TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sigorta zorunluluktan alınıyor

İzmir’e yatırım yapan Allianz’ın Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui, büyümek için büyümediklerini belirterek, “İzmir’e atılan bu adımın aslında bize getirisi yarın olmayacak ama biz sürdürülebilir olarak büyümeye devam edeceğiz” dedi

Haber Giriş Tarihi: 10.12.2017 07:50
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Sigorta zorunluluktan alınıyor

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER

İzmir her alanda gelişime, değişim ve büyümeye açık bir yer olarak Türkiye’nin önde gelen illeri arasında yer alıyor. Dünyanın ve Türkiye’nin en büyük sigorta ve varlık yönetimi şirketlerinden olan Allianz; büyüme öngörüleri, iş sürekliliği odağı, sürdürülebilirlik ve verimlilik yaklaşımı doğrultusunda Türkiye’deki operasyon merkezini İzmir’e taşıma kararı aldı. İzmir’de böylece global bir şirketin daha merkezi faaliyet göstermeye başladı. Allianz Türkiye’nin CEO’su Aylin Somersan Coqui ile Türkiye’deki önemli yatırımlarından birini İzmir’de yapmalarını, Allianz’ın bu kararı alışının nedenlerini, Türkiye’deki sigorta sektörünün durumunu ve Allianz’ın Türkiye’ye yaptığı yatırımlarını ve projelerini konuştuk.

İZMİR’E GÖNÜLLÜ GELİYORLAR

Allianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui öncelikle Anadolu’daki tüm illeri değerlendirdiklerini ancak İzmir’in birkaç yönden ön plana çıktığını belirterek, “Birincisi kalifiye iş gücü. Bundan kastım gerçekten İzmir’de çok iyi üniversiteler ve çok iyi bir üniversite eğitimi var. Biz çok farklı alanlardan istihdam sağlıyoruz. O yüzden böyle geniş bir yelpaze ve kalifiye iş gücü potansiyeliyle İzmir ön plana çıkıyor. İkinci olarak da İzmir’in hayat kalitesi, refahı ve çalışanlar için yaratacağımız ortam da bizim için çok önemliydi. Yani İstanbul’la karşılaştırdığımızda İzmir’de tabii ki finansal olarak yaşam koşulları daha uygun. Fakat yaşam kalitenizden bir ödün vermiyorsanız, hatta daha da pozitif hale geliyor ise bu geçişi yapmak daha kolay oluyor. Çalışanlarımıza İzmir’i anlattığımızda çok büyük bir artı noktası oldu. Taşımayı planladığımız operasyonel bölümlerde çalışanlarımızın yüzde 30-35’i gönüllü olarak İzmir’e geliyorlar. Bu oran, başka bir şehirde çok daha farklı olabilirdi” dedi.

BEN BU FIRSATI KAÇIRMAZDIM

İzmir’e çalışmak için gelenlerin yanında gelemeyenlerin pek çoğunun ailesel nedenlerden dolayı gelemediğini belirten Coqui, “Operasyonel birimlerde aşağı yukarı yüzde 60-65 kadın olduğu için eşi çalışıyorsa veya çocuğunun bakımını annesi, babası üstleniyorsa onlar tabii gelmemeyi tercih ediyor. Çünkü o sistemi burada ailenin diğer bireyleri olmadan kurmak zor. Gençler için ise çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Mesela 25 yaşında bir çalışanıma ‘Niye gitmiyorsun?’ diyorum. Diyor ki ‘Aylin Hanım annem ve babamla yaşıyorum. Her gün çamaşırım yıkanıyor, kira ödemiyorum.’ Ben de diyorum ki ‘25 yaşındasın; ne zaman kendi hayatını kuracaksın?’ Bir genç için kariyer olarak o kadar iyi bir fırsat ki... Global bir şirkette yeni bir oluşuma giriyorsunuz. Ben 25 yaşında olsam böyle bir fırsatın üzerine atlardım” diye konuştu.

TERFİ İMKANI VAR

Coqui, İzmir’de terfi imkanlarının ve kariyer imkanı kısıtlı olmasına yönelik eleştirileri değerlendirerek, “Bunu da söyleyenler oldu tabii ama bu yaklaşımı bertaraf edebildik. Fakat bir süre çalıştıktan sonra, ‘bu bana göre değil’ diyerek başka bir iş fırsatı armaya başlayıp, tekrar İstanbul’a dönmek zorunda kalma ihtimali nedeniyle gelmeyenler oldu. Fakat bunun oranı da genele bakıldığında çok değil” şeklinde konuştu.

VİZYONUMUZ UZUN PLANLI

Allianz olarak sürdürülebilirliğin ne anlam ifade ettiğini verdiği örnekle açıklayan Coqui, “Sürdürülebilirlik konusuna bizim yaklaşımımızı örnekleyerek cevap vereyim. Yaptığımız her aksiyonun bizde bir hedefi amacı var. Mesela biz sadece büyümek için büyümüyoruz. Bizim için birinci olmak, sektör lideri olmak-evet birinci olduğumuz zaman memnun oluyoruz ama-her zaman önemli değil. Zararlı büyüdüğümüz zaman prim yazmak uzun süre devamlılık arz etmediği zaman bir anlam ifade etmiyor. Şu anda biz büyümemizi nasıl verimli, nasıl karlı; sonra bu karı nasıl bir şekilde yatırıma dönüştürerek, verimlilik yaratarak ve tabii aynı zamanda da çalışanlarla birlikte gelişerek gerçekleştirdiğimize önem veriyoruz. Bizim liderlikten anladığımız, sektörün de bizimle birlikte büyüyebilmesidir. Sigorta sektörü içerisinde çok daha kalifiye iş gücü olması. Vizyonumuz çok daha uzun planlı olduğu için sürdürebilirlik diyoruz. Allianz Türkiye büyük bir potansiyele sahip ve Allianz’ın global CEO’su Oliver Bäte ‘Biz Türkiye’de kalmak için varız. Bir takım çalkantılar olabilir fakat bu Türkiye ile ilgili plan ve hedeflerimizi kesinlikle değiştirmez’ mesajını her fırsatta veriyor. Çünkü biz uzun dönemli bakıyoruz. İzmir’e atılan bu adımın aslında bize getirisi yarın olmayacak; hatta iki sene sonra da olmayacak ama ben eminim ki, beş sene sonra ‘Allianz burada nasıl gelişiyor’ derseniz, cevap ‘çok sürdürülebilir şekilde gelişiyor’ olacak. Biz buna inanıyoruz bu vizyonla çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

TASARRUF BİLİNCİMİZ AŞAĞIDA

Kısa vadede büyümek istedikleri sektörle ilgili genel görüşlerini açıklayan Coqui, “Sağlıkta devlet oldukça başarılı, sağlık seviyesinin genel olarak yaymakta; fakat sağlıktaki enflasyon artışı normal enflasyonun daha da üzerinde ve gitgide artıyor. Türkiye’deki toplam sağlık harcamalarının sadece yüzde 3’ü özel sektöre ait. Bu oran diğer Avrupa ülkelerinde yüzde 19; diğer bir bakışla bizim aslında pazar payımız büyük olarak görülse de, biz aslında bu sektörde çok küçüğüz. Özel sağlık sigortasının handikapı hala belli bir ekonomik kesime hitap ediyor olması. Bunu yaymamız gerekiyor ve bize göre bunun kilit noktası ‘tamamlayıcı sağlık sigortası’ (TSS). Bu nedenle şu anda biz bu konu üzerine çalışıyoruz. İki senede tamamlayıcı sağlık sigortası yaklaşık 900 bin kişiye ulaştı, biz de çok hızlı büyüyoruz. Sadece bireyselde değil, küçük işletmelerde de, büyük şirketlerde de tamamlayıcı sağlık uygulamasına geçiliyor. Özellikle mavi yaka çalışanların olduğu şirketler tamamlayıcı sağlık sigortası alıyor. Biz Allianz olarak burada çok büyük bir potansiyel görüyoruz. Şehir hastaneleri ile anlaşmalar yapılabilir, aile hekimleri buna dahil edilebilir, devletten vergisel destekler gelebilir. Potansiyeli çok büyük başka bir alan da ‘bireysel emeklilik’. Bireysel emeklilikte devletin rolü çok önemli, çünkü böyle bir sistem dünyada yok. Siz para yatırıyorsunuz ve yüzde 25’i kadar da devlet yatırıyor. Çok güzel bir sistem kuruldu fakat handikabı bizdeki tasarruf bilincinin çok aşağıda olması. Günümüzde bir poliçenin Bireysel Emeklilik Sistemi’nde kalma süresi 32 ay, Almanya’da bu süre 20 sene. Türkiye’nin bireysel emeklilik fon büyüklüğü gayrısafi milli hasılamızın yüzde 3’ünden az. Hollanda’da ise bu oran yüzde 20. Bu bilinç biraz daha yükseldikçe değişecek ve çok büyük bir potansiyel oluşacak” dedi.

SİGORTA TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ

Genel olarak Bireysel Emeklilik Sistemi’nin büyümesiyle, finansal piyasaların daha derinleştiğini belirten Coqui, “Hisse senetleri piyasalarımız hala yabancı ağırlıklı. Yabancılar çıktığında piyasa şoka giriyor. Halbuki Bireysel Emeklilik Sistemi’nin derinleşmesi piyasaların da derinleşmesini sağlayacak, o yüzden sigorta sektörü Türkiye için de çok önemli. Biz bugün 86 trilyon TL’lik gayrisafi milli hasılanın 44 katı kadar teminat veriyoruz. Sektör kendisi çok büyükmüş gibi gözükmeyebilir ama verdiği teminat fon büyüklüğü 97 milyar TL. Yani büyük bir güven sağlıyor. Fakat penetrasyon açısından baktığımızda, bireysel emeklilik açısından baktığımızda; hala gidilecek çok yolu ve potansiyeli olduğunu görüyorsunuz” şeklinde konuştu.

ÜRÜNLERİN TAMAMI MEVCUT

Şu anda Allianz Türkiye’de olmayan hiçbir ürünün bulunmadığının altını çizen Coqui, “Türkiye’de ihtiyaç duyulabilecek ürünlerin neredeyse tamamı mevcut. Ürün yelpazesinde gelişmiş ülkeler düzeyinde olsak da, biraz önce de bahsettiğim gibi sigorta bilinirliğinde, penetrasyon oranlarında gidecek yolumuz var. Almanya’da hayat sigortası olmayan kişi yoktur. Hatta herkesin beş ile yedi arasında sigorta poliçesi mevcuttur. Burada ise sigorta insanların hayatına daha çok kredi bağlantılı olarak giriyor. Var olan pek çok ürünün kullanımını, sigorta bilincinin aşılanmasıyla birlikte artırabileceğiz” diye konuştu.

FAYDASI GÖRÜLDÜKÇE YAYILACAKTIR

Türkiye’deki sigorta acentelerinin yönlendirici faaliyetlerinin olmamasına yönelik eleştiriler hakkında konuşan Coqui, şu ifadeleri kullandı: “Geçen sene Kayseri’de Gaziantep’te Konya’da, KOBİ’ler ile bir araya geldiğimiz ‘Güçlü ve Güvenli Yarınlara’ buluşmalarını gerçekleştirdik. Çünkü KOBİ’lerde sigorta kullanımları çok düşük. Anadolu’da mantalite şöyle gelişiyor: ‘Ben önlem alacaksam, ne diye sigorta yaptırayım’. Biz de buna cevap olarak: ‘Önlem al ki, sigorta yaptırabilir hale gel’. Bunu düzeltmek, insanları bilinçlendirmek; sigortacılığı anlatmak için çaba sarf ediyoruz. Bugün ülkemizde ‘zorunlu trafik sigortası’ var, DASK var. Bu sigortalar metazori olduğu için alınıyor ama bunların dışında gönüllü sigortaların ancak belirli bir eğitim seviyesi oluştuktan sonra alındığını görüyoruz. Ben bu sigortaların faydaları görüldükçe yayılacağını düşünüyorum. 2016’nın sonbaharında ‘Allianz Seninle’ diye bir kampanya başlattık. Kendimizi müşterilerimizin sağlıklarında, varlık yönetimlerinde ve her türlü hislerinde ‘biz sizin yanınızdayız, siz rahat olun’ şeklinde konumlandırmaya, yanlarında durmaya çalışıyoruz.”

TRAFİK KAZALARI KANAYAN YARA

Sigorta sektörünün itibarının iyileşmesi gerektiği yönünde; hala bir güvensizliğin söz konusu olduğunu belirten Coqui, “Trafik ve otomotiv sigortasında da bazı konularda belirleyici olma şansınız var. Mesela yurtdışında çoğu ülkede yaşa göre sigorta olayı var. 18 yaşında ehliyet alan birinin araba sigortası için ödediği parayla 60 yaşında birinin ödediği para aynı değil. Farklı kademelerden oluşuyor. Aslında bizim çok detaylı aktüerya yöntemlerimiz var ve fiyatlama yaparken bu yöntemlerimizle çok detaylı bir risk değerlendirmesi yapıyoruz. Trafik sigortalarında daha ayrı bir durum var. Çünkü 12 Nisan itibarıyla devlet müdahale etti ve ortalama sigorta primini yüzde 30-35 civarında aşağı çekti. Sektör aşağı yukarı son on senede trafik sigortalarında 7 milyar zarar yazdı ve birden bire böyle bir indirim yaşanınca sektör için sıkıntılı oldu. Sektörde serbest piyasaya ne kadar hızlı yer verirsek o kadar iyi. Biz şu anda İtalya’da yapılan telematik uygulamaları konuşuyoruz. Akıllı telefonlarla ya da arabaya bir kara kutu koyarak ‘İyi Sürücü’yle ‘Kötü Sürücü’yü birbirinden ayırabiliyorsunuz ve sigorta poliçesini ona göre belirleyebiliyorsunuz. İtalya’da bu uygulamalar devrede ve hakikaten hasar frekansının yüzde 20 azaltılması sağlanmış. Trafik kazaları Türkiye’nin kanayan yarası. Her gün birçok kaza oluyor, can ve mal kaybı yaşanıyor; bizim kaza seviyesini düşürmemiz ve bu problemi kökünden çözmemiz lazım. Bu fiyat uygulamasının gelmesi ile birlikte sektörün direkt zararı önümüzdeki sekiz ay için aşağı yukarı 2,2 -3 milyar TL. Zaten sektörün sermayesi toplamda 9 milyar TL. Hakikaten bu durum bizi epeyce geriye götürdü. Bizim ümidimiz sene sonuna kadar tekrar serbest piyasa koşullarına geri dönülmesi. Şu anda biz riski doğru fiyatlandıramıyoruz çünkü zorunlu bir tavan fiyat var. Gençlere ve daha ileri yaşlılara ayrı fiyat uygulamasını yapıyorduk zaten; fakat bugün için riski doğru fiyatlandırma imkânımız elden gitmiş oldu” dedi.

VATANDAŞLAR OLUMLU KARŞILADI

Allianz’ın, İzmir’e gelme kararını insanların çok pozitif karşıladığına dikkat çeken Coqui, “Çünkü istihdam yaratıyoruz, burada yatırım yapmak istediğimizi dile getiriyoruz. Sigorta şirketleri ise ‘Allianz yine ne yapıyor?’ diyor ve merakla bekliyor. Konuştuğum şirketlerden ‘Akıllıca bir şey yapıyorsunuz, tebrik ederiz’ gibi geri bildirimler de geliyor. ‘Niye İzmir’ diye soran çok oldu. Stratejik ve sürdürülebilirlik açısından bakanlara bunu rahatça anlatabiliyorum. Pozitif bakanlar da, ‘bekleyip görelim ne yapacaklar’ diyenler de var” şeklinde konuştu.

GAZİEMİR KRİTERİMİZE UYGUNDU

İzmir’de Gaziemir’i neden tercih ettiklerini de açıklayan Coqui, “Bizim belirli kriterlerimiz vardı; büyüklük, lokasyon gibi. Gaziemir Sarnıç’taki arsa kriterlerimize uygunluğu açısından ön plana çıktı” dedi.

YENİLİKLERE AÇIK OLUN

Son olarak genç girişimcilere yönelik mesaj veren Coqui gençlere şu tavsiyelerde bulundu: “Benim her zaman verdiğim mesaj; konfor alınızdan çıkın ve yeniliklere açık olun. Gençler, girişimcilik diye bir kariyer alanı olabileceğini bilmeli. Bunu herkes her zaman görmüyor. Tabii ki yetenekli insanları kurum bünyesine almak istiyorum. Bir amacım da kurumu girişimci gibi sahiplenebilecek insanlardan oluşturmak, girişimcilik ruhunu kurumsal olarak yaratmak ve devam ettirmek. O yüzden ben her zaman ‘her yaptığınız işi girişimcilik ruhuyla yapın’ diyorum.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.