TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bir şehre AŞK duyulur mu?

null

Haber Giriş Tarihi: 09.08.2014 06:55
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Bir şehre AŞK duyulur mu?

Müslüm Aktürk / İSTANBUL

Av. Nihan Eratik, uğruna bir katip yazacak kadar aşık olmuş Mardin’e... Gönlü öylesine bağlanmış, öylesine büyülenmiş ki, Nihan Hanım, Mardin’le ilgili etkinliklere katılmayı da kendine bir görev bilmiş… “Kadim Şehrin Aziz’i” kitabının yazarı Nihan Eratik’le, aşkının nasıl başladığını, ne durumda olduğunu, nereye kadar gidebileceğini konuştuk… İç Anadolu kökenli Eratik’in, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir ili olan Mardin’e karşı duyduğu hisleri gelin kendisinden dinleyelim;

Mardin’e ilk kez on yıl önce gittim ve uğruna bir kitap yazacak kadar bağlandı gönlüm bu büyülü şehre ve nihayetinde, şimdi elinizde tutmakta olduğunuz bu kitapla hayat buldu bu gönül bağı.

Romanda bazı karakterler ve bazı olaylar tamamıyla gerçektir, şayet gün olur da bir gün Mardin’e gidecek olursanız, onların bu kitabın içinden çıkıp, sizin tam karşınızda durduğunu siz de görebilirsiniz. Yine de genel anlamda hayallerim baskın çıkmış ve gözlerimle kalbim el ele vererek, Mezopotamya Ovası’nın derinliklerinde kaybolup gitmişken bu hikayeler oluşuvermiştir. İşin doğrusu şu ki; bu kitapta hayal ile gerçek bir aradadır. "Neden hayal ile gerçeği böylesine iç içe yazdın?" derseniz, Mardin halihazırda zaten bu iki kavramın hep birlikte yaşadığı bir şehir ve bu şehri anlatan bir kitap, ancak öyle olursa bu şehrin gerçeğini yansıtabilirdi...

Aziz hayal mi, yoksa gerçek mi derseniz? Aziz, bu kadim şehrin o gizemli güzelliği kadar gerçek, Mezopotamya’nın, sonsuzluğa doğru uzanan ufuklarında  kayboluvermek kadar hayal…

O’nun hakkında size başkaca hiç bir şey söyleyemem, hayal ya da gerçek, bu sizin kararınız…

KADİM DOSTLUKLAR OLUŞMUŞ

Yazar, bu kitabın oluşum sürecinde kendisine desteklerini hiç esirgemeyen dostlarını da unutmuyor. Av. Eratik, okuyucuların huzurunda teşekkür etmesi gereken “çok kıymetli” dostlarından bahsederken şöyle diyor;

Öncelikle; gördüğüm ilk andan itibaren kalbimi bağladığım, sık sık misafiri olmaktan büyük keyif aldığım, sanki doğup büyüdüğüm topraklarmışçasına kendimi ait hissettiğim ve bu romanı yazmam için hayal gücümü her daim canlı tutan, güzel Mardin'ime ve beni bu şehre ait hissettiren, Mardin'imin kendi gibi güzel tüm insanlarına, yürekten teşekkürlerimi sunarak başlamam gerekiyor... 

On yıl önce, Mardin'e ilk ayak bastığım gün kendilerini tanıma şerefine erdiğim ve o günden sonra kalbimde çok özel bir yere taht kuran, sevgilerini ve manevi desteklerini bana her daim bonkörce sunan, bu romanın yazılma aşamasında da, yine o çok değerli emeklerini sınırsızca önüme sermekten çekinmeyen, Muhlis ve Muzaffer Hamidi'lere ve beni ailelerinin bir ferdi olarak kabul eden tüm Hamidi ailesine,

Süryani Cemaati ve Süryanilikle ile ilgili sağlıklı bilgilere ulaşabilmem adına çok değerli vakitlerini bana ayıran ve benim en enteresan sorularıma bile sabır ile cevap vererek beni aydınlatan, Kırklar Kilisesi’nin müşfik Baş Papazı Sayın Gabriel Akyüz beyefendiye ve yine bu kapsamda bana içtenlikle güzel Süryani hikayeleri anlatan Oktay Çilli beyefendiye,

Köylerinin ve tüm samimiyetleri ile kalplerinin güven kapılarını hiç tereddüt dahi etmeden bana sonuna kadar açan, misafirperverlikleri, güler yüzleri ve tüm samimiyetleri ile beni onurlandıran, başta Sait Akay beyefendi olmak üzere, her biri güneş kadar sıcak ve aydınlık birer kalp taşıyan, tüm Güven Köyü mensuplarına ve beni onlara ulaştıran Mardin’in güler ve güzel yüzlü, nazik rehberi Şükran Laleoğlu hanımefendiye,

İsimlerini müstearla andığım ve verdikleri bilgiler ile kitabımın zenginleşmesinde büyük emekleri geçen, çok değerli Molla Matar ve Ebu Burak beyefendilere,

Bu romanın ortaya çıkması aşamalarında; öngörüsüne ve fikirlerine duyduğum engin saygı ve güvenden ötürü, mütemadiyen danışma gereği duyarak, yazdığım bölümleri okutup okutup, belki de ilanihaye kitap okumaktan kendilerini soğutmuş olabileceğimi düşündüğüm, değerli dostum ve meslektaşım, Mehmet Nihat Arcagök beyefendiye,

Kusursuz bir düş görüntüsünü, üstün kabiliyeti ile bir fotoğrafa dönüştürebilen ve onu da bana hediye ederek bu sayede kitabımın, Mardin’i anlatan bir kitaba yakışacak güzellikte bir kapağa sahip olmasını sağlayan, fotoğraf sanatçısı Çetin Ekin beyefendiye,

Şimdi burada ismini zikredecek olsam, o yüksek tevazuundan ötürü bundan hiç hoşnut olmayacağını bildiğim, kalbimde Mardin'le bütünleşen, çok kıymetli, ebedi bir dosta,

Kitabın basımı aşamasında titizlikle davranan İlgi Yayınevi’nin tüm çalışanlarına,

sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…

Başta sorduğum soruyu unutmuş değilim ve gelelim şimdi bu sorunun cevabına;

Evet, bir şehre de AŞK duyulur…

Elinizdeki bu kitabı okuduğunuzda, siz de benimle aynı cevabı paylaşacaksınız…

KİTABIN KONUSU

Kitabın kahramanı Aziz,  yıllar sonra memleketine kısa süreliğine bir seyahate gidiyor, konakta babasının eski eşyaları arasında bulduğu bir not defteri ve o not defterinin içinde yazanlar onun öğretici ve keyifli bir serüvene doğru yola çıkmasını sağlıyor. İlk başta birkaç gün diye gelinen ata topraklarındaki ziyaret bu serüven ile onun tahmininden biraz daha fazla bir süre Mardin’de kalmasına sebebiyet veriyor. Babasının o not defterinde kendilerinden “hazinelerim” diye bahsettiği birkaç eski dostunun babası için neden bu kadar kıymetli olduğunu merak ederek,  bu hazinelerin izine düşüp, onların iç dünyalarına giriyor ve o dünyalarda görmüş oldukları Aziz’in de kendi içsel yolcuklarına çıkmasında  ona  vesile oluyor. Aslında çıkılan her bir yolculuk Aziz için de çok anlamlı bir tekamül yolculuğu oluyor… Bu seyahatleri bitirdiğinde ise çok farklı bilgi ve düşüncelerle zenginleştiğini fark ediyor, bu eşsiz hazinelerin yeni sahibi olma onur ve mutluluğu ile memleketinden yeniden gelmek üzere ayrılıyor.

Kitaptaki kahramanlar ve onların hikayelerindeki vurucu bazı ögeler tasavvufi bir yolculuğun da kapılarını hafiften aralayarak okuyucusunu düşündürmeye sevk ediyor.

Mardin’in kültürel zenginliği, büyüleyici coğrafyası, yörenin renkli insan mozaiği ve inanç çeşitliliği bu kitapta sıcacık insan hikayeleri ile hiçbir yargılamaya tabi tutulmaksızın okuyucuya sunulmakta, yine Mardin’in  bakırcılık, kuyumculuk, taş ustalığı gibi eski zanaatları da bu hikayelerin içine serpiştirilmiş bir halde okuyucuya tanıtılmakta.

Mardin insanının çok iyi gözlemlenerek yazıldığı hemen dikkat çeken bu kitapta herkes kendinden çok sıcak ve duygu yüklü bir parça bulacak hiç şüphesiz.

Bu arada, kitabın geliri Mardin’li çocukların eğitimine tahsis edildi. Çok yakın zamanda ikinci baskısı yapılacak “Kadim Şehrin Aziz’i” isimli kitap, D&R ve internet üzerinden Kitapyurdu vs. gibi sitelerden halihazırda satın alınabiliyor.

BİYOGRAFİ

Ankara doğumlu olan Nihan ERATİK;  İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur ve fakülte eğitiminin ardından, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mali Hukuk Yüksek Lisans programına devam etmiştir. Mesleki çalışmalarına, finans sektöründe faaliyet gösteren bir kamu kurumunda Daire Başkan Yardımcısı olarak devam etmektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.