TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

ŞAKRAN'DA İNSANLIK DRAMI

Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği’nde bulunduğu beş dernek temsilcisinin İzmir Şakran Kadın Cezaevi ile ilgili hazırladığı rapor bir kez daha cezaevlerindeki kötü muameleyi gündeme getirdi. Raporda çıplak arama, çeşitli bahanelerle disiplin soruşturmaları gibi uygulamalar dikkat çekiyor

Haber Giriş Tarihi: 02.01.2015 07:28
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
ŞAKRAN'DA İNSANLIK DRAMI

TANER UYANIKER

İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgür Hukukçular Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Tutuklu Aileleri Yardımlaşma derneklerinin İzmir şubeleri Şakran Cezaevi ile ilgili bir rapor hazırladı. Ortak basın açıklamasında, “Bu raporda imzası bulunan kurumlar olarak bu hukuksuz ve insan hak ve özgürlüklerine aykırı tutumları kınamaya ve başta adalet bakanlığı olmak üzere tüm yetkilileri bu hukuksuzluğu önlemeye ve bu uygulamaya sebep olan yetkililer hakkında etkin soruşturma yapılarak gerekli cezalara çarptırılmasını talep etmekteyiz” denildi.

“F TİPİ SİSTEM DAYATILIYOR”

Şakran Kadın Cezaevi ilk açıldığından beri kadın tutuklu ve hükümlülere baskılar uygulayarak sindirmeye çalıştıkları basında yer almış ve bu durum kamuoyu bilgisi dahilindedir denilen raporla ilgili basın açıklaması yapan İnsan Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Aydın cezaevindeki kötü muameleye dikkat çekti. Cezaevinde mahkumlarla yaptıkları görüşmeler sonucu Kadın mahkumlar Şakran Cezaevi’ne ilk getirildiklerinden itibaren çeşitli yasadışı ve keyfi uygulamalara tabi tutulduklarını söylediklerini belirten Aydın, “ Mahkumlar bu uygulamaların sürekli hale getirilerek mahkumların sindirilmeye ve keyfi uygulamalara ses çıkarmamaya yönelik olduğunu belirtmişlerdir. Ceza evi T tipi ve koğuşlarda en az 11 kişi olması gerekirken bazı odalarda 4 tutuklu mahkum kaldığını, Bu uygulama statüsü farklı olan F tipi infaz sistemi uygulanmak istendiğini, 4 kişinin olduğu bir koğuşun dağıtılıp kendi koğuşlarına verilme talebinde bulunulduğunda ise Cezaevi idaresinin kendilerine, ‘bu bakanlığın işidir, Biz karışamayız.’ Şeklinde cevap verildiğini Ancak bakanlığa yapılan başvuruda ‘cezaevi yönetiminin kendi inisiyatifinde olduğu’ belirtildiğini ve kendilerince aslında yasa dışı ve keyfi bir şekilde F tipi bir sistem dayatılmak istenmesinin işareti olduğunu belirtmişlerdir” diye konuştu.

UYKUSUZ BIRAKMA

Mahkumların hastaneye çıkarıldıklarında ki uygulamayla ilgili mahkumların söylediklerini aktaran Aydın, “Önceki uygulamalarda mahkûmlar hastaneye götürüldüklerinde birkaç hücreden oluşan büyük bir yere konuluyorlar iken, son uygulamalarda ise neredeyse adli tutuklu ve hükümlüler ile iç içe olan ve adli tutukluların sözlü taciz ve küfürlerine maruz kalınan bir yere konulduklarını ve en son Şirin Paksoy, Aynur Epli, Hafize Toprak adlı mahkumlar Kâtip Çelebi Üniversitesi Hastanesine götürülürken adli tutukluların tuvalette olmaları esnasında onlarla aynı yere konulmak istendiklerini belirtmişlerdir. Bunun dışında mahkumlar; Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsü mahkûmların kaldığı hücrelerdeki yaşamı tam bir işkenceye dönüşmüş durumda olduğunu, bu koğuşlarda kalan mahkûmlar kontrol adı altında yarım saatte bir mazgallara vurularak uyutulmadıklarını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin işkence olarak kabul ettiği ‘Uykusuz Bırakma’ yöntemi uygulandığını ve hükümlünün psikolojisi ile oynandığını belirtmişlerdir” dedi.

ÇIPLAK ARAMA

Arama şekilleriyle ilgili olarak mahkumların görüşlerini söyleyerek konuşmasına devam eden Aydın, “Arama şekilleri çatışmaya ve provakasyona dönük olduğunu, birkaç aydan beri aylık arama adı altında ‘A Takımı’ adlı gardiyan ekibi ile koğuşlara ani baskınlar yapıldığını, aramalarda bütün eşyalar hoyratça dağıtıldığını, açık görüşlerden önce ve sonra çıplak arama dayatıldığını bu aramalarda taciz edildiklerini belirtmişlerdir, Bu aramalardan biri olan 25.12.2014 tarihinde koğuşlara baskın yapıldığı, kapılar açılır açılmaz mahkûmlara saldırıldığı, önlerine çıkan mahkûmlar sağa sola fırlatılarak çıplak arama dayatıldığı, kabul edilmeyince Müdür Nedim Ateş'in talimatıyla olduğunu söyleyen çok sayıdaki gardiyan gurubu ile tutsaklara saldırılıp darp edildiği, bu saldırı sonucunda üç çocuk annesi Fethiye Çakmak'ın iki parmağı kırıldığı, ayrıca aynı elin bileğinde kesikler olduğu, elinin şu anda alçıda olduğu, kolda morarma ve damar çatlaması ihtimalinin olduğu, geceleri ağrıdan uyuyamadığı belirtilmiştir. Görüş esnasında da ağrısının olduğu, elinin alçıda olduğu tarafımızdan da gözlenmiştir” ifadelerini kullandı.

BÖBREĞİ OLMAYAN HASTAYA DARP

Ameliyat olmuş insanlara kötü muamele yapıldığını belirten Aydın, “ Bir böbreği alınan hasta tutsak Behiye Akbalık yere yatırılarak darp edildiğini darp sırasında fenalaştığını, Behiye Akbalık'ın Diyarbakır'dan Mardin Cezaevine oradan da Şakran’a sürüldüğü, eşinin de hükümlü olduğu ve Edirne cezaevinde kaldığını belirterek; Diyarbakır da iken yakınları ve çocukları ile görüşebildiğini ancak şimdi ise kimse ile görüşemediğini ve 2 yıldır çocuklarını göremediğini, dört çocuğu olduğunu, eşi ile ancak mektuplaşabildiğini ve telefon görüşmesi yapamadığını belirtmiştir. Yine bu saldırıda da hasta tutsak Sevcan Atak'ın gözlükleri kırıldığı, gözlüklerinin kırık olması nedeniyle görmede sıkıntı yaşadığı, Tülay Demir, Aygül Kapçak adlı mahkûmlar yere yapıştırılarak darp edildiğini ve çıplak aramaya tabi tutulduklarını belirtmişlerdir.Çıplak aramaya maruz kalan ve hukuksuz uygulamaya karşı çıktıklarından memura karşı gelme ve memuru darp etmekten de soruşturma açıldığını belirtmişlerdir.Gardiyanların şiddetine maruz kaldıkları halde hastaneye gittiklerinde kendilerine darp raporu verilmediğini belirtmişlerdir” dedi

"SİNDİRME AMAÇLI UYGULAMA"

Mahkumların özel hayatları ve tahliye olmadan önceki yaşadıkları zorluklara değinen Aydın, “18 Aralık 2014 tarihinde bir aramada bir mahkûmun üzerinden çıkan not alınmak istendiği, notun kişiye özel bir içerikte olması nedeniyle verilmek istendiğinde, müdürün gardiyanlara ‘sen istediğini yap’ şeklinde talimat vererek çıktığını ve bunun üzerine arkadaşlarının saldırıya uğradığını belirtmişlerdir.

Mahkûmlar bu keyfi uygulamanın nedenlerinden birinin sindirme amaçlı olmasının yanında diğer önemli bir nedenin de tahliyesine az bir süre kalan mahkûmlara disiplin cezaları aldırtılarak infazlarının yanması amaçlı olduğunu belirtmektedirler. Ancak kendilerinin bunun farkında olduklarından provokasyonlara gelmediklerini tamamen yasal çerçevede ve hak talebinde bulunma yönünde davrandıklarını belirtmişlerdir” açıklamasını yaptı.

KUMANYALAR ÇÖP POŞETİNE

Mahkumların yemek sorunlarına da değinen Aydın şöyle konuştu: “Yemeklerin az ve kötü olduğunu, haberleşmede sıkıntı yaşadıklarını ve göndermek istedikleri mektupların çeşitli bahanelerle geç gönderildiğini, kendilerine gelen mektupları ise geç verildiğini belirtiyorlar. Kendilerine gelen resimlerin üzerine damga basarak tanınmaz hale getirildiğini belirtmişlerdir. Ring araçlarının çok pis olduğunu, hastaneye giderken kumanyaların sağlıklı poşetlere koymak yerine çöp poşetlerine konulduğunu, hastanelerde kadın tutsakların erkekler tuvaletine götürülmek istendiğini, belirtmişlerdir. Bir sorunlarını iletmek istediklerinde gardiyan çağırmak için ‘butona’ bastıklarını, ancak gardiyanların keyfi davranarak uzun süre gelmediklerinde uyarma amaçlı mazgala vurduklarında ‘kapı dövme’ adı altında disiplin soruşturmaları açıldığını ve arkadaşlarının ceza almakla yüz yüze kaldıklarını belirtmektedirler.”

“SAVCI BİR BUÇUK YILDIR MAHKUMLARLA GÖRÜŞMÜYOR”

Mahkumların savcılarla ve iletişimle ilgili sıkıntılarını dile getiren Aydın, “Savcının bir buçuk yıldan beri kadın mahkumların görüşme isteklerine cevap vermediğini, cezaevi birinci müdürünün de aynı tutum içinde olduğunu ve ikinci müdürün ise sorunları çözme gücü olmadığını belirtmişlerdir.

Gardiyanlar ve diğer görevlilerin mahkûmlarla tüm iletişimlerinde emir kipleriyle konuşulduğunu, bağırılıp, çağrıldığını, bir tür üstünlük kurulmaya ve sindirilmeye çalışıldığını belirtmişlerdir.

Tüm bu uygulamalardan anlaşıldığı kadarıyla cezaevinde yasalara ve uluslararası anlaşmalara aykırı olarak ve sözleşmelerle güvence altına alınmış tutuklu ve mahkumların haklarının ihlal edildiği anlaşılmaktadır” diyerek sözlerini tamamladı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.