TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Zincirleme tehlike!

Buğdayın erken hasat edilmesi sonucunda Türkiye genelinde yüzde 25, Ege Bölgesi’nde ise yüzde 30 seviyelerinde verim ve kalitede düşüş yaşandı. Bu gelişme sonrasında buğday ithalatının 2 katına çıkması ve zam bekleniyor

Haber Giriş Tarihi: 18.06.2018 09:20
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Zincirleme tehlike!

KENAN YEŞİL- ÖZEL HABER

Son yıllarda tarım sektöründe birçok problem yaşan Türkiye, şimdi ise buğdayın erken hasat edilmesiyle oluşan verim ve kalite düşüşüyle karşı karşıya kaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre bu yıl yüzde 10 seviyelerinde beklenen verim düşüklüğü iklim değişikliğiyle beraber mevsimlerin 25 gün gibi öne gelmesi, sıcaklıkların artması, aynı zamanda da verimi etkileyecek olan nisan yağışlarının da yetersiz olmasıyla Türkiye genelinde yüzde 25, Ege Bölgesi’nde ise yüzde 30 seviyelerine çıktı. Yılda 2 milyon ton civarında buğday ithal eden Türkiye, buğdayda yaşanan gelişmeler sonrasında ithalatı 2 katına çıkartmak zorunda kalacak. Ayrıca kurların yüksek olması ile birlikte ithal edilecek buğdaylar, un fiyatlarının da artmasına neden olacak. Verim ve kalitenin düşmesinin yanında buğday boylarında da kısalmalar olduğu için önemli bir saman kaybı yaşanacak. Hayvancılık anlamında da ciddi sıkıntılara neden olacak bu gelişmeyle birlikte Türk tarımı birbirini tetikleyen olaylar zinciriyle karşı karşıya kalmak üzere. Öte yandan temel gıda maddesi olan ekmek ve un fiyatlarında da artışlar olması bekleniyor.

ERKEN HASAT BUĞDAYI AZALTTI

Buğdayın erken hasat edildiğini belirten Ege Un Sanayicileri Derneği Başkanı ve Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Üyesi Haluk Tezcan, “Un sanayicileri olarak bu yıl çok erken bir dönemde buğdaya ulaştık. Son yıllarda böyle bir durumla karşılaşmamıştık. Üç nesilden beridir unculuk sektörüne görev yapıyorum. Gerçekten bu seneye kadar erken buğday hasadı dönemi görmemiştim. Bu yıl 14 Mayıs’ta buğday hasadı başladı. Buğday hasadın da erken başlaması ile ürünün azalmasına neden oldu. Erken hasat dönemi ile buğdayda yüzde 20 üretim kaybı yaşadık. Geçen yıl ortalama Menemen Ovası’nda 700 kilogram- 1 ton arasında olan ürün bu yıl 400 kilograma kadar geriledi. Türkiye genelinde de bu süreç devam etmeye başladı” dedi.

FİYATLARI ETKİLİYOR

Küresel ısınmanın önemli derecede dikkat çekmeye başladığını dile getiren Tezcan, tarımında bundan etkilendiğini söyledi. Uluslararası fonların da mutfak piyasasına girdiğine dikkat çeken Tezcan, fiyatları da etkilediğini belirterek, “Küresel ısınmanın getirdiği bu sorunları düşünmek gerekiyor. Su kaynakları da her geçen gün azalıyor. Son 44 yılın en kurak yılını yaşadığımız bir süreçteyiz. Bu süreçte tarım da ciddi anlamda nasibini aldı. Bunu gören uluslararası fonlarda mutfak piyasasına girmeye başladı. hayvan yemi, un fiyatlarının üzerine çıktı. Bundan beş sene önce 2 katı olan un fiyatı şimdi ise yem fiyatı un fiyatından daha yüksek artmaya başladı. Bu da et fiyatların artmasına sebebiyet veriyor” diye konuştu.

ZORUNLU ARTIŞ TEHLİKESİ

Petroldeki döviz artışlarının hububatta da kendini göstermeye başladığını vurgulayan Tezcan, Türkiye’de temel gıda maddelerinden biri olan ekmek fiyatlarında da artışlar olabileceğinin de altını çizerek şöyle konuştu: “Petroldeki döviz artışları hububatta da kendini göstermeye başladı. 190 dolar seviyesinde gezen buğday fiyatları ortalama aynı dönem şu anda 230 dolarlar civarına çıktı. Önümüzdeki süreçte de çıkış trendini devam ettirmeye başlıyor. Bu anlamda da Türkiye’de temel gıda maddelerinden biri olan ekmek fiyatlarında da artışlar zorunlu olarak kendini gösterecektir. Bu da enflasyonu da beraberinde sürükleyecektir. Enflasyonda da en büyük paylardan bir tanesi ekmek fiyatı oluşturuyor. Şimdiden bunların önlemi alınması gerekiyor.”

YENİ BİR ATILIM GEREK

Tarımda yeni bir tarih yazılması gerektiğini vurgulayan Tezcan, “Tarımda yenilikler yapmamız lazım. Alışılmış tarımı bir kenara bırakıp artık modern tarıma ve küresel ısınmaya endeksli yeni bir modeli geçmek gerekiyor. Daha teknik, sertifikalı tohum modeli ve büyük arazi modellerine geçmeliyiz. Havza uygulamasına da bir an önce geçerek bu soruna çözüm üretebiliriz. Ülkedeki üretimi arttırmanın yanı sıra israfı da azaltmalıyız. Elimizde çıkan miktarı fazlalaştırıp, ürettiğimiz ürünü ihraç eder hala gelmek durumundayız. Bu sayede dünya ile rekabet edebilir ve sürdürülebilir bir tarım elde edebiliriz. Aksi takdirde ithalatla bu ikamenin yapılması, uluslararası fonlarla bu işlerin sürdürülebilmesi çok kolay gözükmüyor” dedi.

İYİ BİR PAZAR DEĞİL

Erken hasattan dolayı buğdayda rekoltenin düşük olduğunu söyleyen Kadıoğlu Değirmencilik Gıda Mühendisi Mehtap Kalkan, aynı zamanda kalitenin de düşük olduğunu belirtti. Şu anda ithalatın da çok yapılmadığını dikkat çeken Kalkan, “Çünkü ithal buğdayı genellikle Rusya’dan alıyorduk. Rusya için Türkiye artık iyi bir Pazar değil. Meksika, Arap ülkeleri çok iyi piyasa alımlar yapıyor. O yüzden Rusya bizi iyi bir Pazar olarak görmüyor. Dolayısıyla ofisin ilerleyen zamanlarda Avrupa menşeiyli iyi kaliteli Macar, Alman gibi buğdaylar getirmesi gerekiyor. Kalite olmazsa müşteri memnuniyeti bu buğdaylarla sağlanamayacak” diye konuştu.

UN FİYATLARI ARTACAK

Rekoltenin düşük olması, aynı zamanda kalitenin de düşük olması ve bunların yanında buğdayda şu anki durumunda ithalatı da az yapılması fiyatları etkileyeceğini söyleyen Mehtap Kalkan, “Bu süreçte un fiyatları yükselecek. Şu an Polatlı çıkmadı ama 70 liralık un 80 lira olacak. Bu hem üreticiye hem de vatandaşı zora sokacak. Kalite sıkıntısı olacak. Kapasiteler düşecek. İnsanlar artık tonajlı alım yapmıyor. Kamyon bazında satışlarımız azaldı. Bir kamyon birkaç tane fırına birden gidiyor. Kimse toplu stoklamaya çalışmıyor” dedi.

YERLİLİK VURGUSU

Buğdayda üretim ve kalitesinin artırılması için yapılması gerekenleri anlatan Mehtap Kalkan, şöyle konuştu: “İlk başta çiftçi yönlendirilmeli. Birçok ziraat mühendisi var. Ziraat mühendisleri etkili bir şekilde çalıştırılmalı. Dönem dönem tarlaları dolaşıp hastalıkları tespit etmeli. O dönemde ne uygulanması gerekiyorsa çiftçiyi yönlendirmeli. Bu devamlı takip altında olmalı. Bunun sonucunda kaliteli ürün elde edilmeli. Yerli buğday ve buğday tohumları üretilebilir. Üniversitelerin Ar-Ge merkezleri bu konuda güçlendirilmeli. Bunu bu yıl yapamayacağımız için devletin de Toprak Mahsulleri Ofisin de değirmencilere destek çıkıp geçici olarak kaliteli ithal buğday getirmesi gerekiyor. İlerleyen dönem için ise yerli buğdaya ve tohuma önem verilmeli.”

YÜZDE 30 VERİM KAYBI

TÜİK’in buğdayda bu yıl verim düşüklüğünü yüzde 10 seviyelerinde açıkladığını dile getiren TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi ise, “Ancak sahadaki gözlemlemelerimiz buğdayda özellik Ege Bölgesi’nde yüzde 30’lra kadar varan bir verim kaybı var. Türkiye çapında ise bu oran yüzde 25 seviyelerinde verim kaybı söz konusu. Buğdayda verim kaybının nedeni olarak ise iklim değişikliğiyle mevsimlerin 25 güne kadar öne gelmesi ile birlikte sıcaklıkların erkenden artması, aynı zamanda da verimi etkileyecek olan nisan yağışlarının da yetersiz olması bunda en büyük etken. Bu gelişmelere verimde önemli oranda düşüşe neden oldu” dedi.

İTHALATI İKİ KATINA ÇIKABİLİR

Buğdaydaki kalitesizliği de değinen Çiftçi, “Yaşanan bu olaylar sadece verim kaybına değil aynı zamanda da süt olun dediğimiz yani buğdayın tane doldurmaya başladığı dönemde bunların yaşanması ve hızla sıcaklıkların yükselmesi ile aynı zamanda da kalitede de bir kayba yol açtı. Ne yazık ki bunun sıkıntısını yaşayacağız. Zaten ithalat yapıyorduk. Yaşanan bu son gelişmeler doğrultusunda daha fazla ithalat yapacağımız anlamına geliyor. Bu konuda önceden yapılmış anlaşmalar yoksa ciddi sıkıntılar yaşayacağız. Dövizdeki yükselişten dolayı özellikle dolardaki yükselişle de daha fazla dışarıya döviz vereceğiz. Yılda 2 milyon ton ithalat yapıyoruz. Ancak bu yıl verim kayıpları netleşir, verip kaybı yüzde 30 seviyelerinde olursa o zaman 4 milyon tona yakın ithalat yapılır. Buğday ithalatı iki katına çıkabilir” diye konuştu.

TEDBİRLER ALINMALI

Su sorunları önümüzdeki dönemde de yaşanacağını belirten Çiftçi, önlemler alınması gerektiğini vurgulayarak, “Uzun dönemli istatistik veriler, meteorolojik veriler iyi değerlendirilmeli. Çiftçiler bu konuda bilgilendirilmeli. Ön tahminlerle çiftçilerin ekim dönemleri, sulama yapılabilecek yerlerde de sulama mevsimlerinin belirlenmesi gerekiyor. Bunun yanında da uygun çeşit ıslahı da önemli. Aynı zamanda yaşanan gelişmeler doğrultusunda verim etkilendiği gibi boyda da kısalmalar olduğu için bir saman kaybına neden olacak. Bu da hayvancılık anlamında da ciddi sıkıntılara neden olacak. Bir birini tetikleyen bir olay olacak” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.