On ayda yüz kilo verdi

İzmirli öğretmen Şebnem Aktosun, yaşı henüz 39 olmasına rağmen 163 kilodaydı. Kilo vermek için pek çok yöntem denedi ancak, verdiği kiloları fazlasıyla geri alıyordu. Çok neşeli, konuşkan, hayat dolu olan genç kadın, her ne kadar kendiyle barışık olduğunu düşünse de çevresinden gördüğü tepkiler nedeniyle üzülüyordu. Vücudunun pek çok yerinde döküntülere neden olan sedef hastalığına yakalanan Aktosun, aynı zamanda obezite nedeniyle diyabet ve yüksek tansiyonla baş etmek zorunda kalmıştı.

ARKADAŞI İKNA ETTİ

Mutlu bir evliliği olan Şebnem Hanım’ın eşi Erkan Aktosun, eşini kilolu haliyle de seviyor ancak sağlığına dikkat etmesi konusunda uyarıyordu. Bir gün bir arkadaşı ona “Ne kadar güzel bir kadınsın, ne güzel bir evliliğin, çocuğun var. Kiloların sağlığına zarar veriyor. Neden kilo vermek için ameliyatı düşünmüyorsun?” deyip, ameliyat olan bir arkadaşıyla tanıştırınca hayatı değişti. Arkadaşını ameliyat eden Doç.Dr. Haluk Ünalp ile görüşüp, bilgi alınca ameliyata karar veren Aktosun, kısa süre sonra ameliyat oldu.

TÜP MİDE AMELİYATI

Şebnem Hanım’ın ‘tüp mide’ operasyonuyla kilo verdiğini belirten Doç.Dr. Haluk Ünalp, şu bilgileri verdi: “Operasyona, beslenme için küçük bir kısım kalacak şekilde midenin inceltilerek ince uzun bir tüp şekline getirildiği için tüp mide ameliyatı deniliyor. Mideye tüp veya herhangi bir şey takılmıyor. Yaklaşık 1 saat süren kapalı yöntem denilen laparoskopik yöntemle yapıldığı için hasta hemen ayağa kalkabiliyor ve 3-4 gün içinde işe başlayabiliyor. Yara izi ve enfeksiyon riski yok denecek az oluyor. Hastalar ameliyatı olduktan sonra iştahı azalıyor. Diyet yapmalarına gerek kalmıyor. Obezitede beden kitle endeksi belli bir düzeyin üstüne çıkıldığında diyet veya sporla bu kiloları vermek mümkün olmuyor. Bu yöntemin riskleri sanılanın aksine çok az, normal bir ameliyatın riski kadar. Her hastaya değil, uygun olan hastalara uyguluyoruz.”

“İÇİMDE FIRTINALAR KOPUYORDU”

Kilo verdikten sonra kendini çok iyi hisseden ve mutluluktan sedef hastalığı da geçen Aktosun, “Her zaman çok mutlu biriydim. Yemek yemeyi çok seviyordum ama sağlığım tehlikeye girmeye başlayınca çevremden gelen uyarıları dikkate almaya başladım. Şişman insanlar maalesef toplum içine girdiklerinde mutlu olamıyor. Mağazalara daha girer girmez ‘sizin bedeninize göre kıyafet yok’ diyorlar, kıyafetlere bakamıyorsunuz bile. İnsanlar size rahatsız edici şekilde bakıyor. Ben yemek yiyerek çok mutluydum, hep ‘kilolarımla barışığım’ derdim ama içimde fırtınalar kopardı aslında. Zaten stresten de sedef hastası olmuştum. Kilo verdikçe bedenimin taşıdığı yük azaldı, tansiyon ve insülin değerlerim normale döndü. Giydiğim her şey yakışınca kendimi çok güzel hissettim ve özgüvenim arttı. Burada en büyük destek eşimdi. Beni hiçbir zaman rencide etmedi, o halimle bile beni hep beğeniyordu” dedi.

Eşine desteğini hiçbir zaman eksik etmeyen eşi Erkan Aktosun, “3 Şebnem’den 2’si gitti. Ama ben hepsini de çok seviyordum. Sadece sağlığı nedeniyle dikkat etsin istiyordum. Sağlığına kavuşması beni çok mutlu etti” diye konuştu. (HABER MERKEZİ)