TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Parayla oynuyor

Kemeraltı semtinin mütevazi bir sakini İsmail Gökalp. Yıllar içinde kendisini eğiten Gökalp, belki de Türkiye’nin en bilgili koleksiyoncularından biri. Eski paraları alıp satarak geçimini sağlayan Gökalp, umuyoruz ki bizlerin olduğu kadar sizlerin de ilgisini çekecek

Haber Giriş Tarihi: 19.10.2014 07:06
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Parayla oynuyor

DAVUT İPEK - İsmail Gökalp, Kemeraltı 926 sokakta, küçük bir dükkanda eski paraları alıp satarak geçimini sağlıyor. Pazarlarda kurduğu sergilerde 2863 sayılı yasa kapsamına girmeyen paraları alıp sattığına dair bir tabela da bulunduran Gökalp, bu konuda da oldukça bilgi sahibi. Babacan tavırları, ilginç hayat felsefesi, dürüstlüğü ve işine duyduğu saygıyla dikkatimizi çeken Gökalp’in mesleğine dair merak ettiğimiz her şeyi kendisine sorduk. Gökalp, kendisini kısaca şöyle anlattı: “1942 yılında Manisa’da doğdum fakat İzmir’de büyüdüm. On üç yaşımdan beri para işi yapıyorum. Yani eski, yabancı paraları alıp satarak bu işi yapmaya başladım. Önceleri hoşuma gidiyordu, yani hobi olarak başladım. Bu işi yaptığım süre zarfında hiçbir zaman yasak kapsamında bulunan para almadım. Çünkü paralar hakkında çok geniş bir bilgiye sahibim ve hangi paranın hangi döneme ait olduğunu, yasaklı tarihlerde olup olmadığını hemen anlarım. Bu hususta başımdan çok olay geçti ama bu yasayı çok yakından bildiğim için asla hata yapmadım ve yasaklı olan paraları almadım da satmadım da. Yasak olan paraya elimi sürmem. Bu yaştan sonra hapislerde sürünmeye gerek yok.”

İŞ ve BİLGİ BİR ARADA

İsmail Gökalp, bu işi yıllardır bilgiye harmanlayarak yaptığını belirtti. Bu iş ile ilgili yasalar konusunda bilgi sahibi olunmazsa, olumsuz durumların da söz konusu olabileceğini söyleyen Gökalp, “Ben sadece eski paraları almıyorum. Bazen güzel antika eşya falan da geliyor, onları da alıyorum. Yani böyle ev eşyası şeklinde değil de mesela bakır, tepsi, eski çakmak, tabak, çatal, kaşık, kepçe, kevgir, eski tespih, nargile başlıkları gibi eşyaları da alıyorum. Para konusunda Osmanlı’nın son altı padişahının paraları hakkında çok geniş bir bilgiye sahibim. Abdülmecid, Abdülaziz, 7.Murat, Abdülhamid, Mehmet Reşat ve Vahdettin’e kadar olan dönemdeki gümüş, metal ve bakır paraların satın alıyorum. Çünkü bu dönemin padişahlarının paralarının alınıp satılması şu an yasal. Yasal olduğu için bu son altı padişahımızın döneminde kullanılan paralarla yakından ilgileniyorum. Aynı şekilde cumhuriyet tarihinin ilk yıllarında kullanılan paralarla da uğraşıyorum. Kendimi koleksiyoncu olarak tanımlıyorum. Bu işi benden başka yapan insanlar da var elbette. Fakat benim kapsamımda yapmıyorlar bu işi. Ben zannetmiyorum ki para konusunda benim kadar bilgili olup da bu işi yapan insanlar olsun. Zaten bu işi yapan diğer insanlar sadece bu paraları alıp satıyorlar. Sadece bir tane arkadaşım vardı. Eskiden Kemeraltı’ndaki Kızlarağası Hanı’nda bir dükkanı vardı, şimdi Alaçatı’ya taşındı. O da mesela para konusunda bilgili bir arkadaşımızdır. Zaten müzede de kaydı vardır. Zaten bu işi yaparken müzeye kaydın olmazsa ceza yersin. O şimdi züccaciye gibi ya da eski oyuncaklar falan gibi işlerle ilgileniyor. Yani o daha çok antikacı gibi. Ama tabi ki bilinçli biri olduğu için o da tarihi eser kapsamına girmeyen bir antikacılık anlayışı içinde yapıyor çalışmalarını. Onun dışında yeterli bilgisi olup da bu işi yapan insanların çok az olduğunu düşünüyorum” dedi.

“HER PARANIN EDERİ FARKLI”

Belli dönemlere ait paraların paha bakımından yüksek veya daha düşük olarak ayrıldığını belirten Gökalp, “Ben tabi ki para dışında eski eşyalar da alıyorum, belki bu bağlamda biraz olsun antikacılara benzeyen yönüm de vardır ama genel olarak benim işim para üzerine. Mesela Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bütün kağıt paralarını harfine göre alırım. Benim için o paranın basıldığı dönem, o dönemde ne kadar basıldığı, dönemin nüfus koşullarına göre para basım faaliyetleri gibi çeşitli açılardan önemi vardır çünkü paranın. Eski bir parada en önemli özellik temizliktir. Biz eski bir paranın temizliğine kondüsyon deriz. Mesela 10’da 10 kondüsyon hiç katlanmamış para için kullanılan bir terimdir. Bir kısmı temiz bir kısmı kirli olan paraya 10’da 8-5 arası değer verilir. Daha yırtık olan paralara 10’da 2’ye kadar değer verilebiliyor. Bu rakamlar aşağı yukarı olan verilerdir ve paranın kondüsyonu düştükçe değeri de düşer. Para ne kadar temizse o kadar para eder. Mesela bugünlerde en fazla revaçta olan para cumhuriyet paraları… Ben aldığım parayı o kadar bekletmem elimde. Çünkü maddiyatım o kadar fazla para bekletmeme izin vermiyor. Bu açıdan talep olması halinde elime düşen parayı hemen satıyorum genelde. İmkanım olsa biriktiririm. Çünkü bazen koleksiyoncular geliyor ve bilmem kaç tarihli paranın serisini istediğini söylüyor. Ama yok. Bulmak da o kadar kolay değil. Cumhuriyetin ilk binliğinden ya on beş ya da yirmi tane var. Bu paraları ha deyince bulmak kolay mı? Bu açıdan maddi anlamda imkan olsa her paranın serisini biriktirmek isterim ama yok. Bazen tabi ki tarihte yaşanmış ilginç olaylar da bu serileri elimizde bulundurmamıza engel olabiliyor. Mesela İsmet İnönü zamanında basılan paraların büyük bir bölümü İngiltere’de basıldı. Paralar Yunan sahillerine gelince Alman uçakları tarafından gemi batırıldı ve paralar Yunan sahillerine vurdu. Yine aynı şekilde Almanya’da basılan paraları var İnönü’nün. İşte bu şekilde kaybolan veya elimizde az olan paralar tabi ki değer ediyor. Tabi eğer temizse ve düzgünse, yıpranmamışsa yüksek değer edebiliyor. Paraların üzerinde emisyon başkanı, müdür ve müdür muavininin imzaları bulunur mesela. Bu açıdan baktığımızda birinci emisyon parası 1925’te basıldı, 1927’de piyasaya çıktı ve 1933 senesinin dördüncü ayına kadar kullanıldı. Harf inkılabı 1928’de yapıldı. Harf inkılabından sonra yani 1933-34 yıllarından sonra ilk Türkçe paralar da basılmaya başlandı. Sonra bu paralar kullanıldı ve 1940’lı yılların başında İsmet İnönü geçti cumhurbaşkanlığına. O kendi paralarını basmaya başladı. 1946 senesine kadar İnönü paraları basılmaya devam etti. 1950’de Menderes geldi. Adnan Menderes gelince de İnönü paralarını kaldırdı ve Atatürk resimli paraları geri getirdi. Hatta halk arasında o dönemde bir söylenti vardı. Rivayete göre Menderes, ‘Bu ülkeye bir Atatürk yeter ikincisine gerek yok’ demişti. Tabi ki halk arasında söylenen bu, doğru olmayabilir de. Menderes geldiğinde kendi resmini basmadı paralara, tekrar Atatürk’ün resmini bastı. İki dönem de başbakan seçilmişti o dönemlerde kendisi. Menderes bu paraları zaten 1950, 54, 56, 60 yıllarında bastırdı. 2,5 lira, 5 lira, 10 lira, 50 lira, 100 lira, 500 lira ve 1000 lira. Hatta bin liralara mor binlik de derlerdi o zamanlar. O binliklerin İngiltere’de karşılığı vardı mesela. Tabi diğer paraların da vardı. O paraların çoğu İngiltere’de basıldı. Ben şöyle bir uygulama başlattım. 1970 yılından sonra basılan paraların hepsini harfine göre alıyorum. Mesela 10 bin liranın K serisi var. Bu para biraz temizse para yapar, yani en aşağı elli liradan başlar. Mesela yirmi lira var. Yedi rakamlı. Arkasında Ankara Anıtkabir var ve kiremit rengidir. A,B ve yedi rakamlısı eğer temizse yüz liraya alıyorum ben. Çünkü az basılmış bir paradır bu. Elli liranın H serisi de eğer temizse yüz liradan başlar. Pembe bin liramız vardı mesela. Arkasında Rumeli Hisarı vardır onun. Bu paranın da Z serisi para eder. Yani anlatmak istediğim her paranın bir serisi var ve o seriye göre değeri biçimleniyor. Mesela bir zamanlar eski para kaldırıldı ve Yeni Türk Lirası’na geçtik. Şu an o YTL’ler çok para yapmıyor. Ama tabi ki eğer sıfırsa bu paralar yani temizse ileride belki de çok para yapacak. Bu işi İstanbul’da yapanlar vardı ama İstanbul artık öldü. Şişli ve Beyazıt gibi yerlerde çok yapılıyordu bu iş. Ama artık eski rağbet olmadığı için oralarda da pek yapan kalmadı. Teker teker para işini bıraktılar oradakiler” dedi.

“TARİHİ OLAYLAR PARAYI ETKİLER”

Tarihte yaşanan bazı olayların da paraların değeri konusunda etken olabildiğini söyleyen Gökalp şunları da kaydetti: “Elimde tabi eski paralar var. Mesela elimdeki en eski paralardan biri Abdülmecid dönemine ait olan paralardır ki bunlar 172 seneye dayanır. Abdülaziz dönemi paraları ondan bir on beş sene kadar daha aşağısı. Tarihi olaylar da son derece önemli bu hususta. Çünkü biliyorsunuz ki Abdülmecid tahtta 23 sene kaldı. Kardeşi Abdülaziz ise on beş sene kaldı. Abdülhamid otuz dört sene kaldı tahtta. Ondan öncesinde ise 7.Murat vardı ki o zaten 93 gün kaldı tahtta. Sultan Reşat on sene, Vahdettin ise iki sene kaldı tahtta, 1918 yılından 1920’ye kadar. Bu yüzden Vahdettin’in iki tane parası var. Birinci ve ikinci senelerinde basılmıştır bu paralar. Bu tarihleri bu yüzden söylüyorum çünkü bu iş aslında bir nevi tarihe ışık tutuyor.”

“ESKİ RAĞBET YOK”

İşlerinin eskisi kadar iyi olmadığını da belirten İsmail Gökalp, “13 yaşımdayken Çankaya’da para işi yapmaya başladım. Eski paraları alıp satıyordum eski kitap falan da alıp satardım bazen. Hatta duvar saati satarak iyice alıştım bu işe. Daha sonraları ise bu işin içinde buldum kendimi. Sonra başladım Amerikan paralarını biriktirmeye. Sonra biri geldi bana. Dürüstlüğümü beğendiğini söyledi ve benden birkaç seri para, gümüş toplamamı istedi. Ben üç liraya alıyordum, ona beş liraya satıyordum. Kafamda yattığı için bu işe iyice sarıldım. Türkiye’de şu an ekonomi biraz sallantıda olduğu için eskisi gibi çok kişi gelip sormuyor tabi. Eskiden koleksiyoncular gelip herhangi bir tarihin falan parasını istiyorum derdi. Bu bakımdan müşteri kesimimiz genel olarak koleksiyonculardı tabi. Ama son dönemlerde yavaş yavaş koleksiyonculuk da bitiyor. İnsanlar eskisi gibi çok fazla koleksiyon yapmıyor. Ama şu an Avrupa’dan gelip soranlar oluyor. Şimdi bir de ekonomik durumu iyi olan bazı kesimlerden gelip sormaya başlayanlar oluyor. Kağıt para koleksiyonu yapmaya başlayanlar oldu bu ekonomisi iyi düzeyde olan kişilerden. Yine de diğer kesimlerden de arayanlar, soranlar var tabi” dedi.

“İNTERNET KANDIRIYOR”

Birçok mesleğin gelişimini yakından etkileyen internetin, bu işte de son derece aktif olduğunu söyleyen Gökalp sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi teknolojik gelişme olarak interneti gösterecek olursak, internetin işlerimizi son derece olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Artık olur olmaz şeyleri internete koyuyorlar. İnternet üzerinden kandırılan çok insan var. Bu şekilde çok örnekle karşılaştık. Adam bana bir para getiriyor, internette bu para beş bin dolar yapıyor diyor. Ben de on bin dolar fiyat veririm, ne olacak? Fiyat vermek çok kolaydır. Önemli olan kandırılmamak... İnsanlar uyanık olsunlar. İnternetin oyununa gelen çok insan var. Ben burada hiçbir şeye paha biçmem. Bana biri bir şey getirirse önce ona kaç para istediğini sorarım ve genelde hep değerinden aşağı fiyat çekerler. Ben değerinin ne olduğunu karşı tarafa söyledikten sonra parayı alırım. Buradaki tek amaç para kazanmak olmamalı çünkü. İnsanların bilgilenmesi, bilinçlenmesi de çok önemli. Dediğim gibi işlerimiz eskisi gibi iyi değil. Mesela belli başlı yabancı ülkelerin metal ve kağıt paraları olmasa açız. Allah’tan benim emekli maşım var da geçinip gidiyorum. Pazara sergiye çıkıyorum mesela, oralarda mal alırsam veya satarsam kardayım. Onun dışında iş yok. Bugün mesela eski İngiliz, Alman, Belçika kağıt paralarını döviz büroları almıyor. Ama biz alırız. Yırtık Amerikan dolarını ya da Euro’yu almazlar mesela. Ama ben alırım. Gerekirse keserim yine alırım. Bu işte gerçekten uzman olmak gerek. Ben mesela bir paraya bakarsam sahte mi değil mi hemen anlarım. Şimdi sahte para kalemleri çıkmış gerçi ama onlar yazmayınca ne olacak? Onun dışında zannetmiyorum ki bu paralar bakar bakmaz sahte mi gerçek mi olduğunu anlayacak insanlar olsun. Buraya turistler de geliyor bazen. Eski paraları görünce ilgilerini çekiyor. Ben de imitasyon paralar da var. Gelip bana herhangi bir paranın fiyatını soruyorlar. Fiyatını söylüyorum ve paranın imitasyon olduğunu da söylüyorum. İmitasyon olanları söylediğim için bana teşekkür ediyorlar ve yine de alıyorlar parayı. İmitasyon olduğu bildiği halde neden alıyor? Çünkü dürüstlüğümü seviyor ve doğru söylediğim için o iş ona daha cazibeli geliyor. Bu tür olaylar başıma çok geldi zamanında.”

“DÜRÜSTLÜK ÇOK ÖNEMLİ”

Her işte olması gereken dürüstlük kavramının bu işte de son derece önemli olduğunu belirten Gökalp, “Benim kendime ve yaptığım işe saygım var. Ben bu işten ekmek yiyorum. Bu yüzden bu işi doğru dürüst yapmak, hakkıyla yapmak benim görevim. Ama artık eskisi gibi saygı da kalmadı ki. Kişinin çevresini geçtim, kendisine bile saygısı yok.  Ben yaptığım işe saygı duyuyorum. Bazen insanlar geliyor, ellerinde bir torba eski bozuk paralar var. Kaç para istiyorsun buna diyorum, on beş lira istiyorum diyor. Ben de diyorum ki ben sana yirmi lira vereceğim. Adam hemen kabul ediyor. Ben paraya baktım mı, onun içinde değerli bir parça varsa hemen anlarım ve hakkı neyse onu karşı tarafa da veririm. Hatta bir gün şöyle bir olay geçti başımdan; adamın biri geldi eski paraları toplamış gelmiş bana dedi ki ben bu paralara yüz yirmi lira istiyorum, verir misin dedi. Ben de baktım paralara, ben sana iki yüz lira vereceğim dedim, hatta adamın numarasını da aldım. Adam sevindi aldı iki yüz lirayı gitti. Daha sonra bir baktım ki bana verdiği paraların içinde iyi para edecek bir parça var. Hemen adamı aradım, bugün yanıma uğrayabilir misin dedim. O da tamam dedi, iki saate kadar gelirim abi dedi. Yaklaşık iki saat sonra geldi, ne oldu dedi. Çıkardım yüz lira daha verdim adama. Nedenini sordu bana. Ben kazanıyorum sen de kazan dedim. Senden başka kimse bunu yapmaz abi Allah razı olsun dedi ve gitti. Bu konuda çok hassasımdır. Bir parçanın değeri neyse, onu karşı tarafa da vermem gerektiğini düşünürüm. O parayı verirken de gönülden veririm, asla içimden kötü bir şey geçirmem. Çünkü para her zaman gelir bana. Ama işimle ilgili bir yanlışlık, bir vebal söz konusu olursa, ben odamı bir daha bulamayabilirim. Kul hakkıyla öbür tarafa gitmek istemem. Bu yüzden işime saygım sonsuzdur” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.