TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Emek ve Demokrasi Güçleri’nden Protesto

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, geçtiğimiz Pazar günü IŞİD saldırılarını protesto edenlere yönelik polis müdahalesini protesto etmek amacıyla DBP il binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi

Haber Giriş Tarihi: 01.10.2014 15:34
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Emek ve Demokrasi Güçleri’nden Protesto

DAVUT İPEK - İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, geçtiğimiz Pazar günü IŞİD saldırılarını protesto edenlere yönelik polis müdahalesini ve sonrasında Demokratik Bölgeler Partisi(DBP) il binasına gaz bombası atılmasını protesto etmek amacıyla DBP il binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı Kesk İzmir Şubeler Platformu, Disk Ege Bölge Başkanlığı, Tmmob İzmir İkk, İhd İzmir Şubesi, Thiv İzmir Temsilciliği, Özgür Hukukçular Derneği İzmir Şubesi ve Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi adına TMMOB temsilcisi Melih Yalçın yaptı. Yalçın, “İzmir Polisinin en temel demokratik haklardan biri olan toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik linççi bir anlayışla gerçekleştirdiği şiddet, Gezi Direnişi'nden bu yana, ama özellikle da Soma da 301 maden işçisinin katledilmesine yönelik protesto gösterilerinden sonra kaygı verici bir tırmanış geçmiştir. Bunun en son örneği 28 Eylül 2014 Pazar günü yaşanmıştır. Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından yaklaşık iki haftadır gerici faşist çete IŞİD'in saldırılarına maruz kalan ve bir katliam/soykırım tehdidi altında bulunan Kobane halkıyla dayanışmak amacıyla düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamasına İzmir Polisinin gaz bombaları, basınçlı su ve plastik mermiler ile saldırması sonucu en az 8 kişi yaralanmış, 9'u çocuk olmak üzere 26 kişi de gözaltına alınmıştır. Daha da vahimi kendi şiddetinin şehvetine kapılan polis, hızını alamayıp Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İl Binasına da saldırmış ve binanın pencerelerinden içeriye göz yaşartıcı kimyasal ajanlar içeren basınçlı su sıkmış, gaz bombası atmıştır. Polisin vahşice şiddetinden korunmak için parti binasına sığınan, aralarında küçük çocuklarında bulunduğu onlarca insan adeta katledilmek istenmiştir” dedi.

“DEVLETİN İKİ YÜKÜMLÜĞÜ VAR”

Yalçın konuşmalarını şu sözlerlesürdürdü: “Elbette polis şiddeti cumhuriyet tarihi boyunca tüm iktidarların kolayca başvurduğu kadim bir idare tekniğidir. Ancak her geçen gün eleştiri ve itirazlara iyice tahammülsüzleşen, otoriterleşme dozunu son sınırına vardıran AKP iktidarı, polis şiddetini kendi politikalarına karşı çıkan tüm toplumsal kesimlere yönelik olarak her fırsatta kullanmıştır, kullanmaktadır. Gezi Direnişinde zirve yapan bu şiddetten, Kürtlerden, emekçilere, Alevilere ve kadınlara, LGBT’li bireylerden taraftar gruplarına kadar hemen herkes istisnasız nasibini almaktadır. İktidar politikalarının İzmir'deki uygulayıcıları olarak Vali ve Emniyet Müdürü göreve geldiklerinden bu yana İzmir'de özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yönelik kanunsuz müdahaleler sırasında başvurulan polis şiddeti orantısız nitelemesinden öteye geçmiş işkence boyutuna varmıştır. Bilindiği gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 11. Maddesine, Anayasa'nın 26. ve 34. Maddesine ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 3. Maddesine göre herkes önceden izin almaksızın, kendi seçeceği yerde basın açıklaması, gösteri ve yürüyüş yapmasıtemel bir haktır. Evrensel hukuk normlarına göre toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğüyle birlikte demokratik toplumun temellerini oluşturur. Dolayısıyla toplanma özgürlüğüne ve göstericilerin ifade özgürlüklerine müdahale edilmesi demokrasiyi anlamsız kılar, hatta tehlikeye sokar. Bu bakımdan da yine evrensel normlara göre barışçıl bir gösteri söz konusu olduğunda devletin iki yükümlülüğü bulunmaktadır: Bunlar barışçıl bir gösteriye müdahale etmeme (negatif) ve bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün sağlıklı bir şekilde yapılmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak şeklindeki (pozitif) yükümlülüklerdir. İzmir Polisi geçtiğimiz pazar günü IŞİD faşizmine karşı çok haklı ve insani nedenlerle yürüyüş ve basın açıklaması yapmak isteyen HDP kitlesine yukarıda ifade edilen hiçbir yükümlülüğü yerine getirmeyip aksine keyfi, kanunsuz ve vahşi biçimde saldırarak hem Anayasayı hem de Türkiye'nin altına imza attığı Anayasa hükmündeki uluslararası belgeleri çiğnemiştir.”

“HUKUK KURALLARI ÇİĞNENMİŞTİR”

Durumun daha da vahim bir hal almaya başladığını iddia eden Yalçın “Daha korkunç ve kaygı verici olanı ise polisin, parti binasına sığınan ve müdahale etmeyi gerektirecek hiçbir şey yapmayan onlarca insan üzerine kapalı mekânda aşırı miktarda göz yaşartıcı kimyasal madde atmasıdır. Kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne göre güvenlik güçlerin toplumsal olaylarda kullandığı göz yaşartıcı kimyasal maddeler, yakın mesafeden, kapalı alanda ve aşırı miktarda kullanılması halinde kimyasal silah olarak değerlendirilmektedir. İzmir Valisi'nin emriyle hareket eden İzmir Polisi Pazar günü çocuk yaşlı, hasta demeden yakın mesafeden, kapalı alanda ve aşırı miktarda göz yaşartıcı kimyasal madde kullanarak açıkça uluslararası hukuk kurallarını çiğnemiş ve suç işlemiştir. Bu, Vali ve Emniyet Müdürü İkilisinin işlediği ilk suç da değildir. Gezi protestoları sırasında, 02 Haziran 2013 tarihinde, polis olduğu iddia edilen sivil kişiler, ellerinde çivili sopalarla protestolara katılan İzmirlilere saldırıp linç edercesine dövmüş ve işkence yapmıştır. İzmir Barosu, daha sonra kişilerin polis oldu belirtilerek eylemin sorumluluğunu üstlenen İzmir Valisi ve Emniyet Müdürü başta olmak üzere hiyerarşik sıra içerisinde İzmir'de görev yapan tüm resmi ve sivil polisler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Kısacası biz aşağıda imzası olan emek ve demokrasi güçleri olarak İzmir Valiliği ve Emniyetinin pazar günü yoğun şiddet uygulayarak temel hak ve özgürlükleri pervasızca çiğnemesini en sert biçimde kınıyoruz. Aslında hayatın her alanında yaşanan ve iktidar politikalarına itiraz eden İzmirlileri adeta cezalandırmayı, "hizaya sokmayı" amaçlayan bu keyfilikler ve kanunsuzluklar karşısında sessiz kalmayacağımızı ve bunlarla her türlü demokratik yol ve yöntemle mücadele edeceğimizi başta İzmirli hemşerilerimiz olmak üzere tüm ülke kamuoyuna duyururuz” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.