TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çocuklar bizim geleceğimiz

Serinkuyu Mahallesi’nde bulunan Fuat Köprülü İlkokulu’nun Müdürü Üvez Tozkoparan ve Müdür Yardımcısı Lokman Başboğa ile birlikte öğrencilere yönelik yapılan çalışmaları ve eğitimin bir bireyin hayatındaki önemi konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 30.04.2015 07:22
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Çocuklar bizim geleceğimiz

EMİNE ŞEKER

Fuat Köprülü İlkokulu’nun Müdürü Üvez Tozkoparan, 1962 yılında İzmir İlinin Karşıyaka İlçesinde doğduğunu, ilkokul ve ortaokul hayatının İstanbul’da geçtiğini belirterek, lise hayatını da İzmir Amerikan Kız Koleji’nde tamamladıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyat Bölümü’nden İngilizce Öğretmeni olarak mezun olduğunu ifade etti. Tozkoparan, mezun olduktan sonra bir dönem bankacı olarak çalıştığını dile getirerek, 1998 yılında devlet kurumuna geçiş yaptığını ve ilk tayin yerinin Menemen’de bir ilkokulda İngilizce Öğretmeni olarak göreve başladığını söyledi. 2014 yılının Eylül ayı itibari ile de Fuat Köprülü İlkokulu’na görevlendirme olarak müdür vekilliğine atandığını vurgulayan Tozkoparan, 2014 yılının Kasım ayında asil görevlendirmesinin geldiğini ve şu anda okulda müdür olarak görev yapmakta olduğunu da sözlerine ekledi.

GÜZEL ÇALIŞMALARA İMZA ATACAĞIZ

Okulun Karşıyaka’nın merkezinde yer aldığını ve Serinkuyu Semti’nin İzmir ilinin en eski semtlerinden biri olduğunu belirten Tozkoparan, şu anda mevcut olan veli profilinin ekonomik gelirlerinin çok da yüksek olmadığını dile getirdi. Ağırlıklı olarak çoğu velinin çocuklarının eğitim ve öğretim hayatları için gerekli ilgiyi gösterdiklerini vurgulayan Tozkoparan, “Hedeflerimin arasında velilerimizi bilinçlendirmek adına velilerimize hizmet vermek istiyoruz. Ama okulumuzun fiziki anlamda küçük olmasında dolayı velilerimize yönelik çok fazla çalışmalar yapamıyoruz. Diğer okullarla iletişime geçerek velilerimize ışık tutacak ve ufkunu genişletecek şekilde çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Geldiğim günden bugüne fiziki eksiklikleri gidermek için uğraş verdik. Daha iyiye gidebilmek ve hedeflerimize ulaşmak için okulumuzun Müdür Yardımcısı idareci arkadaşım Lokman Bey ile el ele verdik. Önümüzdeki sene çok farklı ve güzel çalışmalara imza atarak okulumuzun adını farklı bir şekilde duyuracağımıza inanıyoruz” dedi.

BUTİK BİR OKUL KONUMUNDAYIZ

Tozkoparan, merkezde olup da olanaksızlıkları yaşayan okullardan biri olduklarını belirterek, “Okula atandığımda okulumuzda 6 dersliğimiz vardı. 6 derslik olduğu içinde ikili eğitim yapmak zorundaydık. İlkokul öğrencilerimiz için ikili eğitim olması sakıncalı bir durum. Çünkü çocuklarımızın bir kısmı sabahın erken saatlerinde uyanmak zorunda kaldıklarından verimleri düşüyordu. Ben de çevremde bulunan hayırseverlerle iletişime geçtim. Okulumuza verdikleri desteklerle birlikte 2 sınıf daha ekledik. Tuvaletlerimizi dışarıya alarak öğretim şeklimizi tam gün eğitime dönüştürdük. Ayrıca okulumuzun küçük olmasından dolayı butik bir okul konumundayız. Okulumuzu tam manasıyla butik okul haline getirmekte hedeflerimizin arasında yer alıyor. Bunun için okulumuzu önümüzdeki senelerde İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Karşıyaka İlçe Müdürlüğü’nün desteği ile birlikte butik bir okul konumuna getirmeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

HEDEFİM ÖĞRENCİ SAYIMIZI ARTIRMAK

Okulun 1966 yılında inşa edilmesinden dolayı eski bir binaya sahip olduklarını belirten Tozkoparan, okulun bahçesinin küçük bir alanda bulunduğunu ifade etti. Okulda çok amaçlı salonlarının bulunmadığına dikkat çeken Tozkoparan, “Binamız küçük olduğu için hiçbir şekilde öğrenci sayımızı artıramıyoruz. Aslında benim ilk hedefim öğrenci sayımızı artırmak. Çünkü ben okulumuz adına bir rehber öğretmen kazanmak istiyorum. Bir okulda rehber öğretmenin olması için öğrenci sayısının 300’den fazla olması gerekiyor. Ama bizim öğrenci sayımız sınıf yetersizliğinden dolayı 300’ü bulamıyor. Açılan her kuruma rehber öğretmenin atanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü 30 çocuk da sorun yaşıyor 300 çocukta. Bakanlığımızın bu konuda olumlu adımlar atmasını ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

ÖĞRENCİLERİMİZİN BÖYLE GEZİLERE DAHA ÇOK İHTİYACI VAR

Tozkoparan, sosyal aktiviteler açısından öğrencilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüttüklerini vurgulayarak, çocukların ufuklarını genişletmek adına farklı yerlere de geziler düzenlediklerini söyledi. Tozkoparan, “Çocuklarımızı gözlem evlerine götürüyoruz. İzmir’de bulunan tarihi yerlere geziler düzenliyoruz. Haziran ayı için çocuklarımızı Efes Antik Tiyatro’ya götürmeyi hedefliyoruz. Bu bölgede bulunan çocuklarımızın böyle gezilere daha çok ihtiyacı var. Ekonomik gelir düzeyi yüksek olan ailelerin çocukları zaten bireysel olarak aileleri ile birlikte görülmesi gereken yerlere giderek görüyorlar. Bu yüzden imkanları ölçüsünde gidemeyen çocuklarımız için bu tür aktivitelerin önemli olduğunu düşünüyorum. Çocuk bir yandan deşarj olurken diğer yandan akademik yönden de daha başarılı olacağı kanaatindeyim” diye konuştu.

ÇOCUKLARIMIZIN KİŞİLİK YAPILARINA SAYGILI OLMALIYIZ

Ailelerin çocuklarına çeşitli değerler kazandırmak istediklerini vurgulayan Tozkoparan, sözlerini şöyle bitirdi: “Biz aileler çocuklarımıza güçlü ve kalıcı bir temel, sağlıklı ve sevgi dolu bir şimdi, parlak ve huzurlu bir gelecek sunmak isteriz. Bu hedeflerimize ulaşmak için elimizden geleni yapmaya çalışırız. Öncelikle çocuklarımızda özgüven duygusunu geliştirmeliyiz. Özgüven basitçe hayatta başarılı ve mutlu olabilmenin en önemli belirleyenidir. Bugün bizler, özgüvenin tam olarak ne demek olduğunu anlayarak çocuğumuzda sağlam ve doğru bir temel oluşturabiliriz. Özgüven bir değerlendirme, bir his, bir çocuğun kendisiyle ilgili temel duygusudur. Her çocuk ayrı bir dünyadır. Çocuk yetiştirmek ise en kutsal, en büyük, en zor ve hayat boyu devam ettirilmesi gereken en önemli sanattır. Çocukların genel davranış özelliklerini tam olarak anlamak ve onların ruh dünyalarına inmek onların psiko-sosyal gelişimini yönlendirmek açısından çok önemli bir noktadır. Anne ve babalar hatta biz eğitimciler kendi aramızdaki söz ve davranış birliğine dikkat etmeliyiz. Çocuklarımıza karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmalıyız. Çocuğa verdiğimiz tepkilerinin yersiz ve abartılı olmaması gerekir. Güzel ve faydalı işlerde çocuğun davranışlarını onaylamamalıyız. Hatalı durumlarda uygun bir şekilde cezalandırmalıyız. Yapılan yanlışların sonucunda sadece kızmamalıyız, nedenini mantık çerçevesinde açıklamalıyız ve onlara doğru olanı göstermeliyiz veya anlatmalıyız. Onlara her yönüyle değer vermeliyiz. Kişilik yapılarına saygılı olmalıyız. Onlara söz hakkı tanımalıyız. Sevildiklerini hissettirmeliyiz. Onlara güven duygusunu aşılamalıyız. Onların gelişimini yakından takip etmeliyiz. Gösterdikleri davranış problemlerine karşı duyarlı olmalıyız ve zamanında erken müdahaleyi yapmalıyız. Kendi psikolojik sıkıntılarımızı çocuklarımıza yansıtmamalıyız. Onlardan gelişim ve kapasitelerinin üzerinde beklentiye girmemeliyiz. Onlara yeterince zaman ayırmalıyız. Kısacası çocuklarımız bizim her şeyimiz ve geleceğimizdir. Gelecekte toplumların refahı, mutluluğu için elimizdeki hazinelere sahip çıkalım ve onlara değer verelim.”

ÖĞRENCİLERİMİZE ÖRNEK OLUYORUZ

Fuat Köprülü İlkokulu’nun Müdür Yardımcısı Lokman Başboğa ise, eğitimin çocuğun dünyaya geldiği andan itibaren başladığını vurgulayarak, “Öncelikle eğitimin bir süreç olduğu ve yaşamımız boyunca devam ettiğini bilmemiz gerekir. Toplumumuzda eğitim denildiğinde sanki sadece okulda görmüş olduğumuz eğitim öğretim faaliyetiymiş gibi görülür. Oysa çocuk önce ailede eğitim görür sonra okulla tanışmasıyla birlikte yaşamı boyunca çeşitli süreçlerden geçer. İnsanların sosyalleşmesi, demokratik bir ortamda yaşayabilmesi, diğer insanlarla birlikte toplumun gelişmesi için çalışması eğitim için vazgeçilmez bir unsurdur. Ayrıca insanların bilgilenmesi, geçmişten günümüze gelen kültür birikiminden faydalanması için eğitim hepimiz için şarttır. Bireyin toplumda söz sahibi olması, belli bir mesleği seçmesi ve seçtiği mesleği en iyi şekilde yapması için sürekli belirli eğitimlerden geçmesi gerekir. Bir öğretmen ve idareci olarak okulumuzdaki öğrencilerle sürekli iletişimde bulunuyor ve onların öncelikle iyi bir vatandaş olmaları için elimizden gelen her türlü çabayı sarf ediyoruz. Bunu yaparken ne yapmaları gerektiğini söylemiyoruz. Onlara örnek oluyoruz. Eğer biz öğretmenler öğrencilerimizi iyi eğitirsek toplumu da eğitmiş ve geliştirmiş oluruz. Böylece ülkemiz hem ekonomik anlamda hem de teknolojik anlamda çok önemli yerlere gelmiş olur” dedi.

KUTU

FUAT KÖPRÜLÜ İLKOKULU’NUN TARİHÇESİ NEDİR?

Okulumuz 1966 yılında Eğitim-Öğretime başlamış olup 2 bin 967 metrekarelik arsası mevcut bulunmakta olup Fuat Köprülü adı verilerek çalışmalarına başlamıştır. Kullanılan toplam alanı bin 350 metrekare olup binası 200 metrekaredir. Bin 657 metre karelik alanı ise çevre evler tarafından işgal edilmiştir. Okulumuz İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, Serinkuyu Mahallesi’nde yer almaktadır. Nisan 1966 yılında inşaatına başlanan okulda, 10 Eylül 1966 yılında Eğitim Öğretime geçilmiş, aynı yıl öğrencilerini Örnekköy ve Cumhuriyet Mahallelerinden alarak, 1966-1967 öğretim yılına 1 Müdür, 5 Öğretmen ve 243 öğrenci ile Eğitim-Öğretime başlamıştır.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.