TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Teknoloji

Teknoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Teknoloji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sterilizasyon nedir, yöntemleri nelerdir? Haber

Sterilizasyon nedir, yöntemleri nelerdir?

Günümüzde sterilizasyonun önemi giderek artıyor. Sterilizasyon, mikroorganizmaların yok edilmesi ya da azaltılması yoluyla enfeksiyonların ve hastalıkların önlenmesinde kritik bir rol oynuyor. Sağlık sektöründe, gıda endüstrisinde, laboratuvarlarda ve birçok endüstriyel alanda kullanılan sterilizasyon yöntemleri, ürünlerin güvenliğini ve kalitesini sağlamak için hayati öneme sahip. Sterilizasyon nedir? Birlikte inceleyelim... Sterilizasyon nedir? Sterilizasyon, mikroorganizmaların tamamen yok edilmesi veya bunların çoğalması engellenecek kadar azaltılması işlemidir. Sterilizasyon; sağlık sektöründe, gıda endüstrisinde, laboratuvarlarda, farmasötik üretimde ve birçok endüstriyel uygulamada kullanılan önemli bir prosedürdür. Sterilizasyon işlemi tıbbi araçlar, cerrahi malzemeler, ilaçlar, besin ürünleri ve laboratuvar ekipmanları gibi çeşitli ürünlerin güvenli kullanımını sağlar. Hastalıkların ve enfeksiyonların yayılmasını engeller. Sterilizasyon yöntemleri nelerdir? Sterilizasyon yöntemleri, farklı uygulama alanları ve gereksinimler doğrultusunda çeşitlilik gösterir. İşte bazı temel sterilizasyon yöntemleri: Isıl sterilizasyon (Sıcaklık ile sterilizasyon): Bu yöntem, ısı kullanarak mikroorganizmaları yok etmeyi amaçlar. Buğulama, kuru ısı (fırınlama) ve oto-klav (basınçlı buhar) gibi alt yöntemler içerir. Oto-klav, yaygın olarak tıbbi araçlar ve laboratuvar ekipmanlarının sterilizasyonunda kullanılır. Kimyasal sterilizasyon: Kimyasal maddeler, mikroorganizmaları öldürmek veya çoğalmalarını engellemek için kullanılır. Formaldehit, glutaraldehit, etilen oksit gibi kimyasal sterilizanlar yaygın olarak kullanılır. Bu yöntem, sıcaklık ve basınç gerektirmeyen hassas malzemelerin sterilizasyonu için uygundur. Radyasyon sterilizasyon: Gama ışınları, X-ışınları ya da elektron ışınları gibi yüksek enerjili radyasyon türleri kullanılarak sterilizasyon gerçekleştirilir. Bu yöntem tek kullanımlık tıbbi malzemelerin, ilaçların ve besin ürünlerinin sterilizasyonunda kullanılır. Filtrasyon: Filtrasyon yönteminde, mikroorganizmaları fiziksel olarak ayırmak için özel filtreler kullanır. Sıvılar ve gazlar, mikroorganizmaları tutabilen mikroporlu filtrelerden geçirilerek sterilize edilir. Bu yöntem, hassas malzemelerin sterilizasyonunda yaygın olarak kullanılır. Plazma sterilizasyonu: Plazma, yüksek frekanslı elektrik alanı içeren iyonize gaz halidir. Plazma sterilizasyonu, mikroorganizmaları yok etmek için plazma etkisi kullanır ve hassas malzemelerin sterilizasyonunda kullanılabilir. Bu yöntemlerin her biri, belirli koşullar altında etkili ve güvenli sterilizasyon sağlar. Uygulama gereksinimleri ve malzemenin özellikleri, hangi sterilizasyon yönteminin tercih edileceğini belirler. Sterilizasyon kim yapar? Sterilizasyon işlemleri genellikle sterilizasyon uzmanları, sağlık personeli, endüstriyel çalışanlar ya da özel ekipmanlar kullanarak eğitim almış teknisyenler tarafından gerçekleştirilir. Sterilizasyon işlemlerinin yapılması, sterilizasyonun türüne ve uygulama alanına bağlı olarak farklılık gösterebilir. Örneğin; sağlık sektöründe sterilizasyon işlemleri, sterilizasyon departmanlarında veya hastane ortamlarında çalışan sterilizasyon teknisyenleri ve sağlık personeli tarafından gerçekleştirilir. Bu kişiler tıbbi araçları, cerrahi malzemeleri ve diğer sağlık ürünlerini uygun sterilizasyon yöntemleriyle işleme tabi tutarlar. Endüstriyel sterilizasyon işlemleri gıda endüstrisinde, farmasötik üretim gibi alanlarda özel ekipmanlar ve prosedürler kullanılarak gerçekleştirilir. Bu durumda, endüstriyel makinelerin operatörleri veya sterilizasyon uzmanları tarafından yönetilen özel ekipler görev alabilir. Sterilizasyon işlemlerinin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi, ürünlerin güvenli ve sağlıklı bir şekilde kullanılmasını sağlar ve hastalıkların ve enfeksiyonların yayılmasını önler. Bu nedenle, sterilizasyon işlemlerinin uzmanlar tarafından titizlikle uygulanması önemlidir.

Humidifier nedir, ne işe yarar? Haber

Humidifier nedir, ne işe yarar?

İç mekanlarda sıklıkla ortaya çıkan kuru hava problemini çözmek ve daha sağlıklı bir ortam oluşturmak için kullanılan Humidifier nedir? Özellikle kuru iklimlerde ve merkezi ısıtma sistemlerinin olduğu alanlarda yaşayan kişiler tarafından tercih edilen Humidifier hakkındaki bilgileri, haberimizin devamında sizin için derledik. Humidifier nedir? Humidifier, bir oda veya herhangi bir alanın havasındaki nem seviyesini artırmak için kullanılan bir cihazdır. Bu cihazlar; iç mekanlarda kuru hava problemini çözmek, cilt kuruluğunu azaltmak, solunum rahatsızlıklarını hafifletmek ve ahşap mobilyaların çatlamasını önlemek gibi çeşitli amaçlarla kullanılır. Humidifier'lar suyu buharlaştırarak havaya nem eklerler. Bunun için bir su tankı kullanılır ve bu tanktaki su, cihazın içerisindeki bir mekanizma tarafından buharlaştırılır ya da suyun yüzeyine hava üfleyerek buharlaşma sağlanır. Böylece cihazın çıkardığı nemli hava, ortamın nem seviyesini artırır. Humidifier ne işe yarar? Humidifier’ların temel işlevi, iç mekanlarda kuru hava problemini çözmek ve havadaki nem seviyesini artırmaktır. Humidifier'ların sağladığı nemli ortamın birçok faydası vardır. Bunlardan bazıları şu şekildedir: Cilt sağlığı: Kuru hava, cildin nemini hızla kaybetmesine neden olabilir. Bu da ciltte kuruluk, kaşıntı ve çatlaklara yol açabilir. Humidifier kullanarak havadaki nem seviyesini artırmak, cildin nem dengesini koruyarak cilt sağlığını destekler. Solunum yolları sağlığı: Kuru hava solunum yollarını tahriş edebilir ve burun, boğaz ve bronşlarda rahatsızlık hissine neden olabilir. Humidifier kullanarak havadaki nem seviyesini artırmak, solunum yollarının nemlenmesine ve tahrişin azalmasına yardımcı olur. Soğuk ve grip önleme: Kuru hava, virüslerin ve bakterilerin havada daha uzun süre hayatta kalmasına neden olur. Bu da soğuk ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarının yayılmasını kolaylaştırır. Nemli bir ortam, virüslerin ve bakterilerin yayılmasını engelleyerek hastalıkların önlenmesine destek sağlar. Mobilya ve ahşap ürünlerin korunması: Kuru hava, ahşap mobilya ve diğer ahşap ürünlerin çatlamasına ve zarar görmesine sebebiyet verir. Nemli bir ortam, ahşap ürünlerin nem dengesini koruyarak çatlama ve zarar görmeyi önler. Elektronik cihazların performansını artırma: Kuru hava, elektronik cihazlarda statik elektrik birikmesine ve performansın azalmasına neden olur. Nemli bir ortam, elektronik cihazların performansını artırır ve statik elektrik birikmesine engel olur. Genel olarak Humidifier kullanarak havadaki nem seviyesini artırmak; iç mekanlarda daha sağlıklı, konforlu ve rahat bir ortam sağlar. Bu nedenle, özellikle kış aylarında ve kuru iklimlerde yaşayan insanlar için önemli bir cihazdır. Humidifier nasıl çalışır? Humidifier'lar ultrasonik, buharlaştırma veya buharlaşma soğutma gibi farklı çalışma prensiplerine sahiptir. Ultrasonik nemlendiriciler, suyu ultrasonik titreşimlerle buharlaştırırken, buharlaştırma nemlendiricileri suyu bir fan yardımıyla buharlaştırır. Buharlaşma soğutma nemlendiricileri ise suyu bir filtre üzerinden geçirerek buharlaştırır ve ardından bir fan ile serinletilmiş buharı dağıtır. Humidifier'lar genellikle kış aylarında, merkezi ısıtma sistemleri nedeniyle havanın kuruduğu ortamlarda kullanılır. Aynı zamanda solunum problemleriyle mücadele etmek veya mevsimsel alerjileri hafifletmek için de kullanılabilirler.

SAR nedir? SAR değeri nasıl öğrenilir? Haber

SAR nedir? SAR değeri nasıl öğrenilir?

Elektromanyetik alan maruziyeti, özellikle cep telefonları gibi kablosuz iletişim cihazlarının yaygın kullanımıyla artan bir endişe kaynağı haline geldi. Bu endişelerin değerlendirilmesinde önemli bir ölçüt olan SAR (Specific Absorption Rate), cihazların vücut tarafından emilen elektromanyetik enerji miktarını belirlemek için kullanılan bir ölçüttür. SAR değeri, cihazın sağlık üzerindeki potansiyel etkilerini değerlendirmede önemli bir parametre olup, düşük SAR değerine sahip cihazların tercih edilmesi sağlık açısından önem taşımaktadır. SAR nedir? Birlikte inceleyelim. SAR nedir? SAR, birçok farklı anlama gelebilen bir kısaltmadır. Ancak sıkça kullanılan anlamlarından biri "Specific Absorption Rate" veya "Özgül Soğurma Oranı"dır. SAR, bir cihazın vücuda yaydığı elektromanyetik enerjinin emilme oranını ifade eder. Özellikle cep telefonları gibi kablosuz iletişim cihazlarının kullanımıyla ilgili sağlık risklerinin değerlendirilmesinde önemlidir. SAR değeri nedir? SAR değeri, bir cihazın insan vücudu üzerindeki elektromanyetik alan etkilerini değerlendirmek için kullanılır. Özellikle cep telefonları gibi kablosuz iletişim cihazlarında önemlidir. SAR değeri, watt başına kilogram (W/kg) cinsinden ifade edilir. Bir cihazın SAR değeri ne kadar düşükse, cihazın vücut tarafından emilen elektromanyetik enerji miktarı o kadar azdır ve dolayısıyla potansiyel sağlık riskleri de o kadar az olabilir. Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC) ve Federal İletişim Komisyonu (FCC) gibi kuruluşlar, SAR değerlerini belirlemek ve sınırlamak için standartlar oluşturmuşlardır. Bu standartlar, cihazların kullanıcıların sağlığını korumak için belirli bir güvenlik eşiğinin altında kalmasını sağlar. SAR değeri ne kadar olmalı? SAR değerleri, uluslararası standartlar ve yerel düzenlemelere bağlı olarak değişebilir. Ancak genel olarak, çoğu ülkede kabul edilen maksimum SAR değeri ortalama olarak 1.6 watt başına kilogram (W/kg) veya daha düşüktür. Bu değer, Federal İletişim Komisyonu (FCC) tarafından ABD'de kabul edilen bir sınırdır. Bazı ülkeler veya bölgeler farklı sınırlamalara sahip olabilir ve bu nedenle SAR değerleri ülkeye veya bölgeye göre değişebilir. Ancak genel olarak, SAR değeri ne kadar düşük olursa, elektromanyetik alan maruziyeti ve potansiyel sağlık riskleri o kadar az olur. Bu nedenle, kullanıcılar genellikle düşük SAR değerine sahip cihazları tercih etmeye özen gösterirler. SAR değeri nasıl öğrenilir? Bir cihazın SAR değerini öğrenmek için şu adımları izleyebilirsiniz: Cihazın kullanım kılavuzunu kontrol edin: Birçok cep telefonu ve diğer kablosuz iletişim cihazlarının kullanım kılavuzları, cihazın SAR değerini belirten bilgiler yer alır. Kullanım kılavuzunun "Teknik Özellikler" veya "Cihaz Bilgileri" bölümünde SAR değeri genellikle bulunabilir. Üreticinin web sitesini ziyaret edin: Cihazın üreticisi genellikle SAR değerini resmi web sitesinde veya ürün belgelerinde yayınlar. Cihazın model numarasını veya seri numarasını kullanarak üreticinin web sitesinde arama yapabilir veya SAR değerini bulmak için destek bölümünden yardım alabilirsiniz. FCC veya diğer düzenleyici kurumların web sitelerini kontrol edin: Cihazların SAR değerleri genellikle FCC gibi düzenleyici kurumların web sitelerinde de bulunabilir. FCC'nin veri tabanında cihazların SAR değerleri genellikle listelenir ve bu veritabanına erişmek için cihazın model numarasını kullanabilirsiniz. Üçüncü taraf kaynakları kullanın: SAR değerlerini karşılaştırmak ve farklı cihazların SAR değerlerini bulmak için üçüncü taraf web siteleri ve bağımsız değerlendirme kuruluşlarının kaynaklarını kullanabilirsiniz. Ancak, güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere dikkat etmek önemlidir.

Teknolojik cihazları kullananlar için uyarı! Teknolojik cihazlar bu hastalığa yol açıyor! Haber

Teknolojik cihazları kullananlar için uyarı! Teknolojik cihazlar bu hastalığa yol açıyor!

Teknolojik cihazlar hem eğlence hem bilgi hem de sosyalleşme amacı ile birçok alanda kullanılıyor ve karşımıza çıkıyor. En çok kullanılan teknolojik cihazlar arasında telefon, tablet ve bilgisayarlar bulunuyor. Ancak uzmanların yaptıkları açıklamalara göre teknolojik cihazları kullanan kişilerde bu hastalık meydana gelmektedir. Peki, teknolojik cihazların yer açtığı bu hastalık nedir? Bu hastalığın ne gibi belirtileri bulunuyor? İşte tüm detaylar haberimizde.. Teknolojik cihazların yer açtığı bu hastalık nedir? Teknolojik cihazlar yani tablet, telefon ya da bilgisayarlar son zamanlarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bu cihazların eğitim, eğlence ya da sosyalleşme gibi birçok kullanım amacı da bulunmaktadır. Teknolojik cihazlarda geçirilen bu uzun sürenin ardından kişilerde bazı rahatsızlıklar oluşmaktadır. Bu belirtiler ise bir hastalığın habercisi olmaktadır. Teknolojik cihazların yol açtığı bu hastalığa ise Text Neck yani cep boyun sendromu denmektedir. Bu hastalık, teknolojik cihazların uzun süreli kullanımından sonra kas ve iskelet sisteminde rahatsızlıkların oluşmasıyla meydana gelir. Text neck, uzun süreli bilgisayar karşısında oturan ya da uzun süre telefon başında vakit geçiren kişilerde oluşur. Kas ve iskelet sistemi uzun süreli hareketsizlikten sonra kendi kendine bozulmalar yaşayabilir. Bu bozulmalar sonrasında da text neck isimli bir hastalığın oluşmasını sağlar. Yapılan birçok çalışmaya göre text neck hastalığı sadece ülke çapında değil aynı zamanda diğer ülkelerde de yaşanan bir sorun haline gelmiştir. Text neck daha çok global olarak yaşanan bir hastalıktır. Bu hastalığın ne gibi belirtileri oluyor? Teknolojik cihazların uzun süreli kullanımında text neck isimli bir hastalık karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalık ilk defa, Dr. Dean L. Fishman tarafından tanımlanmıştır. Dr. Dean L. Fishman’ın yaptığı tanıma göre bu hastalıkta, baş, boyun, omu ağrısı ve üst kol kemiklerinde bir ağrının olduğunu belirtmiştir. Yapılan çalışmalara göre text neck hastalığının başka belirtileri de bulunur. Bu belirtiler; boyun ağrısı, sırt ağrısı, omuz ağrısı, baş ağrısı, elde karıncalanma ve uyuşma olarak sıralanır.

Neptün ve Uranüs’ün gerçek renkleri ortaya çıktı Haber

Neptün ve Uranüs’ün gerçek renkleri ortaya çıktı

İngiliz bilim adamları Neptün ve Uranüs’ün renklerinin gerçekte bilindiğinden farklı olduğunu ortaya koydu. Yapılan çalışma, 1980 yılındaki uzay araştırmasında ortaya konan Neptün'ün masmavi, Uranüs'ün yeşil renge sahip olmadığını ortaya çıkardı. Yapılan araştırma ile iki gezeninin de yeşilimsi mavinin benzer tonlarda olduğu kaydedildi. Ancak Neptün’ün ince bir pus tabakasından kaynaklanan biraz daha mavilik olduğu kaydedildi. Araştırmayı yöneten Oxford Üniversitesi Profesörü Patrick Irwin ve ekibinin Neptün ve Uranüs’ün orijinal verilerini işleyerek her iki gezegeninin de en doğru temsilini elde ettiği ifade ediliyor. Irwin, gökbilimcilerin modern görüntülerin gezegenlerin rengini tam olarak yansıtmadığını uzun zamandır bildiğini ifade ederek, “Bu yapay rengin aslında o zaman gerçeği yansıtmadığı hatta görüntüler bu açıklamalarla yayınlansa da bu ayrım zamanla kayboldu” dedi. Edinburgh Üniversitesi’nden astrofizik profesörü Catherine Heyman, Neptün’ün atmosferde daha net görülebilmesi için mavi rengi vurgulamaya çalıştıklarını bu nedenle daha mavi göründüğünü ifade ederek, “Aslında Neptün ve Uranüs birbirine çok benziyor” dedi. İngiltere Kraliyet Astronomi Topluluğu (RAS) Direktör Yardımcısı Dr. Robert Massey de görüntülerin zenginleştirilmesinin astronomi araştırmalarında normal prosedür olduğunu dile getirerek, “Renklerin zenginleştirilmemiş olmasını düşünmek ahmaklık olur. Bunun yapılması gerekiyor. Bir şeylerin görünebilmesi için bu şekilde işlenmesi gerekiyor. Halktan saklanan bir komplo değil” açıklamasını yaptı. Yanılgı nasıl ortaya çıktı? İlk yanılgı, NASA'nın Voyager 2 uzay aracı misyonu tarafından her iki gezegenin çekilen görüntülerinin 3 ayrı renkte kaydedilmesi nedeniyle ortaya çıktığı ifade ediliyor. Görüntüler, yeniden birleştirilirken Gezegenlerdeki bulutlar ve rüzgarları daha net gösterebilmek adına kontrast daha güçlü bir şekilde uygulandı. Böylece, Neptün daha mavi görüntülenmiş oldu. Ancak son çalışma ile araştırmacılar, Hubble Uzay Teleskobu Görüntüleme Spektrografı ve Avrupa Güney Gözlemevi'nin Çok Büyük Teleskobu üzerindeki Çok Birimli Spektroskopik Gezgini’nden veriler kullandı. Her iki aracın aynı pikselleri, araştırmacılaraher iki gezegenin de doğru renklerini elde etmeyi sağlayan sürekli renk spektrumu sunuyor.

Bayraktar: Bayraktar TB3 şu anda havada, üçüncü uçuş testi yapılıyor Haber

Bayraktar: Bayraktar TB3 şu anda havada, üçüncü uçuş testi yapılıyor

Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Bayraktar TB3'ün kendi sınıfında ilk olacağını belirterek "Bayraktar TB3 şu anda havada, üçüncü uçuş testi yapılıyor. Bayraktar TB3, TCG Anadolu'ya konuşlandığında çok büyük bir kuvvet çarpanı oluşturmuş olacak." dedi. "Biz’in Gücü" temasıyla düzenlenen MÜSİAD Vizyoner'23 Zirvesi, TİM Show Center'da başladı. Bayraktar, zirvede Baykar'ın insansız hava aracı geliştirme sürecine ilişkin sunum yaptı. Dünyaya damgasını vuran bir yüksek teknolojiyi Baykar'ın tek başına 33 ülkeye ihraç ettiğini belirten Bayraktar, "Türkiye, dünyada en yakın rakibinden (ABD'li) 5 kat daha fazla bilinen SİHA'ları üretmiş durumda. Teknolojiyi kullanma açısından bakacak olursanız Türk orduları SİHA'larla kazanılan ilk savaşı da Bayraktar TB2 ile kazanmış durumda." diye konuştu. Bayraktar, robot uçaklar yaptıklarını vurgulayarak "İnsansız hava araçlarımızda çok yüksek teknolojiye sahip elektro-optik sistemler kullanıyoruz. ASELSAN'ın kameraları bir ara gündeme gelmişti, ambargo gibi şeyler söylenmişti. Bugün o yerli kameralar 10'dan fazla ülkeye ihraç edilmiş durumda. Bu kameranın çok daha yenisini de geçen hafta test ettik, yakın zamanda kullanıma girecek. ASELSAN'daki yol arkadaşlarımızı bir kez daha tebrik etmek istiyorum çünkü onların başarısı bir anlamda yabancı tedarikçinin de başarısızlığı oldu." ifadelerini kullandı. "Bayraktar TB3 şu anda havada, üçüncü uçuş testi yapılıyor" Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı olan Bayraktar Kızılelma'nın, verdikleri tarihten önce ilk uçuşunu gerçekleştirdiğine değinen Bayraktar, şunları kaydetti: "Kızılelma, ilk uçuşundan sonra dünya havacılık tarihine girecek uçuşlar gerçekleştirdi. Bir anlamda havacılığın tarihi yeniden yazılmaya başlanmış oldu. Bizlerin de geleceğin muharebesinde oyun kurucu olacağımızı müjdelemiş oldu. Bir önceki dünyada bizler takipçiydik, yurt dışından tedarik ediyorduk. Kızılelma ve Akıncı'nın gerçekleştirdiği yakın kol uçuşu dünya havacılık tarihine geçmiş oldu. Bir anlamda Cumhuriyet'imizin 100. yılında geleceğin hava muharebesini tüm toplumun önünde izlemiş olduk. Bayraktar TB3 de Mavi Vatan'ın savunucusu olacak. Dünyada kendi sınıfında ilk olacak. Kısa pistli gemilerden inip kalkma kabiliyetine sahip olacak. Şu anda geliştirme çalışmaları devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda o da ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Bayraktar TB3 şu anda havada, üçüncü uçuş testi yapılıyor. Bayraktar TB3, TCG Anadolu'ya konuşlandığında çok büyük bir kuvvet çarpanı oluşturmuş olacak. Bir SİHA'yı uzun menzile keşif için gönderebilme ve oraya ateş gücü aktarabilme kabiliyetine sahip olmuş oluyorsunuz. Bunu kısa pistli bir gemiden yapabildiğinizde bu dünyada ilk defa almış oluyor ve yan yana birçok kuvvet çarpanı gelmiş oluyor. Akıncı ilk uçuşunu yaptığında yıl 2019'du, aynı sınıftaki uçağı ABD 14 sene önce uçurmuştu. Bir anlamda 14 sene öndeydiler. Bayraktar TB3 ise insansız hava araçlarının hangi yöne gideceğini belirlediğimizin müjdesini vermiş oldu. Yarış devam ediyor." "Dünyanın en gelişmiş teknolojisini geliştiriyor olabilirsiniz, nasıl kullandığınız daha önemli" Bayraktar, bugün dünyada; yüksek teknolojiyi geliştiren uluslar, dünyanın en güçlü silahlarını geliştiren ülkeler, hatta bütün dünyanın toplamından fazla silah geliştiren ülkelerin olduğunu belirterek "Bu silahları nasıl kullandıklarını şu anda görüyoruz. Bütün dünya tehdit ediliyor ve bir yandan soykırım yapılıyor. Bundan 2 sene öncesine gidecek olduğumuzda işte bir başka işgali vardı, Ukrayna'da bütün dünyanın yüreği sızlıyordu. Medeniyetimizin bize öğrettiği değerler çerçevesinde elimizden gelen desteği verdik. 2 sene sonra çok daha büyük bir vahşet ve soykırım yaşanıyor. Dünyanın en gelişmiş teknolojisini geliştiriyor olabilirsiniz, nasıl kullandığınız daha önemli." dedi. Dünyada; herkesi kuşatan, bazen ümitsizliğe sürükleyen bir hal olduğunu belirten Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu: "Elbette bir yandan da bizleri uyandıran, dünyanın ikiyüzlülüğünü, özellikle Batı dünyasının ikiyüzlülüğünü, ırkçılığını ve ne kadar yalan ve riya dolu olduğuna gözlerimizi far gibi açan bir gerçeklik de var. Biz inananlar için vazife, yeryüzünde yaşadığımız geçici süre boyunca, dosdoğru bir ahlakla kuşanıp iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak için azami gayreti göstermek. Bizler seferle mükellefiz. Dosdoğru yolumuzda yürüdüğümüzde zaferin kendisi tam da budur. Zaferin mutlak sahibi Cenabımevla'dır. Şair çok güzel ifade etmiş: 'Beton duvarlar içinde bir çiçek açtı. Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın. Saçlarınız ızdırap denizinde bir tutam başak. Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana o inanmışlar çağının. Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü. Çatlayacak yalanın çelik kabuğu. Sizin bahçenizde büyüyecek, aşkın ve inancın güneş yüzlü çocuğu." Bayraktar, bir çiçekle baharın gelmeyeceğine işaret ederek "Biz tek başımıza dünyanın en iyi insansız hava aracını geliştirsek de Türkiye'nin tam bağımsız, güçlü, müreffeh olması bütün toplumun dönüşmesiyle mümkün. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını kurduk. Tüm toplumu bu seferberliğe ortak etmeye çalıştık. TEKNOFEST ilk yılından itibaren çok büyük bir teveccüh gördü, dünya rekorlarını kırdı. Dünya rekorlarından sonra kendi rekorlarını açık ara farkla kırmaya devam etti. Cumhuriyet'imizin 100. yılında 4,5 milyon ziyaretçi ağırladık." diye konuştu. Konuşmasının ardından Bayraktar'a, MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı tarafından günün anısına hediye takdim edildi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Bayraktar TB3 ikinci uçuş testini başarıyla tamamladı

Öğrenciler dijital dünyaya hazırlıyor Haber

Öğrenciler dijital dünyaya hazırlıyor

Kuşadası Belediyesi tarafından tahsis edilen servis aracı ile Umurlu Mahallesi’nden Kuşadası’na gelen öğrenciler, İstasyon Kuşadası Topluluk Merkezi’nde ilk olarak Stratch eğitimine katıldı. Çalışmada, merkezin gönüllü eğitmeni Deniz Çetinkaya tarafından öğrencilere düşünme becerileri ile algoritma ve kodlamanın temel ilkeleri anlatıldı. Dijital Macera atölyesinde ise öğrenciler, proje yöneticisi Burcu Kanbal ve uzman eğitmenler eşliğinde önce dört kişilik gruplara ayrıldı. Ardından oyun kartlarından çıkan semboller ile dijital dünyada nasıl güvenli bir şekilde hareket edebileceklerini öğrendi. Öğrenciler son bölümde ise VR atölyesine katılıp, sanal gerçeklik deneyimi yaşadı.   İstasyon Kuşadası Topluluk Merkezi, gençlerin gelişen internet dünyası ve buna bağlı olarak ortaya çıkan mesleklere kolay uyum sağlayabilmesi amacıyla halka açık ve ücretsiz şekilde sunduğu eğitim ve atölyeler ile gençlerin ufkunu açıyor. Dijital dünyaya karşı öğrencileri bilinçlendiren İstasyon Kuşadası, rahat ve konforlu çalışma ortamı ile de beğeni topluyor. Sınırlı sayıda katılım sağlanan etkinlik ve atölyelerle ilgili tüm bilgilere İstasyon Kuşadası Topluluk Merkezi’nin resmi internet sitesi olan ‘kusadasiistasyon.org’ üzerinden ve sosyal medya hesaplarından ulaşılabilir. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Okullarda ilk dönem birinci sınav tarihlerinde değişiklik

Teknoloji, insanları hareketsiz bıraktı Haber

Teknoloji, insanları hareketsiz bıraktı

Son yüzyılda insan hareketinin yüzde 98 seviyesinden yüzde 28 seviyesine indiğini belirten Doç. Dr. Erkan Kaya, hareketsiz hayat tarzının insan sağlığını tehdit eden bir boyuta vardığını ifade etti. Hareketsiz yaşam tarzının insan sağlığına sanıldığından daha fazla zarar verdiğine dikkat çeken Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Erkan Kaya, konuya dair önemli açıklamalarda bulundu. Haraketliliğin insan için bir ihtiyaç olduğuna değinen Doç. Dr. Kaya, insan vücudunun birbiriyle ortaklaşa çalışan çeşitli sistemlerden oluştuğunu dile getirdi. Bu sistemlerin ortaklaşa ve düzenli çalışmasının oldukça önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Kaya, “Kas iskelet sistemi, kardiyovasküler sistem ve solunum sistemi gibi diğer hayati faaliyetleri ayakta tutan ve sağlık için önemli olan sistemlerden bir tanesidir. oluşum gereği insan vücudu hareketli olmaya programlıdır. Dolayısıyla tarihin başlangıcından beri insanoğlu kendisini koruyabilmek, karnını doyurabilmek ve çeşitli tehlikelerden kaçabilmek için geçtiğimiz yüzyıla kadar sürekli hareket halinde bulunmuştur. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki son yüzyılda insanoğlunun hareketi yüzde 98 seviyesinden yüzde 28 seviyesine inmiştir” dedi. Hareketsiz hayatın birçok hastalığa davetiye çıkardığını hatırlatan Kaya, “Teknolojik gelişmelerle birlikte hareketimiz gün geçtikçe azalıyor. Pandemi sürecinde basit günlük yaşam aktivitesi olarak sayılan alışverişleri bile evden çıkmadan yapar duruma geldik. Bir an önce fabrika ayarlarımıza dönmemiz gerekiyor. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki hareketsizlik; insülin direnci, şeker hastalığı, kardiyovasküler hastalık, hatta birçok kanser türünde tek başına önemli bir risk faktörünü oluşturmakta. Hatta bir çalışmaya göre hareketsiz kalmak, bir gün boyunca sigara içen insanla birlikte aynı risk faktörünü oluşturmaktadır” şeklinde konuştu. Günlük yapılacak bazı doğru egzersizlerle sağlıklı bir vücuda sahip olmanın mümkün olabileceğini vurgulayan Kaya, ‘’Haftada 5 gün, günde en az yarım saat yapacağımız hareket, günlük hareket ihtiyacımızı karşılayacaktırb. Unutmayalım ki günde en az 10 bin adım atmamız gerekir. Kendimize uygun spor branşları seçebiliriz. Yaptığımız hareketle birlikte kan dolaşımı artar. Solunum hızımız artar ve damardan salınan faydalı hormonlar sayesinde dokuların oksijenlenmesi ve beslenmesi daha iyi seviyeye gelir. Dolayısıyla insan metabolizması artar. Bu şekilde kilo kontrolü olarak sağlayabilecek yağ yakımı da hızlanmış olur. Kaslardaki esneklik ve dayanıklılıklar artar. Bu da kemik gücüne yansır. Yani osteoporozda da oluşma riski daha aza indirilir. Cilt daha şeffaf ve genç görünümü kazanır” diye konuştu. BU HABER DE İLGİNİİZ ÇEKEBİLİR: Eris varyantının etkileri neler?

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.