Kriminal Polis Laboratuvarının en önemli bölümü Adli Antropoloji, insan iskeletlerini inceleyerek yalnızca geçmişteki kültür ve yaşamlara ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda bugünün en karmaşık kriminal vakaları çözmeye yardımcı oluyor
Haber Giriş Tarihi: 16.07.2014 07:26
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Adli Antropoloji, özel davalarda iskeletleri inceleyerek, mağdurun yaşı, cinsiyeti, ırkı, boy ve kilosu, geçirdiği rahatsızlıklar gibi verileri toplayıp kimlik tespiti yapabilen uzmanlar, mağdurun ölüm nedeni ve ölümün nasıl olduğunu da araştırmalar sonucunda bulabiliyor. Uzmanlar, bazen çözülmesi en zor vakaları bilgi ve deneyimleriyle ortaya çıkarıyor. Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Yılmaz Selim Erdal, teknoloji ve bilimin gelişmesiyle birlikte suç ve suçu kavramının farklılaştığını belirterek, Adli Bilimlerde bu anlamda farklı bilim adalarının sahip olduğu bilgi birikimini kolluk güçlerine destek sağlamak amacıyla bu bilgi alanlarını kullanarak suçu ve suçluyu doğru bir şekilde tanımlamaya veya ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar sürdürüyor ifadesini kullandı.
YANSIMIŞ VERİLERDEN KİMLİK TESPİTİ
Antropologların, iskelet üzerinde bilgi birikimi sayesinde birçok olayın ortaya çıkarılmasını sağladığını ifade eden Erdal, şunları aktardı: Adli Antropoloji önemli bir yere sahip. Genellikle bir birey öldüğü zaman onun kimliğini belirleyecek veriler varsa, o kişinin Adli Tıp ve diğer Adli Bilimler ile ilgili adli kolluk güçleri kişinin kimliğini doğrudan saplayabiliyor. Fakat çürüme süreci, ölünün yakılması ya da uzun süre dışarıda kalması sonucunda bireyin kimliğini belirleyecek veriler ortadan yok oluyor. Dolayısıyla birçok kalıntı mumyalaşmış ya da kemikleşmiş hale dönüşüyor. Antropologlar bu iskelet sistemindeki sahip oldukları bilgi birikimini kemiğin üzerine yansımış olan verilerden yola çıkarak bireyin doğrudan kesin kimliğini belirlemeye yönelik çalışmalar sürdürüyor. Kişi adli bir durumla öldürüldüğü tespit edildiğin de bir sonraki aşamada doğrudan kesin kimliğini belirlemeye yönelik araştırmaların başladığını belirten Erdal, şöyle devam etti: Ölen kişinin cinsiyeti, yaşı, hangi yaş grubunda yer alıyor iskelet üzerindeki veriler özellikle bebek, çocuk, çocuksa kaç yaşında belirli bir hata payında yaşı belirlenebiliyor. Yetişkinlerde hata payı daha yüksek olmakla beraber yine önemli bir iskelet üzerindeki çalışmalarla önemli bir sorun çözümlenmiş oluyor.
ZEHİRLENME TESPİT EDİLEBİLİYOR
Kişiyi aniden öldürüldüyse ya da silah yaralanması ile ilgili bir şeyse iskelete yansımış yaralanmalardan yola çıkarak kişinin doğrudan öldürüldüğü belirlemek mümkün olduğunu belirten Erdal, Kemikler sadece yumuşak doku değil, kemiklerde bu yaralanmalardan etkileniyor. Her bir yaralanmanın kemik üzerinde bıraktığı izler farklı dolayısıyla biz bu izleri analiz ederek bu kişinin bu tür yaralanma sonucunda ölüp ölmediğini belirleyebiliyoruz. Bir diğer öldürülme yolu da, uzun süreli zehirlenmeler gibi şeylerdir. Bunlarda kişinin hayatı boyunca aldığı ağır metaller ve diğer zehirler kemik üzerinde birikebiliyor. O birikimi de analiz ederek zehirlenip zehirlenmediğini belirlemek mümkündür dedi.
DNA ANALİZİ
Ölen kişinin iskeletinde daha önceden oluşan durumların bilinmesi durumunda kimlik tespitinin doğru bir şekilde yapılabileceğini söyleyen Erdal, sözlerine şöyle devam etti: Kimliğin belirlenmesinde kullanılan durumları şöyle sıralayabiliriz. Boy, yaş ve cinsiyet ve kişinin sahip olduğu ve iskeletinde mevcut olan bedensel özellikleri mutlaka bilmemiz gerekiyor. Örneğin; kişinin bacağında sakatlık varsa ve siz bunu biliyorsanız iskelete yansımış durumsa bu çok rahat bir şekilde belirlemek mümkündür. Dişlerinde bir çekilme, dolgu, çürük, parmağında kırık, kolunda enfeksiyon ya da çolaklık gibi durumlar kişinin doğrudan kimliğini belirleyen sistemler. Biz bu iskelet üzerine yansıyan durumları kullanarak kişilerin kimliklerini doğru bir şekilde belirlemeye çalışıyoruz.
KİMLİK TESPİTİ MÜMKÜN
Kemiklerin de zaman içerisinde yok olabileceğini ama oksijen temas etmemesi halinde binlerce yıl bozulmadan durabileceğini ifade eden Erdal, şunları kaydetti: Kemikler yok olabilir. Ama genellikle adli bilimler son 50 yıl içerisinde ölmüş bireylerle ilgilenir. Kemikler uygun koşullarda kalmışlarsa uzun süre kalabilir. En önemli şey ölünün nereye gömüldüğü nerde kaldığı şeklindedir. Ölüyü asittik bir ortama bırakırsanız çok hızlı bir şekilde tahrip olup yok olabilir. Ölü uygun bir ortam da en fazla oksijenle temas etmeyecek şekilde gömüldüyse binlerce yıl hiç bozulmadan kalabilir. (İHA/ANKARA)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kriminal Polis Laboratuvarının en önemli bölümü Adli Antropoloji, insan iskeletlerini inceleyerek yalnızca geçmişteki kültür ve yaşamlara ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda bugünün en karmaşık kriminal vakaları çözmeye yardımcı oluyor
Adli Antropoloji, özel davalarda iskeletleri inceleyerek, mağdurun yaşı, cinsiyeti, ırkı, boy ve kilosu, geçirdiği rahatsızlıklar gibi verileri toplayıp kimlik tespiti yapabilen uzmanlar, mağdurun ölüm nedeni ve ölümün nasıl olduğunu da araştırmalar sonucunda bulabiliyor. Uzmanlar, bazen çözülmesi en zor vakaları bilgi ve deneyimleriyle ortaya çıkarıyor. Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Yılmaz Selim Erdal, teknoloji ve bilimin gelişmesiyle birlikte suç ve suçu kavramının farklılaştığını belirterek, Adli Bilimlerde bu anlamda farklı bilim adalarının sahip olduğu bilgi birikimini kolluk güçlerine destek sağlamak amacıyla bu bilgi alanlarını kullanarak suçu ve suçluyu doğru bir şekilde tanımlamaya veya ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar sürdürüyor ifadesini kullandı.
YANSIMIŞ VERİLERDEN KİMLİK TESPİTİ
Antropologların, iskelet üzerinde bilgi birikimi sayesinde birçok olayın ortaya çıkarılmasını sağladığını ifade eden Erdal, şunları aktardı: Adli Antropoloji önemli bir yere sahip. Genellikle bir birey öldüğü zaman onun kimliğini belirleyecek veriler varsa, o kişinin Adli Tıp ve diğer Adli Bilimler ile ilgili adli kolluk güçleri kişinin kimliğini doğrudan saplayabiliyor. Fakat çürüme süreci, ölünün yakılması ya da uzun süre dışarıda kalması sonucunda bireyin kimliğini belirleyecek veriler ortadan yok oluyor. Dolayısıyla birçok kalıntı mumyalaşmış ya da kemikleşmiş hale dönüşüyor. Antropologlar bu iskelet sistemindeki sahip oldukları bilgi birikimini kemiğin üzerine yansımış olan verilerden yola çıkarak bireyin doğrudan kesin kimliğini belirlemeye yönelik çalışmalar sürdürüyor. Kişi adli bir durumla öldürüldüğü tespit edildiğin de bir sonraki aşamada doğrudan kesin kimliğini belirlemeye yönelik araştırmaların başladığını belirten Erdal, şöyle devam etti: Ölen kişinin cinsiyeti, yaşı, hangi yaş grubunda yer alıyor iskelet üzerindeki veriler özellikle bebek, çocuk, çocuksa kaç yaşında belirli bir hata payında yaşı belirlenebiliyor. Yetişkinlerde hata payı daha yüksek olmakla beraber yine önemli bir iskelet üzerindeki çalışmalarla önemli bir sorun çözümlenmiş oluyor.
ZEHİRLENME TESPİT EDİLEBİLİYOR
Kişiyi aniden öldürüldüyse ya da silah yaralanması ile ilgili bir şeyse iskelete yansımış yaralanmalardan yola çıkarak kişinin doğrudan öldürüldüğü belirlemek mümkün olduğunu belirten Erdal, Kemikler sadece yumuşak doku değil, kemiklerde bu yaralanmalardan etkileniyor. Her bir yaralanmanın kemik üzerinde bıraktığı izler farklı dolayısıyla biz bu izleri analiz ederek bu kişinin bu tür yaralanma sonucunda ölüp ölmediğini belirleyebiliyoruz. Bir diğer öldürülme yolu da, uzun süreli zehirlenmeler gibi şeylerdir. Bunlarda kişinin hayatı boyunca aldığı ağır metaller ve diğer zehirler kemik üzerinde birikebiliyor. O birikimi de analiz ederek zehirlenip zehirlenmediğini belirlemek mümkündür dedi.
DNA ANALİZİ
Ölen kişinin iskeletinde daha önceden oluşan durumların bilinmesi durumunda kimlik tespitinin doğru bir şekilde yapılabileceğini söyleyen Erdal, sözlerine şöyle devam etti: Kimliğin belirlenmesinde kullanılan durumları şöyle sıralayabiliriz. Boy, yaş ve cinsiyet ve kişinin sahip olduğu ve iskeletinde mevcut olan bedensel özellikleri mutlaka bilmemiz gerekiyor. Örneğin; kişinin bacağında sakatlık varsa ve siz bunu biliyorsanız iskelete yansımış durumsa bu çok rahat bir şekilde belirlemek mümkündür. Dişlerinde bir çekilme, dolgu, çürük, parmağında kırık, kolunda enfeksiyon ya da çolaklık gibi durumlar kişinin doğrudan kimliğini belirleyen sistemler. Biz bu iskelet üzerine yansıyan durumları kullanarak kişilerin kimliklerini doğru bir şekilde belirlemeye çalışıyoruz.
KİMLİK TESPİTİ MÜMKÜN
Kemiklerin de zaman içerisinde yok olabileceğini ama oksijen temas etmemesi halinde binlerce yıl bozulmadan durabileceğini ifade eden Erdal, şunları kaydetti: Kemikler yok olabilir. Ama genellikle adli bilimler son 50 yıl içerisinde ölmüş bireylerle ilgilenir. Kemikler uygun koşullarda kalmışlarsa uzun süre kalabilir. En önemli şey ölünün nereye gömüldüğü nerde kaldığı şeklindedir. Ölüyü asittik bir ortama bırakırsanız çok hızlı bir şekilde tahrip olup yok olabilir. Ölü uygun bir ortam da en fazla oksijenle temas etmeyecek şekilde gömüldüyse binlerce yıl hiç bozulmadan kalabilir. (İHA/ANKARA)
Son Girilen Haberler
Resmi Gazete'de yayımlandı: 36 bin sağlık personeli alınacak
Sözleşmeli 36 bin sağlık personeli istihdamı kapsamındaki sağlık birimlerinin yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı karar Resmi Gazete'de yayımlandı
TED Aliağa Koleji'nde işten çıkarma: Sendika ve veliler birlikte mücadele ediyor
İzmir'in Aliağa ilçesinde bulunan TED İzmir Aliağa Koleji'nde, kurumun maaş politikasına karşı tepkiler artıyor. Yaşadıkları stres, sıkıntı ve geçim kaygısı nedeniyle hasta olan 22 öğretmenden biri, okul yönetimi tarafından işten çıkarıldı. Öğretmenin raporunun "Fenni olarak uygun olmadığı" iddiasıyla gerekçelendirilen bu karar, sendika ve velilerin tepkisini çekti
DEÜ 6 proje ile Türkiye’nin zirvesinde yer aldı
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 1001 – ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel Çağrısı’na yapılan başvurular neticesinde destek almaya hak kazanan projeler belli oldu. Türkiye’nin saygın yükseköğretim kurumlarından birisi olan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), 6 proje desteği ile Türkiye birincisi olarak önemli bir başarı elde etti