TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Özgürlüğü okurlar da istemeli”

Türkiye’de ifade özgürlüğünü geliştirmeye katkıda bulunma amacı ile düzenlenen, Yayınlama Özgürlüğü Yolunda Projesi kapsamında İzmir Kitap Fuarı'nda bir panel gerçekleştirildi

Haber Giriş Tarihi: 21.04.2015 07:16
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
“Özgürlüğü okurlar da istemeli”

NEŞE YAVUZ - Türkiye YayıncılarBirliği tarafından, İsveç Yayıncılar Birliği ortaklığında AB Sivil toplum Diyaloğu başlığı altında başlatılan Yayınlama Özgürlüğü Yolunda Projesi kapsamında yer alan panel, İzmir Kitap Fuarı’nda gerçekleştirildi. İlginin yoğun olduğu panelde konuşmacılar yayınlama özgürlüğünün önüne çıkan engelleri ve çözüm yollarını konuştular.

Moderatörlüğünü Gazeteci/Editör Faruk Şüyün'ün yaptığı panelin konuşmacıları Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Gazeteci-Yazar Mine Söğüt ve Yazar Hakan Günday idi. Panelin açılış konuşmasını yapan Faruk Şüyün düzenlenen bu projeye değinerek “Yayınlama özgürlüğündeki engellere karşı amacı uzun vadeli mücadele alanını yaratmak.  Bunun için uzun soluklu bir çaba gerektiriyor ve bu paneller Türkiye'nin dört bir yanındaki kentlerde gerçekleşiyor” dedi.

“FITRATIMIZDA VAR SANIYORUZ”

Yayınlama özgürlüğünün önüne geçen devlet engellerinden bahseden Yazar Mine Söğüt, “Sadece benim neslim değil benden sonraki nesil de yayınlama özgürlüğü önündeki engelleri konuşacak gibi gözüküyor.  Hayatlarını bu mevzuyu tartışarak geçirecekler çünkü yaşadığımız coğrafya, yaşadığımız zaman tamamen özgürlükleri kısıtlama üzerine dil kuran iktidarların elinde. Sınırı olduğu düşünüldükçe ve bir sınır çizildikçe bu konu maalesef hep tartışılacak. Sistemi tamamen sorgulamadığımız sürece, sistemin üzerinde kendimizi tarif ettiğimiz sürece bu ister yayıncılık ister özel hayat olsun sürekli duvarlara toslyacağız. İktidarların insafına kalan bir özgürlük anlayışımız olacak ya da insafsızlığı üzerinden büyük kayıplarımız olacak. Bu durum sistem sorununu çözemediğimiz sürece bu şekilde devam edecektir. İnsanlık tarihinin ilk başından beri baktığımızda devletin devlet için var olduğunu görüyoruz. Sanırım bu yüzden özgürlük üzerinde hiç bir şey tartışamıyoruz. Devletin yaratmış olduğu yasak kavramını fıtratımız zannediyoruz” dedi.

12 Eylül Darbesi'nin aydınlar üzerinde yarattığı tahrifata da değinen Söğüt şunları söyledi: “12 Eylül'den sonra aydınlarımız bir hesaplaşma sürecine girdi ve bu hesaplaşmadan yenilerek çıktı. 12 Eylül'ün bize verdiği en büyük zarar savunmasız ve dirençsiz bir aydın kesiminin oluşması.  O yüzden biz bugün hala oturmuş nasıl bir özgürlük alanı yaratabiliriz, yayınlanma özgürlüğü, düşünme özgürlüğü  ve hatta  konuşma özgürlüğü nedir, neye bağlıdır onu tartışıyoruz.”

Bu durum karşısında ne yapılması gerektiğine dair düşüncelerini de ifade eden Söğüt, “Muhaliflik duygusunun erdemini yeniden hatırlamamız gerekiyor. Karşı çıkmanın etiğini yeniden oluşturmamız ve buna bir değer vermemiz gerekiyor. Bunun için de içimizde hesaplaşma yaşarken, yasalarla şekillenen hayatlarımızın sınırlarını zorlamamız gerekiyor. Nazım Hikmet'in bu konuyla ilgili çok güzel bir dizesi var 'Yolu yok Donkişot’um, yolu yok. Yel değirmenleri ile dövüşülecek” dedi.

“İLERİ DEMOKRASİ GELDİ”

Hükümetin özgürlükler üzerine kurduğu baskıyı anlatan Turgay Olcayto “Bugün yaşadığımız 12-13 yıllık bir dönem var. Başlangıçta yeni demokrasiye gidiyoruz dendi, bu yetmedi ileri demokrasi dendi. Arkasından özellikle basına çok büyük baskılar geldi, yalnız basınla kalmadı bu baskılar.  Kahkahanın bile yasaklanamaya çalışıldığı din temelli yaşam tarzlarının empoze edilmeye çalışıldığı bir dönemdeyiz. El ele tutuşmak yasak, sinema yasak, tiyatro yasak, karikatür yasak, bale yasak, konuşmak yasak, hatta yakında bu tür şeyleri aklımızdan geçirmek bile yasak olacak. Çağdaş demokrasilerde düşünce özgürlüğü çok önemlidir. Biz de bunun olmaması, yaratıcılığı ortadan kaldırıyor” dedi. 

“SANSÜRÜ KENDİMİZ KOYMAK ZORUNDA KALIYORUZ”

Otosansüre de değinen Olcayto şunları söyledi: “Siz yazar olduğunuz zaman bir şey yazarken kırk defa düşünüyorsunuz. Kendinize bir otosansür koyuyorsunuz, bu sansürden de yaygın bir şey oldu. Bu durum tamamen yerleşti artık Türkiye'de. Otosansür bugün gazetecinin sık sık kullandığı malzeme. Çünkü bir yandan patrondan korkuyor, işten atar diye öte yandan da her yazdığı haberde bu iktidara dokunur mu, iktidar beni şikayet eder mi düşünüyor. 700 arkadaş, işlerine gelmediği için işinden oldu. Bu ortamda yayıncılığın özgür olduğunu söylemek zor, bunu en başından beri için söylebiliriz.  Bu dönemde bile kitap toplatıyorlar. Böyle bir ortamda mücadele etmek önemli, yayıncılar birliğinin başlığıda anlamlı, umut içeriyor hem de mücadele içeriyor. Mücadele ederek bu umudu gerçekleştirebiliriz.”

“SADECE HİKAYELER PATRONUM OLDU”

Yazar olmanın zorluklarını kendi yaşamı üzerinden anlatan Yazar Hakan Günday ise, “Yazmaya başladıktan çok kısa bir süre sonra farkettim ki bu konuda patronluk taslayabilecek yığınla mekanizma var. Bunları şöyle sayabiliriz, o dönem yürülükte olan yasalar, o dönem yürürlükte olmayan yasalar ki buna ahlak, toplum kuralları diyebilirsiniz, tanınma, para ki dev gibi bir maddedir patronlar arasında. Hepsi sıraya girmiştir ki siz sadece hikaye anlatmak istiyorsunuzdur. Bunlardan kaçınmanın bir yolunu şöyle buldum; kendime, anlattığım hikayeyi patron edindim. En çok dayağı ondan yiyorsunuz ama doğru yoldan gitmenizi sağlıyor. Sadece onu memnun etmeye çalıştım.”

“OKURLAR DA SUÇ ORTAĞIMIZ OLMALI”

Yazmanın yarattığı güce de değinen Günday şunları söyledi, “Yazmanın ne kadar güçlü bir şey olduğunu anlayınca tabi ki çok doğal karşıladım mevcut bütün güçlerin o iletişime girmeye çalışmasını çünkü o iletişime girmeniz lazım ki iletşimde verilen bilgi üzerinde oynayabilesiniz, çünkü yazının çok ilginç bir iletişim biçimi var. Yayıncılığın özgürlüğü sadece yayıncılar açısından bakılacak bir iş değil okurun özellikle bunu talep etmesi lazım, uyanık kalmak adına ve düşünmeye devam edibilmek adına ancak bu böyle bir suç ortaklığı ile sağlanır, yoksa öbür türlü durum devam eder.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.