TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Seferihisar değerlendi”

Ege’de Bugün Gazetesi olarak Belediye Başkanı ziyaretlerimize Seferihisar Belediyesi ile devam ediyoruz. Seferihisar Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer’i makamında ziyaret ettik ve Seferihisar ile ilgili merak edilenleri konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 16.01.2015 09:41
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
“Seferihisar değerlendi”

DAVUT İPEK

Sayın Başkan, Seferihisar’ın en büyük sorunu sizce nedir?

Ben sadece Seferihisar’ın, İzmir’in ya da Türkiye’nin değil, tüm dünyanın bir sorunu olarak tarım ve gıdayı görüyorum. Bu çok ciddi bir israf barındırıyor bünyesinde. Ama ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor ve küçük esnaf da yok ediliyor. Bir gecede on altı bin köy kapatıldı. Henüz köylü bile farkında değil ama en geç dört yıl sonra emlak vergisi mükellefi haline gelecekler. Çöp vergisi ödeyecekler. Mesela Alsancak’ta bir evin bahçesine nasıl ki bir ağıl yapamazsanız, buraya kümesler kuramazsanız köylerde de aynı şey olmaya başlayacak. Hayvancılık ve tarım tamamen bitmeye başladı. Daha kimse pek farklında değil. Yapay gündemlerle hayatımız devam ediyor. Ama bu büyük bir travmadır. Tarımın ve hayvancılığın sadece büyük ölçüde yapılmasını istiyor hükümet. Bu ne yazık ki çok taraflı zarar yaratacak bir durum. Bir yandan köylü yoksullaşacak, köylü kent için işsiz potansiyeli haline gelecek, köylü kent için gecekondu potansiyeli haline gelecek. Bir yandan da kentli yoksullaşmaya başlayacak. Çünkü köylünün ürettiğinden mahrum kalmaya başlayacak. Daha sağlıksız ve endüstriyel ürünlerle beslenmeye başlayacak. Dolayısıyla hem köylüyü ve üreticiyi hem de kentliyi aslında yoksullaştırmış ve eksiltmiş olacağız. En temel sorunun bu olduğunu düşünüyorum. Ama bu sorunun sadece Seferihisar için değil, tüm Ege Bölgesi için, Türkiye için hatta dünya için büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Bölgenin temel geçim kaynakları nelerdir?

Bölgenin en temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılık. Ama durum ortada. Bir can çekişme söz konusu. Şu anda o kadar büyük bir sıkıntı var ki, sadece bu yıl için elli milyon liranın üzerinde bir zararın söz konusu olduğunu görüyoruz. Ürün dökülüyor, pazarlanamıyor, üretici ürettiğinin karşılığını alamıyor. Bütünşehir yasası aslında bu duruma sebep oldu. Yaylalar, meralar imara açılıyor artık. Vatandaşlar da birlik ve kooperatifçilik esasları çerçevesinde toplanmaya korkuyorlar, çekiniyorlar. Bu da çok büyük bir eksiklik aslında. Çünkü üretici örgütlenmediği takdirde, tek başına kaldığı takdirde tüccarın karşısında çok zayıf kalıyor ve asla hak ettiğini alamıyor. Zaten hak ettiğini elde edebilmesi için birlik olması gerekiyor.  Çağdaş dünya bunu birlikle yapıyor. Mesela Hollanda dünyanın en büyük kesme çiçek ihracatçısı ama Hollanda’nın sadece tarımsal ürün ihracatı geçen yıl için 80 milyar dolar. Türkiye’nin toplam tarımsal ihracatı ise 12 milyar dolar. Yani düşünün Konya kadar bir ülke Türkiye’den çok daha büyük bir tarım ihracatı yapıyor. Bunu yapanlar da tekeller, büyük firmalar ya da büyük tüccarlar değil. Hollanda’daki tüm kesme çiçek üreticileri birlik sahasında buluşmuşlar ve o üretici birliği tüm dünyaya kesme çiçek ihraç ediyor. Bizim de bunu yapmamız lazım. Üreticimizi birlik çatısı altında toplamamız lazım. Üreticinin ürünlerini pazarlayabilmeleri için onlara destek olmamız lazım. Yerel yönetimlerin asli görevi budur. Tabi ki belediyeler yol yapma, çöp toplama gibi görevleri yapıyor ama kentin ekonomik dinamiğinin önünü açmıyorsa, o belediyecilik bence belediyecilik değildir. Tekrar başa dönüyorum ama birinci sorunumuz tarımdır. Yani üretici örgütlemek, herhangi bir ürünün yan ürünlerinin gelişmesi için imkan sağlamak. Yani mandalinanın kabuğu, reçeli, marmelatı, lokumu, pestili, şarabı gibi çeşitli ürünler ortaya koymak gerekiyor. Özetle tarım, Seferihisar için bir sorundur. Üreticiyi örgütlemek, onların yanında olmak, onların ürettiği ürünlerin yan ürünlerini geliştirmek ve hatta o ürünü sanayi ürünü haline dönüştürmek, ürünün pazarlanması aşamasındaki engelleri kaldırmak belediyenin asli işidir. Ben de bunları asli görevim olarak görüyorum.

Geçtiğimiz dönemlerde öğrencilere mandalina suyu dağıtılıyordu. Bu uygulamaya devam edecek misiniz?

Bu uygulamamıza şu an devam ediyoruz. Bence güzel bir uygulama. Çocuklarımız derya içinde yüzüp de balıktan ayrı kalmıyorlar. Mandalina suyu dağıtımına devam edeceğiz. Hem üreticiye hem de çocuklarımıza olumlu etkileri oluyor bu uygulamanın. Şu anda mesela Karşıyaka Belediyesi bizim belediyemizden mandalina suyu satın alıyor.

Belediyenizin projelerinden veya gerçekleştirmeyi planladığınız hizmetlerden bahseder misiniz?

Kent merkezinde bir meydan projemiz var. Şu anda onunla uğraşıyoruz. Bunun içinde bir sinema salonu, bir tiyatro salonu, el işi atölyeleri var. Ayrıca bir otopark projemiz var. Büyükşehir Belediyesi ile beraber yapacağız bu projeyi. Sığacık Kaleiçi’nde restorasyonu tamamlanmış olan 200’ün üzerinde bina var. Bunlar için yeni bir proje yapıyoruz. Termal ile ilgili bir projemiz var. Bir termal tesis yapmayı planlıyoruz. Bu da çok güzel bir proje olacaktır. Projelerimiz ve planlarımız ana başlıklar altında bunlardan oluşuyor.

Belediyenizin bir Seferikart uygulaması var. Bu uygulama hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Seferikart projesi, bizim çok değer verdiğimiz projelerden bir tanesi. Çünkü bu proje sayesinde alan el ile veren el birbirini, görmüyor. Hani diyoruz ya komşusu aç iken tok yatan bizden değildir. Biz de Seferihisar’daki yoksullar için ne yapabiliriz diye düşündük ve sonunda bu kartı icat ettik. Seferihisar Belediyesi olarak belli kriterler çerçevesinde geçimini sağlayamayan, yoksulluk çeken insanlara, ailelere ulaşıyoruz ve onlara bu kartı veriyoruz. Bu karta belli bir miktar para yüklüyoruz ve bu kartı kredi kartı gibi kullanabiliyor vatandaşlar. Gerçekten ihtiyaçları neyse gidiyorlar ve onu alıyorlar. Ama burada önemli bir nokta daha var. Biz bunu sadece küçük esnafla anlaşmalı olarak yapıyoruz. Yani büyük AVM’lerle yapmıyoruz bu anlaşmayı, küçük esnafımızla yapıyoruz. Böylece bizim kendi esnafımız da kazanmış oluyor. Bir yandan ihtiyacı olan vatandaşlara ulaşmış oluyoruz, diğer yandan da esnafımızın işlerine katkı sağlıyoruz. Bir kentte yoksulluk varsa, o kentteki her birey o yoksulluktan sorumludur. Kimse kafasını yastığa koyduğunda benim bu işte payım yok diye yan gelip yatamaz. Hepimiz bundan sorumluyuz. Hepimizin bu işe sahip çıkması lazım. Ben de belediyenin kaynağını buna ayırırken vicdanım son derece rahat. Seferihisar Belediyesi olarak halktan topladığımız parayı en çok ihtiyacı olan insanlara aktarıyoruz.

Siz göreve geldikten sonra bölgede ne gibi değişimler oldu?

Ben geldikten sonra kötüye giden, bölgeyi geriye götüren bir değişim olmadı. Aksine Seferihisar değer kazandı. Altı sene önce on lira olan metrekare birim fiyatı bugün en az otuz - kırk lira oldu. Yani üç dört misli bir artış var en az. Toplam değeri, Seferihisar’ın bir milyar dolar idi ise bu şu anda üç buçuk ya da dört milyar dolar diyebiliriz. Toplam değerinin büyümesinden kasıt sadece gayrimenkul olarak değil, esnafın ticaret hacmi arttı, üreticinin gelir seviyesi yükseldi, yaşam standartları arttı. Bölge olumlu anlamda çok değişim yaşadı.

Seferihisar göç mü alıyor, yoksa göç mü veriyor?

Bölgemiz elbette göç alan bir bölge. Özellikle İstanbul ve Ankara’dan yoğun göç aldı bölgemiz. Biz bir mucize üzerinde oturup, o mucizenin kıymetini bilmeyen bir halde yaşayagelmişiz. Şimdi biraz daha farkına varmaya başladık. Onun için de kimse çırak kalsın istemem, bu bölgede herkes usta olsun. Yapmaya çalıştığımız şey de o.

Sayın Başkan, kendinizi başarılı buluyor musunuz?

Evet, kendimi başarılı buluyorum.

Bölgenizin istihdam sorunundan ve belediyenin internet sitesinde bulunan CV Bank uygulamasından bahseder misiniz?

İstihdam sorunu elbette birçok bölgede olduğu gibi bizim bölgemizde de karşımıza çıkıyor. Bu soruna kalıcı bir çözüm bulunması gerekiyor. İnternet sitemizdeki CV bankası uygulaması buna bir nevi çözüm olabilmek amacıyla kuruldu. Gerçekten son derece büyük bir sıkıntı var bu konuda. İnsanlar kapımızı çalıyorlar. Kapımızı çalan insanların yarıdan fazlası hatta tamamına yakını iş talebiyle geliyorlar. Bu gerçekten çok iş parçalayıcı bir durum. Yetişemiyoruz ki. Seferihisar Belediyesi’nin de çalıştırabileceği eleman sayısının bir sınırı var. Bizim bulabileceğimiz işin de bir sınırı var. Biz o yüzden bu tür durumlarla karşılaşınca gerçekten üzülüyoruz. Bu yüzden cv bankası uygulamasını başlattık. Ama cv bankası uygulaması sadece cv topladığımız bir uygulama değil. Aynı zamanda bir başka havuzumuz daha var. O havuzda da işçi, eleman, personel talebi olan firmaların bilgileri birikiyor. Dolayısıyla bir vatandaş yeni açtığı bir işletmeye eleman almak istiyorsa gelip bize başvuruyor. Biz de cv bankasındaki namzetlerle kendilerini buluşturuyoruz. Böylelikle istihdam sorununa bir nebze olsun çözüm bulmaya çalışıyoruz. bir yandan bunu yapıyoruz elbette ama bir yandan da yapmamız gereken, bu kentin kendi iç dinamiklerinin ortaya çıkarılması, hayata geçirilmesidir. Asıl hedefimiz bu olmak zorunda. Asıl yapmamız gereken şey burada yaşayan herkesin, bu toprakların ürettiği nimetten, bereketten yararlanacak ve karnını doyuracak bir noktaya getirmektir.

Merkeze uzak bir belediye olmak, aldığınız hizmetlerde veya yaptığınız çalışmalarda aksaklıklara yol açıyor mu?

Bir işi yapmanın bir, yapmamanın bin sebebi vardır. Bu çok güzel bir İngiliz atasözüdür. Yapmamak için çok sebep üretebilirsiniz. Borçluyuz, nüfusumuz düşük, hükümet destek vermiyor gibi onlarca sebep ortaya çıkarabilirsiniz. Ama ben şimdiye kadar asla böyle cümleler kurmadım, kurmak da istemem. Biz işimizi yapmak zorundayız. O yüzden de hiçbir şikayetimi söylemeyeceğim.

İzmir’in merkezinde bir deprem meydana geldiğinde genelde Seferihisar merkezli olduğunu görüyoruz. Seferihisar’ın depremlerle bu denli anılmasına siz bölgenin Belediye Başkanı olarak ne diyorsunuz?

Seferihisar’daki faylarla ilgili bilimsel bir araştırma yaptırdık. Bu faylar dar ve kısa faylar. Dolayısıyla burası altı şiddetinden fazla deprem oluşturmayacak düzeyde. Çok fazla sayıda fayımız var, bu doğru. Ama bunların hepsi büyük deprem üretmeyecek faylar. Ne yazık ki bugüne kadar Seferihisar’ın depremlerle çok fazla anılmasının farklı sebepleri var. Bunlardan biri yanlış yönetim anlayışıdır. Yani Seferihisar afet bölgesi ilan edilsin de devletten üç kuruş fazla destek alalım diye bu olaylar geçmiş dönemde abartıldıkça abartılmış. Sonuç itibariyle kentin toplam değeri düşmüş. Bir deprem bölgesi olarak algılandığı için olay bu hale gelmiş. Yani Seferihisar’a sözde sağlanacak menfaatten çok zarar verilmiştir bu anlayışla. Bu nedenle bizler artık Seferihisar’ın depremlerle ya da diğer doğal afetlerle anılan bir ilçe olmasını istemiyoruz. Seferihisar’ın adının duyulacağı çok muazzam şeyler var.

İnsanlar Seferihisar’a neden gelsin?

Burası bir cennet çünkü. İnsanlar fazla aramasınlar bazı güzellikleri. Burada o cennet var. Seferihisar’sa gelerek her şeyin en doğal halini yerinde görebilir, güzel vakit geçirebilirler.

Okurlarımıza ve vatandaşlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Öncelikle gazetenize bugünkü röportaj için teşekkür ediyorum. Tüm halkımıza mutlu, huzurlu, iyi bir sene diliyorum. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.