TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Körfez’de denize girmek hayal değil ama...

İzmir’de toplu ulaşım düğüm noktası olan Halkapınar’daki Arap Deresi’nin kokusundan şikayetçi olan halk, buranın kalıcı bir şekilde temizlenmesini istiyor

Haber Giriş Tarihi: 14.05.2015 08:55
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Körfez’de denize girmek hayal değil ama...

ANIL YIKGEÇ

İzmir’de toplu taşımanın değişmesiyle Halkapınar büyük bir merkez haline geldi ve kentin en uğrak yerlerinden bir oldu. Otobüs, tren ya da metro vesilesiyle binlerce kişi Halkapınar’dan geçiyor. İzmir’in önemli ulaşım noktası olan Halkapınar’a geldiğimizde bizi maalesef çok kötü bir koku karşılıyor. Halkapınar’dan geçen Arap Deresi’nin suyu resmen simsiyah ve balçık içinde üstelik öyle pis kokuyor ki irkiliyorsunuz. İnsanlar burada böyle bir manzarayla karşılaşınca önce şaşırıyorlar sonra burunlarını kapatarak hızla uzaklaşıyorlar. Dün İZSU’nun dere temizleme çalışmaları başladıysa da koku hala devam ediyor. Serbest meslek sahibi Bilal Şahan, işi dolayısıyla sık sık Halkapınar’dan geçtiğini söyleyerek kokudan rahatsız olduğunu ifade etti.

İZMİR’E YAKIŞIYOR MU?

Bu manzaranın ve kokunun İzmir’e yakışmadığını söyleyen Şahan, “İzmir böyle mi olacaktı? İzmir’e yakışıyor mu? İzmir’in doğa güzelliği var. Bunlar çirkin oluyor. Devlet eliyle bu temizlenemez mi? Yazık! İzmir’in ortasında böyle bir pislik ve koku hiç yakışmıyor” dedi. Belediye şoförlerinin dinlenme ve bir şeyler yiyip içme yeri de maalesef bu derenin kıyısında. Şoförler ilk başta kokuya tepki gösterdilerse de artık alıştıklarını söylüyorlar. Derenin her yıl temizlendiğini ama bir hafta sonra yine kokmaya başladığını ifade ediyorlar. Onlar da durumdan çok memnun değil ama “Biz alıştık artık” diyorlar.

EN VERİMLİ KÖRFEZLERDEN BİRİ

Herkes bu durumdan şikayetçi ve kalıcı çözümden yana. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Doğan Yaşar, arıtma tesislerinin çalıştırılmasıyla 6 ayda Körfez’de denize girilir hale gelineceğini iddia etti. Prof.Dr. Yaşar, İzmir Körfezi’nin dünyanın en güzel ve verimli körfezlerinden biri olduğuna dikkat çekti. Yüzlerce endemik türe de sahip olduğunun altını çizen Yaşar, “Hiç duygusallık yapmadan söyleyebilirim ki İzmir Körfezi, dünyanın en güzel ve en verimli körfezlerinden birisidir. Herodot’un tanımıyla İzmir, ‘en yaşanılası yerdir.’ 136 tane endemik türümüz vardır, bin 732 civarında da türümüz vardır. Muhteşem bir yerde yaşıyoruz. Körfez’e baktığımız zaman dalyanlar, yapay dalyanlar, tuzlamız var. İç körfezde balıkçılık açısından inanılmaz bir potansiyelimiz var. Ama maalesef bütün her şey kirlilik yüzünden mahvoldu” dedi.

1930’LU YILLARDAN BERİ KİRLENİYOR

Körfez’in kirlenmesinin günümüze ait bir durum olmadığını belirten Yaşar, kısaca tarihçesini şöyle anlattı: “Aslında kirlilik bugünlere özgü bir şey değil ama 1930 yılında Alman araştırmacı Wilhelm Nümann İzmir’e geliyor. Halkapınar civarında denizin kirlendiğini fark ediyor. Ve Halkapınar civarının kirlenmesiyle ilgili bir makale yazıyor. O zaman Behçet Uz yeni belediye başkanı olmuş. 1931 yılında Körfez için ilk temizleme projesini yaptırıyor. Ama o dönem için inanılmaz pahalı bir proje oluyor. O günlerde Türkiye’de ciddi kuraklık var. Savaştan yeni çıkmışız. 14 milyona yakın bir para çıkıyor o zaman için. Bütçesi 200 bin lira, yani 20 yıllık İzmir bütçesi kadar. Behçet Uz projeyi yaptıramıyor. 1960’lı yıllarda yine bir alman geliyor İzmir’e ve çarpık kentleşmeye dair uyarıda bulunuyor. Ovaları rahat bırakın, yerleşim yerlerini dağlara çekin diyor. Bugün bizim kamu spotlarımızda olan uyarıyı, adam o zaman yapıyor. 1962 yılında Alman İç İşleri Bakanı Horle, Vali Enver Saatçıgil’e Körfezin temizleme işlemi için her türlü yardımı yapacağını belirtiyor, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden Alman meclisine bir istek gönderirseniz ben bu işi halledeceğim diyor. Ama o zaman 1960 ihtilali var. Askerler var başta. Girişim yine sonuçsuz kalıyor. 1969 yılında İzmirli yavaş yavaş uyanmaya başlıyor. Çünkü Körfez’de 1967 yılında biz denize girerdik. Konak pırıl pırıldı. 1969 yılında planlama yapılıyor. 1974 yılında tekrar bir revize ediliyor. Yine yapılamıyor. 1980 askeri darbesi oluyor. O darbede Kenan Evren’in kadrosuna aldığı İzmirli bir bakan var. O, Evren’e durumu iletiyor. Evren de ‘Yapın’ diyor.  Proje 1983 yılında yapılmaya başlanıyor ve 2002 yılında bitiriliyor. Şahane bir gelişme kaydediliyor. Simsiyah olan Körfez, 3-4 sene içerisinde mavi oldu. 2004 yılında Ahmet Piriştina’nın vefat etmesiyle Sayın Aziz Kocaoğlu belediye başkanı oldu. 2005 yılında basında Körfez’in tekrardan kirlenmeye başlamasıyla ilgili haberler çıkmaya başladı. Maalesef doğruydu. Benim düşünceme göre ilk zamanlarda bütün arıtma tesisleri çalıştırılıyordu. Belki Piriştina’nın korkusundan oluyordu. Ama Kocaoğlu gelince bir şeyler oldu, arıtma tesisleri çalışmamaya başladı. Böylece Körfez’e pis verilmeye başlandı. 2010-2011 yılında Körfez’e kırmızı sular aktı. Bunun hala nereden geldiği bilinmiyor.”

MÜHENDİSLİK ADINA BÜYÜK YANLIŞLIKLAR

İzmir’in büyük bir ironi yaşadığını, İzmir Büyükşehir Belediyesi Aziz Kocaoğlu’nun her zaman ‘Körfez’i yüzülecek hale getireceğiz’ demesine rağmen gerçekleşmediğini ifade eden Deniz Bilimleri Ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Doğan Yaşar, “İzmir Büyükşehir Belediyesi, ‘Körfez’i şöyle temizleyeceğiz, şöyle yüzülecek, böyle olacak’ diyor. Biz bir ironi yaşıyoruz aslında. Baktığınız zaman İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’deki en fazla arıtma tesisine önem veren ve yapan belediye. Ama arıtma tesislerini çalıştırmadığımız sürece hiçbir önemi yok. Bu arıtma tesisleri fabrikalara, özel işletmelere bağlı. Bugün yine kokmaya başladı. Özellikle 1980 yılında kokmaya başladı. Yeşildere, eskiden direkt olarak denize karışırdı ve oradan gelen su Körfez’e yayılıyordu. 1980 yılında Yeşildere’yi bir kilometre yapay olarak uzatıldı. Böylece dere Körfez’in içine değil de dışarı akmaya başladı. Bu seferde derenin, denize boşaldığı ön alan, arıtma tesisi gibi çalışmaya başladı. Yani ön çökelti havuzu gibi… Su geliyor ve bütün pislik orada birikti. Bu da kokunun artmasına sebep oldu. Mühendislik adına büyük yanlışlıklar bunlar. Ama bu demek değildir ki biz Körfez’i hiç temizleyemeyeceğiz” diye konuştu.

KÖRFEZ’İ KÖRFEZ KİRLETMİYOR, İNSANLAR KİRLETİYOR

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Körfez’in temizlenmesi üzerine konuştuğunu da ifade eden Yaşar, “‘Sayın Başkanım özel işletmelerin arıtma tesislerini sübvanse edin’ dedim. Örneğin özel şirketlere elektriği daha ucuz verilerek arıtma tesislerini 24 saat çalıştırma zorunluluğu getirilebilir. ‘Çalıştırmazsan kapatırım’ diyebilir. Ama Başkan ‘Arıtma tesisleri bizim değil’ gibi bir şey söyledi Başkan. Nasıl yapılacak bir şey olmaz? Körfez’e bu kirlilik aktığı ve artıma tesisleri çalıştırılmadan Körfez’e pis su bırakılmaya devam edildiği sürece Körfez’in temizlenmesi mümkün değil. Burada gerçekten bir ironi yaşıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekten çok güzel şeyler yapıyor. Ama yapamadığı tek şey arıtma tesislerini çalıştırabilmesi. Onu yapsa tek kuruş harcamadan 6 ay sonra denize girersiniz.  Belki Halkapınar’da giremezsiniz ama Konak’ta girersiniz. Körfez’i Körfez kirletmiyor, insanlar kirletiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.