Türk Dili
Selda Gürsu
gursu.selda21@gmail.com
Eğitmeyen Eğitim Sistemi - 13.02.2019
Duygu Terazisi - 06.02.2019
Neler Oluyor? - 30.01.2019
Trafikte De Empati - 23.01.2019
Boşa Kürek - 16.01.2019
Yazıklar olsun! - 09.01.2019
Siluet - 02.01.2019
Olacağına Var - 26.12.2018
Biraz Hasbihal -2 - 19.12.2018
Yitirmeden - 12.12.2018
Özgür Düşünce - 28.11.2018
Bu kadarına da pes! - 21.11.2018
Bir Dakika - 14.11.2018
İnsan - 07.11.2018
Beyazın Getirdiği Siyahlar Hep Siyah Kalmaz - 31.10.2018
Terazi Misali - 24.10.2018
Siyaset ve Din - 17.10.2018
Tüketen kavram: Tepkili tepkisizlik - 10.10.2018
Çağımızın Teslimiyeti: Sorgulamama Batağı - 03.10.2018
Biraz Hasbihal - 26.09.2018
Distimi Hakkında - 19.09.2018
Kendine Dön - 12.09.2018
Bağımlılık - 05.09.2018
Bulimia Nevroza - 29.08.2018
Ne Çok Yalan Söylüyoruz - 22.08.2018
Aile Ne Yapmalı? - 16.08.2018
Sorgulamadan Önce Biraz Empati - 08.08.2018
İsmet İnönü’yü tanımak - 01.08.2018
Canilere Geçit Vermeyelim - 25.07.2018
Aşkınıza Sahip Çıkın - 18.07.2018
Empati, Empati, Empati! - 11.07.2018
Sağ-Sol Kavramının Tarihi - 06.07.2018
Kekemeliğe Karşı Toplumun Bakış Açısı - 27.06.2018



Görüyorum, sosyal medyada bilgi kirliliğinin yanı sıra Türkçeyi kullanmada sıkıntı yaşayan bir topluluk. Bu topluluk ne kendini ifade edebiliyor ne de küfürlerle laf kalabalığı etmekten geri duruyor. Türkçe gibi zengin bir anadilin olacak, kendini ifade edemeyeceksin. Ben buna gülerim! Bu bağlamda, kitap okumayan bir neslin yetiştiği su götürmez bir gerçektir çünkü kendini ifade edememenin kelime dağarcığı yetersizliğinden başka bir elle tutulur açıklaması yoktur. Dikkatinizi çekerim, sözlü ifadeden değil, yazılı ifadeden söz ediyorum. Kitaplara değinmişken popüler kültürün safsatalarından bahsetmeden geçemem. Gençlerin “fenomen” olarak nitelendirdiği bazı vasıfsızların “benim de kitabım olsun” diyerek saçmaladığı eserlerin -eser demeye bin şahit gerek- “edebiyat” kategorisinde yer almasına ne demeli? Bu edebiyata, Türk edebiyatına bir hakaret değil midir? Eskiden yoksulluk, sefalet içerisinde idi yazarlar, yazarlarımız, cevherlerimiz. O muazzam, harikulade eserlerini bastırmaya para bulamazlardı. Karınlarını zor doyururlardı. Üstelik -çoğu yazarın- eserlerinin değeri onlar rahmetli olduktan sonra anlaşılırdı -ne yazık ki-. İşte bu yüzden bu bahsi geçen popüler kültürün fenomenlerinin, edebiyat gibi ciddi bir müessesenin çemberinde yer almalarına katlanamayışım. Tabii bu popülerlikten ekmek yemek adına kitabın içeriğine bile yüzeysel bakıp işi ticarete dökmek için basan yayınevlerinde de bunun payı büyüktür. Edebiyatının böyle niteliksiz eserlere ihtiyacı yoktur. Oldu da basıldı, onların yeri Türk edebiyatı kategorisinden apayrı bir mecradır. Dilimizin, hazinemizin bu şekilde hakarete uğramasını ben kabul edemem.
Ne güzel özetliyor Atatürk, “Türk dili zengin, geniş bir dildir. Bütün kavramları anlatma yeteneği vardır. Yalnız, onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde işlemek gereklidir. Öyle istiyorum ki Türk Dili bilimsel yöntemlerle kurallarını ortaya koysun. Bütün dallarda yazı yazanlar bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği, güzel, uyumlu dilimizi kullansınlar.”