KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER- 2024-2025 eğitim öğretim yılı bugün çalan ilk ders ziliyle başladı. 20 milyondan fazla öğrenci çalan ilk ders ziliyle birlikte okullarına başlayacak. Fakat yıllardır Türkiye’nin değişmeyen gerçeği olan gıda krizi ve sağlıklı gıdaya erişememe ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumlar sebebiyle gün geçtikçe tüm velileri daha zor duruma düşürüyor. Uluslararası Öğerenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 verilerine göre, Türkiye’deki her beş öğrenciden biri haftada en az bir kere parası olmadığı için okulda yemek yiyemiyor. Veliler tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılan bir öğün ücretsiz yemek talebi ise yıllardır cevapsız kalıyor. Çocukların sağlıklı ve yeterli gıdaya erişiminin günümüzde kritik seviyelere ulaştığına dikkat çekerek uyarılarda bulunan Biyolog ve Beslenme Uzmanı Can Kayacılar, “Çocukların beslenmesi, ülke adına bir milli güvenlik problemi haline geliyor. Çünkü gelişim çağındaki çocukların doğru şekilde vitaminler alması, kaliteli proteinlerce zengin beslenmesi, hem fiziki gelişimde hem de zihinsel gelişimde büyük rol oynuyor” diye konuştu.
Ülkemizde ekonomik problemler arttıkça, insanların besleyici gıdalara erişiminin de gün geçtikçe arttığını belirten Kayacılar, “Ekonomik olarak sağlıklı gıdayı satın alamamak bir kenara, üretici tarafında da gıdanın piyasaya fiyatını ‘uygun hale getirebilmek’ amacıyla yine dengeli gıdalardan uzaklaşıp, daha ucuz olan karbonhidratça zengin gıdalar üretiliyor. Durum böyle olunca hem üretici tarafında hem de tüketici tarafında sağlık bileşenlerine erişim oldukça zorlaşıyor. Bu konuda özellikle çocukların beslenmesi, ülke adına bir milli güvenlik problemi haline geliyor. Çünkü gelişim çağındaki çocukların doğru şekilde vitaminler alması, kaliteli proteinlerce zengin beslenmesi, kaliteli yağ içeriklerine erişmesi hem fiziki gelişimde hem de zihinsel gelişimde büyük rol oynuyor. Çocukluk çağında yaşanılan ve bu bahsedilen sağlık bileşenlerinin alınamadığı durumlarda yaşanan ‘gizli açlık’ konusu, ülkemizin geleceğini de tehdit eder düzeye gelmiş durumdadır. Dünya’da yaşanılan gıda problemlerine bağlı olarak gıdaların fiyatları en fazla yüzde 5-6 bandında artarken, Türkiye’de yüzde 40-60 bandında geri dönülemez bir artış, sağlıklı gıdaya erişimin haricinde, gıdaya da erişimi zorlaştırmış durumdadır” ifadelerini kullandı.
Çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimleri için özellikle proteine, Omega-3 yağ asitlerine ve mor meyvelerde bulunan antioksidanlara ihtiyaç duyduğunu fakat yaşanan gıda krizi sebebiyle beslenme çantalarının boş kaldığını ifade eden Kayacılar, “Bu bileşenler, bir çocuğun çok daha sağlıklı büyümesine, hava kirliliği ya da salgın hastalıklar gibi engellenmesi çok zor olan çevre şartlarıyla mücadelede en etkili çözüm yollarının başında gelmektedir. Bunlara ek olarak bitkisel proteinler ve prebiyotik lifler de geleceğin beslenmesinde yer alan ana gıda bileşenlerini oluşturmaktadır. Çocuklarda özellikle B ve D vitamini eksiklikleri ve kalsiyum magnezyum gibi mineral eksiklikleri de enerjisizlik, mental gelişim problemleri ve kas kitlesi kazanamama gibi problemler kendini göstermektedir. Türkiye’de her gün yüz binlerce çocuk, beslenme çantasını dolduracak bir öğün bile bulamıyor. Onların aç karnına okula gitmesi sadece bir aile sorunu değil, toplumsal bir yara. Yetkililerin bu acı tabloya gözlerini kapatmaması, acilen bir çözüm bulması gerekiyor” dedi.
Türkiye’de çocukların beslenmesinde sınıfsal ayrım gözetmeksizin ciddi problemler yaşandığına dikkat çeken Kayacılar, “Ülkemizde sınıfsal ayrım gözetmeksizin, büyüklerimiz kadar çocuklarımızın da beslenmelerinde çok büyük problemler, çok büyük yetersizlikler görüyorum. Proteine erişememek kadar örneğin proteine çok fazla erişebilmek de gelecekte kalp-damar problemlerine ya da kanser gibi amansız hastalıklara yakalanabilme riskini çokça arttırabilmektedir. Ülkemizde bana kalırsa “dengeli beslenme” ve özellikle antioksidanca beslenme konusunda çok büyük bilgi kirliliği ve üretim problemleri görülmektedir. Yani beslenmemizde “antioksidanlara” olan ilgimiz ve bu konudaki bilgilerimiz çok kısıtlıdır. Birçok ülkede okullarda ücretsiz yemek programları uygulanıyor. Türkiye’de de benzer bir sistemin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu, hem çocukların sağlıklı gelişimi hem de eğitimde fırsat eşitliği için kritik bir adım olacaktır” şeklinde konuştu.