TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Otizmli Recep’in üniversite başarısı

Türkiye’de üniversite eğitimi alabilen sayılı otizmli bireylerden biri olan Recep Ege Altıncıoğlu, başarıyla sürdürdüğü üniversite hayatının yanı sıra kendi gibi otizmli miniklere müzik eğitimi veriyor

Haber Giriş Tarihi: 25.07.2017 08:43
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Otizmli Recep’in üniversite başarısı

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Azmi ve hayata bağlılığıyla çevresindekilerin takdirini kazanan 20 yaşındaki Recep Ege Altıncıoğlu, lise eğitimini Kemalpaşa Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi’nde tamamladıktan sonra 2015 yılında Yaşar Üniversitesi Müzik Bölümü’nün yetenek sınavına girdi. Elde ettiği başarı ile opera ve şan programına yüzde 50 bursla kabul edilen Recep Ege, Türkiye’de üniversite eğitimi alabilen sayılı otizmli bireylerden biri oldu. Eğitimini başarılı bir şekilde sürdüren ve bu yıl 3’üncü sınıfa geçmeye hak kazanan Recep Ege, ekim ayında Kanada’da düzenlenecek 8’inci ANCA Dünya Otizm Festivali’nde, “müzik” dalında Türkiye’yi temsil etmeye hazırlanıyor. Birçok ülkeden katılımcılarla birlikte değerlendirilecek ve başarılı bulunursa uluslararası müzik başarı ödülünün sahibi olacak olan Recep Ege, bu festivale katılabilmek için maddi destek bekliyor.

ONLAR İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM

“Müzik benim her şeyim, bütün hayatım” diyerek sözlerine başlayan Recep Ege, üniversitede okuma şansı elde ettiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Hocaları ve arkadaşları tarafından çok sevilen Recep Ege, “Müzik dinlerken çok mutlu oluyorum, bazen de üzüntülerimi dinlediğim müziklerle beraber yaşıyorum. Klasik müzik konserlerine gitmeyi çok seviyorum. En çok Mozart ve Alessandro Scarlatti’nin eserlerini seviyorum. Üniversiteye girmeyi çok istiyordum. Kampüs yaşamı çok eğlenceli, arkadaşlarımla beraber yemek yiyoruz, langırt oynuyoruz. Beni kısa zamanda aralarına aldılar. Beraber konserlere gidiyoruz. Hocalarımla da aram çok iyi, bana çok yardımcı oluyorlar. Levent Hoca, benim iyi bir solist olmam için uğraşıyor. Opera sanatçısı olamasam bile koro şarkıcısı olmak istiyorum” dedi. Kendi gibi yetenekli pek çok gencin baraj puanını geçemediği için eğitim göremediğinin altını çizen Recep Ege şunları söyledi: “Birçok arkadaşım baraj puanını aşamadığı için üniversiteye giremiyor. Onlar için çok üzülüyorum.”

MİNİKLERE DERS VERİYOR

Üniversite eğitiminin yanı sıra dünyanın en büyük otizm korosu olan İZOT İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu’nda solist olarak görev yapan Recep Ege, koro bünyesindeki miniklere de müzik eğitimi veriyor. Çocuklarla birlikte yaptığı bu çalışmayı ilerleyen zamanlarda da devam ettirmek istediğini dile getiren Recep Ege, “Haftada bir gün minik kardeşlerimi çalıştırıyorum. Zaten böyle bir hedefim vardı. Üniversiteye girerken sormuşlardı: ‘Neden müziği seçtin, neden bu okul?’ demişlerdi. ‘Ben kendim otizmliyim ve otizmli çocuklara şan dersi vermek istiyorum’ demiştim. Onlara doğru şarkı söylemeyi öğretiyorum, dans hareketleri gösteriyorum. Eğitmenlik çok güzel, zevkli bir şey. ‘Çocuklarım beni bekler’ diyerek derslere koşa koşa gidiyorum. Zaten bu benim hayalimdi. İlerde de bu çalışmaları sürdürmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

TEK BAŞINA MÜCADELE ETTİ

Oğlunun 32 haftalık bir prematüre bebek olarak doğduğunu dile getiren Zeynep Koyunseven ise, “Eşimden Recep’e hamileyken ayrıldım. Bu mücadelede ailem yanımda olmasa başarmam gerçekten zordu. Durumu kabullendikten sonra, ‘Neden ben?’ sorusunu sormaktan vazgeçip, oğluma daha çok yardımcı olabildiğimi görebildim. Recep Ege ilkokulda kaynaştırmalı değil de normal sınıfta eğitim aldı. Recep’in otizminin yanı sıra sınıftaki ailelerle de mücadele etmemiz gerekiyordu. Çocuklar kimi zaman alay ediyor, kırıcı davranışlarda bulunuyordu. Ailelerin farklı bir çocuğu kabullenmekte gösterdiği direnci kırmak gerçekten zordu. İşte bu noktada öğretmenler benim yardımıma koştu hep. Karşımıza çıkan deneyimli öğretmenler bu zorluğu yenmede en büyük yardımcılarımız oldu” diye konuştu.

KONUŞMUYORDU AMA ŞARKI SÖYLÜYORDU

Recep Ege’nin müziğe olan ilgisini küçük yaşlarda fark ettiğini ve vakit kaybetmeden özel dersler aldırmaya başladığını anlatan Koyunseven, “Recep 1,5 yaşındayken müzik kulağı olduğunu fark ettim. Ona hiç ninni söylemedim, hep şarkılar mırıldanırdım. Henüz konuşmazken benim mırıldandığım şarkıları söylemeye başladı. 2 yaşında gelişim geriliği tanısı kondu ama zamanla otizm belirtilerinin hepsinin olduğunu gördük. İlgisini fark edince piyano aldık evimize. Sağ elinde sıkıntısı vardı ama çalıştıkça avucundaki sorun düzelmeye başladı. Piyano, müziğe olan ilgisini daha da arttırdı. Çocuklara olan ilgim çok fazla. Hiç iletişim kurmayan bir çocukla bile iletişim kurabiliyorum. Recep de öyledir. Herkesle çok iyi anlaşır, sıcakkanlıdır. Kendisine yapılan bir haksızlık olduğunda hangi birime ulaşması gerektiğini çok iyi bilir. Topluma adapte olmuş bir çocuk diyebiliriz” dedi.

HAYALİNİ KURDUĞUMUZ BİR RÜYAYDI

Oğlunun yetenek sınavını kazanıp üniversiteye girdiği gün büyük sevinç yaşadığını belirten Koyunseven şunları söyledi: “Bu bizim yıllardır hayalini kurduğumuz bir rüyaydı. İlkokula başladığında endişeyle ‘Acaba yapabilir mi?’ diyordum. Ama Recep bizim emeğimizi hiç karşılıksız bırakmadı. Sınavı kazandığında büyük bir rahatlama hissettik, ben de Recep de. Kendisi gibi otizmli çocukları eğitmek zaten Recep’in hayallerinden biriydi. Hem kendisi hem de diğer otistik çocuklarımız için çok önemli bir başarı oldu bu. Yaşama sımsıkı tutundu, biz de ona. El ele vererek bugünlere kadar geldik. Onun üniversiteli bir genç olduğunu görmek bizim için büyük mutluluk, Recep içinse büyük bir başarı. Recep aynı zamanda otizmli çocukları bir araya getiren İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu’nun da solisti. Hiç konuşmayan çocuklar bile müzik sayesinde sosyalleşebiliyor ve gelişme kaydediyor. Sakın yılmayın. İnançla çabaladığınızda sonuca ulaşacaksınız.”

MÜCADELE ETMEYİ ÖĞRENDİM

Oğlunun müzik alanında dünyaca tanınan bir isim olmasını ve yurtdışında konserler vermesini çok istediğini söyleyen Koyunseven, “Otizm bana pozitif düşünmeyi, sabretmeyi, savaşmayı, mücadeleyi ve asla pes etmemeyi öğretti. Çocuğumu toplumdan hiç saklamadım. Recep’e hep telkinlerde bulundum. Bazı insanların onu anlayamayacağını, herkesin aynı olmayacağını söyledim. Psikologlara danışıyordum nasıl davranmam gerektiği konusunda. Demek ki içgüdülerim beni çok doğru yönlendirmiş ki çok doğru yolda gittiğimi söylediler hep. Birlikte gezmeyi ve seyahat etmeyi çok seviyoruz. Recep ile oturup her konu hakkında konuşabiliyorum, insanlarla iletişime çok açık bir çocuk. Ona dair en büyük hayalim, yurtdışında konserler verebilecek kadar iyi bir solist olması. Bunun yanı sıra eğitmenlik de yapacak tabi. Bu tarz yetenekli çocuklar için baraj puanı engelinin kaldırılması gerekiyor. Çok yetenekli olduğu halde baraj engeline takılıp eğitim alamayan çok sayıda otizmli birey var. Çocuklarımızın sesini çok fazla duyurmamız gerekiyor. Her zaman onların yanında olacağız” diye konuştu.

SAYGI GÖSTERSİNLER

Otizm hakkında daha fazla bilinçlendirme çalışması yapılması gerektiğini belirten Koyunseven, topluma şu çağrıda bulundu: “Ben kendi adıma çok büyük sıkıntı yaşamadım ama diğer çocukların neler yaşadığı gördükçe çok üzüldüm. İnsanların onlara çok değişik bir canlı gibi bakmaları çok rahatsız ediyor insanı. Bu çocuklarla illa oturup konuşmaları da şart değil; illa iletişim kurmak zorunda değiller ama en azından gittikleri yerlerde o çocukların ailelerine saygı göstersinler. Herhangi bir yerde çocuğun krizi tuttuğunda anormal bir bakış atmak veya bu çocuk çok şımarık diye yorumlarda bulunmak beni çok rahatsız ediyor. Sırf bu yüzden eve kapanmak zorunda kalan çok çocuk var.”

O CÜMLESİ KULAĞIMDA ÇINLIYOR

Recep’in tüm öğrencilerle aynı sınavlara girerek opera-şan konusunda başarı ile eğitimini sürdürdüğünü kaydeden İzmir Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı ve öğretim görevlisi Levent Gündüz ise, “Benim Recep ile olan serüvenim, konservatuar opera-şan bölümüne hazırlanmak isteyen bir grup güzel sanatlar lisesi öğrencisinin, ben ders yaparken sınıfa girmesi ile başladı. Hepsi ile tek tek sohbet edip, ufak da olsa ses yapılarını test ederken isminin Recep olduğunu öğrendiğim, çok kibar bir öğrencinin duyum gücü ve güçlü sesi beni çok etkiledi. İletişimimiz çok kolay oldu ve daha sonra gitti. Aylar sonra annesinden aldığım, ‘Recep o günden beri sizinle çalışmak istiyor, rica etsem bir kere daha Recep’ i dinler misiniz?’ kibar telefonu ile ilişkimiz başka boyuta geçti. Önceleri otizm ile ilgili yetersiz bilgim ve böyle özel kişilere zarar vermeden öğretme konusundaki tecrübesizliğim beni çekimser olmaya zorladı ama daha sonra Recep’in olağanüstü duyum gücü ve güçlü sesi, benim ise, onun konsantrasyonunu toplama yolları bulmam, duyduğu sesi taklit edebilme potansiyelini fark etmem ve tüm duyularını birleştirip öğrenirse daha kolay öğrendiğini bulmamız her şeyi yoluna koydu. Şu anda tüm öğrencilerle aynı sınavlara girerek opera-şan konusunda başarı ile sınıflarını tamamlıyor. Sonuna kadar ona elimden geldiğince yardımcı olacağım çünkü kulağımda hala ‘Levent hocam, ben benim gibilere doğru şarkı söylemeyi öğreteceğim’ cümlesi çınlıyor. En büyük şansı da annesi Zeynep Hanım’dır. Kendi adıma teşekkür ederim” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.