TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tiyatro ile 50 yıl

Yaşadıkları zorluklara karşı yılmayarak ayakta kalmaya başardıklarını ve bugüne kadar çetin yollardan geçtiklerini belirten Tiyatro Sanatçısı Ali Rıza Özbilgiç, bu yıl 50 yılı geride bırakmanın onurunu yaşadığını söyledi

Haber Giriş Tarihi: 26.07.2017 06:57
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Tiyatro ile 50 yıl

NİLGÜN TAZE - ÖZEL HABER

1986-87 yılında Ali Rıza Özbilgiç, Şener Kökkaya, Atilla Oğultekin, Cihangir Turantaş ortaklığı ile İzmir Sanat Tiyatrosu kurulmasının ardından İlk oyun Dario Fo’nun ‘Ödenmicek’ isimli oyunu sahneye konulur. İzmir’de özel tiyatroların oyunlarını sahnelediği neredeyse tek salon olan Köşk Sineması’nda seyirciyle buluşmasının ardından oyunda tiyatro kurucuları olan ekip rol alır. Bir sezon oyunlarına devam etmelerinin ardından tiyatrolarının sezon sonunda Şener Kökkaya ile yollarını ayırmak zorunda kaldığı bilgisini veren Ali Rıza Özbilgiç, “1988 yılında eski Hatay Sineması olarak bilinen salonu 640 kişilik bir tiyatro salonuna dönüştürdük. 24 Kasım 1988 tarihinde ise tiyatromuz kendi salonunda seyircisiyle buluştu. Salonumuzun Açılışını Müşfik Kenter ‘Vangog’ isimli oyunla yaptı. İzmir’de tiyatro yapmanın ve salon sorununun ne kadar zor olduğunu bildiğimiz için salonumuzun kapılarını bütün tiyatrolara açtık” dedi.

TİYATRONUN KAPATILMASI

1989 yılında İzmir’de 1’inci Tiyatro Şenliği’ni düzenlediklerini ifade eden Özbilgiç şunları söyledi: “Dostlar Tiyatrosu, Üzbük Baba İzmir Sanat Tiyatrosu, Müşfik Kenter’in de rol aldığı Bu Zamlar Bana Karşı Kent Oyuncuları, Bir Garip Orhan Veli Yeni Tiyatro, Ada Ankara Sanat Tiyatrosu, Sacco İle Vanzetti Devlet Tiyatroları, Yıldız Kenter’in oynadığı Maviydi Bisikletim Kent Oyuncuları, Ben Anadolu oyunlarıyla şenliğimize katıldılar. Oynadığımız oyunlar ve salonumuzda konuk olan tiyatroların oyunlarından rahatsız olan emniyet, salonumuzun kapanması için gereken ne varsa yaptı ve 1992 yılında büyük bir borçla salonumuzu kapatmak zorunda kaldık.”

TİYATRODA 50. YIL

İzmir Büyükşehir Belediyesine müracaat ederek fuar içinde kullanılmayan pavyonlardan birinin taraflarına verilmesini talep ettiklerini ve Atilla Sertel’in desteğiyle bir pavyonu tiyatro salonu haline getirmeyi başardıklarını ifade eden Özbilgiç, “Ancak 1994 seçimlerinde Burhan Özfatura’nın belediyenin başına gelmesiyle biz yine sokakta kaldık. Yılmadan tiyatroya devam ettik ve etmeye devam edeceğiz. Bu yıl benim tiyatroda 50’inci yılım. Benim tiyatroya ilgi duymam büyük babamın evraklarını koyduğu eski bir sandığını kurcalarken bulduğum Bir Adam Delirdi isimli oyun metninin elime geçmesiyle başladı. 1967 yılında mahallemiz Eşrefpaşa’da bir gurup arkadaşımla birlikte tiyatro kurmaya karar verdik. Tiyatromuzun adını da Hayat Hikayeleri Tiyatro Topluluğu koyduk” açıklamasını yaptı.

BAYAN OYUNCU SIKINTISI

İlk oyunlarının kendi yazdıkları bir pandomim olduğunu açıklayan Özbilgiç, o yıllarda bayan oyucu bulmanın çok zor olduğunu belirterek, “Kadromuzun tamamı erkek oyuncuydu ve bu da oyun bulma konusunda bize büyük bir zorluk getiriyordu. Cahit Atay’ın ‘Pusuda’ isimli oyunu tıpkı bizim gibi nerdeyse bütün amatör tiyatroların ilk oyunu oldu. 1969 yılında Hamle Tiyatrosu’nun yönetmeni Ali Haydar Erçığ’la tanışıp birlikte tiyatro yapmaya başladık. Hamle Tiyatrosu’yla bir sezon Enikler ve Saadet Perdesi isimli piyesleri oynadım. 1970 yılında yeni tiyatromuzun adı Tiyatro Arkadaş oldu. Bu isimle F. Nazif Çamlıbel’in Canavar adlı oyununu oynadık. 1971 yılında aynı tiyatroda Geleneksel Türk Tiyatrosunun örneklerinin Sergilendiği Karagöz Oyunu İle Karaların Memetleri’ni oynadık. 1971 senesinde askere gitmemle birlikte tiyatroya ara vermiş oldum. 1986 yılında da İzmir Sanat Tiyatrosu kuruldu” ifadelerini kullandı.

İNSANI İNSANCA ANLATIM

Özbilgiç, tiyatronun insanı insana insanca anlatan bir sanat olduğunu söyleyerek şu açıklamaları yaptı: “Tiyatro bana insanı ifade ediyor. Zaten tiyatronun tanımında da var. Ben tiyatroyu insanların hoşça vakit geçirecekleri salt bir sosyalleşmenin buluşma mekanı olarak düşünmüyorum. Tiyatro bir eğitim kurumudur ve bulunduğu toplumun ondan istediğini vermeyi değil, yaşadığı toplumun daha ileri gitmesine ve sorunlarına çözüm olarak onlara yol gösteren öncü kurumlar olarak görüyorum. Bunun için tiyatroların kendilerine soru yöneltebilen seyirciye ihtiyacı var. Suat Taşer’in söylediği gibi, “İyi tiyatronun kötü seyircisi, kötü seyircinin de iyi tiyatrosu olmaz.’ Şu an ülkemizde yeteri kadar iyi tiyatro seyircisi olduğunu düşünmüyorum.”

TİYATROYA DEĞER VERİLMİYOR

Batı ülkeleriyle Türkiye’nin tiyatroya olan ilgisini değerlendiren Özbilgiç, “Almanya dünya savaşından yenik ayrıldıktan sonra ilk olarak tiyatro binalarını yaptırdı. Oysa bizde devlet tiyatrolarının ve şehir tiyatrolarının dışında tiyatro salonu yok bile denebilir. Sinemadan bozma salonlarda telsiz mikrofonlarla oynamak zorunda kalınan oyunlar istediği kadar kaliteli olsun akustiği düzgün salonlarda oynanan oyunların yerini tutmaz. Ülkeyi yönetenlerin tiyatroya bakışları halkın ne kadar bilinçlenmesini istemesiyle doğru orantılı. Yönetenler halkın bilinçlenmesini istemiyor. TV programları hangi tiyatronun haberini ne kadar veriyor. Devlet, tiyatroları desteklemeyi bırakın ödenekli tiyatroları kapatmanın çalışmalarını yapıyorlar. Destekledikleri de onların borusunu öttürüyor. Okulların tiyatroya gitmesi neredeyse yasak. Tek kişilik stand uplar, TV dizileri tiyatro seyircisini olumsuz etkiliyor. İki kelime komiklik yapan sanatçı oluyor” şeklinde konuştu.

TİYATRO KÜLTÜRÜ

Devletin tiyatroları göstermelik olarak desteklediği ve yıl da bir kez özel tiyatrolara maddi yardımda bulunduğunu açıklayarak, özellikle İzmir’de tiyatro yapan sanatçıların bu yardımdan çok az yararlandığını söyledi. Aldıkları yardımla ancak iki kez salon kiralanabileceğini belirten Özbilgiç, “Bence halkta tiyatroyu pek önemsemiyor çünkü böyle bir alışkanlık böyle bir kültür almamış.

Tiyatroların kendi seyircisini oluşturmak gibi sıkıntıları var. Oysa İzmir dışından kentimize gelen tiyatrolar belediyeler tarafından ücretleri ödenerek getirilip seyirciye ücretsiz olarak sunuluyor. Bedavacılığa alıştırılan bu seyirci İzmir tiyatroları için asla profesyonel bir seyirci olmuyor. Belediye İzmirli tiyatrolara haksızlık ediyor” dedi.

YETERLİ DESTEK YOK

Devlet desteğini yeterli bulmadığını, tiyatrolara yapılan maddi desteğin tiyatroların salon kiralarını bile karşılamadığı bilgisini veren Özbilgiç, “Mücevher, pırlanta, yakut gibi ziynet eşyaları KDV’den muaf tutulurken tiyatrolardan KDV alınıyor. Oysa tiyatrolar vergiden bile muaf olmalıdır. Devlet kurumlarına bağlı salonların ücretsiz olarak tiyatrolara tahsis edilmesi gerekir. Amatör tiyatrolar için yerel yönetimler maddi yardım da bulunmalıdır. Örneğin Büyükşehir Belediyesi amatör ve profesyonel futbol kulüplerine milyonlarca lira maddi yardımda bulunuyor. Oysa İzmir’de yıllarca mücadele veren bir elin parmakları kadar sayıda gerçek anlamda tiyatro yapan guruplara beş kuruş destek vermiyor. Vermediği gibi kendilerine bağlı salonlardan da dünya kira talep ediyorlar” açıklamasını yaptı.  

PANO VERİLMİYOR

Tiyatroların etkinliklerini duyurabilecekleri bir reklam panosu bulunmadığını açıklayan Özbilgiç şunlar söyledi: “Tiyatrolara ticari bir kuruluş gibi bakıyorlar. Sesini duyuramayan tiyatro seyircisine de ulaşamıyor. Bu konuda Yerel yönetimlere çok iş düşüyor ama maalesef tık yok. Sokaklara korsan olarak asılmak zorunda kalınan tiyatro afişlerine verilen cezalar altından kalkılacak gibi değil. İzmir’de belki binlerce reklam panosu var bunların bir kısmı tiyatrolara tahsis edilse çok şey değişir diye düşünüyorum. Bu güne kadar oynadığımız oyunlardan Haluk Işık’ın yazdığı ve benim yönettiğim Yarın Çok Geç Olacak isimli oyunumuz çok ilgi çekti. Oyun 17 yaşında bir gencin idam edilmesinden yola çıkılarak İdam cezasının ne kadar yanlış ve geri dönüşü olmadığının anlatılmasını konu ediyordu. 1991 sezonunda 25 kişilik bir kadroyla Türkiye’nin birçok kentinde seyirciyle buluşup çok olumlu tepkiler aldık.”

OYUN KONULARI

Oyunlarını genellikle sosyal içerikli konulardan seçmeye özen gösterdiklerini ifade eden Özbilgiç, “Tabi bu sosyal içerikli oyunlar başımıza sıkıntılar da getirmiyor değil. İzmir Sanat Tiyatrosu olarak oynadığımız başta Ödenmiycek, İçerdekiler, Yarın Cumartesi, Dışarda Kapının Önünde, Arka Bahçe, Yarın Çok Geç Olacak ve Sokağına Bir Pencere olmak üzere birçok oyun sahneledik. Çocuk Oyunlarımız arasında ise Promete-Mavi Masal, Becerikli Kanguru, Bremen Mızıkacıları,

Ağaçların Dansı, Masal Dostlarımız yer alıyor. Kurulduğumuzdan bu yana hem kendi oyuncumuzu hem de kendi seyircimizi yetiştirmeyi düşündük. Açtığımız kurslarla oyuncularımızı yetiştirdik. Şu an Tiyatro, Sinema ve Televizyon Dizisi sektöründe onlarca çalışan İzmir Sanat Tiyatrosu kökenli arkadaşımız var” şeklinde konuştu.

ALİ RIZA ÖZİLGİÇ KİMDİR?

1951 İzmir doğumlu olup 1967 yılında tiyatro yapmaya başlayan Ali Rıza Özbilgiç, 1986-87 sezonunda tiyatro sevdalısı bir gurup arkadaşı ile birlikte İzmir Sanat Tiyatrosu’nu kurar. 1988 yılında İzmir’de kendi salonunu açan Özbilgiç, 1992 yılında ekonomik nedenlerden dolayı tiyatroyu kapatmak zorunda kalır. 1992-93 senesinde fuar içinde 2. kez İZFAŞ- İzmir Sanat Tiyatrosu Salonu (İSEM)’i açan Özbilgiç, 1994 yılın da seçimleri kazanan Burhan Özfatura tarafından bu salondan da ayrılmak zorunda kalır. Dostlar Tiyatrosu’nda teknik sorumlu olarak turne yapan Özbilgiç, Zafer Diper’in Bizim Tiyatrosu’nda ve Dilek Türker’in Tiyatro Aynası’nda çalışmasının ardından İzmir Devlet Tiyatrosu’nda misafir sanatçı olarak 5 sezon çalışarak sinema filmlerinde rol alır. Çok sayıda TV dizisinde rol almakla birlikte çok sayıda oyun yöneten Özbilgiç, İzmir Sanat Tiyatrosu dışında çok sayı da tiyatronun dekorlarını yapar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.