Türkiye ABye Nasıl Üye Olur?
Düzgün Yalçınkaya
dzgn.ylcnky@gmail.com
Hakkınızı Yedirmeyin! - 19.01.2019
Bugün Mal ile Gerektiğinde Can ile - 08.12.2018
Ekmeğe Zam Yapılmasın, Yapılmasın da! - 06.10.2018
Güçlü Türkiye İçin! - 22.09.2018
Dönülmez Akşamın Ufkundayız - 01.09.2018
Barışınız Zafer Olsun - 18.08.2018
İşinizi Düzgün Yapın! - 04.08.2018
Yeni Bir Dünya Kurulur, Türkiye Yerini Alır! - 28.07.2018
Ekonomiye Kısa Bir Mola; Mordoğan - 21.07.2018
3.Dünya Savaşı - 14.07.2018
Tehlikenin Farkında Mıyız? - 07.07.2018
Öğrenmeyi Öğretmek - 30.06.2018
İyilik Meleği IMF - 16.06.2018
24 Hazirana Giderken - 19.05.2018
İzmirde Konut Piyasası - 05.05.2018
Türkiye'de Turizm - 28.04.2018
Belirsizliğin Belirliliği - 21.04.2018
Dolar 4.19 - 14.04.2018
Emek Sermaye ve Sosyal Politika - 07.04.2018
Türkiyede Girişimci Olmak... - 31.03.2018
Uber - 24.03.2018
Bedava Peynir - 17.03.2018
Türkiye Ekonomisinde Kadının Rolü - 10.03.2018
İzmirin Türevi Mersin - 03.03.2018
Kalkınmanın Temeli - 24.02.2018
Mutluluğun Resmi Samsun Pidesi - 17.02.2018
Türkiyede Katılım Bankacılığı - 10.02.2018
Kıbrıslılar gibi Gıprıs demek - 03.02.2018
Fakirler Olmasa Zenginler Aç Kalırdı - 27.01.2018
Neden Üretmeliyiz? - 20.01.2018
Gelecek Geliyor - 13.01.2018
Blockchain ve TANGLE ile Gelecek Geliyor - 06.01.2018
Nesnelerin İnterneti ile Gelecek Geliyor - 30.12.2017
Yapay Zeka ile Gelecek Geliyor - 23.12.2017
Endüstri 4.0 ile Gelecek Geliyor - 16.12.2017
Son Enflasyon Oranları Bize ne diyor? - 09.12.2017
Bitcoin - 02.12.2017
Faizler Neden Düşmüyor? - 25.11.2017
Para Ne Ola ki? - 18.11.2017
Kafama Takılıyor - 11.11.2017
Esnaf gibi esnaf olmak - 04.11.2017
Ege Ekonomik Forum 2017 - 28.10.2017
İşsizliğe Farklı Bir Bakış - 21.10.2017
AÇ KAPIYI VEYSEL EFENDİ - 15.10.2017
Okuma(ma) Alışkanlığımız - 08.10.2017
Öğrenmeyi Öğrenmek! - 01.10.2017



Avrupa Birliği ya da kısaca AB, yirmi sekiz üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. Topraklarının bir bölümü Avrupa kıtasında bulunan ülkemizde bu birliğe üye olmaya çalışan aday bir ülke. Avrupa macerasına 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile resmen başlıyor. O günden bugüne geçen 55 yılda kaydettiğimiz gelişme pek de tatmin edici değil.
ABye üye olamamamızda çeşitli nedenler ileriye sürülebilir. Bizi birliğe almak istememelerinin sosyal, kültürel, tarihsel, inanç temelli nedenleri olabilir mi? Belki. Ancak bu nedenlerin arkasına sığınmadan önce, yerine getirmemiz gereken bazı kriterler var. Bu kriterleri yerine getirmeden bu nedenlerin ardında duramayız.
AB ekonomik bir işbirliği örgütüdür. Amacı serbest dolaşım ile emek ve sermayenin özgürce hareket edebilmesini sağlayarak zenginliği artırmak, yaymak, ticaretin önündeki engelleri kaldırarak, bütün Avrupayı tek bir ülke gibi ekonomik, sosyal, politik stratejilerle yönetmektir. Kurulduğu dönemde Sovyet Rusya ve ABD arasında üçüncü bir güç dengesi oluşturma amacı da gütmektedir.
Ülkemizin, Avrupa Birliğine girmesi için yerine getirmesi gereken koşullardan bazılarını sıralamamız gerekirse;
Kıbrıs sorunu; 20 Temmuz 1974te yapmış olduğumuz Barış Harekatı, Avrupa da bir işgal girişimi olarak görülmekte. Birliğe üye olan Güney Kıbrısın bütün şartlar yerine getirilse bile, ülkemizin birliğe üyeliğini kabul etmesi gerekmekte. Zira Türkiyenin bütün barışçıl çabalarına karşın, Kıbrıs sorununun çözümünde bir ilerleme kaydedilememekte.
Maastricht kriterleri; 1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Antlaşmasına göre, toplulukta en düşük enflasyona sahip üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalamasıyla ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir.
Ülkemizde enflasyonun çift hanelerde olduğu, buna karşın 28 Avrupa ülkesinin ortalama enflasyon oranları yüzde 2nin altındayken, enflasyon oranı en düşük olan 3 ülke ortalaması yüzde 0.5 dolaylarında.
Yerine getiremediğimiz bir diğer kriter ise; Üye bir ülkenin faiz oranları fiyat istikrarı bakımından en iyi üç üye ülkenin uzun vadeli faiz oranları ortalamasını yüzde 2 oranında aşamaz.
Ülkemizde faiz oranlarının yüzde 13,5 dolaylarında olduğu, Avrupa da ise faiz oranlarının neredeyse 0 a yakın olduğu düşünüldüğünde, fiyat istikrarını sağlamamız için epey yol kat etmemiz gerektiği görülmektedir.
Aslında mesele Avrupa Birliğine üye olmak değil, AB standartlarında bir ülke olmak. Bu standartları yakaladıktan sonra ABye üye olsak da olur olmasak da olur. Her zaman dediğim gibi biz çok çalışalım, üretelim, gerisi kendiliğinden gelecek. Dünyanın en güzel ülkesinin, en güzel insanları,
Bilgiyle kalın.