TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sokağa renk katan: Sokak müzisyenleri

Kazım Tolga Gürel ve Duygu Tuncer, sokakta yaptıkları müzik ile hayatın monotonluğuna ket vururken Gürel, “Hayatım eğitimle geçti. 2 yüksek lisans ve 2 doktora yaptım. Ama son 3 yılda sokaktan aldığım eğitimi hiçbir kurumdan alamazdım” dedi

Haber Giriş Tarihi: 15.10.2017 08:50
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Sokağa renk katan:  Sokak müzisyenleri

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER

Selçuk Üniversitesinde doktorası yeterli görülmediği için atılan ve sonrasında kendisine hediye edilen çelloyu çalmak için günde 10-12 saat çalışan Kazım Tolga Gürel ile hayatın akışı ve sıradanlığından rahatsız olan ve en büyük hayali sokakta yaşamak ve sokakta müzik yapmak olan Duygu Tuncer’in yolu sokaklarda kesişti. Eskişehir’de düzenli çalan ama 1,5 aydır Ege kıyılarında sokak müzisyenliği yapan Duygu Tuncer ve Kazım Tolga Gürel ile sokak müzisyenliğini, sokakta hayatı ve sokakta müzik yapmanın zorluklarını konuştuk.

Duygu Tuncer, sosyoloji mezunu olduğunu, ücretli öğretmenlik yaptığını ve masa başı işi de hiç istemediğini belirterek, Kazım Tolga Gürel ile tanışma hikayelerini şöyle aktardı: “İçimde tiyatro eğitimi almak ve konservatuara gitme isteği hep vardı. Hatta konservatuar sınavına girdim ama olmadı. Drama konusunda tezli yüksek lisans yaptım. 3 yıl da öğretmenlik yaptım. Sonra Eskişehir dönemi başladı. Eskişehir’de mistik bir şekilde bir şeyler olacağına inanıyordum. Çocukluğumda kuzenlerimle sahilde falan çalardık. O dönemde içimde hep sokak müziği yapma isteği vardı. Ancak sokak müziğiyle geçinme ve o kültürle yaşama sürecine hiç girmemiştim. Ama hayal hep vardı. Kafa ve ruh olarak anlaştığım ve gerçekten sevdiğim insanlarla sokak müziği yapmak istiyordum. Bu hayalimdi. Bu hayalim ise Tolga ile gerçekleşti. Eczaneye ilaç almaya giderken Tolga’nın çello çalışını dinledim. Sonra Tolga fark etti ve gülümsedi. Sonra Tolga ile çay içerken, tanıştık. Sonra birlikte ne yapabileceğimizi konuştuk ve süreç bu şekilde başladı.”

YETENEKSİZ OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORDUM

Tuncer’in tanışma hikayelerini anlatmasından sonra söze giren Kazım Tolga Gürel, daha önceleri müzik aletini kullanamayacağını söyleyen ve kendisini yeteneksiz olarak gördüğünü ancak şimdilerde ise 5 farklı müzik aletini çalabilen bir sokak müzisyeni olduğunu belirterek , “İnsan bazen ona öğretilenlerden dolayı kendi yeteneklerini keşfedemeyebilir. Birçok şeye yeteneğimiz ve meyillimiz olabilir ama bize öğretilenlerden dolayı buna ulaşamayabiliriz. Zaten mevcut eğitim sistemimiz de neye yetkin olduğumuzu belirleyemediği için müziğe yeteneksiz olduğumu düşünüyordum. Ancak üniversiteden atılıp, işsiz kaldıktan sonra bir çellom oldu. Hediye edilen bu çelloyla günde 10-12 saat çalıştım. Bu çalışmalarım sonucunda da çalmaya başladım. Ancak 5 sene önce çello, klarnet, kabak kemane, erbane ve santur çalacağımı söyleseler ‘imkânı yok’ derdim. Mucize bir durum” diye konuştu.

YAŞAM KONTROL EDİLEMEZ

Gürel, sokağın sanatı kontrol edemeyeceğini ve aslında yaşamın kontrol edilemez olduğuna değinerek, “Sokağın bütün eğitim kurumlarından bin kat daha üstün olduğuna inanıyorum. Hayatım eğitimle geçti. 2 yüksek lisans ve 2 doktora yaptım. Ama son 3 yılda sokaktan aldığım eğitimi hiçbir kurumdan alamazdım” ifadelerini kullandı.

HAYAT BOYU BÖYLE YAŞARDIK

Sokakta müzik yapmayı ne kadar sürdürecekleri hakkında bir plan yapmadıklarını belirten ikili, “Herhangi bir plan yapmadan yola çıktık ve aynı şekilde devam ediyoruz. Ama işlerimiz ve okulumuz dolayısıyla bir ay daha yollarda olacağımızı düşünüyoruz. Bunun dışında iklim koşulları el verse hayat boyu bu şekilde yaşardık. Çadırda kalmak çok zevkli. Oksijeni hissetmek ve çadırdan çıkıp denize girebilmek. Esnaftan sokak müzisyeni olduğunuz için ücretsiz kahve içmek. Bu duygular inanılmaz güzel. O nedenle bu zamandan sonra yitirebileceğimizi düşünemiyoruz. Sokak müziğinde patron yok, saat yok aslında çalışma yok ama para kazanıyorsun. Bu diğer işlere göre bir lüks aslında. Birkaç kişi hariç kimse tarafından dilenci muamelesi görmedik. Çok güzel geri dönüşler aldık. Yurtdışında zaten ciddi bir meslek olarak görülüyor. Türkiye’de de yavaş yavaş bu şekilde görülmeye başlandı” diye konuştular.

SENDİKASI BİLE VAR

Gürel, İstanbul’da sokak müzisyenliği çok ileride olduğunu ancak İzmir’in de çok gelişmiş durumda olduğuna değinerek, “Bu kadar olduğunu bilmiyordum. Hatta İzmir’de sokak müzisyenlerinin sendikası var. Bu bile meslekleştiğine dair önemli bir göstergedir. Viyana ve Prag ise bu işin merkezi durumunda. Viyana’da bazı sokaklarda piyano bile var. Belediye oraya piyanoyu koyuyor ve müzisyende gelip, çalıyor. 2 saat sonra da parasını toplayıp, gidiyor. Özellikle Bulgaristan’da belediyenin sokak müzisyenliğini organize ettiğini gözlemledim. Sokak müzisyenlerine A, B ve C lisansı veriyor. Sokakta müzik yapmak isteyenler için belediye bir kurum belirlemiş. Bu kurumun karşısında çalman gerekiyor. Kurum bu sayede sokakta çok kötü müzik yapanların da önüne geçiyor. Sokakta müzik yapmak isteyenler kurulun karşısında 2-3 parça çalıyor. Kurulun içinde müzik öğretmenleri var. Çaldığın parçalar sonunda A lisansı alırsan şehrin en işlek caddesinde belirlenen noktalarda müzik yapıyorsun. B lisansı alırsan daha az işlek noktalarda ve C lisansıyla da en dip noktada müzik yapmana izin veriyorlar. Bu lisanslar ile kötü müziğin de önüne geçilmiş oluyor. Her 6 ayda bir yeniden lisans sınavına da girebiliyorsun. Enstrümanını geliştir, yeniden gir ve yüksel. Bulgaristan Plovdiv’de yaklaşık 2,5 hafta şehrin en işlek yerlerinden birinde müzik yapma fırsatım oldu. Bunun yanında Avrupa’da esnafı rahatsız etmemek ve insanları sıkmamak adına caddenin büyüklüğüne göre aynı yerde maksimum 30-60 dakika arası çalabiliyorsun. Bu süre dolduğunda en az 50 metre yerini değiştirmek zorundasın. Böyle olunca sürekli aynı yerde insanların aynı şeye maruz kalması engelleniyor. Avrupa işte böyle sorunun önüne geçmeye çalışıyor. Çözüm geliştirmeye çalışıyor. Türkiye’de ise tek bir kötü örnek temel alınıp, tamamen yasaklanıyor. İşi organize etme yok” şeklinde konuştu.

ALIŞMAKTA ZORLANMADIK

Ne iş yaparsan yap sokak deyince insanın biraz korktuğunu ve çekindiğini belirten Tuncer, “Ama hayat ne kadar risk barındırıyorsa sokakta o kadar barındırıyor. Onun ötesinde Ege kıyılarını dolaştığımız ve iki kişi olduğumuz için absürd bir durumla karşılaşmadık. Sokakta müzik yaptığımız süre boyunca insanlar cidden saygılıydı. Herhangi bir sorun ya da rahatsızlık hissetmedim. Yaşam biçimimiz oldu. İnsan, her şeye alışıyor. Alışmayacağımız şey yok. Böyle bir yaşam istediğimiz için alışmakta zorlanmadık” dedi.

KALIPTAN KURTULMAK ZORUNDASIN

Tuncer, üniversitede ve ailesinin yanında iken sokakta yaşamayı düşünüp sürekli deneyler yaptığını belirten Tuncer, “Metroda treni bekliyorsun ve geldiğinde binip, gideceksin. İnsanlar nasıl davranıyorsa sen de öyle davranıyorsun. Sürü psikolojisini hayatın içinde çok net görüyorsun. Bunu hep kırmaya çalıştım. Metro beklerken sesli şarkı söylemeye başlardım. Hayatın olağan akışının o olmadığının farkını varılması adına. Bunun yanında insanların alışık olmadıkları bir şey karşısında gösterecekleri tepkiyi de merak ederdim. Hayatın benim içimden değil de ben hayatın içinden geçmeye çalışırım. Bodrum’da da geri geri yürüyerek eve gelmiştim. O kalıbı kırmak için sürekli çaba gösterdim. En azından kendi hayatımda. Sürekli verili bir hayatımız var. Bu kalıp bir noktadan sonra düşünmeyi kilitliyor. Bu kalıptan kurtulmak zorundasın. Başka yolu yok. Sokakta bu monotonluktan ve kalıptan kurtulmanın en önemli yolu” diye konuştu.

HERKES BİZİ DİNLEYEBİLİYOR

Tuncer, ileride herhangi bir mekanda olmak istemediklerine vurgu yaparak, “Çünkü mekanın isteklerine boyun eğmek zorundasın. Özgür değilsin. Sokakta görece daha özgürüz. Mekanda, müşteri-patron ilişkisi arasında preslendiğin için ortada ‘sen’ kalmıyorsun. Bir de sokakta bu iş için ücret ödemek zorundalığı yok. Cebinde parası olmayan da seni dinleyebiliyor. Herkes dinleyebiliyor. Bu çok önemli. Çünkü en fakirinden en zenginine kadar herkes seni dinleyebiliyor. Bu nedenle bile mekanda çalmamalıyız. Bir de sokakta yurttaş müziğini dinliyor ve hak ettiğini düşünüyorsa para atıyor. Önce dinliyor. Bu da çok önemli aslında” ifadelerini kullandı.

BİR ÇOCUK BİZE GOFRETİNİ VERDİ

Sokakta müzik yaparken çok şeyle karşılaştıklarını ifade eden Tuncer, “Çocuklar ve sokak köpekleri çok ilgi gösteriyor. Özellikle köpekler ritmik sesi seviyor sanırım. Ancak müziğimizi dinleyenler arasında yaş aralığı olduğunu söyleyemem. Her yaş aralığında insan ilgi gösteriyor. Kitap, canlı balık, baklava gibi çok sayıda verilen şey gördük. Ancak en farklısı ve bizi en çok etkileyeni bir çocuğun para yerine gofretinin bir parçasını bırakmasıydı. O anı unutamam” dedi.

DURAK VAZİFESİ GÖRÜYORUZ

Tuncer, son olarak sokağın anlamsızlık dünyasını anlamlandırarak, yenilik sunduğunu ve bilinmezliğiyle yeni yollar açabildiğini belirterek sözlerini şöyle noktaladı: “Sokak, hayata; samimi, doğal ve içten bir anlam yüklüyor. Dünyamızda her şey inanılmaz derecede hızlı gelişiyor. Bu hızı büyükşehirlerde ve daha küçük şehirlerde daha iyi anlamlandırıyorsun. Büyükşehirlerde herkes sanki atomu parçalamaya gidiyor. İzmir’e gelince insanların yürüyüşlerini gördüğümüzde ne oluyor ya dedik. Artık hiçbir şey görünmüyor. Her şey başlıyor ve bitiyor. Bitince yenisine başlıyorsun. Alıyorsun bitiyor ve bittikçe mutlu oluyorsun. Biten her şey insanı mutlu ediyor. Alsında tam tersi mutsuz olmamız gerekiyor. Ama bu tüketim kültüründe almak daha çok mutlu ediyor. Dolayısıyla bu hız insan ilişkilerine, sevgiye, saygıya kısacası her şeye yansıyor. Artık beklemek yok. Hayattan çalıyorsun. Hırsız gibi yaşıyorsun. Hiçbir şeyden keyif almadan sadece sonuç odaklı yaşıyorsun. Bu da çok tehlikeli. İşte sokak da insanın durmasını, düşünmesini, çarkın içinde küçük bir soruna yol açmasını sağlamaya çalışıyoruz. İşte bir durak vazifesi görmek o kadar önemli ki! Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Sokakta tiyatro, müzik ya da başka bir şey yapıyor olmak, dünyadaki hızlılığa ket vuran çok önemli bir olgu.”

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.