Panelde çifte kutlama

SULTAN GÜMÜŞ

Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Dünya Böbrek Günü ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Böbrekler ve Kadın Sağlığı konulu ‘Dahil ol, değer ver, güçlendir’ temalı panel düzenlendi. Çocuk Nefroloğu ve Emekli Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sevgi Mir’in moderatörlüğünü yaptığı panele, oyuncu Zeynep Beşerler konuşmacı olarak katıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Mustafa Emiroğlu, doktorlar ve çok sayıda hastane çalışanının izlediği panelde, oyuncu Zeynep Beşerler, organ nakli üzerine yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Organ bağışı ve spor aktivitelerinin bir araya getirilmesi için projeler geliştirdiğini anlatan Beşerler, “Yelken yarışları ile organ bağışı anlayışını birleştirmek istedim ve ‘Hayata yelken aç’ dedik. Organ nakilleri için her yıl nisan, mayıs aylarında bu yarışları düzenliyoruz. Çok katılım oluyor ve organ bağışına destek veriyoruz” dedi.

Böbrek sağlığı ve hastalıkları konusunda toplum bilincini arttırmak, erken tanının önemini vurgulamak ve kronik böbrek hastalığının insan sağlığı ile ülke ekonomisi üzerindeki ağır yükü hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla tüm dünyada Mart ayının ikinci perşembe günü, Dünya Böbrek Günü olarak kutlanmaktadır. Bu yıl 8 Mart perşembe günü kutlanan Dünya Böbrek Günü, aynı zamanda 1977 yılından bu yana Birleşmiş Milletler kararıyla belirlenen Dünya Kadınlar Günü ile aynı güne denk gelmektedir. ‘Böbrekler ve Kadın Sağlığı’ temasıyla kutlanan ve Dünya Böbrek Günü kapsamında Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde düzenlenen panel birçok sağlık çalışanı tarafından oldukça ilgi gördü.

“KADIN VARSA EĞİTİM VAR”

Anne olduktan sonra hayata bakışının değiştiğini söyleyen ve kadın ile eğitimin önemine değinen Zeynep Beşerler, “Annelik gerçek anlamda hayata karşı direnç geliştirmenizi sağlıyor. Toplumdaki her şey kadında başlar, kadında biter. Kadın varsa eğitim var. Eğitim varsa kadın var. Kadının eğitimi ve toplumdaki yeri önemli. Elimizden geldiğince ünlüleri de organ bağışı konusunda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Organizasyonlara davet ediyoruz ama çalışmalar artmalı. Tek başımıza bir şey yapamayız. Bunun için birlik önemli. Bir türlü fırsat olmadığı için organlarını bağışlayamayanların sayısı artarken organ beklerken hayatını kaybedenler var. Bu çok acı. Kadınların bu konudaki duyarlılığı yüksek ama daha da artmalı” diye konuştu. Oyuncu Beşerler, organ bağışı yapmaya ne zaman karar verdiğini ise şöyle anlattı: “Biz elimizden geldiğince bir şeyler yapmak istiyoruz. Tabii ki yaptıklarımız yeterli değil, daha fazlasını yapacağız. Sadece gerçekten birilerinin dikkatini çekebiliyorsak ne mutlu bize. Çünkü Türkiye’nin gerçekten en önemli sorunlarından birisi organ bağışıdır. Organ bağışı yapıldıktan sonra tekrar sağlığına kavuşanları görünce biz gerçekten çok mutlu oluyoruz. Sonuç olarak yarın kime ne olacağını bilemiyoruz. Bizim bir alın yazımız var ve o yazı ne zaman yaşanacak, biz ne zaman öleceğiz hiç bilgimiz yok. O yüzden biz öldükten sonra birileri bizim organlarımızla mutlu bir hayat yaşamayı hak ediyorlar bence. Organ bağışı bulunamadığı için ölen bir gencin hikayesini okudum ve bundan etkilendim. Sonra dedim ki ben niye bu zamana kadar organlarımı bağışlamadım. O gencin hikayesi bende bir ışığın yanmasına sebep oldu ve o hafta içerisinde gidip organlarımı bağışladım, etrafımdaki insanlara da organlarını bağışlamaları için baskı yaptım” dedi.

“KADINLAR BÖBREKLERİNİ KORUMALI”

Bu yıl ilginç bir tesadüf ile 13 yıldır martın ikinci haftası kutlanan Dünya Böbrek Günü ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün aynı güne denk geldiğini ifade eden Prof.Dr. Sevgi Mir ise, tek bir yıl ve tek bir günün kadınlara yetmediğini belirterek şunları söyledi: “2018 yılında bütün dünya ezilen kadına karşı ortak bir tavır sergilemeye başladı. Kadın ölümlerinde Ege Bölgesi ve İzmir ne yazık ki ön sıralarda geliyor. Konuşmaktan çok yapma eylemine geçmeli. Karşınızdakinin neyi hissettiğini anlamanız lazım. Türkiye’de 9 milyon böbrek hastası var. Dünyada da kadın ölümlerinin 8’inci sırasında böbrek hastaları var. Dünyada 600 bin kadın böbrek hastalığından ölüyor. Buna erkekleri de eklediğinizde sayılar yükseliyor. Böbrekler hasta olmadan da kadınların böbreklerini koruması lazım. Spor ve çok su içmek önemli. Bu bölgede tuz tüketimi oldukça fazla.” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu da İzmir’de tuz tüketiminin azaltılması için çalışmalar yaptıklarını ancak üzülerek hala lokantalarda tuzluk gördüğünü ifade etti. Emekli çocuk doktoru olduğunu belirten Kocaoğlu, “Böbrek konusunda 14 yıldır Eşrefpaşa Hastanesi aracılığıyla farkındalık yaratmak istiyorum. Kadınlarımız çok paylaşımcıdır. Burada konuşulanlar mutlaka geniş bir kitleye yayılır. İleride kadınlar günü diye bir günün olmamasını diliyorum. İnşallah insan günü olur. Kadınları bilgilendirirken toplumu ikiye bölmemeli” cümlelerine yer verdi.

İSTİSMARLAR NEDEN ARTTI? 

Sevgi Mir ile Zeynep Beşerler sadece organ bağışı üzerinde durmadı. Oldukça keyifli geçen panelde kadın ve erkek ilişkileri, erkeklerin kadınları neden anlayamadığı, kadınların asıl istedikleri de konuşuldu. Aynı zamanda özellikle son yıllarda gündeme oturan cinsel istismar ve küçük gelinlerden de söz açıldı. Sağlıkçı bir gencin ‘Kadınlar ne ister’ sorusu üzerine Sevgi Mir bir hikayeden yola çıkarak şu yanıtı verdi: “Kadınlar özgür iradesiyle karar verip yaşamak ister.” Cinsel istismar konusuna değinen Zeynep Beşerler ise, “Ne oldu da cinsel istismar suçları artış göstermeye başladı? Öncelikle bunun nedeni komisyonlar tarafından araştırılmalı. Hukuk sistemin de değişikliğe gidilmeli. Örneğin küçük bir kız çocuğuna tecavüz etmiş bir adam sırf mahkemede takım elbise giydiği için indirimden yararlanmamalı. Yoksa ‘Yaparım, yaptığım da yanıma kar kalır’ düşüncesiyle tekrar yapacaktır. Cinsel istismar ile küçük gelin kavramı benim için aynıdır. Sırf yanına gelin kelimesi ekleniyor diye bu masum görünemez. 15 yaşın altında olan her kız çocuğu hala çocuktur. Ve onun evlendirilmesi dahi bir istismardır. Sadece kız çocukları değil erkek çocuklar da bu istismarlara maruz kalıyor. Toplum ciddi anlamda eğitilmeli” dedi.