TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#ekonomi

ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ünlü çay markası iflas eşiğinde! 30 yıl önce kurulmuştu… Haber

Ünlü çay markası iflas eşiğinde! 30 yıl önce kurulmuştu…

Küresel ekonomik kriz dünya genelinde etkisini artırırken, Türkiye bu krizden belki de en fazla etkilenen ülkelerden biri olarak öne çıkıyor. Nakit akışının zayıflamasıyla birlikte birçok firma iflas etme veya konkordato ilan etme noktasına geldi. Bu dönemde birçok şirketin iflas ettiğine tanık olduk. Türk işletmelerinin iflas ve konkordato ilanlarının artması endişe yaratıyor. Son olarak, Türkiye genelinde yaygın bir şekilde satılan ünlü bir çay markası da konkordato ilan etti. Tirebolu 42 markasının konkordato ilan etmesi sektörde şaşkınlık yarattı. İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NDEN DUYURU GELDİ Mahkeme konkordato ilanına ilişkin şu duyuruyu yaptı; "Konkordato talebinde bulunan Tirebolu 42 Çay Gıda Pazarlama Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından açılan ve mahkememizde görülmekte olan konkordato tasdiki davası nedeniyle; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün485886-5 numaraya kayıtlı Tirebolu 42 Çay Gıda Pazarlama Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi hakkında İİK. 289. maddesi uyarınca 19/03/2024 tarihi saat 15:20'den itibaren 1 yıl mühlet verildi. Alacaklıların ilandan itibaren 7 günlük kesin süre içinde dilekçeyle mahkememize müracaat ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hal bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri hususu İİK. 288. maddesi uyarınca ilanen tebliğ olunur."

Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ndan ekonomi açıklaması : Seçim sonrası normal programımız devam ediyor Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ndan ekonomi açıklaması : Seçim sonrası normal programımız devam ediyor

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz seçimden önce, başta döviz piyasası olmak üzere ekonomide veriye dayalı olmayan bir sürü haberle spekülasyon yapıldığını, milletin yanıltıldığını belirtti. Yılmaz “Seçim sonrası dediklerinin tam aksi oldu” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Seçim sonrası dediklerinin tam aksi oldu. Normal programımız devam ediyor daha kararlı, güçlü bir şekilde. Yol haritamız belli. Merkez Bankası epey bir rezerv biriktirdi bu süreçte" dedi. "Seçimden önce, başta döviz piyasası olmak üzere ekonomide veriye dayalı olmayan bir sürü haberle spekülasyon yapıldığını, milletin yanıltıldığını söyleyen Yılmaz, "Seçim sonrası dediklerinin tam aksi oldu. Bakın işte normal programımız devam ediyor daha kararlı, güçlü bir şekilde. Yol haritamız belli. Merkez Bankası epey bir rezerv biriktirdi bu süreçte" dedi.   Seçim sonrası atılacak reform adımları Seçimsiz bir döneme girildiğinin altını çizen Yılmaz, "Bu hakikaten büyük bir fırsat penceresi. Seçimsiz 4 küsur yılımız var. Bu ortam orta, uzun vadeli konulara yoğunlaşmamız açısından bir imkan sunuyor. Türkiye de bir eşikte; üst orta gelir grubunda bir ülkeyiz, yüksek gelirli ülkeler ligine geçiş eşiğindeyiz. Bu da yapısal bazı dönüşümlerle; sanayide verimliliği artırma, rekabet gücünü artırma, dijitalleşme, yeşil dönüşümle olabilecek bir şey. Bir taraftan da çok daha verimli işleyen bir kamu yönetimi sistemi, bürokrasinin daha da sadeleştirilmesi, etkinleştirilmesi gibi birçok boyutu var işin. Orta Vadeli Program'da aslında bu çerçeve var. Dolayısıyla bunu uygun bir zamanlamayla, çalışmalar olgunlaştıkça, peyderpey hayata geçireceğiz" açıklamasını yaptı. Yılmaz, bundan sonraki EKK toplantılarının çoğunun gündeminin yapısal dönüşümler başta olmak üzere, kamuda verimliliği artırma, tasarruf, daha etkili önceliklendirme konuları ile ilgili olacağını vurguladı.   "Kamuda tasarruf bizim için çok öncelikli bir konu" Kamuda tasarruf konusunda bir taraftan Hazine Maliye Bakanlığının bir çalışma yaptığını bir taraftan da Strateji Bütçe Başkanlığının ciddi bir çalışma yürüttüğünü kaydeden Yılmaz, "15 değil çok daha fazla bir madde sayısı. Bütün bunları bir yerde toparlayıp, belli bir süzgeçten geçirip uygulamaya geçeceğiz. Kamuda tasarruf bizim için çok öncelikli bir konu. Ama tasarrufun özü de bir taraftan önceliklendirme, odaklanma, verimliliği artırma. Yani tasarruf derken harcamaların azaltılmasının yanı sıra mevcut harcamaları daha verimli hale getirme, önceliklendirme, ekonominin rekabet gücüne, verimliliğine, sosyal refaha daha fazla katkı sunar hale getirme boyutları da var" diye konuştu. Çalışmayla ilgili epey mesafe kaydedildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Mehmet Bey'in yurt dışı programı var, bu dönüşünde ilgili diğer kurumlarımızla birlikte bir araya gelip sonuçlandıracağız" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, tasarruf için yasaya ihtiyaç duyulan konular olduğu gibi ihtiyaç duyulmadan yapılacaklar da olduğunu belirterek, "Konusuna göre, yani genelgeyle yapılacak iş var, idari kararla yapılacak iş var. Uygulamayla olacak işler var. Yasayla olan kısımlar da olabilir tabii" değerlendirmesini yaptı.

Ekonomide daha sıkı tedbirler bekleniyor Haber

Ekonomide daha sıkı tedbirler bekleniyor

KEMAL ÖZKURT- İzmir Ticaret Odası (İZTO) Mart ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Selami Özpoyraz yönetiminde, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, yönetim kurulu ve üyelerin katılımıyla gerçekleşti. Meclis konuşmasında ekonomik değerlendirmelerde bulunan Özgener, 29 Mart Cuma günü Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan’ın İzmir’i ziyaret edeceğini açıkladı. Merkez Bankası tarafından alınan kararları desteklediklerini belirten Özgener, “Yeni dönemde, maliye politikası ve yurt içi kredi politikasının desteğiyle iç talebin kontrol altına alınması amacıyla daha sıkı tedbirlerin alınabileceği kanaatindeyiz. Bu dönemde stratejilerimizi, piyasada atılacak adımları öngörerek ve proaktif davranarak belirlememiz gerektiğine inanıyoruz” dedi. EKONOMİDE SIKI TEDBİRLER BEKLENİYOR Merkez Bankası’nın Mart ayında açıkladığı faiz kararının ülke ekonomisine damga vurduğunu ifade eden Başkan Özgener, “Banka, Para Politikası Kurulu toplantısında piyasa beklentilerinin aksine, politika faiz oranlarını 500 baz puan artırarak %50'ye çıkardı. Merkez Bankası aynı zamanda gecelik borçlanma oranları için haftalık repo faizlerine göre artı/eksi 300 baz puanlık bir marj belirledi. Merkez Bankası, enflasyon görünümündeki bozulma ve yurt içi talebin güçlü sürdüğüne dikkat çekerken, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir şekilde bozulmanın devam etmesi durumunda daha da sıkılaştırma yapabileceğine vurgu yaptı. Sıkılaşma adımı, yılbaşından bu yana rezervlerin 22 milyar dolar azalmasının ardından gelmiş olsa da; Merkez Bankası’nın, enflasyonu düşürme kararlılığını göstermesi açısından olumlu olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ilişkin güveni desteklediği için enflasyon beklentilerinin iyileşmesine de yardımcı olacaktır. Buna ilaveten yeni dönemde, maliye politikası ve yurt içi kredi politikasının desteğiyle iç talebin kontrol altına alınması amacıyla daha sıkı tedbirlerin alınabileceği kanaatindeyiz. Bu dönemde stratejilerimizi, piyasada atılacak adımları öngörerek ve proaktif davranarak belirlememiz gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. MEVDUAT FAZİLERİ YÜKSELEBİLİR Nisan’dan itibaren reel faizlerin seviyesinin  hem Türk Lirası’nın değeri, hem de beklentilerin üzerinde seyreden enflasyonun dengelenmesi için kritik bir önem taşıdığına dikkat çeken Özgener, “Rezervlerde yaşanan azalma göz önüne alındığında, reel faizlerin daha da artması gerekliliği netlik kazanıyor. Merkez Bankası’nın da belirttiği üzere, net rezervlerin piyasalara güven aşılayan bir seviyeye çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Bütün bu gereklilikler, önümüzdeki dönemde mevduat faizlerinin de yükseleceğini gösteriyor. Ticari kredi faizlerinde baskının artması tercih edilmiyor; ancak mevduat faizleri yükselirken, bankalar, artan maliyetleri ticari kredilere de yansıtabilir.  Bu noktada, BDDK’nın da dezenflasyonist politikalarda Merkez Bankası ile daha fazla eşgüdüm içinde hareket etmesi, faiz artışlarının likidite üzerindeki hissedilen etkisini güçlendirecektir. Cari açığın finansmanına yönelik iyileşme beklentisiyle birlikte ülkemizin Haziran itibariyle Mali Eylem Görev Gücü gri listesinden çıkma olasılığının, her türlü portföy ve doğrudan yatırımın ülkemize girişi açısından önem taşıyor. Hem reel faizlerin yükselmesi, hem de yatırımcı güveninin toparlanmaya başlamasıyla birlikte cari açığın finansman kalitesinin yükseleceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı. FAİZLERDE İNDİRİM SİNYALİ Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası FED'in politika faizini sabit bırakma kararı hakkında değerlendirmelerde bulunan Özgener, “FED yetkililerinin paylaştıkları ve yıl sonuna kadar 1 ila 3 faiz indirimi beklediklerine dair demeçler, faiz indirimlerine Haziran’da başlayabileceği ihtimalini güçlendirdi. Olası bir faiz indiriminin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki enflasyonun gidişatını etkileyeceği tartışılırken, bir yandan Amerika Birleşik Devletleri büyüme ve istihdam verilerindeki nispi iyileşme ve diğer yandan ülkedeki Tüketici Fiyat Endeksi, Şubat’ta yıllık bazda yüzde 3,2 yükselişle piyasa tahminlerini aştı. Avrupa kanadında ise, Avrupa Merkez Bankası Mart başında, üst üste dördüncü toplantısında faiz oranlarında değişiklik yapmazken, enflasyon ve ekonomik büyümeye ilişkin yapılan daha düşük tahminler, Banka’nın Haziran’da faiz indirimlerine başlayacağı beklentisini güçlendirdi” dedi.

Fed tutanakları ortaya koydu… Yetkililer para politikasını hızlı gevşetme konusunda endişeli Haber

Fed tutanakları ortaya koydu… Yetkililer para politikasını hızlı gevşetme konusunda endişeli

Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) 30-31 Ocak 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen toplantısına dair tutanaklar açıklandı. Toplantının tutanaklarına göre, politika faizinde herhangi bir değişiklik yapılmamış ve yüzde 5,25-5,50 aralığındaki seviye korunmuş, bu da 22 yılın en yüksek seviyesi olarak belirlenmişti. Tutanaklarda, ekonomik görünümün aralık ayı projeksiyonundan biraz daha güçlü olduğu ifade edildi. Enflasyon tahminlerine ilişkin risklerin hafif yukarı yönlü olduğu belirtilen tutanaklarda, enflasyonun 2023 boyunca genel beklentilere yakın seyrettiği, ancak enflasyonun düşürülmesinde daha fazla ilerleme kaydedilmesinin beklenenden daha uzun sürebileceği ihtimaline değinildi. Ayrıca, tutanaklarda, politika kısıtlamalarının ve arz koşullarındaki iyileşmelerin devam ettiği, daha olumlu enflasyon verilerine işaret edildiği belirtilerek, FOMC'nin istihdam ve enflasyon hedeflerine ulaşmadaki risklerin daha iyi bir dengeye doğru ilerlediği, ancak Fed yetkililerinin ekonomik görünümün belirsiz olduğunu ve enflasyon risklerine karşı oldukça dikkatli davrandıkları vurgulandı. Fed'in tutanaklarına göre, yetkililerin bu sıkılaştırma döngüsü için politika faizinin muhtemelen "zirvede" olduğunu düşündüğü vurgulandı. Tutanaklarda, "Yetkililer, genel olarak enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2'ye doğru ilerlediğine dair daha fazla güven kazanana kadar federal fon oranı hedef aralığını düşürmenin uygun olacağını beklemediklerini belirtti." ifadesine yer verildi. Bazı Fed yetkililerinin, özellikle toplam talebin güçlenmesi veya arz tarafındaki iyileşmenin beklenenden fazla yavaşlaması durumunda, fiyat istikrarına yönelik ilerlemenin durabileceği riskine dikkat çektiği belirtildi. Fed yetkililerinin kısıtlayıcı para politikası duruşunun ne kadar süre sürdürülmesi gerektiğine ilişkin belirsizliğin altını çizdiği kaydedilen tutanaklarda, "Çoğu yetkili, politika duruşunu gevşetmek için çok hızlı hareket etmenin risklerine dikkati çekti ve enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2'ye düşüp düşmediğine karar verirken gelen verileri dikkatle değerlendirmenin önemini vurguladı. Ancak birkaç yetkili, aşırı kısıtlayıcı duruşun çok uzun süre sürdürülmesinin ekonomiye yönelik aşağı yönlü risklere işaret ettiğini belirtti." şeklinde ifadelere yer verildi.

Borsa günün ilk yarısında rekor seviyelerde Haber

Borsa günün ilk yarısında rekor seviyelerde

BIST 100 endeksi, günün ilk yarısında 9.306,34 puanla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Saat 13.00 itibarıyla önceki kapanışa göre 34,51 puan ve yüzde 0,37 değer kazancıyla 9.276,66 seviyesine geriledi. Toplam işlem hacmi 67,2 milyar lira olarak kaydedildi. Bankacılık endeksi yüzde 0,1 değer kazanırken, holding endeksi yüzde 0,2 değer kaybetti. Sektör endeksleri arasında en fazla kazandıran yüzde 2,49 ile metal ana sanayi olurken, en fazla kaybettiren ise yüzde 1,22 ile finansal kiralama faktoring sektörü oldu. Analistler, küresel pay piyasalarının, teknoloji şirketleri öncülüğünde haftanın son işlem gününe pozitif bir seyirle başladığını ifade ediyorlar. Bugünün odak noktasının ABD'nin üretici enflasyonu verileri olduğunu belirtiyorlar. Türkiye-Suudi Arabistan Yatırım ve İş Forumu'nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Enflasyonu düşürürken sıra dışı bir şey yapmayacağız, konvansiyonel para politikaları uygulanacak, para politikalarının sıkılaştırılması işe yarayacak. Yılın ikinci yarısında enflasyon kayda değer oranda düşmüş olacak." şeklinde konuştu. Öğleden sonra, yurt içinde konut fiyat endeksi verileri, yurt dışında ise ABD'de Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ile birlikte konut başlangıçları, inşaat izinleri ve Michigan Tüketici Güven Endeksi verilerinin takip edileceği ifade ediliyor. Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.300 ve 9.500 seviyelerinin direnç, 9.200 ve 9.000 seviyelerinin destek konumunda olduğunu belirtiyorlar.

Küresel piyasalarda gözler ABD'nin enflasyon verilerinde Haber

Küresel piyasalarda gözler ABD'nin enflasyon verilerinde

Geçen hafta, yatırımcıların odak noktasında, önemli merkez bankaları yetkililerinin yönlendirici açıklamalarının yanı sıra yoğun makroekonomik takvim yer alırken, aynı dönemde şirket karlarının beklentileri aşmaya devam etmesi risk algısını zayıflattı. Analistler, Fed Başkanı Jerome Powell'ın para politikasındaki gevşemenin piyasa beklentilerinden daha geç olacağı sinyalini verdiğine işaret ederek, diğer Fed yetkililerinin de bu haftaki açıklamalarıyla Powell'ı desteklediğini belirtti. Fed Yönetim Kurulu Üyesi Adriana Kugler, enflasyonun ve iş gücü piyasalarının soğumasının faiz indirimini uygun hale getirebileceğini, enflasyondaki düşüş sürecinin duraklaması durumunda politika faizinin daha uzun süre sabit tutulmasının uygun olabileceğini kaydetti. Boston Fed Başkanı Susan Collins, faiz indirimini desteklemeden önce daha fazla veriye ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, yıl sonundan önce para politikasında gevşemeye başlanmasının uygun olacağını bildirdi. Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, enflasyonun üstesinden gelmek için sabırlı olunması gerektiğini ve daha fazla enflasyonist baskının gelip gelmeyeceğinin görülmesi gerektiğini vurguladı. Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic, enflasyonun iyi bir ilerleme kaydettiğini ancak daha gidilecek çok yol olduğunu ifade etti. Dallas Fed Başkanı Lorie Logan, faiz oranlarını ayarlamaya yönelik bir aciliyet görmediğini, enflasyon konusunda güvenin tesis edilmesi gerektiğini vurguladı. Logan, enflasyondaki ilerlemeyi durdurabilecek jeopolitik riskler dahil potansiyel risklere dikkat ettiklerini dile getirdi. Bu gelişmelerle birlikte, para piyasalarındaki fiyatlamalarda güvercin beklentilerin zayıfladığı göze çarparken, Fed'in mart ayında faiz indirimine gitme olasılığı yüzde 22 seviyesine indi. Bankanın mayıs ayında politika faizini 25 baz puan indirme ihtimali ise yüzde 52 olarak öngörülüyor. Öte yandan, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, ticari gayrimenkul piyasasındaki zayıflık nedeniyle bankacılık sektöründe "stres ve kayıpların" olmasını beklediğini ancak bunun bankacılık sistemi açısından bir risk haline gelmeyeceğine inandığını ifade etti. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın seçimlere katılıp katılamayacağına ilişkin dava sürecinde, ABD Yüksek Mahkemesi üyelerinin çoğu, "ayaklanma" suçunu işlediği gerekçesiyle Trump'ın oy pusulalarında yer alamayacağına hükmetti. Trump'ın lehine bir kararın çıkması bekleniyor. Fed'in faiz indirimlerine yönelik belirsizlikler ve açıklanan makroekonomik verilerden gelen sinyaller tahvil piyasalarında yön arayışını ön plana çıkarken, ABD Hazine Bakanlığı geçen hafta 42 milyar dolar tutarında 10 yıl vadeli tahvil satışı gerçekleştirdi. ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi geçen haftayı 15 baz puan artışla yüzde 4,1750 seviyesinden kapattı. Orta Doğu'daki gelişmeler yakından takip edilirken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun olası bir ateşkesi reddedeceğine yönelik haber akışı, bölgedeki risklerin tekrardan artmasına neden olurken, petrol fiyatlarını da yukarı yönlü destekledi. Brent petrolün varil fiyatı geçen haftayı yüzde 5,5'lik bir değer kazancıyla 81,7 dolardan tamamlarken, altının ons fiyatı yüzde 0,76'lık bir düşüşle 2.024 dolara geriledi. New York borsası pozitif seyretti. Geçen hafta, şirket karlarının beklentileri aşmasıyla New York borsasında pozitif bir seyir izlendi. Şirketlerin finansal sonuçları öngörülerin üzerinde gelirken, gelecek döneme ilişkin gelir ve kar tahminleri de beklentilerin üzerine çıktı, bu da yeni zirvelerin görülmesine neden oldu. Ayrıca, ABD'de açıklanan verilere göre, Tedarik Yönetim Enstitüsü (ISM) hizmet sektörü Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), ocak ayında aylık bazda 2,9 puan artarak 53,4'e yükseldi. Bu, piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. ABD'de, hizmet sektörü PMI 52,5'e geriledi, ancak sektörün genişlemeye devam ettiği gözlendi. Fed yetkililerinin yaptığı sözlü yönlendirmeler de pay piyasalarındaki satış baskısını sınırladı. ABD Çalışma Bakanlığı, Tüketici Fiyat Endeksi'nde (TÜFE) aralık ayındaki artışı yüzde 0,3'ten 0,2'ye çekti. Gıda ve enerji kalemlerinin hariç tutulduğu çekirdek enflasyon ise aynı düzeyde kaldı. Analistler, aralık ayı enflasyon verisindeki düşüşün, Fed'in faiz oranlarını düşürme ihtiyacını azaltabileceğine işaret etti. Geçen hafta bilançosunu açıklayan PepsiCo, beklentileri aşarken, geliri yaklaşık dört yıldır ilk kez düşüş gösterdi ve piyasa beklentilerinin altında kaldı. Birleşik Krallık merkezli çip tasarım şirketi Arm, beklentilerin üzerinde kar ve gelir açıkladı. Ayrıca, yapay zekanın satışlarını artırdığını belirterek gelecek döneme dair güçlü sonuçlar bekledi. Amerikan yazılım şirketi Palantir ve Medikal teknoloji şirketi GE HealthCare Technologies'in bilançoları da olumlu geldi. Bu gelişmelerle birlikte, geçen hafta S&P 500 endeksi yüzde 1,37, Dow Jones endeksi yüzde 0,04 ve Nasdaq endeksi yüzde 2,31 oranında değer kazandı. S&P 500 endeksi 5.026,61 puana çıkarak tüm zamanların en yüksek kapanışını gerçekleştirdi. 12 Şubat ile başlayan haftada takvimdeki önemli veriler şöyle sıralanıyor: Pazartesi günü hazine bütçe dengesi, Salı günü Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Perşembe günü New York Fed sanayi endeksi, Philadelphia Fed imalat sanayi endeksi, sanayi üretimi, kapasite kullanımı, Cuma günü ise Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi verileri takip edilecek. Avrupa borsalarında geçen hafta İngiltere hariç olmak üzere genel bir yükseliş görüldü. Analistlere göre, Avrupa'da açıklanan veriler ekonomik aktivitenin yavaşladığına işaret etse de enflasyonun soğumaya devam etmesi olumlu karşılandı. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Tüketici Beklentileri Anketi'ne göre, tüketicilerin enflasyon beklentilerinde Aralık 2023 için bir önceki aya kıyasla gerileme yaşandı. Ancak, gelecek üç yıla dair enflasyon beklentileri arttı. Geçen hafta Almanya ve Euro Bölgesi'nde hizmet sektörü ve bileşik PMI verileri açıklandı. ÜFE verileri ise Almanya'da aylık bazda düşerken, yıllık bazda artış gösterdi. İngiltere'de ise ortalama konut fiyatı güçlü bir yükseliş kaydetti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, İngiliz bankalarının karlılığının güçlü olduğunu bildirirken, İngiltere Merkez Bankası (BoE) Başkan Yardımcısı Sarah Breeden, politika faizinde artışa ihtiyaç duyulabileceğine ilişkin endişelerin azaldığını belirtti. Ancak, BoE Parasal Politika Komitesi Üyesi Catherine Mann, enflasyonun hala kalıcı bir şekilde yükselebileceğine dair uyarılarda bulundu. Geçen hafta İngiltere'de FTSE 100 endeksi değer kaybederken, Almanya'da DAX endeksi yatay, Fransa'da CAC 40 endeksi ve İtalya'da MIB 30 endeksi ise değer kazandı. Asya borsalarında ise alış ağırlıklı bir seyir izlendi. Çin'de açıklanan verilere göre TÜFE'de gerileme yaşanırken, PMI verileri istikrarlı seyretti. Japonya'da ise Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkan Yardımcısı Shinichi Uchida'nın açıklamaları dolar/yen paritesini etkiledi. Ülkede finans şirketlerinin karları ise olumlu bir seyir izledi. Gelecek hafta Japonya'da ÜFE, GSYH ve sanayi üretimi verileri takip edilecek. Borsa haftayı rekorla tamamladı Yurt içinde, geçen hafta alış ağırlıklı seyir izleyerek yükseliş eğilimini üst üste altıncı haftaya taşıyan BIST 100 endeksi, haftayı yüzde 4,39 artışla rekor seviye olan 9.045,97 puandan tamamladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) yeni Başkanı Fatih Karahan ilk "Enflasyon Raporu" toplantısında, parasal sıkılığın fiyatlama davranışlarına yansımasının öngördüklerinden daha güçlü olduğunu ifade etti. 2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminlerinin bir önceki rapordaki haliyle korunduğunu aktaran Karahan, 2024 yıl sonu tahmininin yüzde 36, 2025 yıl sonu tahmininin ise yüzde 14 olduğunu kaydetti. Karahan ayrıca parasal sıkılığın fiyatlama davranışlarına yansımasının öngörülenden daha güçlü olduğunu belirterek, "Ek bir faiz artışı gerektiğini şu an düşünmüyoruz." diye konuştu. Öte yandan, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) enflasyon muhasebesi uygulamasına yönelik düzenlemeler yaptı. Düzenlemeyle 9 aylık bilançolarla halka açılacak şirketler için 15 gün ek süre verildi. Kurul, Limak Doğu Anadolu Çimento Sanayi ve Ticaret AŞ'nin halka arzına da onay verdi. Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,7 üzerinde 30,7130'dan tamamladı. Haftaya yurt içinde salı günü ödemeler dengesi, perşembe günü bütçe dengesi, cuma günü piyasa katılımcıları anketi ile konut satışları verileri takip edilecek. Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 9.100 ve 9.150 seviyesinin direnç, 8.900 ve 8.690 puanın destek olarak öne çıkabileceğini belirtti. AA Finans Ödemeler Dengesi Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, cari işlemler hesabının Aralık 2023'te 3 milyar 83 milyon dolar açık verdiğini tahmin ediyor. Ekonomistler, cari işlemler açığının 2023'te 46 milyar 98 milyon dolar, 2024 yılında ise 35 milyar 250 milyon dolar olarak gerçekleşmesini bekliyor.

2024’te dolar ve altını bekleyen senaryo Haber

2024’te dolar ve altını bekleyen senaryo

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER- Altın ve dolar fiyatları, küresel ve yerel gelişmelere bağlı olarak değişkenlik göstermeye devam ediyor. 2023 yılının Aralık ayı ortalarında altının ons fiyatı 2 bin dolar seviyelerini geçti. Gram altın 2 bin lira seviyesindeyken, çeyrek altın ise Ocak ayında 3 bin 280 liraları gördü. Döviz kurlarında da manzara değişmedi. Dolar 2024 yılı başından itibaren yata yönlü hareketini sürdürerek 30 TL barajını aşarken, Euro ise 33 TL’ye dayanmış durumda. Global çapta devam eden savaşlar, Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlar ve yaklaşan yerle seçimler öncesi vatandaşlar döviz kurunun ve altın fiyatlarının ne yönde hareketini sürdüreceğini merak ediyor. Döviz kuruyla ilgili açıklamalarda bulunan Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nin ardından doların hızla yükselişe geçerek 40 TL seviyelerine yükseleceğini belirtti. Daha önce yaptığı tahminlerin doğruluğuyla bilinen İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Murat Kurtuluş Buyrukçu ise altının ons fiyatının olması gereken seviyelerin çok altında olduğunu ve enflasyon rakamlarıyla eşgüdümlü gitmiş olsa şu an normal olması gereken fiyatın 3 bin lira olması gerektiğini belirtti. Altın fiyatlarının yukarı yönlü hareketini sürdüreceğini dile getiren Buyrukçu, yerel seçimlere kalmadan altın fiyatında spekülatif bir artışla olması gereken fiyatlara yükseleceğini söyledi. ALTINDA SPEKÜLATİF ARTIŞLAR OLACAK Başkan Buyrukçu, 2023 yılının sonlarına doğru altının ons fiyatının 2 bin doları bulacağını söylemiş ve bu öngörüsünde haklı çıkmıştı. 2024 yılı için değerlendirmelerde bulunan Buyrukçu, altının olması gereken rakamın çok altında olduğunu belirterek, yerel seçimlere kalmadan spekülatif artışlar yaşanabileceğini belirtti. Türkiye’de devam eden zorlu ekonomik şartlara göre altın fiyatının çok aşağılarda kaldığını söyleyen Buyrukçu, “Bütün emtialar enflasyon artışına maruz kaldı. Maaşlar geçen yıla oranla 3 katına çıktı, kiralar 4 katına çıktı ama altın tam manasıyla 1 kat bile yükselmedi. Altın tarihin hiçbir zamanında bu kadar geride kalmamıştı. Ben altının son 20 yıldaki çıkış trendine bakarak bir yorum yapıyorum. Altın enflasyon rakamlarıyla eşgüdümlü dahi gitmiş olsa şu an normal olması gereken fiyatı 3 bin liraydı. Fakat altının ons fiyatındaki baskılama ve faizlerin yüksek olması doları ve beraberinde altını baskılıyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Diğer reel rakamlara baktığımız her şeyin artışta olduğu bir dönemde altının yerinde sayıyor olması üzerinde bir piyasa baskısının olacağını gösteriyor. Bu baskı ve direnç kırıldığı anda altının normal olması gereken rakamlara hızlı bir şekilde çıkacağını düşünüyorum. Yıl içerisinde spekülatif artışlar görebiliriz. Altın fiyatı dünya ekonomisiyle alakalı bir durum. Dolayısıyla seçimlere kalmadan bile altın fiyatlarında spekülatif bir artış görebiliriz” açıklamasında bulundu. DOLAR 40 TL OLACAK Döviz kurlarının enflasyonla aynı oranda artmadığını ve üzerinde yine baskı kurulduğunu belirten Toptaş, doların 31 Mart yerel seçimlerinin ardından hızla 40 TL seviyelerine çıkacağını söyledi. Hükümetin 2019 seçimleri öncesi yaşanan ekonomik krizin benzerini yaşamamak için döviz kurunun yerel seçimlere kadar spekülatif bir artış yaşanmayacağını dile getiren Ekonomist Toptaş, “Bizim döviz kurundaki beklentimiz enflasyon kadar dövizin de artması yönündedir. Çünkü dışarıya satış yapanların maliyetleri yüzde 2 artmışsa döviz de aynı oranda artar ki ihracatçı zarar etmesin. Serbest piyasa ekonomisinde öyle olması gerekiyor. Kurun baskılanması doğru değil. Her şeyin birbiriyle uyumlu olması gerekiyor. Fakat dolar serbest kalırsa enflasyonun yükselmesine sebep olacaktı. Enflasyon yükselirse de mevcut hükümet içine seçimler tehlikeye girecektir. 2019 seçimlerinin hemen öncesinde 2018 Ağustos krizi oldu. O süreçte dolarda çok önemli bir sıçrama yaşandı. Bu da enflasyonun ciddi oranda artmasına sebep oldu. Bu durumdan özellikle büyükşehirlerde yaşayan insanlar çok etkilendi ve bu durum sandıklara da yansıdı. Önümüzde ki yerel seçimlerde bu tür bir durumun olmasını istemiyorlar. O yüzden dolar seçimlere kadar aynı fiyatta gidecektir. Böyle bir ekonomide tahminde bulunmak çok zor ama mart ayından sonra 1 – 2 ay içerisinde doların 40 lirayı bulabileceğini düşünüyorum. Çünkü mayısta yıllık enflasyon yüzde 70’in üzerine çıkacak diye bekleniyor. Enflasyon varsa kur artışı da var. Bu ikisi birbiriyle yan yana gider. Doların yükselişi yeni bir enflasyon dalgasına sebep olacak çünkü biz üretkenlikten çok uzak parasal oyunlarla ekonomiyi düzene sokmaya çalışıyoruz” diye konuştu. ALTININ FİYATI SAVAŞLARA BAĞLI Altının ons fiyatının ocak ayında çok fazla değişikliğe uğramadığını ilerleyen süreçte ise global çapta yaşanan savaşların bu şekilde devam etmesi durumunda en fazla 2 bin 100 fiyatını görebileceğini ifade eden Toptaş, “Altının ons fiyatı 3 Ocak’ta 2 bin 41 dolarken, şubat ayının başlarında ise 2 bin 31 dolar seviyelerine geriledi. Neredeyse ay başıyla ay sonu rakamları aynı. Fakat gündelik değişimlerine baktığımızda fiyat farklarının yaşandığını görebiliyoruz. En düşük 2 bin 6’yı, en yüksek ise 2 bin 54 doları görmüş. Yani spekülatif bir yükselişten bahsetmek gerçekçi olmaz. Altının fiyatı dünya ekonomisine göre belli olan bir şey. Şu anda da dünyada 3 bölgede sıcak savaş devam ediyor. Bunların seyrine göre altın fiyatı değişecektir. Altının fiyatını tahmin etmekten ziyade gerginliğin ne yönde seyredeceğini öngörmek gerekiyor. O da şu anda çok zor. Dünya genelinde yaşanan gerilim bu şekilde devam ederse eğer altının ons fiyatının en fazla 2 bin 100 doları göreceğini tahmin ediyorum” diye belirtti. 

Hafize Gaye Erkan’ın istifasının piyasalara etkisi Haber

Hafize Gaye Erkan’ın istifasının piyasalara etkisi

KEMAL ÖZKURT/ÖZEL HABER- Kötü giden Türkiye ekonomisinin toparlanması için genel seçimlerin ardından tam yetkiyle Hazine ve Maliye bakanlığına getirilen Mehmet Şimşek, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası koltuğuna da Hafize Gaye Erkan oturmuştu. Ancak Erkan’ın başkanlığı da bir öncekiler gibi uzun sürmedi. Merkez Bankası başkanı olarak 8 Haziran 2023 tarihinden bu yana görev yapan Hafize Gaye Erkan, geçtiğimiz günlerde görevinden affını istedi. İstifasının ardından sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Hafize Gaye Erkan, “Kamuoyunun malumu olduğu üzere son dönemde şahsıma yönelik büyük bir itibar suikastı kampanyası düzenlenmiştir. Bu süreçten ailem ve dahası henüz bir buçuk yaşına bile girmemiş günahsız evladımın daha fazla etkilenmemesi için, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ilk günden beri şerefle yürüttüğüm görevimden affımı talep etmiş bulunuyorum” ifadelerini kullandı. Hafize Gaye Erkan’ın görevinden affını istemesinin ardından Resmi Gazete’de yayınlanan kararla yeni TCMB Başkanı Fatih Karahan oldu. Erkan’ın istifasının ardından açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yürütülen ekonomi programının, kesintisiz ve kararlılıkla devam edeceğini vurgularken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise Orta Vadeli Program’ın kararlılıkla uygulanmaya devam edeceğini belirtti. Alınan kararın ekonomide nasıl bir etki yaratacağı konusunda açıklamalarda bulunan Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, Merkez Bankası başkanının sık değişikliği enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkileyeceğini fakat Hafize Gaye Erkan’ın istifa kararının para politikasına yapılan bir müdahale veya hükümetle yaşanan bir anlaşmazlıktan değil özel sebeplerden olmasından dolayı önümüzdeki günlerde piyasayı olumsuz yönde etkilemeyeceğini ifade etti. ENFLASYONLA MÜCADELEYİ ETKİLER Merkez Bankası (MB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın görevden affını istemesi gündemde şok etkisi yarattı. Bu gelişme, Türkiye’nin finans dünyasında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmekte ve ekonomi üzerindeki muhtemel etkileri merak konusu olmuştu. İstifa kararının piyasaları ne yönde etkileyeceği konusunda konuşan Toptaş, Merkez Bankası başkanının sık değişikliğinin enflasyonla mücadeleyi olumsuz yönde etkileyeceğini belirtti. En başında doğru kişiyi getirip onunla devam edilmesinin en doğru karar olacağını dile getiren Toptaş, “Merkez Bankası başkanının sık değişmesinin sonucu enflasyondur. Dünyada yapılmış çok önemli araştırmalarda bunu kanıtlar nitelikte. Değişiklik Merkez Bankası’nın enflasyonla olan mücadelesinde güveni aşağı çekerken beklentileri de yukarı çeker. En önemli sonucu bu. Hafize Gaye Erkan’daki duruma bakacak olursak eğer işinin gitme sebebi biraz özel olduğu için istifasının piyasalarda etkisi biraz kısıtlı kalabilir. Çünkü para politikasına yapılan bir müdahale veya hükümetle yaşanan bir anlaşmazlıktan dolayı istifa etmedi. Bu yüzden hafta başında piyasalarda o kadar büyük bir etki göremeyebiliriz. Ama tabi enflasyonla mücadelede adına olumlu bir hareket olmadı. En başında iyi düşünülüp doğru bir kişiyi getirip onunla devam etmek çok daha iyi olurdu. Böyle bir şey yaşandı, umarım yeni gelen MB başkanında istikrar sağlanır” diye konuştu. DAHA UYGUN BİR İSİM Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın görevinden affını istemesinin ardından Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Fatih Karahan, TCMB’nin yeni başkanı olarak atandı. Fatih Karahan, hakkında da değerlendirmelerde bulunan Toptaş, “Fatih Karahan Merkez Bankası tecrübesi olan biri. New York’ta önde gelen bir merkez bankasında 10 sene kadar çalışmış bir isim. Hafize Gaye Erkan ile kıyaslandığında kariyer olarak Merkez Bankası Başkanlığına sanki daha uygun gözüküyor. Bu da bir telafi edici faktör. Hafize Gaye Erkan’ın özel sebeplerden gitmiş olması hem de yerine gelen kişinin Merkez Bankası tecrübesi olan biri olması nedeniyle, piyasalar buna çok tepki vermeyebilir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.