TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Maviye ve sevgiye özlem

Askerdeyken geçirdiği bir hastalık sonucu gözlerini kaybeden Murat Yengeç, söylenenlerin aksine hayata küsmedi ve müzikle yaşama tutundu. Yengeç, nişanlısının kör olduğu için kendisini bıraktığını gözleri dolarak anlattı

Haber Giriş Tarihi: 10.02.2018 07:23
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Maviye ve sevgiye özlem

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Murat Yengeç, 50 yaşında. Ve bu abimizin sesi de tıpkı yaşamı gibi hüzünlü. Çünkü Yengeç, askerdeyken yaşadığı yüksek tansiyon sonucu gözlerini kaybetti. Çoğu insanın acınaklı gözlerle kendisine baktığını söyleyen Yengeç, onlara öyle olmadığını göstermek için önceden çalmayı öğrendiği orgunu alıp Bostanlı Pazarı çevresinde türküler söylemeye başladı. Öyle ki 20 yıl boyunca aynı yerde insanlara mini konser vermekten vazgeçmedi. Söylediği türkülerle birçok şeyi unuttuğunu kaydeden Yengeç, tek bir şeyi unutamadı. Askere gitmeden önce nişanlandığı ancak kör olduğu için kendisini terk eden sevgilisini.

“KEŞKE ÖLSEYDİ…”

Murat Yengeç, daha önceden hikayelerine yer verdiğimiz engelli vatandaşlarımızdan biraz daha şanslı. Çünkü kendisine sahip çıkan bir anne-babası, akşam muhakkak uğradığı sıcak bir yuvası var. O konuştukça sözlerinden umut akıyordu adeta. Çünkü “Böyle yaşamaktansa keşke ölseydi” diyen insanlara inat çıkıp sokaklara müzik yapmaya başladı. Ahmet Kaya’nın Kum Gibi parçasından tutun Orhan Gencebay’ın Yaşamak Ne Güzel parçasına kadar birçok şarkıyı dillendiriyor. Yengeç, yıllardır aynı yerde çalmanın bereketini de yaşamıyor değil. Onu insanlar biliyor ve tanıyor. Kimi çay bardağına para koymasa da bir sohbetini esirgemiyor.

“SUDAN ÇIKMIŞ BALIĞA DÖNDÜM”

Ufak bir mola arasında Yengeç’in yanına gittik. O samimi gülüşüyle bizleri selamlayan Yengeç, şöyle anlatmaya başladı: “19 yaşında askerdeyken yüksek tansiyon hastalığı sonucu gözlerimi kaybettim. Gözlerimde hiçbir problem yokken, bir gecede her şey değişti. O dönemde engellilik bu kadar bilinçli ve yaygın değildi. Bu sebepten sudan çıkmış balığa döndüm. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi, kimlerle konuşacağımı bilmiyordum. Toplumun bilinçlenmesi için ben de bir şeyler yapmak istedim.”

Yengeç, toplumun bilinçlenmesi ve kendi gibi olanlara yardım edebilmek adına bir görme engelliler derneğine üye olmuş. Ancak orada işlerin pek de beklediği gibi gitmediğini ve derneğin amacına uygun hizmet etmediğini belirten Yengeç, “Oradan birkaç hafta sonra ayrıldım. Biraz bunalımlı bir süreçti. Çünkü ‘Böyle yaşamaktansa keşke ölseydi” diyen akrabalarım oldu. Bana söylemeseler de aileme söylerlerken duyuyordum. Ancak hayat devam ediyordu. Görememek, yürüyememek, konuşamamak yaşamdan zevk almak için engel değildi. Askere gitmeden önce org çalmayı öğrenmiştim zaten. Orgumda vardı. Sesimi de duydunuz az çok güzel. Para toplamak işin bahanesi. Burada insanlarla sohbet etmek, türküler söylemek bile müthiş. Çok güzel bir çevrem var. Bir iki gün evde kalsam burayı özlüyorum. E kolay değil 20 yıla yakın buradayım. Pazara gelip sohbetimi, sesimi sevenler oluyor. Bizim olduğumuz yere de gel diyorlar ama mümkün değil” dedi.

“Hayattaki en kötü şey önceden bildiğin bir rengi şimdi görememek. Mesela en sevdiğim renk olan maviyi” diyen Yengeç, maviye özlem duyduğu kadar sevdiği ancak kavuşamadığı eski nişanlısına da özlem duyuyor. Yengeç, askere gitmeden önce sevdiği kızla nişanlanmıştı. O askerde şafak sayarken ailesi düğün hazırlığı içerisindeymiş. Ta ki gözlerini kaybedene dek. Çünkü nişanlandığı kişinin ailesi kızlarına bakamaz düşüncesiyle yolları ayırmış. “O günden beri hiç göremedim. Belki o beni görmüştür, hatta pazara gelmiştir, yanımdan geçmiştir. Nerden göreyim” diyen Yengeç, bir gün konuşacakları günün hayalini kuruyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.