TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Salgına dikkat

Yüksek ateş, ağızda, el ve ayaklarda ağrıya neden olan içi su dolu kabarcıklar ve kızarıklıklarla seyreden ‘el ayak ağız hastalığı’ bugünlerde çok yaygın. Suçiçeğini andıran hastalığın en sık görüldüğü grup ise on yaş altındaki çocuklar

Haber Giriş Tarihi: 24.08.2017 08:35
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Salgına dikkat

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Çocuğunuzun ateşi nedeniyle bir gece kendinizi acilde bulmuş olabilirsiniz. Bu pek çok ebeveynin başına gelir. Ama sorun sadece ateşten ibaret olmayabilir. Doktorla görüşen ebeveynler belki de o güne kadar adını hiç duymadıkları bir hastalıkla karşılaşırlar. Özellikle 10 yaş altı çocuklarda görülen bu hastalık; el-ayak-ağız hastalığıdır. Yüksek ateş, bademcikte kızarıklık, ağız içinde aft ve ciltte döküntü halinde kendini gösteren hastalık, çocukların el, ayak ve bileklerinin neredeyse tamamını kırmızıya boyar. İleri günlerde ciltte görülen döküntüler küçük, içi sıvı dolu kabarcıklara dönüşür. Pütür pütür olan bu kırmızı döküntüler, kasıklarda, kalçada, dizlerin arkasında ve genital bölgede de görülebilir.

HASTALIK BULAŞICI

Gazetemize konuşan Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Prof.Dr. Oktay Avcı, sıklıkla yaz ve sonbahar aylarında karşılaştığımız el, ayak, ağız hastalığıyla ilgili merak edilenleri anlattı. Çocukların yanı sıra yetişkinlerde de görülen hastalığın bulaşıcı olduğunu kaydeden Doktor Avcı, “Enterovirüs ailesinden coxsacki virüsünün yol açtığı el-ayak-ağız hastalığı, özellikle yaz aylarında ve sonbaharda salgına dönüşebilir. Ancak rahatsızlık, gribal enfeksiyonlarla karıştırılabilir ve yanlış teşhis koyulabilir. Çocukların yanı sıra yetişkinlerde de görülen el-ayak-ağız hastalığı bulaşıcıdır. Solunum yoluyla, tükürükle, yakın temasla ve dışkı yoluyla bulaşabilir. Yazın havuz sezonunun açılması ve enfekte havuz sularının yutulması ise ayrı bir risk oluşturuyor. Yoğunlaşan virüslerle hastalık salgına da dönüşebilir. Bu nedenle anne ve babalara büyük görev düşer. Çocuklarına ellerini sık sık yıkama alışkanlığı kazandırmaları gerekir” dedi.

TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?

Avcı sözlerine şöyle devam etti: “Suçiçeğini andıran ama suçiçeğinden daha küçük boyutta olan döküntülerle hastalığın ortaya çıkardığı tablo, anne ve babaları endişeye sevk ediyor. El ve ayak içleri, parmak aralarının yanı sıra ayak tabanlarını da donatan içi sıvı dolu kırmızı kabarcıklar hem ağrı, sızı hem kaşıntıya neden olur. Halsizlik ve kırıklığa kulak ve boğaz ağrısı da eşlik eder. Ağız içindeki aftlar ve bademcikte kızarıklık ise yemek yemeyi işkence haline getirir. Viral bir enfeksiyon olduğu için hastalığın tedavisinde antibiyotiğin yeri yoktur. Özel bir tedavisi olmadığı gibi ilacı ve aşısı da yok. Kaşıntıyı azaltması için spreyler ve çeşitli losyonlar verilebilir. Hastalık bir hafta 10 gün içinde kendiliğinden geçerken, el ve ayaklarda sıvı dolu kırmızı kabarcıklar kuruyarak yerini lekeye bırakabilir, o da zamanla kaybolur.”

NASIL BESLENMELİ

El, ayak, ağız hastalığına karşı en etkili yöntemin hijyen olduğunu söyleyen Avcı, “Ellerin sık sık yıkanması, kirli ellerin ağza ve yüze sürülmemesi çok büyük önem taşır. Bulaşıcı olduğundan el, ayak, ağız hastalığına yakalanan kişilerden uzak durulması gerekir. Ortamı sık sık havalandırarak içeri temiz hava girmesini sağlamak da şart. Okul ve kreşlerde ortam yüzeyleri dezenfekte edilmeli. Gerekli hijyen ve temizlik kurallarına uyulması durumunda el-ayak-ağız hastalığı riski azalır. İştahsızlık ve halsizliğe neden olan el-ayak-ağız hastalığı sırasında çocuklara çorba, yoğurt ve ağız içi yaraları azdırmayacak türden yiyecekler verilebilir. Su tüketiminin de ihmal edilmemesi gerekir” uyarısında bulundu.

YENİDEN TEKRARLAYABİLİR

Bazı insanların hiçbir döküntü olmadan da bu hastalığı geçirebildiğini ilave eden Avcı, “El ayak ağız hastalığının en sık görülen yan etkisi, ağız yaraları nedeniyle oral alımın azalması sebebiyle gelişen sıvısızlıktır. Virüse bağlı menenjit, çocuk felcine benzeyen bir felç tablosu ve ensefalit denilen beyin dokusu iltihabı görülebilir. Ancak neyse ki bu durumlar çok nadirdir. Birkaç farklı virüs el ayak ağız hastalığına neden olabilir. Hastalığı geçirenlerde o virüse karşı bağışıklık gelişir. Ancak el ayak ağız hastalığına neden olan diğer virüslere bağlı enfeksiyonlarla tekrar aynı tablonun görülmesi mümkündür. Bir başka deyişle birden fazla el ayak ağız hastalığı geçirilebilir” diye konuştu.

NELER YAPILMALI?

Hastalığın yayılmaması için tavsiyelerde bulunan Avcı, “Hasta çocukların okula gönderilmemeleri gerekir. Okulların bu konuda sıkı kuralları olmalı, tercihen çocuk okula gitmeden bulaştırıcı olup olmadığı konusunda uzman onayı alınmalıdır. Hasta çocuklar okul/kreş yönetimine bildirilmelidir ki diğer anne babalar da kendi çocuklarında benzer belirtilerin olup olmadığını takip edebilsinler. El hijyeni hastalığın bulaşmasını önlemede çok önemlidir. Özellikle alt değiştirme ya da çocukların burnunu temizleme gibi işlemler sonrası ellerin su ve sabun ile 20 saniye kadar yıkanması unutulmamalıdır. Anne babaların küçük çocuklara el yıkama alışkanlığını erken yaşlarda kazandırmaları gereklidir. Çocuklara öksürme-hapşırma sırasında ağızlarını mendille kapatmaları, sonrasında ellerini yıkamaları, pis ellerle göz, ağız ve burunlarına dokunmamaları öğretilmelidir. Hasta çocukların diğerleriyle ortak oyuncak, çatal, bıçak, bardak, diş fırçası, havlu vb. kullanmasına izin verilmemelidir. Ortak kullanılan oyuncaklar gibi sık dokunulan yüzeylerin temizlenmesi gereklidir” dedi.

TEDAVİSİ YOK

Yaklaşık birkaç gün önce aynı hastalığa yakalanan çocuğunun zor günler atlattığını ifade eden Pınar Demir Avcı ise doktorlar tarafından bir tedavisi olmadığını, 10 gün içerisinde geçeceğini söyledi. Avcı, “Oğlumun boğazında küçük sivilceler çıktı. Dili soyuldu. Ayak tabanı kızardı. Doktor bütün vücudu suçiçeği gibi kabaracak, yeni evresinde olduğu için henüz izler belirgin değil. Korkma 10 güne geçecek dedi. Hem hastalığa yakalanan çocuklar hem de ebeveynler açısından zahmetli bir hastalık. Ateşi düşmüyor hiçbir şekilde. Çok ateşlendiği zaman ateş düşürücüler işe yaramıyor. Sabaha karşı 4 ya da 5 gibi uyuyorum, uykumda yarım yamalak tabi. Git gide çoğalacakmış yaralar. Üçüncü günü kızardı vücudu. Suçiçeğinden biraz daha ufak oluyor. Boğazında da çıktığı için yemede, içmede, yutkunmada sorun yaşıyor çocuk. Aç susuz kalan çocuklar da bir süre sonra serum verilerek besleniyormuş. Midesi bulanıyor sürekli. Bu virüse aşı geliştirilmemiş, ilacı da yok. Kendi evresini tamamlayınca vücuttan döküntü şeklinde çıkıyormuş. Çok çabuk da bulaşan bir hastalıkmış. Evdeki tüm oyuncakları ağzına alma gibi bir huyu var Ömer’in. Ne kadar kızsam da fayda etmiyor. Tüm oyuncaklarını yıkıyorum artık. Hastalık bundan dolayı çıkmış olabilir. İlk rahatsızlandığında ve kabarcıklar çıktığında çok korkmuştum. Ne yapacağımı bilememiştim. Ama sabırlı olmam gerektiğini anladım. Çünkü ancak öyle üstesinden gelebilirim. Diğer ebeveynlerde dikkatli olsun. Salgın bu mevsimde çok yaygın. Tedbir alsınlar” ifadelerini kullandı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.