Kitap baba ‘Mesut Tim’

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

32 köye ‘Atatürk Çocukları Kütüphanesi’ kurdu ve kurmaya da devam ediyor. Ramazan aylarında ekibi ile birlikte iftar sofrası düzenliyor, gelenlerden ise sadece bir kitap istiyor. Tıpkı Aziz Nesin’in vasiyeti olan ve oğlu tarafından Şirince’de inşa edilen Felsefe ve Matematik Köyü gibi kütüphane kurmak için gittiği köyleri felsefe ve sanat köyüne dönüştürüyor, bunu da oluşturduğu İzmir Müzik ve Edebiyat Sanat Kooperatifi (İMESKO) ile gerçekleştiriyor. Kitap bağışı yapan kişilere yaptığı bağış kadar para temin ediyor, kişi bu parayla Toplumsal İhtiyaç Merkezi’nden ihtiyaç sahiplerine erzak, beyaz eşya, kırtasiye malzemesi, elbise ve bebek malzemeleri tarzında ürünler alabiliyor. Tüm bunları gerçekleştiren kişi ise Mesut Tim. Yani namı diğer ‘Kitap Baba’. İlkokula giderken babasının istediği kitabı almamasından etkilenerek, imkansızlıktan dolayı kitap okuyamayanlara ulaşmayı amaçlayan Mesut Tim, emekli maaşı olmamasına rağmen bu projeleri yürütmeye devam ediyor. “7 Aralık 1960 İzmir doğumlu bir dünya vatandaşıyım” diyerek kendini tanıtmaya başlayan Kitap Baba, şu sözlere yer verdi: “Mesut Tim, okumayı sökmeye başladığından beri sürekli kitap alan ve okuduğu kitapları arkadaşlarına da okutturan biri. Eğitiminin tamamını İzmir’de yapıp Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halka İlişkiler Yüksek Okulu 3. sınıftan terk biri. İlkokul 2. sınıfta kendisine alınmayan bir ansiklopedi dolayısıyla kitaba kavuşamayan insanları kitapla buluşturmayı kafasına takmış, bu uğurda hala mücadele eden biri. Atatürk’ün, ‘Kitap okumasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım’ sözünü kendine rehber edinen biri.Ne yazık ki emekli olamadı. 12 senedir köylere kütüphane kurma çalışmaları ile uğraşmaktan kendine de zaman ayıramıyor.”

AMACA HİZMET ETMEK

Köylere kütüphane kurma yolculuğunun nasıl başladığına değinen Tim, “2002 yılında İzmir’in Karşıyaka ilçesi için bir kültür sanat dergisi çıkarıyorken Konak Belediyesi Kültür Müdürü’nün odasında emekli bir öğretmenle tanıştım. Annesi ve kendi adına kütüphane kurmuş. Onunla 2. kütüphaneden itibaren birlikte olduk 14. kütüphaneye kadar. Ardından öğretmenimizle yolları ayırdık. Kişiye değil amaca hizmet ettiğimden ayrılır ayrılmaz bir dernek kurup Atatürk Çocukları Kütüphanesi adı altında köy kütüphaneleri kurmaya başladım” dedi. İlk zamanlar kütüphane açacak yer aradıklarını ancak yaptıkları çalışmalar duyulmaya başlayınca İzmir dışından da kütüphane açmaları için talepler oluşmaya başladığını kaydeden ve bir kütüphaneye ortalama kaç kitap bağışladıklarını açıklayan Tim, “Ortalama 3 bin 500-4 bin kitap ile bir kütüphane oluşturuyoruz. Başta Atatürk kitapları olmak üzere çocuk kitapları, yerli ve yabancı yazarların romanları, araştırma-inceleme kitapları, dini kitaplar, kişisel gelişim kitapları, sağlık kitapları, national geographia-atlas tarzı dergiler, kültür – sanat dergileri, kadınlara yönelik yemek – örgü kitapları yer alıyor. Yani her yaşta herkesin okuyacağı kitaplar var” diye konuştu.

“KÜTÜPHANELER KÖYE AÇILAN BİR KAPI”

“İnsanlar yaşadıkları yerleri cennet hale getirebilir. Bunun ise tek bir yolu vardır. Kendinden düşük seviyede olan insanları kendi seviyesine getirebilmek için uğraşmak” diyen Kitap Baba Mesut Tim, “Böylece insanlar birbirine güvenir. Kimsenin malında, mülkünde, namusunda gözü olmaz. Kapısını açık bırakıp rahatça uyuyabilir. Yüzlerce yıl önce insanlar böyle yaşıyordu. Ancak günümüzde kapitalizm herkesin düşüncesini öyle bir esir almış, öyle bir hale getirmiş ki toplum tamamen güvensizlik ve çıkar üzerine kurulmuş. Biz bu düzeni değiştirmek istiyoruz. Değişim ise ancak kitapla yaşanır. Kitaba ulaşamayan insanları kitapla buluşturmak istiyoruz. Köylerdeki okuma odalarını daha geniş kapsamlı kütüphanelere dönüştürüyoruz” ifadelerine yer verdi. Kütüphanelerin köye açılan bir kapı olduğunu vurgulayan Tim, “Bu yaz projenin ikinci hatta üçüncü basamağını inşa edeceğiz. Avrupa Birliği ve UNESCO ile beraber bir proje hazırlığındayız. Yine bizlerin kurmuş olduğu İzmir Müzik ve Edebiyat Sanat Kooperatifi ile kütüphanesini kurduğumuz ilçelerde ve köylerde çocuk eğitim ve sanat köyleri kuracağız. Çocuk şenlikleri ile beraber onlara eski oyunlarımızı oynatacağız. Çocuklar çimlere basmalı, sokağa çıkmalı. Ancak günümüzde beton yığınına gömülmüş durumdalar. Evden alınıp okula, okuldan eve getiriliyorlar. Artı bir takım kurslar… Bu şekilde yetişen bir nesil bizim kayıp neslimiz olacak. Ve bu nesil topluma insani katkı sunan hiçbir şey üretemeyecek. Onların üretmesi için çabalıyoruz. Projelerimizde Uluslararası Resim Çalıştayları, canlı performanslar olacak. Ve belki bu çalışmalar yalnızca bir hafta değil aylarca devam edecek. Yani tamamen eğitim ve sanat köyleri olacak” dedi.

HEDEF 50 BİN AİLE

Türkiye’de bir ilk olan Toplumsal İhtiyaç Merkezinden de bahseden Tim, “Biz kitap bağışçısına diyoruz ki, ‘Siz 200 tane kitap bağışladınız. Manevi olarak zaten bir mutluluk yaşadınız. Sizlere ikinci bir mutluluk daha yaşatmak istiyoruz.’ Ardından kitap bağışçısına yaptığı kitap bağışı kadar belli bir para veriyoruz. Mesela 200 kitap bağışlayacaksa 200 TL’lik bir kart alacak. O parayla bağışçı Toplumsal İhtiyaç Merkezinden ihtiyaç sahibine erzak, beyaz eşya, kırtasiye malzemesi, elbise, bebek malzemeleri tarzında ürünler alabilecek. Bu ürünleri ise bizler sponsorlar desteğiyle sağlayacağız. Böyle bir sistem Türkiye’de yok. İlk kez bizler gerçekleştireceğiz. Bizim hedefimiz 50 bin ailenin ihtiyacını giderebilmek” cümlelerini kurdu. Kahvehaneden çıkmayan adamların şimdi kütüphanelerden çıkmadığını vurgulayan Tim, sözlerini şöyle tamamladı: “Ütopik bir rakam gibi gelecek belki ama hedefimiz 40 bin köy okuluna Atatürk Çocukları Kütüphanesi kurmak. Amacımız Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda bilgili, bilinçli, soran, sorgulayan insanlar yetişmesine katkıda bulunmak. Bizler de yalnız bu ülkenin değil, dünyanın da barış, huzur ve mutluluğa kavuşmasının yolunun kitap okumaktan geçtiğini biliyoruz. Ve bu uğurda son nefesimize kadar Türkiye’nin bütün köylerine Atatürk Çocukları Kütüphanesi kurmak için mücadele edeceğiz. Bir örnekle sözlerimi tamamlayayım. Aslan karnını doyurur ve gölün kenarına gelip uzanır. Ceylan ise gelip aslan yanında olmasına rağmen gölün kenarından suyunu içer. Çünkü bilir ki aslanın karnı toktur, kendisine zarar vermez. Fakat insanoğlu öyle mi? Hep daha fazlasını ister. Daha fazlasını almak için birbirimizi kırmamak dileğiyle.”