Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli 2024 Okul Öncesi Eğitim Programı ile birlikte ‘Ailemle Eğitim Yolculuğum Projesi’ni uygulamaya başladı. Uygulamanın hayata geçirilmesi ile okul öncesi öğretmenlerin karşılaştıkları sorunlara değinen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), “Okul öncesi öğretmenlerine yüklenen angarya işlere son verilmelidir” dedi.
Yapılan açıklamada, “Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), ‘okul-aile iş birliğini güçlendirme’ amacıyla hazırladığı ‘Aile Eğitim Bülteni’ gibi yayınlar, benzer içerikli projeler ve dijital uygulamalar üzerinden aileleri eğitime daha fazla dâhil etmeyi hedeflediğini iddia etmektedir. Ancak bu girişimler, ilk bakışta olumlu bir amaç taşıyor gibi görünse de hazırlanan bültenin kapağındaki resimden bile anlaşılıyor ki MEB iktidarın siyasi ideolojisini eğitimin her alanına yerleştirme çabası içerisindedir” denildi.
SOMUT KATKI SAĞLAMIYORAçıklamanın devamında Eğitim-Sen, “MEB’in her ay yayınladığı Aile Eğitim Bülteni, ailelerin çocukların eğitim sürecine katılımını artırmayı hedefliyor gibi görünse de uygulamada öğretmenlere ek sorumluluklar yüklemekten başka bir işe yaramamaktadır. Bültenlerin paylaşımı, öğretmenler aracılığıyla velilere ulaştırılmakta ve öğretmenler, bu içerikleri zorunlu olarak yapmakla yükümlü kılınmaktadır. İlgili eğitim etkinliklerinin raporlanması, sistemlere yüklenmesi ve kayıt altına alınması gibi görevler, öğretmenlerin asli görevlerinden uzaklaşmasına yol açmaktadır. MEB’in aile eğitim programları ve maarif modeli uygulamaları, öğretmenlerin iş yükünü artırırken, eğitimin niteliğini geliştirme noktasında somut katkı sağlamamaktadır” eleştirisinde bulundu.
VELİLERDEN ALINAN KATKI PAYI EŞİTSİZLİĞİ…Son olarak ise, “Özellikle okul öncesi öğretmenleri, pedagojik olarak hassas bir dönemde çalışırken, evrak işleri, sistem yüklemeleri ve zoraki veli iletişimleri gibi angarya uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Velilerden alınan katkı payı eşitsizliği ve gelişimsel farklar gibi sorunlar çözülmeden, bu tür uygulamaların sadece kamuoyunu etkilemeye yönelik göstermelik projeler olarak kalması kaçınılmazdır. Eğitimin kamusal, bilimsel ve laik niteliğinin korunması, öğretmenlerin haklarının gözetilmesi ve çocukların eşit eğitim fırsatlarına erişimi sağlanmalıdır. Eğitim sürecinin temel bileşeni olan öğretmenler, sistemin bürokratik yüklerinden kurtarılarak yalnızca çocukların eğitimine odaklanmalıdır” çağrısı yapıldı.