TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sanattan çok sanatçı seviliyor

‘Kız! Yemek Yapmadık Yine Dayak Yiyeceğiz!’ adlı oyunun yönetmeni ve Han Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmeni Rüçhan Gürel, tiyatroda yeteneğin önemli olduğunu vurgulayarak, İzmirlilerin sanata bakış açısını değerlendirdi

Haber Giriş Tarihi: 25.01.2015 08:14
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Sanattan çok sanatçı seviliyor

EMİNE ŞEKER

Han Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Rüçhan Gürel, İstanbul Kadıköy doğumlu olduğunu belirterek, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bölümü’nü bitirdiğini söyledi. Gürel, “Üniversiteyi bitirdikten sonra Devlet Tiyatrosu’na katıldım. Halen Devlet Tiyatrosu’nda oyuncu ve rejisör olarak çalışmaktayım. 2007 yılının kasım ayında eşim Emel Bala Gürel ile birlikte Han Tiyatrosu’nu kurduk. Önceleri Atatürk Lisesi’nin salonunda oyunlarımızı temsil ederken sonraki yıllar Sabancı Kültür Sarayı’nda hem küçük salon hem de büyük salonda perde açma olanağı bulduk. Han Tiyatrosu 5 yıl önce kendi sahnesine kavuştu. 1479 Sokak No:10/B Alsancak semtinde bulunan eski tekstil deposunu biz 110 kişilik tiyatro salonu haline getirdik. Burası sadece tiyatro salonu değil aynı zamanda butik bir kültür merkezi diye adlandırıyoruz. Han Tiyatrosu binası içinde dersliklerimiz var. 4 yaştan başlayarak eğitim faaliyetleri sürdürüyoruz. Burada biz yetişkinlere ve çocuklara hitap ediyoruz. Han Tiyatrosu kurulduğu 2007 yılından bu yana, oynadığı oyunlarla ve düzenlediği atölyelerle çizgisini hiç değiştirmeyen, sürekli daha iyi olma yolunda ilerleyen bir özel tiyatrodur. Sahnelediği oyunlarla profesyonel, uzman eğitim kadrosuyla başarılı ve yıllardır sürdürdüğü ilkeli çalışmalarıyla güvenilirdir. Düzenlediği atölyelerle yediden yetmişe herkese yeni ufuklar açmış, yaratıcılıklarını keşfetmelerini, kendilerinin farkına varmalarını sağlamış, sanat algısı ve eleştirel düşünme becerisini gelişmiş bireyler olmasına katkı sağlamıştır” dedi.

7 SENE SONRA YENİDEN

Gürel, çocuk oyunları ile ilgili bir kampanya başlattıklarını ifade ederek, kampanyanın adını ‘Babanı da Al Gel’ olduğunu dile getirdi. Gürel, “Amacımız çocuk oyunlarını akşam da sergileyelim istedik. Yeni bir projeye başlanınca insanlar öyle hemen akın akın gelmiyorlar. Belli bir süre geçmesi gerekiyor. Yavaş yavaş yolumuzda ilerliyoruz. Yine bu sezon ‘Kara Kutu’ isimli oyunumuzda yetişkin seyircilerimize perde açtık. Ardından, ‘Kız Yemek Yapmadık Yine Dayak Yiyeceğiz’ isimli oyunumuzu oynamaya devam ediyoruz. Aynı zamanda 7 sene sonra ‘Güzel ve Çirkin’ oyununu başka dekor ve kostüm ile yeniden sahneledik. ‘Güzel ve Çirkin’ oyununu yeni oyuncularla birlikte tekrar sanatseverle buluşturduk” şeklinde konuştu.

BİRİNCİ SINIF OYUNLAR YAPIYORUZ

Yetişkin oyunları ile yetişkin seyircilere hitap ettiklerini vurgulayan Gürel, tiyatro seyircisi oluşturmanın yolu çocuklardan geçtiğini söyledi. Gürel, “Çocuklara küçük yaşta doğru bir şekilde alışkanlıkların kazandırılması gerekiyor. Bizim çocuk oyunlarımız; tartışmasız hiç mütevazı yapamayacağımız şekilde İzmir’de var olan her tiyatroyu da içine alarak rahatlıkla söyleyebilirim 1. sınıf oyunlar yapıyor. Türkiye’de de en önemli tiyatroları ile boy ölçüşebilecek seviyede bir çocuk tiyatro algımız ve sahneleme biçimimiz var. Tabi bu durumda eşimin dramatik yazarlık mezunu olması çocuk alanında özel bir uzmanlığının olması dolayısıyla çocuk tiyatrosunda kendisini gösteriyor. Ben zaten 1989 yılında Devlet Tiyatro’suna gitmiş ve öncesinde de İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatro’larında çalışmış biri olarak bende bu birikimimi yetişkin oyunlarına aktarıyorum. Dolayısıyla aramızda bir görev dağılımı yaptık. Bunun ardından da sadece tiyatro seyircisine hitap etmek değil aynı zamanda da tiyatroyu hobi olarak yapmak isteyen ya da profesyonel anlamda tiyatrocu olmak isteyenler için yürüttüğümüz çalışmalarımız var” ifadelerini kullandı.

YETENEK YÜZDE 10 ÇALIŞMAK YÜZDE 90

Tiyatroda yeteneğin önemli olduğunu belirten Gürel, “Bizim hocalarımız bize ‘yetenek çok önemli ama yetenek yüzde 10 yer kaplıyorsa çalışmak yüzde 90 yer kaplar’ derlerdi. Evet, o yüzde 10 olmaz ise hiçbir şey olmaz. Ama yüzde 10’a sahipseniz ve yüzde 90’lık kısımda hiçbir şey yapmıyorsanız buda bir şey ifade etmez. Her insanın bir yeteneği olduğu doğru. Var olan yeteneği geliştirmesi kişinin tamamen kendi elindedir. Çocukların hepsi tiyatro alanına meyillidirler. Çünkü çocukken her çocuk oyun oynar. Tiyatronun çıkışı da aslında insanın anlatma, ifade etme ve oyun oynama içgüdüsünden yol çıkar. İçgüdüyü de özellikle söylüyorum. Çünkü insanoğlunun konuşamadığı zamanlarda dolayısıyla anlatmak istediklerini hareketlerle anlatıyordu. Burada bedene dayalı bir anlatım biçimi ortaya çıkıyor. Bu yüzden tiyatro dünyanın en eski mesleklerinden biri olduğu söylenir. Her çocuğun yetenekli olduğunu varsayıyoruz. Çünkü her çocukta oynama dürtüsü var. Dürtünün miktarı önemlidir. Herkes tiyatro oyuncusu olarak profesyonel anlamda olamayabilir ama herkes tiyatro yapabilir. Kendini mutlu etmek için gitar ile birlikte birkaç şarkı söylemek farklı. Bir de 500 kişinin karşısına profesyonel şekilde karşılarına çıkıp solo konser yapmak farklıdır. Kişi kendini mutlu edebilecek kadar çalabiliyorsa kişi için önemli bir durumdur. Herkesin kendine göre yeteneği var. Kimse güzel sanatlardan uzak kalmamalıdır. Neden güzel sanatlardan uzak duralım ki. Sadece tiyatro değil tüm güzel sanatlar için söylüyorum insanı insan yapma özelliğine sahip olabilmek için güzel sanatlar ile içli dışlı olunması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

KUTUNUN İÇİNDEN ÇIKMIŞSANIZ…

Gürel, İzmirlilerin sanata bakış açılarının çok güzel olduğunu söyleyerek, “İyi niyetli bakıyorlar. Ama İzmirliler benim düşüncem sanattan çok sanatçıyı seviyor. 11 yıldır İzmir’de yaşıyorum. Teşhis ettiğim ve gözlemlediklerim yanlış olmadığı kanaatindeyim. Çünkü kutunun (televizyon) içinden çıkmışsanız eğer, mübarek bir kişiliğe sahip olmuşsunuzdur. Derhal gidip seyredilmelisinizdir. Ama eğer o kutunun içinde değil iseniz dünyanın en iyi işini yapıyor olsanız bile çok fazla önemsenmiyorsunuz. Ya da sıradan bir oyuncusunuz ve o kutunun içine girmiş iseniz seyredilmeye değer kişilerden olma yolunda ilerliyorsunuz demektir” dedi.

TİYATRO SEYİRCİ İÇİN NE İFADE EDİYOR?

Gürel, tiyatronun kendisine göre bir yaşam biçimi olduğunu ifade ederek, “Tiyatro, tiyatrocular için çok şey ifade eder. Aslında tiyatro seyirciler için ne ifade ediyor buna bakmak lazım diye düşünüyorum. Benim rahmetli babamda iyi kötü adam karışımı roller oynayan Ünal Gürel’de şehir tiyatro oyuncusuydu. Yeşilçam aktörlerindendi. Han tiyatrosu sahnesine babamın adını verdik” diye konuştu.

TİYATRO BENİM İÇİN YAŞAM BİÇİMİ

Tiyatronun para kazandırmadığını vurgulayan Gürel, “Tiyatroyu neden yaptığımı bende bilmiyorum. Zaman zaman oturup arkadaşlarla da tartışıyoruz. Neden tiyatro? diye. Ama şöyle söyleyebilirim ilk başta da dediğim gibi tiyatro benim için yaşam biçimi. Bunun için yapıyorum. Tiyatro bizim için bir misyon. Toplumun tiyatro yolu ile çok daha iyi eğitilebilen bir kitle olabileceğine inanıyoruz. Tiyatro yoluyla ya da sanat yoluyla insanların ayaklarını son derece yere sağlam basabilen çok gelişmiş ve ne istediğini bilen insanların olacağını düşünüyoruz. Bu konuda çok fazla söylenecek şey var. Eğer bir insan sahne tozu yutmuşsa sorgulayan bir birey haline geliyor. Sorgulayan bir birey olmak zorundadır. Çünkü metni çözümlemek zorundadır. Metni çözümlemek için sorgulamanız gerekir. Dolayısıyla güzel sanatlarla özellikle tiyatroyla ilgilendiğiniz zaman bilimsel düşünceye doğru yol alırsınız” ifadelerini kullandı.

SEÇİCİ OLMAK GEREKİYOR

Okullarda oynanan tiyatro oyunlarına itibar edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Gürel, sözlerine şöyle devam etti: “Ticari kaygılarla hareket eden tiyatrolar çocukları sanattan soğutuyorlar. Küçük yaşta yaşanan travmalar kişi ölünceye kadar hatırlanır. Küçük yaşta seyredilen tiyatro eğer kötüyse kişide kötü etki bırakıyor. Kişi büyüdüğünde tiyatroya gitmek istemiyor. Kişi nedenini bile bilmiyor. Bayat bir gıdayı çocuklarımıza yediriyor muyuz? Hayır. Güzel sanatları ve tiyatroyu da bu şekilde düşünmemiz gerekiyor. Seçici olmamız gerekiyor.”

‘Kız! Yemek Yapmadık Yine Dayak Yiyeceğiz!’ oyunu hakkında

Kadına şiddet konusunun traji-komik bir dille işlendiği oyun, kocalarından sürekli dayak yiyen, bu nedenle hayattan bezmiş, çocukluğunu ve gençliğini yaşayamamış, hiçbir lüksleri olamamış iki kadının intihar etmeye karar vermeleriyle başlar. Ancak ölüm sandıkları kadar basit değildir. “Demet Saka”nın kaleminden çıkan oyunu “Rüçhan Gürel” yönetti. Sahne tasarımı “onur kaya erk” tarafından gerçekleştirilen oyunda, Damla Ardal ve Sinem Yüksel rol alıyorlar. ‘Kız! Yemek Yapmadık Yine Dayak Yiyeceğiz!’ 30 Ocak Cuma ve 31 Ocak Cumartesi akşamları 20.30’da Han Tiyatrosu Ünal Gürel Sahnesi’nde.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.