor, kimisi daha köyden gitmeden taş düşürdüğünü anlatıyor. Kimisi de çayının çok güzel olduğunu, çaydanlıklarda hiç kireç kalmadığını aktarıyor. Su, aynı zamanda köylünün içme suyu ihtiyacını da karşılıyor. Ayrıca köy meydanında şifalı su kadar 400 yıllık çınar ağacı da yer alıyor. Entel Köy Efe Köy’e Karşı filmini çoğu kişi izlemiştir. Karaot Köyü’nün filmdekinden farkı ise Belediye’ye karşı olması. “Unutulduk” diyen köy halkı, seslerinin duyurulmasını ve çözüm getirilmesini istiyor.

 

 

 

 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.