Dar gelirli için eğitim ulaşılamaz hale geldi

Ekonomik kriz, okulları her geçen gün birer şirket haline dönüştürürken yüksek kayıt ve servis ücretleri, eğitimde fırsat eşitliğini yok ediyor. Uzmanlar, kayıt ücretlerinin yasalara aykırı olduğunu ve eğitimin tamamen ücretsiz olması gerektiğini vurguluyor

Haber Giriş Tarihi: 15.08.2024 08:51
Haber Güncellenme Tarihi: 15.08.2024 08:51

KEMAL ÖZKURT-ÖZEL HABER- Türkiye’nin içinde bulunduğu zorlu ekonomik koşulları eğitime erişimi her gün daha da zorlaştırıyor. 2024-2025 eğitim-öğretim yılının başlamasına bir aydan az bir süre kala yüksek kayıt ücretleri ve artan akaryakıt maliyetleri sebep gösterilerek servis ücretlerine yapılan yüzde 60 oranındaki zamlar; veliler arasında büyük bir endişe yaratıyor. Şirket haline dönen devlet okulları Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’ndan alamadığı destekler nedeniyle okulun giderlerini karşılamak için velilerden kayıt ücreti ve okul ihtiyaçları adı altında binlerce lira topluyor. Sağlıklı eğitim ekonomik durumu iyi olanların daha kolay erişebildiği bir hak haline gelirken, dar gelirli aileler çocuklarının eğitimini sürdürebilmek için ciddi maddi fedakarlıklar yapmak zorunda kalıyor. MEB’in üzerine düşen kamusal görevi yerine getirmediğini ve okullarda toplanan kayıt ücretlerinin kanunlara aykırı olduğunu ifade eden Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Nafiz Ceylan, “Eğitim öğretim kamusal bir görevdir. Devlet bu görevi yerine getirmelidir fakat bugünkü siyasal iktidar işin kolayına kaçıyor. Bunların yaptığı bir kanunsuzluktur ve bu duruma bir an önce son verilmelidir” dedi.

MEB SESSİZ KALIYOR

Alınan kayıt ücretlerinin Milli Eğitim Bakanlığı’nın kamusal görevini yapmayarak okul giderlerini karşılamadığı için okul müdürleri tarafından toplandığını ifade eden Ceylan, “Kayıt ücretini toplamak hiçbir okul müdürünün görevi değil fakat bu kadar tasarruf tedbirlerinin uygulandığı bir eğitim sisteminde müdürlerin okulun giderlerini karşılamak için bulduğu bir çaredir. Bunun en kolay yolu da veliye sorun çıkartarak kayıt ücreti adı altında para toplamaktır. Çünkü çocuğunun eğitimini düşünen veli masraftan kaçmıyor. Okulun uzak olması veliye zaten ekstra bir yük bindiriyor. Ama yakın olan bir okul olsa bile kâğıt parası, temizlik parsı veya kurs parası diye ekstra masraflar çıkartılıyor. MEB’den okullarda kayır ücreti alınmayacak demesini bekliyoruz ama okulların açılmasına kısa bir süre kala ne bir yazı yazıldı ne de bir basın açıklaması var. Çünkü onlarda biliyor ki okulların hepsinde bu kayıt ücretleri toplanıyor. Bu yüzden kendilerine ekstra maddi bir yük bindirmek istemiyorlar” diye konuştu.

YAPTIKLARI KANUNSUZLUKTUR

Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzerine düşen kamusal görevi yerine getirmediğini belirterek kayıt ücretlerinin yasalara aykırı olduğunu sözlerine ekleyen Ceylan, “MEB okullara para gönderemeyeceğini bildiği için okul müdürlerine kendi başınızın çaresine bakın diyor. Bu durum karşısında hiçbir vatandaşımız da hakkını arayamıyor. Çünkü hak aradığında çocuğunun okulda mobbinge uğrayacağını, ayrıştırılacağını düşünüyor. Kanunen bunlar yasak. Bunların yaptığı bir kanunsuzluktur. O paraların toplandıktan sonra nelere harcandığını, birçok okul müdürünün farklı şekilde paraları değerlendirildiğini de biliyoruz. Biz kayıt ücretlerinin toplanmasına karşıyız. Eğitim öğretim kamusal bir görevdir. Devlet bu görevi yerine getirmelidir. Bugünkü siyasal iktidar işin kolayına kaçıyor. Okul müdürlerinin para toplamasına ses çıkarmıyor. Bu bir yanlışlıktır, kanunsuzluktur. Bu duruma bir an önce son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

KIZ ÇOCUKLARI EĞİTİMDEN KOPUYOR

Servis ücretlerine yapılan zamların yanı sıra ücretsiz servislerin de kaldırılma riski olduğunun ve bunun da özellikle kırsalda yaşayan kız çocuklarının okuldan koparılmasına sebep olacağını belirten Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu ve İnsan Hakları Aktivisti Hacer Foggo, “Bu durum özellikle kız çocuklarının okula gitmemesine neden olacak çünkü aileler her gün mahalleden kentin merkezine kız çocuklarının gönderilmesini riskli bulacak. Öte yandan, okul öncesi eğitimlerde ayda 650 TL para istiyorlar. Bu da ailelerin artık çocuklarını anasınıfına gönderemeyeceği anlamına geliyor. Çocuk işçiliği yüzde 22,1’e yükseldi. Bu oran çocukların ne kadar çok okuldan koptuğunun göstergesidir. Alınan yüksek kayıt ücretleri, servis ücretleri gibi bütün bu yapılan zamlar bu oranın yükselmesine sebep olacak. Çocuklar bu maliyetler karşısında ya okulu bırakacak ya da Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) gibi okullara yönelecekler. MESEM’lerde zaten bildiğimiz gibi bir denetim veya kontrol yok. Çocuk yoksulluğunun artması demek 5-10 yıl sonra bu çocukların o yoksulluk döngüsünden çıkamamasına neden olacak” dedi.