TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Önlem alınmazsa daha büyük facialar yaşayacağız”

null

Haber Giriş Tarihi: 17.05.2014 06:42
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
“Önlem alınmazsa daha büyük facialar yaşayacağız”

HALİDE DEMİR

İzmir Tabip Odası (İTO) İzmir Şube Başkanı Dr.Suat Kaptaner ve İTO İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu Başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Soma’da meydana gelen faciadan hemen önce hazırladıkları iş kazaları raporunda, denetlemelerin yetersiz olduğu ve iş kazalarının yeni çıkan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na karşın eksik önlemler nedeniyle azalmak yerine arttığı sonuçlarının çıktığını açıkladı.

İTO Başkanı Dr. Suat Kaptaner ve İTO İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu Başkanı Dr. Hakan Toksöz, yeni İş Sağlığı Yasası’nda sorumluluğun işgüvenliği uzmanlarına bırakıldığı için facianın faturasının asıl sorumlulara değil iş güvenliği uzmanlarının üzerine bırakılması riski olduğunu savundu.

TOKSÖZ: FATURA İŞYERİ GÜVENLİĞİ

UZMANLARINA MI ÇIKARILACAK?

İTO komisyon başkanı Toksöz, bu kaygısını, “Yeni yasa sorumluluğu işyeri hekimi ve sorumlusuna veriyor. İşyeri sahibi artık tutuklanmıyor. İş güvenliği uzmanlarına çıkarılacak fatura. Ya da idari ve teknik personele. Ya da işverenler ‘denetimden geçtik, sorun yotu’ deyip sorumluluğu üzerlerinden atacaklar” şeklinde dile getirdi.

Basın mensuplarının karşısına çıkan İTO İzmir Şube Başkanı Dr. Suat Kaptaner, gereken önlemler alınmadığı takdirde ve özelleştirmelere son verilmediği sürece yeni Soma facialarının ortaya çıkacağı uyarısında bulundu: “Daha büyük facialar yaşayacağız. 3 günlük yas ilan edilmiş. Bu anlayış devam ettiği sürece, bu anlayışın tümüyle yasını tutmak zorunda kalacağız. Böyle bir anlayış ülkeyi yönetiyorsa herkesin yas içinde olması lazım.”

YAŞANAN İŞ KAZASI DEĞİL İŞ CİNAYETİDİR

Soma’daki facianın kaza değil önlemlerin alınmaması nedeniyle ortaya çıkan bir iş cinayeti olduğunu savunan ve “Bu olaya iş kazası diyen her tür sorumluluğu paylaşmak zorunda” diyen Dr. Kaptaner, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tür büyük faciaların en son 1860 yıllarında İngiltere’de yaşandığı şeklindeki açıklamasına ise sert tepki gösterdi. 1860’ların Ortaçağ dönemi olduğunu anımsatan İTO Başkanı Dr. Suat Kaptaner, tepkisini, “Aradan bir çağ farkı var. Ortaçağ. Ortaya gerçek diye koyduğumuz, öykündüğümüz budur. Dünyanın büyük ekonomisi laflarının cilası ortaya çıkacak. Başbakanın söylediğinde bir gerçek var, 1860 İngiltere koşullarını yaşamaktadır. Bu koşullar Ortaçağ koşullarıdır. Soma’da yaşanan maden-iş kazası değil Ortaçağ’da yaşanan iş cinayetidir. Eğer bu anlayış bunları söylüyorsa, emekçiler için ilan ettiği 3 günlük yas yetmez. Biz bu ülkede ortaçağı yaşamayacağız” cümleleriyle gösterdi.

MADEN SAYISI 4 BİN, DENEYİMLİ MÜFETTİŞ ORANI 60

Türkiye’de 4 bin irili ufaklı maden olduğunu ancak denetimlerin yetersiz ve görüntüde olduğunu savunan Dr. Suat Kaptaner, maden denetimi alanında deneyimli müfettiş sayısının ise salt 60 olduğuna dikkat çekti: “Denetleme yetkisi ve bilimsel birikimi olan maden alanında deneyimli müfettiş sayısı 60. 60 müfettişle 4 bin maden işletmesini denetlemiş görünüyorlar. Denetlemiyorlar sadece görünüyorlar. Enerji Bakanı denetlenmişti, ortada bir sorun yoktu. Bunun bir adım ötesi işçilerin hatası vardı diyecekler. Cesaret bulurlarsa bunu da diyecekler. Onun için biz bu mücadelenin sonuna kadar gideceğiz.”

AYNI KURUMDA ÇALIŞAN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI

NASIL RAPOR VERECEK?

İTO Başkanı Dr. Kaptaner, denetimleri yapan iş güvenliği uzmanlarının da aynı kurumda çalıştığı için tarafsız olamayacağına da vurgu yaptı ve şu soruyu sordu:

“Maden sayılarının oranını sormamız lazım. Siz eğer dürüst ve açık konuşacaksanız alt alta 15 ülkede çıkarılan kömürün miktar ile yaşanan iş kazası oranını açıklayın. İş güvenliği uzmanı orada çalışıyor, rapor verdiği an tekmeyi yiyecek, kapının önüne konulacak. Nasıl rapor verecek?”

KUTU… KUTU…

YENİ YASA İŞ KAZALARINI AZALTMADI, ARTTIRDI

“Bir süredir iş kazalarını izliyoruz. 4 ay dikkatimizi çekti. Bir yükselme var iş kazalarında 4 ayda. Çünkü arşivliyoruz” diyerek konuşmasını başlayan İzmir Tabip Odası İşçi Sağlığı ve Komisyonu Başkanı Dr. Hakan Toksöz de, ve hazırladıkları ‘Türkiye Madenlerinde Ölümlü İş Kazaları Değerlendirme Raporu-2014’ raporundan bilgiler paylaştı. Komisyon Başkanı Dr. Toksöz, devletin ve özel şirketlerin işlettiği madenlerin dışında kaçak ve ruhsatsız çalışan madenlerde iş kazalarının yeni düzenlemelere rağmen arttığını vurguladı.

Yaptıkları araştırmada kaçak maden ocaklarında 112 işçinin öldüğünü gördüklerini kaydeden Toksöz, şu bilgileri verdi: “Özelleştirme iş kazalarını azaltmadı. Özelleştirmelerde az masrafla çok verim alınmak isteniyor. Önlem alınmaktan kaçınılıyor. İlerleme usulü maaş veriliyor. Bu kadar metre ilerlersen şu kadar maaş alırsın deniyor. Hızlı iş kazaların artması demektir. Bu madenlerle ilgili raporu Soma ile ilgili olarak değil maden iş kazalarıyla ilgili hazırladık. Ruhsatsız madenlerle ilgili kazalar vardı. Kaçak maden ocaklarında şimdiye kadar 112 maden işçisi öldü. Bunun dışında devletin, özel ve kaçak maden işletmeleri var. Özel sektördeki maden ocaklarındaki kazaların azalmasını bekliyorduk. Yeni teknoloji ve imkanlar gelecekti. Bu yasa büyük ümitlerle çıktı. Bakanımız büyük ümitlerle reklamını yaptı. Yeni iş sağlığı ve güvenliği yasası. Bu yasayı 2014 Ocak ayından beri izliyoruz. 2013’te 95 işçi öldü, Yeni yasa çıktığından beri 391 maden işçisi öldü. Demek ki bu yasa kesinlikle iş kazalarını hiçbir sektörde azaltmadı.”

 

KAZA ÖNLENEMEZ YA DA ÖNGÖRÜLEMEZ DEĞİL

İTO İşçi Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu Başkanı Dr. Hakan Toksöz’ün dikkat çektiği bir diğer önemli nokta ise maden kazalarının yetkililerin açıkladığı gibi ‘önlenemez’ değil önlenebilir ve öngörülebilir olduğunu yani kader olmadığını açıkladı. Toksöz, bugüne kadar meydana gelen iş kazalarında savcıların istediği bilirkişi raporlarında da ‘öngörülebilir ve önlenebilir’ maddelerinin bulunduğunu vurgulayarak, şu açıklamayı yaptı: “Bilimsel olarak önlenebilir ve öngörülebilir kazalardır. Savcılık soruşturma açarken bilirkişi raporları ister. Bu incelemeler sonunda her zaman önlenebilir ve öngörülebilir. Risk analizi yapıldı mı, hangi tehlikeler vardı? Bu risk analizinde yazılan şeyler yerinde incelendi mi? Önlenemez diye bir şey yok. Acil durum planı var mıydı, tahliye tatbikatı yapımış mıydı? Müfettişler bunları inceleyecek, incelesin. Önlenemez diyen yazılan bir rapor görmedik.”

 

DEVLET DEĞİL BAĞIMSIZ-ÖZERK KURUM DENETİMİ ŞART

Madenlerdeki denetimlerin devlet kontrolünden çıkarılarak, meslek odaları, üniversiteler ve maden mühendislerden oluşan bağımsız-tarafsız ve özerk kurumlarca denetlenmesinin önemine de dikkat çeken Dr. Hakan Toksöz, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Devletin denetim sistemi kesinlikle siyasi etkilerden arındırılmalı. Özerk denetim olsun. Devletten ayrı, bağımsız denetim kuruluşları yapsın bu denetimleri. Müfettişler maden mühendislerinden oluşmalı. Denetlemeler sadece form denetlemesine dönüşmüştür. Müfettişler sadece formları inceliyor. Üretim alanlarında denetim yapılmalı. Meslek odaları denetim yapamıyor. Bizim hiçbir şekilde denetleme yetkisi yok. Yeni yasa eğitim verme hakkımızı da aldı. İşyeri hekimleri eğitimi artık dershanelerde yapılıyor. Dershanelerde tıp eğitimi olur mu? Bizim denetimimiz dışında yapılıyor. Eskiden bizim onayımızdan geçiyordu. Çalıma Bakanlığı onay veriyor, bizden çıktı, artık biz denetleyemiyoruz. Mühendis odaları da denetlemiyor.”

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.